22 Nisan 2024 Pazartesi

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / 'CETERIS PARIBUS' DERVİŞ PROGRAMI

Cahit UYANIK 

Devlet Bakanı Kemal Derviş, Türkiye'nin Güçlü Ekonomiye Geçiş Programını açıkladı. Açıklamanın hemen ardından çok çeşitli tepkiler ardı ardına sıralandı. Olumlu, olumsuz, umutlu, yeterli, yetersiz gibi... Toplum olarak Kasım ayından beri kötümser bir ortamda yaşadığımız için, negatif değerlendirmeler ön plana çıktı. 

Bız de programda var olanlardan çok, var olmayanları değerlendirmeye aldık. Kur hedefi, dış denge, net bütçe hedefleri, ek gelirler politikası gibi ayakların olmadığı gözlerden kaçmadı. Buna karşılık kamu bankalarının yeniden yapılanması ve bunların içine düştükleri finansman ihtiyaçlarının nasıl karşılanacağı, Fon bankalarına getirilecek çözümlerin ana çerçevesi, devlet harcamalarında tasarrufun genel gidişatı gibi konular ise sis perdesinin arkasından açığa çıktı.

Derviş'in programı nihayetinde bir enflasyonla mücadele programı. Ancak bu programı bir öncekinden ayıran şey, dinamik olması. Eski programın odağında kur hedefleri vardı ve herşey bunun etrafında dönüp duruyordu. Kura bağlı çalışan sektörleri ve kurumları büyük risklere atabilecek bu programın tek şansı, iyi yöneticiler tarafından götürülmesiydi. Ancak Türkiye bunu başaramadı, ekonomi yönetimini ehil ellere teslim edemedi. Bürokrat ile siyasetçi arasındaki bağ bir türlü kurtulamadı. Ekonomiden sorumlu olduğu söylenen siyasetçinin bürokrat kafasından kendini sıyıramaması, belki de iki ekonomik krizi hazırlayan en önemli etkendi. 

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / SÜRÜKLENİP GİDERKEN GÖZDEN KAÇANLAR

Cahit UYANIK 

Türkiye, uzun yıllardır büyüyüp duran, zonklayan, sızlayan, zaman zaman ülkenin ateşini yükselten en önemli pislik odaklarından birisi olan yolsuzlukla mücadele ediyor. Yapılan mücadele bankalar, gümrük ve naylon fatura yolsuzlukları üzerine yoğunlaşmış durumda. Oysa bu cerahatı besleyen birkaç odak daha var. Bunlardan birisi de İhale Yasası ve devlet ihaleleri.

Devlet her yıl çok sayıda inşaat, onarım ve satın alım ihalesi düzenliyor. Bu ihalelerin sayısının 20-30 bin arasında değiştiği ifade ediliyor. Ayrıca ihale yapılmadan sadece teklif toplanarak yapılan işler de var. Türkiye gibi orta boy bir ülkedeki şirket zenginliğinin ve ticaret sicili körlüğünün arka planında da hep bu ihaleler var. Kurulan şirketlerin çoğu paravan, Devlet ihalesinde 'kalabalık' yapması için kurulmuş durumdalar. Devlet bu ihalelerin yasal dayanağı konumundaki 2886 Sayılı Kanunu değiştirmek için yaklaşık 10 yıldır uğraşıyor. Başka bir deyişle, ayak sürüyor. 

21 Nisan 2024 Pazar

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / BÜYÜK LAF HASTALIĞI VE IMF

Cahit UYANIK 

Sonunda IMF ağzındaki baklayı çıkarttı. Haftalardır Ankara ekonomi kulislerinde tartışılan "Program bitince ne olacak?" sorusu da ilk ağızdan yanıtlanmış oldu. Türkiye Masası Şefi Moghadam, "Türkiye çok yüksek düzeyde IMF kaynağı kullandı. Program resmen bitse de, biz yine sizi sıkı takibe alacağız" deyiverdi. Böylece Kabinedeki ekonomiyle ilgili birçok bakana sorulduğunda önce uzun bir "Eveeettt"le başlayan, sonra da "Tabi IMF Türkiye'den gitmeli. Onlarla yeni bir program yapmak istemiyoruz" sözlerinin ne kadar yersiz, boş ve duygusal planda söylenmiş olduğu da anlaşılmış oldu. 

Peki IMF'nin bu tavrı nasıl yorumlanmalı? Basit bir bakış açısıyla bile 2003 yılı içinde 2004 yılı yüklü geri ödemelerini 2005'e erteleyen IMF'nin, zaten bu ülkeden ayağını çekmeyeceği anlaşılmalıydı. Verdiği borçların henüz üçte ikisini bile tahsil edememiş olan IMF'nin Türkiye'de daha yaptırmak istediği şeylerin bulunduğunu çoğumuz biliyorduk. 

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / OTOBÜSÜ KAÇIRMIŞ MİLLET VE SİYASİLERİMIZ

Cahit UYANIK 

Ünlü ozanlarımızdan Sabahattin Eyüboğlu'nun bir şiirinde  'Sen otobüsü kaçırmış bir milletin oğlusun" dizesi geçer. Cumhuriyet Devrimi'ne gönülden bağlı Eyüboğlu'nun dizesi o kadar derin sosyolojik anlamlar taşır ki, ciltler dolusu kitap yazılsa bu kadar büyük etki yapamaz. Çünkü Eyüboğlu, Anadolu'yu ve Anadolu insanını çok yakından tanıyan nadir sanatçılarımızdandı. Yaptığı sanatın toplumsal kökleri Anadolu toprağındaydı. Öyle ki sevdiğine 'Karadutum, çatalkaram, çingenem' diye sesleniyordu. Aşk, bundan yalın daha nasıl anlatılır? Eyüboğlu'nun kendi toplumuyla barışık özellikleri şiir ve resimlerine o kadar güzel yansımıştır ki sözlerle anlatılamaz.

ANAP Lideri Mesut Yılmaz'ın geçen Cumartesi günü DSP Lideri Bülent Ecevit'le görüşmesinden sonra yaptığı "Beni Yüce Divan'a gönderin, aklanayım" açıklaması rahmetli Eyüboğlu'nun dizesini aklıma düşürdü. Otobüsü kaçırmış milletin, otobüsü kaçırmış siyasi lideri!

Yılmaz gibi siyasette 15 yılı devirmiş, bu sürenin yarısını da siyasi parti lideri olarak geçirmiş bir figürün, yıllarca mücadele verdiği rakibiyle Yüce Divan konusunda anlaşmasının siyasi faturası olacağını mutlaka bilmesi gerekiyordu. 

20 Nisan 2024 Cumartesi

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / 2000 BÜTÇESİ VE IMF'NİN ZİYARETİ

Cahit UYANIK 

Bu hafta Ankara'da ekonomiyle ilgili iki önemli gelişme yaşanacak. 2 Kasım'da IMF Masası Şefi Carlo Cottarelli başkanlığındaki heyet Ankara'ya gelecek. Hemen ertesi gün ise 2000 Yılı Bütçe Tasarısı Maliye Bakanı Sümer Oral'ın açış konuşmasıyla TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmeye başlanacak. Acaba bu iki tarihin kesişmesi bir tesadüf mü? Bence tesadüf değil. 

IMF, bütçenin görüşüldüğü süreçte Ankara'da olmak istiyor. Çünkü Plan ve Bütçe Komisyonu, Maliye'nin verdiği ödeneklerin artırılabildiği son platform. Bütçe, Genel Kurula indiğinde anayasa gereği ödenek artırıcı teklifler gündeme alınmıyor. Yani bütçenin Meclis iradesi ile en yoğun teması komisyon aşamasında oluyor. Onun için Plan ve Bütçe Komisyonuna Meclis jargonunda 'Küçük Genel Kurul' deniliyor.

Peki bütçe zorlukla oturtulduğu 46,9 katrilyonluk büyüklüğünün dışına taşabilir mi? Bütçenin Meclis'e sunulduğu haliyle çıkacağına herkes kesin gözüyle bakıyor ama bu kadar dar bir bütçenin komisyonda çok sert tartışmaları beraberinde getirmesi kimse için sürpriz olmayacak. Hele hele IMF Heyeti, Meclis'e uzaklığı birkaç yüz metreyle ölçülen Hazine, Merkez Bankası, Özelleştirme İdaresi, Devlet Planlama Teşkilatı binalarında boy gösterirken...

19 Nisan 2024 Cuma

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / POLİTİK BİR PORTRE

Cahit UYANIK 

Bugün size bürokratlıktan devşirme politik bir portre sunacağım. Bu yazı elbette, son görevi politikacılık olan bir isimden yola çıkılarak kaleme alındı. Ama siz kendi kafanızdaki herhangi bir isme de bu yazıyı uyarlayabilirsiniz. 

Efendim bizim rüzgar gülü, bürokratlıktan politikacılığa geçiş yapan isimlerin çoğu gibi tipik bir 'yes-man'dir. 'Yes' diyecek isimler değişir, o değişmez. Bu bürokrat tipi bize, serbest piyasa ekonomisinin hediyesidir. 'Yes' demek hep onun kazanç hanesine yazar.

Köşe dönen iş adamları gibi köşe dönen bürokratlar da Türkiye'nin bir gerçeğidir. İyi veya kötü, değişim başlayınca önüne herkesi katıp sürükleyebilir. Bu isimler rüzgarların sert esmeye başladığı, insanı hercümerç ile ikbal arasında nereye atacağının belli olmadığı zamanlarda, parmağını ıslatarak rüzgarın yönünü çok iyi belirlemeyi başarır. 

18 Nisan 2024 Perşembe

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / ÇOCUK GÖZÜYLE SİYASİ AHVALİMİZ...

Cahit UYANIK 

Rahmetli yazar Onat Kutlar'ın çok güzel bir öyküsü vardı. Kutlar, ilişkileri çok iyi gözlemleyen bir çocuk kahramanın, baba evinin büyük bahçesinin ortasında gelişen olayları analiz edip, doğrudan herkesin yüzüne söylemesini o güzel Türkçesi ile anlatmıştı. Söz gelimi çocuk, zamansız evi ziyaret eden misafirin yüzüne "Hadi sen kalk git bakalım. Çünkü şu anda şöyle şöyle bir olayın ortasına dalıverdin" demişti hatırladığım kadarıyla... Türkiye'deki siyasi ortam da Kutlar'ın çocuk kahramanına ihtiyaç gösteriyor bence...

Hatalar zinciri Başbakan Bülent Ecevit'in tedavi sürecinde başladı. Bir stajyer doktorun dahi bildiği kortizon kullanmanın getirebileceği yan etkiler göz ardı edilerek, Ecevit ABD seyahatine hazırlanıldı. Ankara kulisleri şimdilerde Ecevit'e normalin 4 katı kortizon verildiği söylentileri ile çalkalanıyor. Komplo teorilerinin baş rolünde hep Ecevit'in sağlık problemi var. Ama kim, bu söylentiler hakkında ne yapıyor belli değil. 

SOMON RENGİ KAĞIDA BASILAN SON GAZETE DÜNYA, TAMAMEN BEYAZ KAĞIDA DÖNDÜ

Cahit UYANIK 

Dünya Gazetesi... 

31 yıl aradan sonra ilk 2 ve son 2 sayfasını somon rengi kağıda basma geleneğinden vazgeçmiş...

İlgilenenler ve basın tarihi yazanların dikkatine sunulur...

(Bu yazı 21 Kasım 2019 tarihinde Twitter sayfamda yayınlanmıştır.)

17 Nisan 2024 Çarşamba

OKUDUĞUM KİTAPLAR / MAHFİ EĞİLMEZ'İN İLK ROMANI: İNFERİS

Cahit UYANIK 


Mahfi Eğilmez'in ilk romanı

Cinayet ve polisiye tarzdaki

İnferis'i okuyorum.

İlk izlenimim şöyle:

Katıksız ve harfi harfine...

'Mevzuata uygun' bir cinayet ve polisiye romanı bu...

(Bu yazı 06 Ocak 2022 tarihinde Twitter ve Facebook sayfamda yayınlanmıştır.)

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / EKONOMİDE "KELLE İSTERÜK" SESLERİ...

Cahit UYANIK 

ANTAKYA - Adana'ya ve Antakya'ya vardığımızda iki gündür yağan yağmur hız kesmişti. Tarım ve tarıma dayalı sanayinin yaşam bulduğu bu bölgede, kuraklık korkusu son yağmurla birazcık olsun hafiflemişti. Ancak insanların gelecekte ekonominin düzelmeyeceğine ilişkin korkuları yüreklerinde çok ağırlıklı bir yer tutuyordu. Kapanan kepenkler, "Ekonomi düzelecek mi?" cümleleri, işsizlik, el el üstünde oturan küçük esnaf ve sanatkar dolu çarşılar bu bölgede de değişmemiş.

TOBB'un Akdeniz Bölge Toplantısı, Kasım ayında başlayan mali ve ekonomik krizin faturasının kime çıkarılacağı konusundaki arayışların hızlanması açısından önemliydi. Hemen hemen tüm iş adamları, krizin bir yönetim hatasından kaynaklandığını düşünüyor. IMF 10 milyar dolar vererek krizi hafiflettiği için eleştiri oklarından nasibini almıyor. Hükümet de Aralık ayından bu yana iş dünyası ile giriştiği diyalog çabaları nedeniyle, birazcık da taleplerine resmen "Hayır" denmediği için sert eleştiriler almıyor. Özellikle Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel ve Hazine Müsteşarı Selçuk Demiralp en sert cümlelerle eleştiriliyorlar. Kulislerde ise bu iki bürokrat 'IMF ağzı ile konuşmakla' suçlanıyorlar. 

16 Nisan 2024 Salı

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / ZORUNLU BİR ANIMSATMA

Cahit UYANIK 

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun (BDDK) üyeleri büyük ihtimalle bu hafta belli olacak. Herkes biliyor ama benden hatırlatması... BDDK üyelerini şöyle bir tablo bekliyor:

● Sektördeki bankaların sayısı 70'e dayanmış. Ama hepsini toplasan bir Batılı bankanın aktiflerinin yarısına ulaşamıyor. Yani sektör henüz dış rakipleriyle serbest rekabete hazır değil. 

● Bakanlar Kurulunca verilen bankacılık lisanslarının neredeyse 20-25 tanesi 'siyasi' içerikli. Yani iktidardaki şu veya bu partiyi, gizli-açık destekleyen bazı gruplar en uygun fırsatta lisansı kapmışlar. Türkiye'deki her işte olduğu gibi bankacılığa da siyaset bulaşmış.

● Yerli olsun yabancı olsun tüm uzmanlar, Türkiye'ye 40 ciddi bankanın yeteceğini düşünüyor. Bu analizler önümüzdeki dönemde sektörün bir şekilde birleşme veya tasfiye sağanağına tutulacağını gösteriyor. Bu görevi şu anda devlet üstlenmiş vaziyette. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu bünyesinde 3 banka bulunuyor. Eski deyimle 64'lük, yeni Bankalar Kanununa göre de 14'lük banka sayısının ise bir düzineyi geçtiği artık sır değil. 

15 Nisan 2024 Pazartesi

BAŞKENTTEN YANSIMALAR/ BASİT HESAP - KARIŞIK SONUÇ

Cahit UYANIK 

Türkiye'de son 6-7 yıldır yaşananlar, basit gibi görünen hesapların aslında karışık sonuçlara hizmet ettiğini gösterdi. Ve ne yazık ki 'basit hesap - karışık sonuç' ikileminden medet umanların hepsi, devletin finansal zafiyetini kullandılar. Finansal zafiyet, bazen Meclis'ten geçmeyen yasa kisvesi altında bazen de özelleştirme kumpası şeklinde kendini gösterdi. Biraz bilmece gibi oldu ama son olaylardan bir örnek çıkarabiliriz.

Devlet yıllar önce tüm dünyaya özelleştirme yapabildiğini göstermek istiyordu. Aynı günlerde Hazine'de dağ gibi banka izin başvuruları yığılmıştı. Basit bir arz-talep projeksiyonu yapıldı. 2'si tabela bankası olmak üzere 4 banka satışa sunuldu. "Nasıl olsa müşterisi var" diye düşülünüyordu. Bu bankalardan en fazla tanınan Sümerbank'ı, hiç tanınmayan bir iş adamı alıverdi. Çünkü banka ihalesinin perde arkasında tehditler ve ihale cinlikleri yaşanıyordu. Devlet, "Ak para, kara para fark etmez" diyen yöneticilere emanet olduğu için, ihale prosedüründeki söylentilere kulak tıkadı. 

14 Nisan 2024 Pazar

BAŞKENTTEN YANSIMALAR/ PAY DEFTERİ MİYOPLUĞU VE ÖZELLEŞTİRME

Cahit UYANIK 

Yaklaşık iki haftadır yaşananlar gösterdi ki, yolsuzluk ve soygun içgüdüsü sırf kamuya ve kamu çalışanlarına ait değil. Özel sektörde ve bankalarda da mide bulandırıcı yolsuzluk ve usulsüzlük olayları dönebiliyor. Niyet kötü ise pay sahipleri defterinde ne yazdığı önemli değil. İnsanlar, kendi itibarlarını ayaklar altına almak adına, kendi mallarını soyabiliyorlar. Sütlerine teslim edilen paraları çuvala doldurup kaçabiliyorlar. 

Bu ortamda yıllardır baş tacı edilen ve memleketin tek çıkış noktası imiş gibi gösterilen özelleştirmenin de yıldızı giderek sönüyor. Devlet bu güne kadar ikisi faal, ikisi de tabela bankası olmak üzere 4 bankayı satarak özelleştirdi. Bu işten kazandığı para 300-400 milyon doları bulmaz. Bu bankaları satmak için harcadığı zaman ve nakiti de hesaba katarsanız, rakam daha aşağılara doğru inebilir.

13 Nisan 2024 Cumartesi

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / ESAS FAİLLERİ BULMALIYIZ

Cahit UYANIK 

Türkiye, yine 'ateşten günler' yaşıyor. Ortadaki ateşin kime ve nereye kadar uzanacağını kestirmek mümkün değil. Geçmişten bu yana 'destur' denilmeden yanına yaklaşılmayan isimler, DGM kapılarında süklüm-püklüm bekleşiyorlar. Yakında cezaevleri de bir hayli şenlenecek. Belki genel affı, sırf bu kişilere ranza boşaltmak için yasalaştırmak gerekecek. 

Amma ve lakin bu tablo eksik. Yapılan bunca soygun ve talanın siyaset bağlantısı olmaması imkansız. Siyasetçilerin bu soygunlara bizzat katılması elbette beklenemez. Ancak siyasetçilerin, hele hele iktidar mevkisindeki siyasetçilerin bazı şeyleri yapmaları kadar yapmamaları da soygun ve talana neden olabiliyor.

BDDK Başkanı Zekeriya Temizel, 10 gün önce düzenlediği basın toplantısında gözlerden kaçan bir zaman aralığı verdi. Temizel, 1997-2000 tarihleri arasında bankalarda yaşananların yarattığı mali tahribatın faturasının tüm operasyon bittikten sonra ortaya konulabileceğini söyledi. Yani Temizel, ilk bakışta görülebilen 10 milyar dolarlık kaybın boyutlarının büyüyebileceğini ima etti. Temizel'in ölçüp biçerek konuşan bir isim olduğunu hepimiz biliyoruz. O zaman, verilen 1997-2000 tarih aralığı acaba neyi ifade etmektedir? 1997 yılından bu yana iş başına gelen tüm hükümetlerin görev mevkisindeki isimler, yaptıkları kadar yapmadıkları için de töhmet altında değil midir?

12 Nisan 2024 Cuma

PROF. DR. OĞUZ ERGİN, YAPAY ZEKAYI VE YAPAY ZEKA MÜHENDİSLİĞİNİ ANLATIYOR: YAPAY ZEKA MÜHENDİSLİĞİ, ROBOT TASARLAMAK DEĞİLDİR

Prof. Dr. Oğuz Ergin

Cahit UYANIK 

Bu yıl ilk öğrencilerini kabul edecek olan TOBB ETÜ Mühendislik Fakültesi Yapay Zeka Mühendisliği Bölümü, tercih sürecindeki adaylar ve ailelerine tanıtıldı. TOBB ETÜ Tanıtım Günleri kapsamında bir sunum yapan Yapay Zeka Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Oğuz Ergin, giderek artan ve disiplinlerarası bilgilerle donatılmış veri analizcilerine duyulan ihtiyaç sebebiyle bu bölümü açmaya karar verdiklerini bildirdi. 

Geçmişte veri analizcisi ihtiyacının çoğunlukla bilgisayar mühendisliği alanından gelenlerle karşılandığını, ancak sektörlerin ihtiyaçlarının değişerek çeşitlendiğini gözlemlediklerini kaydeden Prof. Dr. Ergin, Yapay Zeka Mühendisliği Lisans Programını endüstri mühendisliği, bilgisayar mühendisliği ve finans alanlarından seçilen derslerle tasarladıklarını söyledi. Prof. Dr. Ergin, bu yıl bölüme 10 tam burslu öğrenci kabul edileceğini belirterek;  ABD’deki MIT’de de bu yıl Yapay Zeka Fakültesinin açıldığını ve okul yönetiminin bu alana 1 milyar dolar yatırım yapma kararı aldığını anımsattı.

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / 4 AYDA 8 BANKA NASIL SATILACAK?

Cahit UYANIK 

Henüz 'Bismillah' dememiş olan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun (BDDK) moralini bozmuş gibi olmayalım ama "4 ayda 8 banka nasıl satılacak?" sorusunu sormak zorundayım. Belki biraz kötümserim fakat IMF'ye verilen taahhüt gereği bu bankaların 31 Aralık 2000 tarihine kadar satılması pek mümkün değil. Bunun için çok çeşitli gerekçelerim var.

Herşeyden önce bu bankalara ilişkin satış stratejisi önerecek olan McKinsey adlı danışmanlık kuruluşu raporunu bitirmiş değil. Aslında bu konuda kamuoyundan saklanan şeyler var. Çünkü bu şirket, raporunu Ağustos başında teslim etti. Hatta TMSF, bir açıklama yaparak bu gelişmeyi doğruladı. Çünkü IMF'ye verilen Ek Niyet Mektubuna göre hükümet, 15 Ağustos'a kadar bu bankalar hakkında bir satış stratejisi belirlemek zorundaydı. Bu gelişme olmadı. 

Yapılan spekülasyonlara göre hükümet, McKinsey'in raporunu beğenmedi. Bunun üzerine McKinsey raporu değiştirmek üzere Ağustos sonuna kadar süre istedi. Bu gelişme Devlet Bakanı Recep Önal tarafından resmen açıklandı. Rapor tartışması sayesinde hükümet, 8 banka hakkındaki zorlu kararı çiçeği burnunda BDDK'ya ve onun saygıdeğer Başkanı Zekeriya Temizel'e bıraktı.