16 Aralık 2014 Salı

TÜRKİYE, 2015 YILINDA ÜSTLENECEĞİ G-20 DÖNEM BAŞKANLIĞINA HAZIRLANIYOR

Cahit UYANIK

Türkiye, önümüzdeki yıl dünyanın en önemli üretici ülkelerini bünyesinde toplayan, dünya nüfusunun büyük bölümünün yaşadığı G-20’nin (Group of 20)  dönem başkanlığını üstlenmeye hazırlanıyor. Küresel ekonomik ve finansal sistem açısından büyük önem taşıyan G-20 ülkeleri, dünya ekonomisinin yaklaşık  yüzde 90’ını; dünya ticaretinin yüzde 80’ini ve dünya nüfusunun üçte ikisini temsil ediyorlar. G-20, 1999 yılında kurulmuş ve dünyada ekonomik krizin patlak vermesinden sonra, 2008 yılından itibaren küresel ekonominin koordinasyon ve işbirliğinde büyük umutlar bağlanmış bir organizasyon.

Türkiye, G-20 üyesi 3 Müslüman ülkeden biri (diğerleri Suudi Arabistan ve Endonezya) ve bu organizasyona 2015 yılında başkanlık edecek ilk Müslüman ülke olma özelliğini taşıyor. G-20 bu 3 Müslüman ülkenin yanı sıra; ABD, Almanya, Arjantin, Avrupa Birliği, Avustralya, Brezilya, Çin, Fransa, Güney Afrika, Güney Kore, Hindistan, İngiltere, İtalya, Japonya, Kanada, Meksika, Rusya’dan oluşuyor. Ayrıca Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası, düzenlenen toplantılara üst düzeyde katılıyorlar.

G-20’ler, liderler düzeyindeki ilk toplantısını bundan 6 yıl önce 2008 yılında, ABD’nin başkenti Washington’da yapmıştı. Başta finans sektörü olmak üzere dünya ekonomisinde büyük bir karmaşanın hakim olduğu ortamda düzenlenen ilk toplantının ardından, 6 ayda bir tekrarlanan 4 liderler düzeyindeki zirve (2009 Londra ve Pittsburgh, 2010 Toronto ve Seul) daha gerçekleştirilmişti. Toplantıların sıklığı bile, ekonomik kriz sonrasında G-20’ye verilmeye başlanan önemin bir göstergesiydi. 2010 yılına gelindiğinde ülkeler ekonomik krizden çıkış stratejilerini hakkında kararlar vermiş, başta Türkiye olmak üzere bazı ülkeler ekonomik büyüme sürecine bile girmişlerdi. Bunun üzerine liderler düzeyindeki zirvelerin sayısı ikiden bire düşürülerek her yılın son aylarında toplanması kararlaştırıldı. 2011 Cannes, 2012 Los Cabos ve 2013 St. Petersburg zirveleri bu çerçevede yapıldı.

Bu yılki zirve ise 15-16 Kasım tarihlerinde Avustralya’nın Brisbane kentinde toplanacak. Ardından Türkiye, 1 Aralık 2014 itibarıyla G-20 dönem başkanlığını üstlenecek ve 2015 Kasım veya Aralık ayındaki 10’uncu liderler düzeyindeki zirve, büyük ihtimalle İstanbul’da toplanacak. Türkiye’nin dönem başkanlığı 2011 yılında Cannes’daki zirve sırasında kararlaştırılmıştı. Türkiye'den sonra G-20'deki dönem başkanlığı sistemi de değişecek. 2015'ten sonra dönem başkanı, rotasyondaki bölgesel gruplar tarafından seçilecek ve ilk olarak Asya Grubu'nu oluşturan Çin, Endonezya, Japonya ve Güney Kore'den (Grup 5) biri dönem başkanlığını alacak. Kimin alacağına da 2015 liderler düzeyindeki zirvede karar verilmesi bekleniyor. (Türkiye G-20’de Hindistan, Rusya ve Güney Afrika ile birlikte Grup-2’de bulunuyor.)   

Peki Türkiye, G-20’nin dönem başkanlığını nasıl bir ortamda üstlenecek, yürütecek ve toplantının doğal gündemi ne olacak? Türkiye’nin G-20’nin dönem başkanlığını oldukça ‘çelişkili, karışık ve tartışmaların yoğunlaştığı’ bir ortamda üstleneceğini kolaylıkla söyleyebiliriz. Çünkü bir yandan G-20 gibi bir organizasyonun dünya ekonomisindeki sorunları çözmekte yetersiz ve etkisiz kaldığı, bu organizasyondan vazgeçilmesi yönünde tartışmalar sürerken; öbür yandan, 2015 yılı Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa Birliği (AB) ekonomilerinin 2008 Ekonomik Krizinden çıkabilmek için aldıkları önlemlerde yeni bir aşamaya geçecekleri zaman aralığını oluşturuyor.

Dünya ekonomisinde önemli birer üretici ve tüketici  güç olan ABD ve AB’nin ekonomik krizden çıkış yönünde 2015 yılında uygulayacağı kararlar, G-20’yi çok yakından ilgilendiriyor. ABD Merkez Bankasının (FED) tahvil alım programını sonlandırarak, ekonomide enflasyonist ortam oluşmaması için faiz artırımı politikasına geçeceği; AB Merkez Bankasının (ECB) ise ekonomik durgunlukla mücadele için zayıf avro politikası izleyebileceği veya tüketimi canlandırıcı destek politikalarına geçiş yapacağı yönündeki beklentiler hayli güçlü şekilde konuşuluyor. G-20 üyelerinin önemli bir bölümünü gelişmekte olan ülkeler  oluşturuyor. Gelişmekte olan ülkelerin, bu 2 önemli ekonomik güç ile yakın finansal, dış ticaret, hizmetler sektörü (turizm, taşımacılık, inşaat sektörü vb.) ilişkileri var. Bu nedenlerle G-20 üyeleri arasında işbirliği, karşılıklı görüş alışverişi ile koordinasyon ihtiyacının en az 2008 yılında olduğu kadar artacağı düşünülüyor. Tartışmalar kapsamında G-20’nin daha etkin olabilmesi için yapılması gerekenler bulunduğunu söyleyenler de var. Bu kapsamda G-20’nin daha kurumsal bir yapıya geçmeden, sabit bir merkez ülke ve kalıcı bir örgütlenmeye gitmeden, dünya ekonomisinde yaşanmaya devam edecek önemli süreçlerde giderek etkisiz kalacağı da dile getiriliyor. İşte bu konular, G-20’nin doğal gündem maddelerini oluşturacak.

Türkiye’deki toplantılarda başka hangi konular ele alınabilir? G-20’nin kritik üyelerinden  Rusya’ya karşı uygulanan ambargolar, Ortadoğu’daki gelişmelerin ekonomilere etkisi, 2000 yılında kabul edilen BM Binyıl Kalkınma Hedeflerinin (8 hedef)  tutturulamaması nedeniyle bundan sonra yapılabileceklerin Türkiye’nin G-20 dönem başkanlığı sırasında ele alınması bekleniyor. Türkiye Ekonomi Bakanlığı, Türkiye’nin G-20 dönem başkanlığındaki resmi gündemin ‘ticaret’ ayağındaki tartışmalarda yoğunlaşabileceğini; çok taraflı ticaret sisteminin güçlendirilmesi, korumacılıkla mücadele, ticaretin ekonomik büyümeye katkısı konularının ele alınmasını öngörüyor. Bakanlık, Türkiye’nin 2015 Dönem Başkanlığının Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) IX. Bakanlar Konferansında alınan kararların ışığında Doha Kalkınma Turu müzakerelerinde önemli gelişmelerin kaydedileceği bir döneme rastlaması sebebiyle, G-20’nin Doha Turunun ilerletilmesine sağlayabileceği katkıya da dikkat çekiyor.

Başbakan Yardımcısı  Ali Babacan, G-20 Toplantılarını fiilen organize edecek en üst düzey isim. Babacan, 2013 yılından bu yana Rusya, Avustralya ve Türkiye’nin oluşturduğu G-20 Troykası’nın üyesi ve bu toplantıların nasıl organize edildiğini izliyor. Babacan her fırsatta toplantının önemi için “Küresel finans krizi sırasında ve sonrasında G-20 güçlü bir irade ortaya koymuş ve müştereken aldığı kararlı ve etkili tedbirler ile krizin çözümü ve piyasalarda yarattığı tahribatı sınırlama noktasında önemli bir rol üstlenmiştir. Ancak geldiğimiz noktada küresel ekonominin henüz istenilen düzeyde toparlanamadığı ve büyüme ile istihdam oluşturma yolunda daha fazla adım atılması gerektiği görülüyor. Diğer taraftan, kriz döneminde alınan olağan dışı tedbirlerin tedricen geri çekilmesi, küresel ekonomi için yeni risklere işaret ediyor ve bu durum da küresel düzeyde güçlü bir koordinasyonu gerekli kılıyor. İşte böyle bir dönemde Türkiye 2015 yılında, G-20 platformunun başkanlığındaki ülke olarak çok önemli bir uluslararası sorumluluğu üstlenecek” görüşünü dile getiriyor.

Türkiye, G-20 altyapı hazırlıkları kapsamında, bu toplantılar için yapacağı çeşitli satın almaları Kamu İhale Kanunu kapsamından çıkaran bir yasal düzenlemeyi geçtiğimiz günlerde Meclis’ten geçirerek kanunlaştırdı. Ayrıca G-20 dönem başkanlığı çerçevesinde iş dünyası açısından çok önemli olan ‘B-20 Zirvesi’ (Business 20) için hükümet, iş dünyasının önde gelen temsilcilerinden “B-20 Türkiye Yürütme Kurulu”  oluşturdu. Kurulun Başkanlığına da TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu seçildi. Hisarcıklıoğlu dışında Yürütme Kurulu’nda Nail Olpak (MÜSİAD),  Mehmet Büyükekşi (TİM), Haluk Dinçer (TÜSİAD), Erol Kiresepi (TİSK), Erdal Bahçıvan (TOBB), Tuncay Özilhan (DEİK) yer alıyor. G-20 hazırlıklarının dönem başkanlığının resmen devralınması sonrası iyice hızlanması bekleniyor. 

Türkiye, bundan önceki en büyük çaplı uluslararası diplomatik toplantıyı, 2004 yılında NATO Liderler Zirvesine 2 günlüğüne ev sahipliği yaparak düzenlemişti. O toplantıya 46 ülkenin devlet veya hükümet başkanı, ikişer bakan, genelkurmay başkanları katılmış; 3 bin delege ve 3 bin 500 basın mensubuna hizmet verilmişti. Ancak bu seferki G-20 zirvesi yıl boyunca devam edecek ve toplam 100-150 arasında uluslararası toplantıya ev sahipliği yapılırken, 10 bini aşkın yabancı misafire hizmet verilecek. Bu yönüyle G-20 toplantısı için “Dünya Ekonomisinin Olimpiyatı” benzetmesini yapanlar da mevcut. Böyle üst düzey bir hareketliliğin Türkiye’nin tanıtımına olumlu katkısı ve turizm sektörüne kazandırabileceği artı değeri anlamak için ise ekonomist olmaya gerek bile yok.  
(Bu yazı Diplomatik Gözlem Dergisinin Ekim-2014 sayısında yayınlanmıştır.)

DÜNYANIN YENİ GÜÇ ODAĞI G-20’LER; G-8’LERİN ESAMESİ OKUNMUYOR

G-20, “GAZİANTEP-20” OLAMAZ MIYDI?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder