9 Aralık 2019 Pazartesi

TÜRKİYE'NİN 10 YIL ÖNCE İLAN ETTİĞİ 'ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ STRATEJİ BELGESİ (İDES)' NELER İÇERİYORDU?


TÜRKİYE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE
UYUM İÇİN STRATEJİSİNİ İLAN ETTİ

Cahit UYANIK

Bazılarımız için "Bitti de kurtulduk" dedirten 2009 yılı, Türkiye'de çoğu zaman ihmal edilmiş bir alan olan 'çevre' adına önemli bir yıl oldu. Özellikle çevre koruma ve küresel ısınma ile mücadeleye ilişkin olarak yılın son birkaç ayında önemli adımlar atıldı. Bunlardan ilki Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından 'Ulusal İklim Değişikliği Strateji Belgesi'nin açıklanması oldu. İkinci olarak ise Avrupa Birliği (AB) tam üyelik müzakereleri kapsamında 'çevre başlığı' için görüşmeler resmen başlatıldı. Üçüncü olarak ise Kopenhag'daki Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) konferansına geniş bir heyetle katılım sağlandı ve Türkiye'nin görüşleri anlatıldı. Bu yazımızda 3 önemli gelişmeden ilki üzerinde durmak istiyoruz. Çünkü iklim değişikliği konusu, önümüzdeki dönemde ekonomik aktörlerin yakından izlemesi, uyum göstermesi, cebinden para harcaması gereken bir alan olarak çok dikkat çekecek. 

Ulusal İklim Değişikliği Strateji Belgesi (İDES), iklim değişikliği ile mücadele kapsamında ilgili sektörlerde öncelikli olarak yapılması gereken çalışmaları ve Türkiye'nin etkilenebilirliğine yönelik acil önlemleri tanımlıyor. İDES, 2009 yılında Çevre ve Orman Bakanlığı’nın koordinasyonunda kamu kurumları, özel sektör temsilcileri, sivil toplum kuruluşları ve üniversitelerin katılımı ve etkin bir çalışma süreci ile oluşturuldu. Bundan sonra ise İDES'in paralelinde 'Ulusal İklim Değişikliği Eylem Planı' hazırlanacak.


İDES'e göre Türkiye, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinden en çok etkilenecek bölgeler arasında bulunan Akdeniz Havzası’nda yer alıyor. Buna karşılık Türkiye, iklim değişikliğine etkisi çok az olan bir ülke. 2008 yılı enerji göstergelerine bakıldığında, kişi başı birincil enerji tüketimi dünya ortalaması değeri 1.80 ton eşdeğer petrol ve OECD ortalaması 4.70 ton eşdeğer petrol iken, bu değer Türkiye’de 1.29 ton eşdeğer petrol. 2005 yılı verilerine göre, dünyada kişi başına enerji tüketimi 1.778 bin kcal/kgofoil, Avrupa’da 3.773 bin kcal/kgofoil iken; Türkiye’de bu değer 1.185 bin kcal/kgofoil. 

Türkiye, İDES kapsamında kendisine 10 stratejik hedef belirledi. Buna göre Türkiye, iklim değişikliğiyle mücadele ve uyum politikaları ile önlemlerini ulusal kalkınma programlarına dâhil edecek, kendi imkanları ölçüsünde sera gazı salım artış hızını sınırlayacak, mücadelesini sürdürürken elde edeceği tecrübe ve kazanımlarını uluslararası platformlarda paylaşacak. Azaltımı yaparken uyum, teknoloji transferi ve finansman ana başlıklarındaki küresel stratejik amaçların tasarlanması ve yürütülmesine uyum sağlayacak ve uluslararası faaliyetlerde etkin olacak; ihtiyaç duyulan mali kaynaklara erişimi artıracak.

Temiz üretim teknolojisi Ar-Ge ve inovasyon kapasitesini geliştirecek ulusal ve uluslararası finansman kaynakları ile teşvik mekanizmalarını oluşturacak. Yönetişim ilkesi doğrultusunda şeffaf, katılımcı ve bilimsel analitik çalışmalara dayanan karar mekanizmaları geliştirebilecek bir eşgüdüm mekanizmasını kurup sürekliliğini sağlayacak. İklim değişikliği alanındaki insan kaynakları kapasitesini ve kurumsal kapasiteyi artıracak. Kamu, özel sektör, üniversite, sivil toplum kuruluşları gibi tüm kesimlerin ortak çabaları ile tüketim kalıplarının düşük karbon izi bırakacak şekilde değiştirilebilmesi için kamuoyu bilinci artırılacak. Ulusal iklim değişikliği çalışmalarında bilgi akışını ve paylaşımını bütünsel bir sistemle sürdürmek üzere “bilgi yönetimi”ne geçecek.

Türkiye İDES ile 5 alanda ayrıntılı ve uzun soluklu bir çalışma dönemine adım atmış olacak. Bu alanlar 'sera gazı emisyonu kontrolü', 'iklim değişikliğine uyum', 'teknoloji geliştirme-teknoloji transferi', 'finansman', 'eğitim, kapasite artırımı ve kurumsal altyapı' başlıkları ile izlenecek. 'Sera gazı emisyonu kontrolü' başlığı sektörel analizleriyle dikkat çekiyor. 

Buna göre enerji sektöründe önümüzdeki 3 yılda, binalarda enerji verimliliği potansiyeli tespit edilerek maksimum ölçüde gerçekleştirilecek. Yenilenebilir ve nükleer enerji olmak üzere düşük ve sıfır emisyon teknolojilerinin kullanımı teşvik edilecek, mevcut termik santrallerin iyileştirme çalışmalarını tamamlanacak. Önümüzdeki 10 yılı kapsayan uzun vadede ise toplam elektrik enerjisi üretiminde yenilenebilir enerji payı yüzde 25’e çıkarılacak ve referans senaryoya göre yüzde 7 karbondioksit emisyon sınırlaması potansiyeli hedeflenecek. 

Ulaştırma sektöründe ise orta vadede yük ve yolcu taşımacılığında demiryolunun payı artırılırken, kısa mesafeli denizyolu taşımacılığı teşvik edilecek, şehirlerde bisiklet gibi çevre dostu ulaşım araçlarının kullanımı yaygınlaştırılacak. Uzun vadede ise çevre dostu araçların kullanımını artırmaya yönelik araç parkının yenilemesini sağlayacak politikalar uygulanacak.

İDES'e göre sanayi sektöründe kısa vadede sanayiciler ve tüketicilerin iklim değişikliğiyle mücadele konusunda bilinçlendirilmesi yönünde yoğun çalışmalar yürütülecek. Orta vadede ise enerji denetim ve yönetim sistemleri, sera gazı envanter ve raporlama sistemleri, yönetim sistemleri (örneğin, ISO 14001 standardı) ve karşılaştırma (benchmarking) gibi herhangi bir sermaye yatırımı ya da işletme maliyeti gerektirmeyen takibe yönelik yönetim araçları geliştirilecek. Sera gazı emisyonlarının ticari bir meta olarak değerlendirilmesine ve emisyon azaltımı yatırım giderlerinin belli bir ölçüde işletmelere gelir olarak dönmesine imkan veren 'gönüllü karbon piyasaları'nın sanayi sektöründe yaygınlaşması sağlanacak. Uzun vadede ise temiz üretim teknolojilerinin, iklim dostu ve yenilikçi teknolojilerin tercih edilmesini sağlamak üzere özendirici mekanizmalar devreye sokulacak.

Atık yönetimi sektöründe ise kısa vadede belediye atıkları ile ilgili mevzuat uyumlaştırma çalışmaları tamamlanacak. Orta vadede de, yeniden kullanım ve atık geri kazanım miktarının artırılmasına yönelik oluşturulan Atık Eylem Planı (2008-2012) uygulanacak. 2012 yılı itibariyle üretilen belediye atıklarının yüzde 70’i düzenli depolama tesislerinde bertaraf edilecek.   Arazi kullanımı, tarım ve ormancılık sektörlerinde ise kısa vadede bilinçli gübre kullanımı, sulamada modern sistemlere geçiş gibi maddeler dikkati çekiyor. Orta vadede ise toprak ve arazilerin korunması, geliştirilmesi ve verimli kullanılması sağlanacak. 2012 yılına kadar 2.3 milyon hektar alan ağaçlandırılacak. Böylece 2020 yılına kadar 12 yılda toplam 181.4 milyon ton karbonun orman alanları tarafından tutulması sağlanacak. Uzun vadede ise Sera Gazı Envanteri ile Ulusal Envanter Raporu daha doğru ve güvenilir bir şekilde hazırlanacak.

'İklim değişikliğine uyum' başlığında ise kısa vadede orman yangınlarını önlemeye ve ormansızlaşma yüzünden azalan yutak (karbondioksit emen) alanların korunmasına hız verilecek. İklim değişiminin yaratacağı afet ve risk etkileri konusunda toplumsal bilinci ve katılımı yükseltecek eğitim çalışmaları planlanacak. Orta vadede ise yeraltı ve yerüstü tüm su kaynaklarının geliştirilmesi, çok amaçlı kullanılması ve korunması kapsamında 25 havzanın ‘Havza Master Planları’ ve ‘Nehir Havzası Yönetim Planları’ hazırlanacak.

Uzun vadede ise artması muhtemel su baskını, çığ, heyelan ve benzeri doğal afetler tespit edilecek ve tesirlerini en aza indirmek için erken uyarı sistemleri kullanılacak. Suyun hacim esasına göre fiyatlandırılması çalışmaları yapılacak. Tahıllarda kuraklığa toleransı yüksek çeşitler bölgesel olarak tespit edilerek tohumlukların üretimleri sağlanacak. Yerleşmelerde ve binalarda yağmur suyunun birikmesi ve değerlendirilmesi ile geri dönüşümüne yönelik stratejiler belirlenecek. Kentsel atıksu ve yağmursuyu depolama alanlarının yapımı zorunluluk haline getirilecek ve yer seçimi kriterleri yenilenecek.

'Teknoloji geliştirme, teknoloji transferi' başlığında ise orta vadede sektörel bazda Teknoloji İhtiyaç Değerlendirmesi yapılacak ve dünyada kabul görmüş en iyi uygulamalar ortaya konulacak. Karbon piyasasında teknoloji transferinin sağlanmasına yönelik çeşitli özendirici mekanizmalar oluşturulacak ve uygulanacak. 

İDES'in  'Finansman'  başlığında ise orta vadede teknoloji yenileme, uyum ve emisyon kontrolü, iklim dostu teknoloji üretimi, temiz üretim teknolojileri, süreçleri, tasarım, yatırım, Ar-Ge ve diğer desteklerin sağlanması ile düşük karbonlu ekonomiye yönelim hızlandırılacak. Temiz ürün tasarımı, üretimi ve ilgili Ar-Ge çalışmalarına;  mali araçlarla destek sağlanarak sanayinin düşük karbon ekonomisine geçişi desteklenecek. Uzun vadede ise yerel yönetimlerin emisyon kontrolü ve uyum tedbirlerini hayata geçirecek eylem planları için yapılandırılmış finansman yöntemlerini kullanmaya yönelik yasal düzenlemeler yapılacak. 

'Eğitim kapasite artırımı ve kurumsal altyapı' başlığında da orta vadede kamuoyu bilinç düzeyi ve iklim değişikliği alanındaki insan kaynakları kapasitesi ve kurumsal kapasite artırılacak. ‘Bilgi Yönetimi’ anlayışı sürece dâhil edilecek. Yönetişim ilkesi doğrultusunda şeffaf, katılımcı ve bilimsel analitik çalışmalara dayanan bir eşgüdüm mekanizması kurulacak. Kamu, özel sektör, üniversite, sivil toplum kuruluşları gibi tüm kesimlerin ortak çabaları ile tüketim kalıplarının düşük karbon izi bırakacak şekilde değiştirilebilmesi için kamuoyu bilinci artırılacak. Araştırmacılar iklim değişikliği konusunda çalışmaları için teşvik edilecek. “İklim Değişikliği Araştırma Enstitüsü” kurulacak.
(Bu yazı TSE Standard Dergisinin Şubat -2010 tarihli sayısında yayınlanmıştır.) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder