Cahit UYANIK
Türkiye ekonomisi 2002 yılına çok ciddi bir 'kurtarma' tartışması ile girdi. Böylece hükümetin halka yeni yıl için yayımladığı 'mutluluk mesajları'nın sebebi ve faturası da belli oldu. Bankalara yaklaşık 10 aydır harcanan onlarca milyar dolardan sonra, şimdi yeni bir 4-5 milyar dolarlık paket gündemde...
Bu kurtarma operasyonunun da faili meçhul. Kim gündeme getirdi, IMF ve Dünya Bankası bu operasyonun ne kadar arkasında; belli değil. Herşey yine bir sis perdesinin gerisinde olup bitiyor. Son iki ekonomik krizle Türkiye'de yaklaşık 1,5 milyon kişi işini kaybetti, onbinlerce işletme kepenk indirdi. Bu gelişmelerin yaşanmasında en önemli sebeplerden birisi de yıllardır başına buyruk davranan bankacılık sektörüydü.
Şimdi nedense problemlerde baş rolü oynayan sektör için ortaya içi yeşil dolarla dolu yeni bir can simidi atılıyor. Üreten, satan ve tüketen kesimler için ise hükümetten tek bir hareket yok. Hiç bir derde deva olamayacağı söylense de ufak umut kırıntıları beslenen Varlık Yönetim Şirketi ve İstanbul Yaklaşımının esamesi bile okunmuyor.
Bundan bir süre önce reel sektörce 500 milyon dolarlık kaynak talep edildiğinde IMF, Dünya Bankası, bankacılık kuralları, faiz dışı fazla hedefi, mali disiplin, iç borç stokunun şişmesi, dış borç stokunun tavana vurma tehlikesi gibi binbir türlü ret gerekçesini ileri süren hükümet, şimdi nereden ve nasıl sağlanacağını sır gibi sakladığı 5 milyar dolarlık kurtarma paketini ortaya atıyor. Gerekçe ise bankacılık sektörünün adam edilmesi ve bunun ardından reel sektöre kredi açabilir hale getirilmesi... Ama burada göz ardı edilen nokta şu: Bankacılık sektörü şimdiye kadar reel sektöre elinde kaynak olduğu halde bile kredi vermiyordu. Ne yapıyordu peki? Hazine ihalelerine girip sıfır risk ile yüksek karlar elde ediyordu.