20 Aralık 2014 Cumartesi

PETROL ENFLASYONU ZORLUYOR: PETROL FİYATLARINDAKİ ARTIŞIN EKONOMİYE ETKİLERİ

Cahit UYANIK

Türkiye, petrol fakiri bir ülke. Boğaz kıyılarında beklenen petrol tankerleri, ellerde bidon yüzlerce metrelik benzin istasyonu kuyrukları ve nihayetinde Süleyman Demirel'in tarihe geçen o unutulmaz sözü: "Benzin vardı da içtik mi kardeşim?".

1970'li yıllardan başlayarak petrol fiyatlarındaki artış veya azalışları çok yakından izleyen Türkiye, son dört yıldır oldukça sert bir enflasyonla mücadele programı yürütüyor. Dış piyasalarda artan ham petrol fiyatları, durduk yerde enflasyonla mücadele programını "dışarıdan" olumsuz yönde etkiliyor.

Türkiye'nin 2000 yılında başlattığı kur çapasına dayalı dezenflasyon programının başarısızlığa uğramasında en önemli etkenlerden birisi, ham petrol fiyatlarının artmasıydı. Öyle ki Türkiye, 1999 yılında 23 milyon ton petrol ithal edip 2.8 milyar dolar ödeme yapmışken, ertesi yıl yani enflasyonla mücadelenin zirveye çıktığı dönemde 21.6 milyon ton petrol alıp 4.2 milyar dolar ödemek zorunda kalmıştı. Türkiye'nin petrol faturası durup dururken dolar bazında yüzde 50 artmıştı. Bugünlerde yine herkesin gözü ham petrol fiyatlarında. Acaba petrol çıktığı 40 dolar düzeyinden aşağı iner mi? Bu ekstra faturanın Türkiye ekonomisi üzerindeki etkileri neler? Fiyatları, ödemeler dengesini, ekonominin üretim yapısını ve dolayısıyla büyümeyi nereye doğru götürür?

185 milyon varillik ithalat

Her şeyden önce Türkiye'nin 2004 ham petrol ithalat büyüklüğü tahminini ortaya koymakta fayda var. Bu rakam 25 milyon ton düzeyinde bulunuyor. Türkiye'nin petrol talebi, geriye doğru 10 yıl gidildiğinde yani 1993'te ilk kez 20 milyon ton düzeyini geçmişti. 1970'li yılların sonunda ise bu rakam 10 milyon ton düzeyindeydi. Açıkçası bu yıl Türkiye'nin 25 milyon ton sınırını zorlaması veya geçmesi bekleniyor. Önümüzdeki 5 yılda da bu rakamın 30 milyon tona çıkabileceği tahmin ediliyor. Yani Türkiye, her halükarda net petrol ithalatçısı olmayı sürdürecek.

Elbette uluslararası piyasalardaki petrol fiyatlandırmasındaki ölçü birimi milyon ton değil, varil fiyatı. Fiyat artışlarının Türkiye'ye etkisini bulabilmek için, Türkiye'nin talebini varile çevirmek gerekiyor. Bunun için de uzmanlar 7.38 katsayısını kullanıyorlar. Çünkü bir varil petrol 159 litreye karşılık geliyor. Türkiye'nin bu durumda yıllık ithalatının 185 milyon varil olacağı ortaya çıkıyor. Buradan hemen 1 dolarlık yıllık ortalama artışın 185 milyon dolarlık ek fatura anlamına geldiğini söylemek mümkün. 10 dolarlık artış ise o zaman 1 milyar 850 milyon dolara karşılık geliyor. Daha akla yatkın görünen 5 dolarlık ortalama artış ise 900 milyon dolarlık ek yük demek. 

35 dolar ortalama fiyat

Ancak petrol uzmanları gibi, Ankara'da ekonomik gidişatı çeşitli ekonometrik modeller yoluyla izleyen bürokratlar da 40 doların ortalama fiyat olarak kabul edilemeyeceğini belirtiyor. Peki o zaman hangi fiyat kullanılacak? Türkiye'de hemen her dönem devletin ortalama petrol fiyatlarını nasıl belirlediği netlik kazanmamıştır. Bu adeta bir Ankara efsanesine dönüşen bir sır gibidir. 

Yaptığımız çalışmaya göre, IMF ile ortaklaşa sürdürülen ekonomik program döneminde IMF'nin zaman zaman revize ettiği ortalama petrol fiyatları hesaplamalarda kullanılıyor. Ancak Türkiye'nin bu ortalama fiyata itirazı da olabiliyor. Çünkü Türkiye, petrol ithalatını ağırlıklı olarak devletler arası anlaşmalar yoluyla karşılıyor. Yani spot piyasaya göre daha düşük fiyatlar geçerli olabiliyor. Söz gelimi, fiyat açıklanmasa da 2003 yılındaki ithalatın neredeyse dörtte biri İran'dan yapılmış. Ankara'daki uzmanlar, programda kullanılan ortalama ham petrol fiyatını '35 doların biraz  altında' diye tanımlıyor. Ama bu rakam dış piyasadaki gelişmelere ve IMF ile anlaşılarak artırılıp azaltılabilirmiş. DPT yetkilileri, bu yıl petrol faturasının ödemeler dengesine etkisini ise '1 milyar dolar düzeyinde tahmin ediyoruz' diye açıklıyor.

Alım fiyatı nasıl belirleniyor?

Türkiye, ham petrol ihtiyacını ağırlıklı olarak ülkeler arası anlaşmalar yoluyla karşılıyor. Tüpraş'ın yaptığı bu anlaşmalarda  uygulanan fiyata ise Kuzey Tipi Brent Petrolü temel oluşturuyor. Bu fiyata, ham petrol alınan bölgedeki yerel fiyatlar artı veya eksi yönde eklenip çıkartılıyor. Yapılan yıllık bağlantılar, aylık veya üç aylık bazda çekildiği için, uygulanacak fiyat ise ağırlıklı olarak o dönemi ilgilendiriyor. Yani yükleme anındaki fiyat,  günlük ortalama fiyat veya aylık ortalama fiyat petrol faturasına yazılıyor. Ayrıca TÜPRAŞ, eskiden yılda 80-100 milyon dolar ihracat yapıyordu. 2004 yılı dış satım hedefi, 1 milyar dolar olan TÜPRAŞ, Türkiye'nin ham petrol faturası dolayısıyla kaybettiği dövizi de azaltıyor.



Türkiye'de petrol ürünleri fiyat artışlarının genel fiyat düzeyini etkilediği ve psikolojik etkileri tetiklediği bilindiği için devlet, zaman zaman fiyatları baskı altında tutabiliyor. Petrol fiyatları döviz kuruna bağlı olarak arttığı için, bu etki petrol ürünleri fiyatları içerisindeki vergilerin azaltılması yoluyla yapılıyor. Ama bu da, devletin vergi gelirlerinin azalmasına sebep oluyor. Geçtiğimiz haftalarda yapılan yüzde 5'lik akaryakıt zammının devletin vergi gelirlerini kurtarmaya yetmeyeceği, işte bu sebeple tartışılmıştı. İktisat literatüründe özellikle 2000-2002 döneminde bu baskılamanın ve daha sonra bundan nasıl çark edildiğinin somut delillerinin yansıtıldığı araştırmalar da mevcut. Uzmanlar da şu anda devletin enflasyon hedefini tutturabilmek için böyle bir baskılama içinde olduğuna ilişkin yaygın görüş hakim.

Hükümet ve petrol fiyatları

Merkez Bankasının 2003 Yıllık Raporundaki verilere bakıldığında bu durum, çıplak gözle bile görülebiliyor. 2001 yılında ham petrol-doğal gaz alt sektör kalemindeki TEFE artış hızı yüzde 27.4 iken genel artış düzeyi yüzde 88.6 olarak gerçekleşmiş. Ancak bu durum 2002'de tersine dönmüş. Ham petrol-doğal gaz alt sektöründe yüzde 46.8'lik artış yaşanırken, genel TEFE'dek artış ise 30.8 olarak izlenmiş. 2003'te ise dengeler kurulabilmiş. Alt sektördeki artış yüzde 12.4 iken genel TEFE ise yüzde 13.9 olarak gerçekleşmiş. Yani devlet, 2001 yılında büyük devalüasyonun  etkisiyle kabaran fiyatları, biraz olsun tutmak için petrol fiyatlarını  baskılamış. Seçim yılının etkisiyle azalan devlet gelirlerini artırmak için 2002'de petrol ürünleri fiyatları ciddi şekilde artırılmış. Nihayet 2003 yılında ise başa baş bir dengeye ulaşılabilmiş. 

Türkiye'nin çoğumuzca bilinmeyen ama yaşamını çok yakından etkileyen ve gelecekte de etkilemeyi sürdürecek petrol politikasının bazı sırları bunlar...

******************

Zammın enflasyona etkisi 10'da 1

Petrol fiyatı denilince en kritik sorulardan birisi de, bu artışların bazı ekonomik verilere ve hedeflere etkisinin ne olacağı... Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinden Doç. Dr. Aykut Kibritçioğlu'na göre, akaryakıt fiyatlarına yapılan zam, 5'te 1 oranında süzülerek ekonomiye yansıyor. Kibritçioğlu, Toptan Eşya Fiyat Endeksi (TEFE) içinde petrol ürünlerinin ağırlığının ise yüzde 7.5 düzeyinde olduğunu tahminini yürütüyor, çünkü TEFE ağırlıkları DİE tarafından devlet sırrı gibi saklanıyor. Eğer bu ağırlıklar ve nasıl hesaplandıkları açıklanabilirse Kibritçioğlu, daha sağlıklı tahminler yapmanın mümkün olduğunu anlatıyor. 

DPT yetkilileri ise bu ağırlığın yüzde 10 düzeyinde olduğunu yani petrol fiyatlarındaki artışın TEFE'yi kabataslak 10'da 1 oranında etkilediğini kabul ediyor. DPT'ciler bu etkiyi "direkt etki" olarak tanımlıyor. Petrol fiyatlarının dolaylı etkilerini hesaplamak çok zor. Çünkü burada bekleyişler ve psikolojik davranışlar (hesapsız kitapsız zam eğilimi) devreye giriyor. Kibritçioğlu, ham petrol fiyatlarının ödemeler dengesi üzerindeki etkisinden yola çıkılarak para arzı, faizler ve toplam talep zincirinin takip edilebileceğini ancak Türkiye'de henüz böyle bir çalışma yapılmadığını anlatıyor. Açık bir ifade ile Türkiye'de ham petrol değil ama petrol ürünleri fiyat artışlarının genel fiyat düzeyine etkisi 'tahminen' ortaya konulabiliyor.

***********************

Türkiye'nin petrol faturası


Yıllar       İthalat (bin ton)        Ödenen döviz (milyon dolar)

--------      ------------------------      -------------------------------------
1962                  2.343                                      38.7
1965                  3.040                                      47.8
1970                  3.845                                      53.6
1973                  9.305                                    274.3
1974                  9.961                                    804.2
1977                11.658                                 1.121.8
1980                10.490                                 2.610.0
1984                15.589                                 3.397.6
1988                21.673                                 2.404.2
1990                20.061                                 3.505.4
1994                21.198                                 2.427.2
1999                22.983                                 2.747.1
2002                23.661                                 4.088.6
2003                    --                                     4.777.0

TÜPRAŞ nereden petrol alıyor?(bin ton)


Ülke                                                 2000                  2003

----------------------            ------------         ------------
Irak (boru hattı)                           2.582.7              890.4
Libya                                             3.528.3            4.687.1
İran                                               4.313.5            6.513.2
S. Arabistan                                 3.735.6            3.875.4
Cezayir                                                 --                 239.8
Suriye                                           1.369.7               700.2
TPIC                                             1.710.7               567.5
Rusya Fed.                                         --               2.777.6
Diğer (spot alım dahil)                 2.319.7           1.278.8

(Bu analiz, 3 Haziran 2004 tarihinde Referans Gazetesinde yayınlanmıştır)


MB: HAM PETROLDE FİYAT ARTIŞININ ÜÇTE BİRİ AKARYAKITA YANSIYOR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder