Cahit UYANIK
Bu yılın Mayıs ayında Türkiye'ye gelen IMF Başkan Yardımcısı Anne Krueger, son dönemde dünyadaki ekonomik krizlerin birisi hariç hepsinin mali sistemden kaynaklandığı belirtmişti. Krueger, o günlerde Irak Savaşının şokunu yeni yeni atlatan AKP'nin çiçeği burnunda hükümetine, kapalı kapılar ardında "Eğer IMF'den kurtulmak istiyorsanız, bankacılık sisteminizi adam edin" demişti.
Krueger, gittikten bir-iki ay sonra dünya finans tarihine geçecek İmar Bankası Olayı kamuoyuna açıklanmak zorunda kalındı. BDDK Başkanı Engin Akçakoca önceki gün İstanbul'da katıldığı Finans Zirvesinde sorular üzerine, artık sektörde hile-hurda kalmadığını bildirdi. Üzülelim mi, sevinelim mi, inanalım mı, şüphe mi edelim; şaşırdık... Akçakoca'nın daha fazla özerklik ve bağımsızlık talepleri ise doğrusu pek yerinde değil.
Çünkü Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in IMF Heyetinin Türkiye'den ayrılışı ile aynı dakikalara denk gelen basın toplantısında açıkladığı kanun tasarısı taslağı, zaten BDDK'yı sektörün değil Türkiye'nin en güçlü kurumlarından birisi haline getirecek. Zaten Hazine'nin 40-50 milyar dolarlık borçlanma kağıdına talip olmuş bu kurumda, özerkliğin de sınırları açıkça çizilmeli. Çünkü o kağıtları BDDK bürokratları değil, okullarında titreyerek ders gören, A harfini öğretecek öğretmen bulamayan çocuklar ödüyor ve ödeyecek. Elbette hesap verilecek. Hesap verilmeye verilmeye veya hesap verilirmiş gibi yapa yapa bu hale gelmedik mi?