Kamil Koç; 1901 yılında Bilecik'in ilçesi olan Pazaryeri'nde doğdu.
Babasının İnönü ve Sakarya Meydan Muharebeleri'nin sürdüğü yıllara denk gelen
vefatı nedeniyle öğrenimini Rüştiye ikinci sınıftan terk edip zorlu
mücadelesine başladı.
1922
-1924 yılları arasında vatani görevini, Bilecik Kumandanlığı santralinde yaptı.
Ticari düşüncelerini kumandanına açarak yüreklendirildi.
Gelişmek,
teknolojiyi takip etmek, yenilenmek istiyordu. Askerlik dönüşü kardeşlerine,
çiftçiliği daha modern araç gereçlerle yapma önerisini sundu. Bu öneriyi
kardeşleri onaylamayınca, o yılın mahsul gelirinden payına düşeni alıp
Bursa'daki sürücü kurslarına katıldı. 1926 yılında bir Fiat araba alarak Bursa
- Bilecik/ Karaköy arasında yolcu taşımacılığı sürecine ilk adımı atmış oldu.
Sebatkar
ve kararlıydı. "BORÇLANMAKTAN KORKMAM, FAKAT BORÇLANDIKTAN SONRA ALLAH'TAN
KORKAR GİBİ BORÇTAN KORKARIM" diyerek atılımcılığını gösterdi.
İş
değişikliğine itibar etmedi. Kendi sektöründe niçin kaldığını "UN DEĞİL,
ÜN PEŞİNDEYİM" sözleriyle anlatırdı. Austin Oto Bayiliğinden yüklü gelir
elde edeceğini bildiği halde, 1943-1951 yılları arasında Ereğli Kömür
İşletmeleri'ne Zonguldak ve Devrek dolaylarından maden direği, yine İzmit Kağıt
Fabrikasına da Bartın'dan tomruk sevkıyatını da üstlenerek nakliyeciliği
sürdürdü.
İleriki
yıllarda, sabun ve tütün alım satımıyla bir süre ilgilendiyse de, duayenliğini
üstlendiği şehirlerarası yolcu taşımacılığını daha çok genişletmeyi,
ilerletmeyi hedefledi; başardı. "SİZ MERCEDES'E BİNMEYİN, YOLCULARINIZI
BİNDİRİN" öğütleri, Onun iş ahlakının ve kanaatkârlığının çocuklarına,
torunlarına yansımasıydı. Onun tasarruf edilmesi, dışa bağımlı olduğumuz kıt
kaynakların tüketilmemesi için gösterdiği çaba yadsınamayan özelliklerindendi.
"AŞAĞI
BAKIP GERİNMEYİN, YUKARI BAKIP YERİNMEYİN" sözleri mütevazılığını,
çalışkanlığını anlatan en iyi örneklerdendir.Son derece iyiliksever ve
cömertti, geleni asla geri çevirmezdi. Kaba kuvvetten, şiddetten hiç
hoşlanmayan bir yapıya sahipti.
1975
yılında aramızdan ayrıldı. Türkiye çapında adını duyurduğu bu sektörde yol
aldığı yıllar boyunca ilerici, önünü gören bir yönetim anlayışını, ilkelerini
çocukları ve torunlarına miras bıraktı.
Kamil Koç-Özyaşam (İkinci versiyon):
1901 yılında Bilecik'in
Pazarcık (Pazaryeri) ilçesinde doğan Kâmil Koç, İnönü ve Sakarya Meydan
muharebeleri yıllarında babasını kaybedince Rüştiye ikinci sınıfı terk edip
zorlu mücadelesine başlıyor. Kâmil Koç askere gidinceye kadar kardeşleriyle
birlikte çiftçilik yapıyor. Askerden döndüğünde araçsız, teknolojisiz başarılı
olamayacağını görünce komutanının da tavsiyelerini dikkate alarak, o yılın
mahsul parasıyla Fiat şase alıyor, üstünü ahşap ve tente kaplatarak yolcu
taşımacılığına başlıyor.
Geniş yüreğiyle yaşam boyunca kendini büyük bir mücadelenin
içinde bulan Kâmil Koç, bir takım değerlerin peşinde koşarken sonunda büyüyen
kalbinin durmasıyla aramızdan ayrılıyor.
Bir başarı öyküsü nasıl yazılır diyenlere, Kâmil Koç doğruluktan
şaşmamaktan yanaydı diyoruz. Bunu, “Al gömlek alarır, ya yeninden çıkar ya
yakasından.” diyerek dile getirirdi. Aile bağlarına çok önem verirdi. Kaba
kuvvetten hiç hoşlanmazdı. Haramdan çok korkardı. “Doğru sendeler, yıkılmaz;
haram yedi sülaleden çıkar.” diyerek bu korkusunu sıkça dile getirirdi. Ona
göre “Aza kanaat etmeyen çoğu hiç bulamaz.” idi. Çevresindekilerin gurura
girmesinden hiç hoşlanmaz “Aşağıdakine bakıp gerinmeyin, yukarıdakine bakıp
yerinmeyin.” diyerek “Feleğin gözünün tek ve tepede.” olduğunu hatırlatırdı.
Bir dönem (1943), Austin Oto Bayiliğinden yüklü gelir elde
ederek, Ereğli Kömür İşletmelerine, Zonguldak ve Devrek dolaylarından maden
direği sevkıyatı ile İzmit Kâğıt Fabrikasına, Bartın'dan tomruk sevkıyatını
sürdürmesine rağmen “Un değil ün peşindeyim.” diyerek karayoluyla yolcu
taşımacılığını sürdürmekte karar kıldı. Bu gün O, hala bir önder.
Çalışkan insanlara katıksız hayranlık besleyen Kâmil Koç, zor
durumlarda “Taş olun, baş yarın, bir baltaya sap olun.”, kolaylıkla bir şeylere
sahip olmaya kalkışıldığında ise “Yiğit at yemini kendi arttırır.” diyerek
çevresindekileri uyarırdı.
Ona göre “At binenin, kılıç kuşananın.” idi.
Borçlanmaktan hiç korkmazdı; ama borcuna da sadıktı. “Dağa çıkan
kurdu görür.” diyerek işlerini genişletti.
Üç kız evladı olduğu için “Bu iş benimle kaim.” derdi.
Bayraktar öldü, ama bayrak ayakta kaldı. Ona son yolculuğunda da
“İyi yolculuklar!” diliyoruz.
(Kaynak: Kâmil Koç İnternet sitesi)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder