Cahit UYANIK
Yaklaşık 3 ay önce Özelleştirme İdaresi Başkanı Uğur Bayar'a bu sütundan bir açık mektup yazmıştım. Ortalıkta 'Bakın benim dediğim çıktı' diyen bol miktarda başarıperest varken, bu mektubu yeniden hatırlatmayacağım. Atatürk'ün söylediği gibi olmuşla ölmüşe çare yok. Ancak POAŞ-Türkbank özelinde ve özelleştirme genelinde gelinen nokta hiç de iç açıcı değil. Türkiye Cumhuriyeti 75. Yılını kutlarken kara para ve çetecilerin cirit attığı 'Özelleştirme arasatı'na layık bir ülke değildir.
Türkiye'de 1994 yılından bu yana özelleştirme adı altında tam bir komedi oynanıyor. Politikacılar, özelleştirmeyi yapısal dönüşümün değil kamu finansman açıklarının kapanması için bir araç görüyor. Buna çanak tutan bürokrat, gazeteci, iş adamı, akademisyen tayfası da alkışı basıyor.
Üstelik kapalı kapılar ardında yaşanan binbir türlü kirli pazarlık ve ihale cinlikleri, komedinin bilmem kaçıncı perdesini 'canlı yayında ihale' anonsuyla kapatıyor. Kameranın sadece insanların yüzünü resmettiğini: onların iç dünyasını ve pazarlıklarını öğrenmek için farklı farklı yolların bulunduğunu unutur gibiyiz.