TÜRKİYE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE
UYUM İÇİN STRATEJİSİNİ İLAN ETTİ
Bazılarımız için "Bitti de
kurtulduk" dedirten 2009 yılı, Türkiye'de çoğu zaman ihmal edilmiş bir alan
olan 'çevre' adına önemli bir yıl oldu. Özellikle çevre koruma ve küresel
ısınma ile mücadeleye ilişkin olarak yılın son birkaç ayında önemli adımlar
atıldı. Bunlardan ilki Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından 'Ulusal İklim
Değişikliği Strateji Belgesi'nin açıklanması oldu. İkinci olarak ise Avrupa
Birliği (AB) tam üyelik müzakereleri kapsamında 'çevre başlığı' için görüşmeler
resmen başlatıldı. Üçüncü olarak ise Kopenhag'daki Birleşmiş Milletler İklim
Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) konferansına geniş bir heyetle katılım
sağlandı ve Türkiye'nin görüşleri anlatıldı. Bu yazımızda 3 önemli gelişmeden
ilki üzerinde durmak istiyoruz. Çünkü iklim değişikliği konusu, önümüzdeki
dönemde ekonomik aktörlerin yakından izlemesi, uyum göstermesi, cebinden para
harcaması gereken bir alan olarak çok dikkat çekecek.
Ulusal İklim Değişikliği Strateji Belgesi
(İDES), iklim değişikliği ile mücadele kapsamında ilgili sektörlerde öncelikli
olarak yapılması gereken çalışmaları ve Türkiye'nin etkilenebilirliğine yönelik
acil önlemleri tanımlıyor. İDES, 2009 yılında Çevre ve Orman Bakanlığı’nın
koordinasyonunda kamu kurumları, özel sektör temsilcileri, sivil toplum
kuruluşları ve üniversitelerin katılımı ve etkin bir çalışma süreci ile
oluşturuldu. Bundan sonra ise İDES'in paralelinde 'Ulusal İklim Değişikliği
Eylem Planı' hazırlanacak.
İDES'e göre Türkiye, iklim değişikliğinin
olumsuz etkilerinden en çok etkilenecek bölgeler arasında bulunan Akdeniz
Havzası’nda yer alıyor. Buna karşılık Türkiye, iklim değişikliğine etkisi çok
az olan bir ülke. 2008 yılı enerji göstergelerine bakıldığında, kişi başı
birincil enerji tüketimi dünya ortalaması değeri 1.80 ton eşdeğer petrol ve
OECD ortalaması 4.70 ton eşdeğer petrol iken, bu değer Türkiye’de 1.29 ton
eşdeğer petrol. 2005 yılı verilerine göre, dünyada kişi başına enerji tüketimi
1.778 bin kcal/kgofoil, Avrupa’da 3.773 bin kcal/kgofoil iken; Türkiye’de bu
değer 1.185 bin kcal/kgofoil.
Türkiye, İDES kapsamında kendisine 10 stratejik
hedef belirledi. Buna göre Türkiye, iklim değişikliğiyle mücadele ve uyum
politikaları ile önlemlerini ulusal kalkınma programlarına dâhil edecek, kendi
imkanları ölçüsünde sera gazı salım artış hızını sınırlayacak, mücadelesini
sürdürürken elde edeceği tecrübe ve kazanımlarını uluslararası platformlarda
paylaşacak. Azaltımı yaparken uyum, teknoloji transferi ve finansman ana
başlıklarındaki küresel stratejik amaçların tasarlanması ve yürütülmesine uyum
sağlayacak ve uluslararası faaliyetlerde etkin olacak; ihtiyaç duyulan mali
kaynaklara erişimi artıracak.
Temiz üretim teknolojisi Ar-Ge ve inovasyon
kapasitesini geliştirecek ulusal ve uluslararası finansman kaynakları ile
teşvik mekanizmalarını oluşturacak. Yönetişim ilkesi doğrultusunda şeffaf,
katılımcı ve bilimsel analitik çalışmalara dayanan karar mekanizmaları
geliştirebilecek bir eşgüdüm mekanizmasını kurup sürekliliğini sağlayacak.
İklim değişikliği alanındaki insan kaynakları kapasitesini ve kurumsal
kapasiteyi artıracak. Kamu, özel sektör, üniversite, sivil toplum kuruluşları
gibi tüm kesimlerin ortak çabaları ile tüketim kalıplarının düşük karbon izi
bırakacak şekilde değiştirilebilmesi için kamuoyu bilinci artırılacak. Ulusal
iklim değişikliği çalışmalarında bilgi akışını ve paylaşımını bütünsel bir
sistemle sürdürmek üzere “bilgi yönetimi”ne geçecek.
Türkiye İDES ile 5 alanda ayrıntılı ve
uzun soluklu bir çalışma dönemine adım atmış olacak. Bu alanlar 'sera gazı
emisyonu kontrolü', 'iklim değişikliğine uyum', 'teknoloji geliştirme-teknoloji
transferi', 'finansman', 'eğitim, kapasite artırımı ve kurumsal altyapı'
başlıkları ile izlenecek. 'Sera gazı emisyonu kontrolü' başlığı sektörel
analizleriyle dikkat çekiyor.
Buna göre enerji sektöründe önümüzdeki 3 yılda,
binalarda enerji verimliliği potansiyeli tespit edilerek maksimum ölçüde
gerçekleştirilecek. Yenilenebilir ve nükleer enerji olmak üzere düşük ve sıfır
emisyon teknolojilerinin kullanımı teşvik edilecek, mevcut termik santrallerin
iyileştirme çalışmalarını tamamlanacak. Önümüzdeki 10 yılı kapsayan uzun vadede
ise toplam elektrik enerjisi üretiminde yenilenebilir enerji payı yüzde 25’e
çıkarılacak ve referans senaryoya göre yüzde 7 karbondioksit emisyon
sınırlaması potansiyeli hedeflenecek.
Ulaştırma sektöründe ise orta vadede yük
ve yolcu taşımacılığında demiryolunun payı artırılırken, kısa mesafeli
denizyolu taşımacılığı teşvik edilecek, şehirlerde bisiklet gibi çevre dostu
ulaşım araçlarının kullanımı yaygınlaştırılacak. Uzun vadede ise çevre dostu
araçların kullanımını artırmaya yönelik araç parkının yenilemesini sağlayacak
politikalar uygulanacak.
İDES'e göre sanayi sektöründe kısa vadede
sanayiciler ve tüketicilerin iklim değişikliğiyle mücadele konusunda
bilinçlendirilmesi yönünde yoğun çalışmalar yürütülecek. Orta vadede ise enerji
denetim ve yönetim sistemleri, sera gazı envanter ve raporlama sistemleri,
yönetim sistemleri (örneğin, ISO 14001 standardı) ve karşılaştırma
(benchmarking) gibi herhangi bir sermaye yatırımı ya da işletme maliyeti
gerektirmeyen takibe yönelik yönetim araçları geliştirilecek. Sera gazı
emisyonlarının ticari bir meta olarak değerlendirilmesine ve emisyon azaltımı
yatırım giderlerinin belli bir ölçüde işletmelere gelir olarak dönmesine imkan
veren 'gönüllü karbon piyasaları'nın sanayi sektöründe yaygınlaşması
sağlanacak. Uzun vadede ise temiz üretim teknolojilerinin, iklim dostu ve
yenilikçi teknolojilerin tercih edilmesini sağlamak üzere özendirici
mekanizmalar devreye sokulacak.
Atık yönetimi sektöründe ise kısa vadede
belediye atıkları ile ilgili mevzuat uyumlaştırma çalışmaları tamamlanacak.
Orta vadede de, yeniden kullanım ve atık geri kazanım miktarının artırılmasına
yönelik oluşturulan Atık Eylem Planı (2008-2012) uygulanacak. 2012 yılı
itibariyle üretilen belediye atıklarının yüzde 70’i düzenli depolama
tesislerinde bertaraf edilecek. Arazi
kullanımı, tarım ve ormancılık sektörlerinde ise kısa vadede bilinçli gübre
kullanımı, sulamada modern sistemlere geçiş gibi maddeler dikkati çekiyor. Orta
vadede ise toprak ve arazilerin korunması, geliştirilmesi ve verimli
kullanılması sağlanacak. 2012 yılına kadar 2.3 milyon hektar alan
ağaçlandırılacak. Böylece 2020 yılına kadar 12 yılda toplam 181.4 milyon ton
karbonun orman alanları tarafından tutulması sağlanacak. Uzun vadede ise Sera
Gazı Envanteri ile Ulusal Envanter Raporu daha doğru ve güvenilir bir şekilde
hazırlanacak.
'İklim değişikliğine uyum' başlığında ise
kısa vadede orman yangınlarını önlemeye ve ormansızlaşma yüzünden azalan yutak (karbondioksit emen) alanların korunmasına hız verilecek. İklim değişiminin yaratacağı afet ve risk
etkileri konusunda toplumsal bilinci ve katılımı yükseltecek eğitim çalışmaları
planlanacak. Orta vadede ise yeraltı ve yerüstü tüm su kaynaklarının
geliştirilmesi, çok amaçlı kullanılması ve korunması kapsamında 25 havzanın
‘Havza Master Planları’ ve ‘Nehir Havzası Yönetim Planları’ hazırlanacak.
Uzun
vadede ise artması muhtemel su baskını, çığ, heyelan ve benzeri doğal afetler
tespit edilecek ve tesirlerini en aza indirmek için erken uyarı sistemleri
kullanılacak. Suyun hacim esasına göre fiyatlandırılması çalışmaları yapılacak.
Tahıllarda kuraklığa toleransı yüksek çeşitler bölgesel olarak tespit edilerek
tohumlukların üretimleri sağlanacak. Yerleşmelerde ve binalarda yağmur suyunun
birikmesi ve değerlendirilmesi ile geri dönüşümüne yönelik stratejiler
belirlenecek. Kentsel atıksu ve yağmursuyu depolama alanlarının yapımı
zorunluluk haline getirilecek ve yer seçimi kriterleri yenilenecek.
'Teknoloji geliştirme, teknoloji
transferi' başlığında ise orta vadede sektörel bazda Teknoloji İhtiyaç
Değerlendirmesi yapılacak ve dünyada kabul görmüş en iyi
uygulamalar ortaya konulacak. Karbon piyasasında teknoloji transferinin
sağlanmasına yönelik çeşitli özendirici mekanizmalar oluşturulacak ve
uygulanacak.
İDES'in 'Finansman' başlığında ise orta vadede teknoloji yenileme,
uyum ve emisyon kontrolü, iklim dostu teknoloji üretimi, temiz üretim
teknolojileri, süreçleri, tasarım, yatırım, Ar-Ge ve diğer desteklerin
sağlanması ile düşük karbonlu ekonomiye yönelim hızlandırılacak. Temiz ürün
tasarımı, üretimi ve ilgili Ar-Ge çalışmalarına; mali araçlarla destek sağlanarak sanayinin
düşük karbon ekonomisine geçişi desteklenecek. Uzun vadede ise yerel
yönetimlerin emisyon kontrolü ve uyum tedbirlerini hayata geçirecek eylem
planları için yapılandırılmış finansman yöntemlerini kullanmaya yönelik yasal
düzenlemeler yapılacak.
'Eğitim kapasite artırımı ve kurumsal altyapı'
başlığında da orta vadede kamuoyu bilinç düzeyi ve iklim değişikliği alanındaki
insan kaynakları kapasitesi ve kurumsal kapasite artırılacak. ‘Bilgi Yönetimi’
anlayışı sürece dâhil edilecek. Yönetişim ilkesi doğrultusunda şeffaf,
katılımcı ve bilimsel analitik çalışmalara dayanan bir eşgüdüm mekanizması
kurulacak. Kamu, özel sektör, üniversite, sivil toplum kuruluşları gibi tüm
kesimlerin ortak çabaları ile tüketim kalıplarının düşük karbon izi bırakacak
şekilde değiştirilebilmesi için kamuoyu bilinci artırılacak. Araştırmacılar
iklim değişikliği konusunda çalışmaları için teşvik edilecek. “İklim
Değişikliği Araştırma Enstitüsü” kurulacak.
(Bu yazı TSE Standard Dergisinin Şubat -2010 tarihli sayısında yayınlanmıştır.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder