Cahit UYANIK
Türkiye'de son zamanlarda çok tehlikeli bir eğilim gelişiyor. Yabancı özellikle Batı kökenli kişi veya kurumların söyledikleri sözler ve değerlendirmelere 'altın' kıymeti atfedilirken, aynı şeyleri nüfus kağıdında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yazanlar yaptığında 'paçavra' muamelesi görüyor. Türkiye'de mevcut ekonomik gelişmeleri gayet geniş bir sağduyu ile değerlendiren uzman veya kuruluşların yüzüne kimse bakmazken, filanca veya falanca yabancı bankanın yeniyetme uzmanının iki satırlık raporu göklere çıkarılıyor.
Oysa bu raporların hemen hemen hepsi, birbirinden kopya edilerek yazılmış metinler olmaktan öteye geçmiyor. Rating firmaları, Dünya Bankası (DB) ve Uluslararası Para Fonunu (IMF) bu değerlendirmede bir tarafa koyuyorum. Çünkü onlar hiç olmazsa not yenileyecekleri veya bir kredi açacakları zaman Türkiye'ye gelip yerinde incelemeler yapıyorlar.
Bu ortam bana Osmanlı İmparatorluğunun kendini Batılılaşma akımlarına körü körüne kaptırdığı 1800'lü yılların ikinci yarısını hatırlatıyor. Batılılaşmayı sadece oradan ithal edilen setreyi giymek, Fransızca öğrenip günlük konuşmalarda araya bol miktarda bu dilden deyimler sıkıştırmak sandığımız dönemden bahsediyorum.