Cahit UYANIK
Geçen hafta Türk Telekom özelleştirmesinde danışmanlık hizmeti verecek kuruluş olarak Goldman Sachs belirlendi. Deutsche Telecom'u başarılı bir şekilde özelleştirerek haklı bir ün kazanan Goldman Sachs, beraberinde 10'u aşkın küçük firmanın bulunduğu konsorsiyumla hizmet verecek. Sachs'ın önerdiği danışmanlık hizmetinin niteliği ve fiyatı konusunda net bir açıklama yapılmadı. Ama gelin görün ki ihale komisyonunun planlanandan yaklaşık 10 gün önce 'siyasi iradenin isteği ile' toplanarak teklif zarflarını açtığı kulislerde konuşuldu. Oysa hedeflenen tarih Ocak'ın ilk haftasıydı. Zaten açıklamalarda Goldman Sachs'ın Dünya Bankasının onayından sonra 'resmi danışman' statüsüne hak kazanacağı özellikle vurgulandı.
Bu acelenin nedenini araştırdığımda altından o ünlü 'Anayasa Mahkemesi korkusu' çıktı. Çünkü Telekom özelleştirmesiyle uğraşan bürokratların hemen hepsi kapalı toplantılarda fikirleri sorulduğunda "Bu özelleştirmeye yüzde 99 iptal gelir" değerlendirmesini yapmışlardı. Ardından mahkeme raportörünün de olumsuz görüş sunduğu yolunda duyumlar gelince, danışmanlık ihalesi sonucu hiç beklenmeden ilan edildi.
Aslında bu kararın geri planında kısasa kısas anlamında tam bir 'psikolojik savaş' yaşanıyor. Hükümet danışman firmayı ilan etmekle özelleştirmede bir adım öne geçtiğine inanıyor. Anayasa Mahkemesinden iptal kararı çıkarsa "Biz özelleştirmede kararlı adımlar atıyoruz. Ama önümüze engeller çıkarıyorlar" denilecek. Şimdi herkes yılbaşından sonra açıklanacak Telekom kararını bekliyor. O zaman takke düşecek, kel görünecek.
KARADAŞ'IN İLK İCRAATI NE OLACAK?
Toplu Konut İdaresi (TOKİ) başkanlığına nihayet Hamdi Karadaş atandı. Karadaş, Devlet Bakanı Mehmet Altınsoy'un Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptığı 1984-1989 döneminde yakın çalışma arkadaşıydı. Karadaş, söylenenlere bakılırsa Ankara'nın yıldızı parlayan semtlerinden Çayyolu'nun planlayıcıları arasında bulunuyordu.
Çayyolu, ağırlıklı olarak Türkkonut olarak bilinen ve sağ eğilimli kooperatif üst birliğinin lanse ettiği bir proje olarak biliniyor. Türkkonut'un Çayyolu-2 Projesi Mayıs'taki HABITAT Toplantısında 'örnek yerleşim projeleri' arasına girmeyi başarmıştı. Anlayacağınız bu atamadan çıkan sonuç şu: 1992'den bu yana sosyal demokratların kontrolünde bulunan TOKİ, resmen sağ eğilimli yönetim ve kooperatiflerin kontrolüne geçti.
Tekrar Karadaş'a dönersek... Karadaş'ın çözmesi gereken ilk sorun HABITAT alacakları ve satacaklarında düğümleniyor. Alacaklar sorununu artık herkes biliyor; ya satacaklar? HABITAT'da kullanılan printer ve fotokopi makinelerinin satılıp bir miktar gelir elde edilmesi düşünülüyor. Ancak bunun yapılabilmesi için bir Bakanlar Kurulu kararı da çıkması zorunlu.
TOKİ'nin eski başkanı Yiğit Gülöksüz, bu konuda bir taslak metin hazırlayıp Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğüne göndermişti. Belki inanmayacaksınız ama bu kararname kayboldu! Şimdi çiçeği burnunda başkan ya bu kararnameyi bulduracak ya da yenisini yazdıracak. Kolay gelsin diyorum.
TELEVİZYONLU ÖZELLEŞTİRMEYE TRT SOĞUK BAKIYOR
Bazen kavramların yarattığı yanılsama gerçeklerin önüne geçiyor. Nasıl mı? Uzun zamandır Türkiye'de özelleştirmede şeffaflık sağlanınca, sanki herşey yolunda gidecekmiş, tüm kötü niyetli işler ortadan kalkacakmış gibi bir hava yaratılmaya çalışılıyor.
1995 yılı boyunca özelleştirilen irili ufaklı EBK ve SEK tesislerinin hepsi şeffaf ihale ile satıldı da ne oldu? Büyük çoğunluğu satışın ertesi ayında kapısına kilidi vurdu. Esas olan 'üretim ve istihdamı devam ettirme' amacı ikinci plana düştü. Anlayacağınız devlet bazı KİT'leri tasfiye etme işini video kameraların önünde taşerona havale etti.
Şimdi şeffaflık adına son atraksiyon 'naklen yayında' özelleştirme! Özelleştirme İdaresi (ÖİB) yaklaşık 1,5 aydır TRT'nin bu ihaleleri canlı yayınlaması için çabalıyor ama başarılı olamadı. Önce şifahi ricalarla başlayan süreç geçen hafta yapılan sert bir yazışmaya kadar gitti. Ama TRT hala 'Nuh dedi peygamber demedi'. Eh icraatçı Refahyol durur mu? Bir özel tv kanalı ayarlanıverdi ve iş bitti. Kanlı canlı özelleştirme huzurunuzda! TRT ise talebi incelemeye devam ediyor. Belki de ÖİB'in bir gün kendilerini de parsel parsel satacağını düşünüp ayak diretiyorlardır. Ne dersiniz?
(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde 30 Aralık 1996 tarihinde yayınlanmıştır.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder