Cahit UYANIK
Bu hafta Türkiye'nin izlediği 'Enflasyonsuzlaştırma Programı' açısından hayli kritik. Çünkü IMF Birinci Başkan Yardımcısı Anne Krueger, hafta ortasında Türkiye'ye gelecek. Krueger'in önce İstanbul'da özel sektörle bir araya geleceği, daha sonra Ankara'ya geçerek hükümetle ve bürokrasiyle toplantılar yapacağı konuşuluyor.
Türkiye. Krueger için yabancı değil. Daha önce Türkiye'deki bazı üniversitelerde bulunan Krueger'in geçmiş günlerini yad edeceği kesin. Ama Krueger'in üzerinde esas duracağı konu, AKP Hükümetinin verdiği sözler konusunda ne kadar ciddi olunduğunu anlamaya çalışmak... Malumunuz Krueger. Türkiye'yi dalgalı kura geçiren eski başkan yardımcısı Stanley Fischer ile halef-selef... Krueger bu göreve 2001 Eylül ayında getirilmişti. Ancak o zamandan bu yana Türkiye'yi hiç ziyaret etmeyen Krueger'in bir tıkanma havasının solunmaya başladığı günlerde arzı endam etmesi anlamlı bulunmalı.
Krueger'in ziyaretinin bir başka önemi de şuradan kaynaklanıyor: IMF geçen Ekim ayında başlayan 4'üncü Gözden Geçirmeyi bitirebilmiş değil. Bayan Krueger'in ziyareti ile bu kapsamda yapılacak dördüncü ziyarete tanık olacağız ki Başkan Yardımcısının ayrılmasından sonra Juha Kahkonen yeniden çantasını toplayıp Ankara'ya gelecek. Böylece ziyaret sayısı 5'e çıkacak.
Dikkatli bakıldığında, gözden geçirme sonrasında verilecek 1,6 milyar dolarlık IMF kredisinin miktarı önemli değil. Ama programla ilgili oluşan şüphelerim dağılıp dağılmayacağı önce Krueger, daha sonra Kahkonen ziyaretlerinde belli olacak. Aslında IMFden bu yıl büyük miktarda kaynak akışı olmayacağını herkes biliyor. Toplam alınacak miktar 2,5 milyar dolar düzeyinde... Ama bu gerçek, programın daha sıkı uygulanmasını gerektiriyor. Çünkü Türkiye 2003'te dış borçlar açısından net ödeyici konumuna geçecek. 2004 yılında da IMF'ye yüklü geri ödemeler başlayacak. Bu nedenle Türkiye'nin iç borçlarını rahat çevirebilir, dış piyasalardan kolay borçlanabilir ve mali disiplinini sürdürür olması gerekiyor.
Krueger'in ziyaretinde ortaya 2003 bütçe büyüklükleri dökülecek. Hükümetin özellikle bütçenin gelir kanadında zorlanacağı kesin. Çünkü vergi yükünde sınıra dayanılmış vaziyetteyiz. Yeni vergi konulması mümkün görünmüyor. Bu sebeple Mali Milat ve Vergi Barışı Yasasının oluşturacağı ileri sürülen olumlu ortamın, özellikle beyana dayalı vergilerde bir kıpırdanmayı beraberinde getirmesi gerekiyor. Ayrıca yeni mükellef kazanmaya yönelik tedbirler de gündeme gelebilir.
Sanıyorum önümüzdeki günler Anne'nin yapacağı bazı anneliklere sahne olacak. Atalarımız boşuna dememişler: Anne bu, döver de sever de...
(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde 13 Ocak 2003 tarihinde yayınlanmıştır.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder