İnternette
sörf yaparken hiç “ülke borç saati” siteleri ile karşılaştınız mı? Söz gelimi;
“Usdebtclock” adlı web sitesine girildiğinde Amerika Birleşik Devletlerinin
(ABD) borç rakamlarının baş döndüren bir hızla arttığı görülebiliyor. Bu
yazının yazıldığı 08 Ocak 2019-Salı günü, dünyanın patronu gözüyle bakılan ABD’nin
borçları 21 trilyon 923 milyar dolar düzeyindeydi. Buna benzer web siteleri sırf
ABD değil, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu bir çok ülkenin ulusal borcunu da
anlık (real-time) olarak size gösterebiliyor.
Dünyadaki
borçların gelişimini düzenli olarak takip eden Uluslararası Finans Enstitüsü
(IIF), 2018’in ilk çeyreğinde gelişmiş ve gelişmekte olan ülke borçlarının,
geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11,1 artarak 247 trilyon dolara
yükseldiğini açıkladı. Bu borcun 61 trilyon doları finans sektörüne ait iken,
186 trilyon doları ise hane halkları, finans sektörü dışında kalan şirketler ve
devlet borçlarından oluşuyordu. Dünyadaki tüm ülkelerin yıllık üretim tutarları
toplamının 80 trilyon dolar civarında olduğunu söylersek, bu dev borç stokunun
ciddiyeti iyice anlaşılabilir.
Oysa
IIF, 2008 yılında borçların 177 trilyon dolar olduğunu açıklamıştı. Yani son 10
yılda borçlar 70 trilyon dolar artmış görünüyor ki, bu yüzde 44 gibi ciddi bir
yükselişi gösteriyor. Buna göre dünyadaki borçlar her yıl yüzde 5’e yakın çoğalmış.
Bu, dünya ekonomisinin ortalama büyüme hızının neredeyse iki katı artışa
karşılık geliyor. IIF’nin son verilerindeki yüzde 11’lik artış hızı aynen
korunursa, borçların 2019 yılında 270 trilyon dolara çıkması sürpriz
olmayacaktır.
Peki
bu hale nasıl gelindi? Çoğu kişi, ülke, şirket ve banka; borcunu kapatmıyor ve
borcu borçla çevirmeye devam ediyor. Bu da borçları şişirdikçe şişiriyor,
faizin faizi ana borca ekleniyor. Bu ortamın oluşmasında 2008 Krizinden çıkmak
için kendi ülkesini ve tüm dünyayı sıfır faiz ile paraya boğan başta ABD Merkez
Bankası (FED) ve diğer gelişmiş ülke merkez bankaları sorumlu.
Nitekim
Merkez Bankası 2004 yılında 64 milyar dolar düzeyindeki Türk özel sektör
borçlarının, 2018 yılı Haziran ayında 241 milyar dolar olduğunu bildirdi. Borç,
2014 yılında 278 milyar dolara kadar yükselmişti. Bu, 2004-2014 arasında özel
sektör dış borcunun tam 4,4 kat arttığını gösteriyordu.
O
zaman şu soru akla geliyor? 300 trilyon dolara doludizgin koşan borçlar için 2019
senesi, “küresel temerrüt” yani borçların geri ödenememesi (default) eğiliminin
bir başlangıcı olabilir mi? 2019, muhtemel “küresel temerrüt” için bir çok şartı
olgunlaştırabilir ve ödenemeyen borçlar tüm dünyayı bir kâbusa sürükleyebilir. Tüm
ülkeler ve iş dünyası artık borcu borçla çevirmeden, daha az borçlanarak
yaşamanın yollarını bulmalı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder