26 Mart 2025 Çarşamba

BORSADA MÜŞTERİ BAZINDA MERKEZİ TAKAS SAKLAMA VE KAYDİ SİSTEME NASIL GEÇİLDİ?

SPK BAŞKANI KARACAN: EKİM'DE BAZI ARACI KURUMLAR ZORA DÜŞEBİLİR

SPK Başkanına göre takas saklamaya geçilmesiyle kötü niyetliler engellenecek.

Cahit UYANIK 

İMKB, önümüzdeki Ekim ve 1996-Ocak ayında iki önemli yeniliğe hazırlanıyor. Artık tüm kazanç-kayıp hesapları, bu iki oluşuma göre yapılmak zorunda. Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı Ali İhsan Karacan, Ekim başında müşteri bazında saklamaya geçildiğinde endeks ve işlem hacminin düşebileceği uyarısını yaptıktan sonra ekliyor: "Bazı aracı kurumlar da zora girebilir..." Karacan 1996 başında hisselerde fiziki dolaşımdan kaydi dolaşıma geçildiğinde insider trading ve manipülasyon olaylarının asgariye ineceğini de belirtiyor: 

- Son günlerde ardı ardına aracı kurum ve acente kapatma, faaliyetine ara verme olaylarıyla karşılaşıyoruz. Neden?

Karacan: Teorik olarak düşünüldüğünde aracı kurum veya acente yatırımcının malı üzerinde kişisel tasarrufta bulunmuyorsa, mevduat kabulü benzeri işler yapmıyorsa zor duruma düşmemesi gerekir. Ama bu konuda bazı aracı kurumların yeterince titiz davrandığını söyleyemem. Müşterinin malını alıp kullanmak, açığa işlem yapmak, mevduat kabulü benzeri faaliyetler nedeniyle zor duruma düşebiliyorlar. Piyasada işlem hacmi küçüldüğü, endeks düşüşe geçtiği zaman sorunlar varsa hemen ortaya çıkıyor. Nasıl ki enflasyon birçok kişi ve kurumdaki temel hastalıkları gizliyorsa endeks de bu tip sorunları gizliyor.

- Müşteri bazında saklama bunu azaltabilecek mi?

Karacan: Ekim başında müşteri bazında saklamaya geçeceğiz. Zaman zaman bu sürenin uzatılabileceğini bekleyenler var. Açıkça söylüyorum bu süre uzatılmayacak. Eğer biz müşteri bazına geçmezsek ne olur? Bizim aracı kuruma müşteri bazına geçme talimatımız var. Piyasada denetim mekanizmaları tek yönlü değil, çok yönlü. Aracı kurumları ve acenteleri denetliyoruz. Aracı kurumlar kendi acentelerini denetliyor ve gözetliyor. Bir de müşteri, aracı kurum ve acentesini gözetliyor. Bunlar birbirini tamamlayan şeyler. Hepsi iyi çalıştığı sürece riskleri azaltmış oluruz. Sistemden biri çalışmadığında yine sorunlar olabilir. Ekim'de her halükarda aracı kurumlarımızı müşteri bazında saklamaya geçiriyoruz. Müşterinin de aracı kurum ve acentesini bu açıdan gözetlemesi gerekli. Kendisinin hesaplarının müşteri bazında saklanıp saklanmadığını kontrol etmesi lazım.


- Geçmemekte direnen aracı kurum olursa ne yapacaksınız?

Karacan: Bir koşul koymuşuz. Buna uymayanlara borsada işlem yaptırmayız. Bu çok açık. Zaman zaman 'Geçmezsek ne olur?' sorusunun sorulduğunu duyuyorum. Bunun yanıtı basit ve açık: Bizim koyduğumuz koşullarla oyun oynamayanı, bizim piyasamızda oynatmayız. Müşteri bazında aracı kuruma geçmeyeni, borsada işlem yapmama akıbeti bekliyor. Bunun altını özellikle çizmek istiyorum.

- Bu, aynı zamanda hisse senetlerinin fiziki dolaşımına son verip sadece kaydi olarak işlem görmesi için bir adım olmalı...

Karacan: 1992'de çıkan yasamızda zaten bu vardı. En son çıkarılan KHK ile kayda geçirme sistemini bir 'Sicil Merkezi'ne dönüştürdük. Bundan sonraki her türlü uyuşmazlıkta bu sicil merkezinin verdiği belgeler kanıt sayılacak. Bu konuda hazırladığımız tebliğ taslağını da tartışmaya açtık. Yani bazı rotüşlar yapacağız. Fransa'daki mevzuatı tercüme ettirdik. Kasım ortalarında Fransa'dan bu işle ilgili örgütün temsilcileri Türkiye'ye gelecek. Basına, kamuoyuna, halka açık şirketlere ve aracı kurumlara sistemlerini anlatacaklar.

- 'Hisse senetleri yakılacak' şeklinde bazı eleştirilere ne diyorsunuz?

Karacan: Bu, Türkiye'deki şirketler açısından önemli bir dönüşüm. Artık hisse senetlerinin fiziki olarak basılmayacağı, elde dolaşmayacağı ortada... Ama hisse senetleri borsada kimin adına işlem görüyorsa ismiyle sicile kaydedilecek.  Yani şirketin ortağı olarak elimizde; görülecek. Bu sadece şirketin borsada işlem gören hisse senetlerini değil, görmeyen kısmı da kapsayacak. Yüzde 100 için böyle... Bu ne sağlayacak? İşlemlerin daha kolay, daha risksiz yürütülmesi açısından, bir öteki adıma geçmemizi sağlayacak. Bunlar gerçekleştiğinde bazı aracı kurumlarımız açısından  sorun yaratabilir. Endekste ve işlem hacminde bazı düşüşler olabilir. Ama ben zora düşenlerin sayısının çok fazla olmayacağını tahmin ediyorum. Sistem yüzde 100 güvenli mi? Manipülasyona teşebbüs edenler, paravan isimler, paravan kişiler kullanarak yine işlem yapabilirler. Ama müşteri bazında saklama ve kaydi sistem bu piyasa için iki büyük adımdır diye düşünüyorum.

- SPK, suç duyuruları konusunda hassasiyet göstermeye başladı. Neden?

Karacan: Hem SPK olarak hem de benim hukukçu olmamdan kaynaklanan yaklaşım değişikliklerimiz var. Kamuoyuna açıklanmadığı zamanlarda aslında daha fazla kişi mahkemeye verilmiş. O günün koşullarında kamuoyuna da fazla yansımamış. Bizim ilkemiz şu: Piyasanın bilmesi gereken olayları, şeffaflığı sağlamak... Sermaye piyasaları bilgiye dayanan işler. Toplumun her kesimi için bilgiye sahip olmak artık güç demektir. Biz haftalık bültende bunları olabildiğince açıklamaya özen gösteriyoruz. Sonuçta SPK geçmişe kıyasla daha az yargıya gidiyor.

- Mahkemeler bu suç duyurularını yeterince değerlendiriyor mu?

Karacan: Bizdeki olaylar birer ceza hukuku olayı. Bunlar toplumsal kavramlar. Yani bazen toplum bir olayı suç haline getiriyor ama bunun yasalaşması toplumun gerisinde kalıyor. Bazen toplum böyle bir suç kavramından habersizken yasa koyucu suçu tanımlıyor. Bu sefer suçun toplum tarafından algılanması, anlaşılması zaman alıyor. Bizde yeni yeni suç tanımları var. Insider trading, manipülasyon, Özel Haller Tebliğine göre bilgiyi zamanında ulaştırmamak gibi... Bunlar Türk toplumu ve yargı sistemi açısından yeni kavramlar. Örneğin yakın tarihlerde basın, manipülasyonun üzerine çok gidiyordu. Bence basın manipülasyonun suç olduğu konusunda hem yargı organları hem de toplumu eğitici bir görev üstlendi. 

- Bu suçlar dünyanın her yerinde ispatlanması çok zor olan suçlar olarak kabul ediliyor...

Karacan: Bir bilgiye sahip olmak avantajlı duruma geçmektir. Bilgiyi saklıyorsanız ya da bilgiyi erken öğrenip harekete geçip bir takım eylemlerde bulunuyorsanız, diğerleri karşısında haksız kazanç elde etmiş oluyorsunuz. Yargıya sevk ettiğimiz tespitler hem çok zaman alıyor hem bazı suçları kanıtlamak için bazen yüzlerce, binlerce işlemi taramak ve bunlardaki aynı yöndeki eğilimi tespit etmek zorundasınız. Burada bizim geleneksel suç unsurlarını dikkate alarak yargıyı da ikna edecek raporlar tanzim etmemiz gerekli. Bu eylemleri Ceza Kanunundaki suç, fail, illiyet bağı gibi suç unsurları kalıbı içine sokmalıyız. Çünkü temelde bunlar basit suçlar. Hareketle netice birbirine çok bitişik... Biz yargıya gönderdiğimiz raporlarda çok titiz davranıyor ve olabildiğince bizim açımızdan bütün unsurlarıyla kanıtlanmış raporlar tanzim etmeye çalışıyoruz. Ama yine de geçmişteki yargı sistemine ve prosedürlere biraz ters düşüyor bu suçlar... Geçmişte hep ceza hukukunun belirli suç kavramlarıyla uğraşmış savcılarımız, yargıçlarımız zorlanabiliyor.

- Bunun için mi KHK'de mahkemeler için bilirkişi listesi yayınladınız?

Karacan: Bu konuda çok eleştirildik. Ama bu ayrı bir ihtisas konusu. Herhangi bir bilirkişi defter, kayıt, belge düzeni üzerinde inceleme yapıp SPK açısından suç olup olmadığına karar veremez. Biz mahkemelere yardımcı olmak amacıyla bu listeyi belirledik. Burada yargının işlerine müdahale, yargının yerine geçme gibi birşey yok. Sonunda hakim yine kararını vermekte özgür. Toplum Bankalar Kanunu, sigorta mevzuatı açısından da hep aynı sıkıntıları yaşıyor. Yani oralarda da bir takım suç unsurları var. Klasik ceza kavramlarını prosedüre uydurmakta güçlük çekiyoruz.

- İhtisas mahkemeleri çözüm olabilir mi?

Karacan: Ben kişisel olarak karşı çıkıyorum. Çünkü Türkiye'de yargıyı bu kadar parçalamamak gerektiğini düşünüyorum. Ama toplumun bir kesimi, bizim piyasanın bir kesimi 'İhtisas mahkemeleri de mi kurulsun?' diye yüksek sesle düşünüyor. Türkiye'de yargının bir sürü etkenler nedeniyle yavaş işlediği kanısı var. Bizim konuyla birleştirdiğiniz zaman belki bir  ihtisas yargısının bulunması konusunu savunanlara hak vermek de gerekiyor. 

- Rating tebliğinin yaz aylarında yayınlanması bekleniyordu. Ne oldu?

Karacan: Rating tebliği hazır. Her an çıkabilir. Önceliklerimiz değiştiği için yani Gayrimenkul Yatırım Ortaklıkları Tebliği ve KHK çıktığı için geri planda kaldı. Bu tebliğ çok küçük bir çalışmayla çıkmaya hazır.

- Gayrimenkul Yatırım fonlarıyla ilgili bir gelişme var mı?

Karacan: Vakıflar ve Emlak Bankasının başvuruları var fon kurmak için... Türkiye'de ilk olacağı için olayı biraz daha titiz götürüyoruz. Gecikmenin temel nedeni bu. Ana sözleşmeler üzerinde çalışıyoruz. Yeni bir konu ve çok kişiye yabancı. Burada olabildiğince başlangıçta titiz olmanın gelecekte doğacak bir takım sakıncaları önleyeceğini düşünüyoruz. İnşaat sektörü için iki düzenleme yaptık. Birisi gayrimenkul yatırım ortaklığı, diğeri sertifikalar... Bunlar bizim direkt muhatap olduğumuz şeyler değil. Sertifikayı belki inşaat şirketi çıkaracak ama arada bir banka aracı olacak. Gayrimenkul işlerinde aceleci olmamak gerekli. Bu işler  çok kısa sürede harekete geçirilebilecek olan konular değil. Herkes üzerinde titizlikle çalışıyor bence... Çünkü bugün bir izin aldığınız, düzenleme yaptığınız zaman uzun vadede bağlanıyorsunuz. Herkes anladığım kadarıyla tebliğlerimiz, düzenlemelerimiz üzerinde uzun vadeli plan yapıyor.

(Bu haber haftalık İntermedya Ekonomi dergisinin 24-30 Eylül 1995 Tarih, Yıl: 2 Sayı: 34'te yayınlanmıştır.)

Not: Ali İhsan KARACAN kimdir?

1951 yılında Ceyhan’da doğdu. İlk ve orta eğitimini Ceyhan’da tamamladı. 1973’te Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni, 1984’te İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. 1978 yılında İstanbul Üniversitesi’nde doktora derecesini ve 1988 yılında ise doçent unvanını aldı.1973’te Maliye Bakanlığı Bankalar Yeminli Murakıpları Kurulu’nda göreve başladı. Daha sonraki yıllarda Yapı Kredi ve Garanti Bankası’nda genel müdür yardımcısı olarak görev yaptı. Garanti Bankası ile Doğuş Holding ve holdinge bağlı şirketlerde yönetim kurulu üyeliğiyle murahhas üyelik ve yönetim kurulu başkanlığı görevlerinde bulundu. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Başdanışmanı oldu. Başbakanlık Sermaye Piyasası Kurulu başkanlığı yaptı (1994-1997). 1999 yılı sonunda İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ndeki öğretim üyeliği görevinden ayrılarak emekli oldu. Yapı Kredi Bankası ile Çukurova Holding’de holding ve bankanın iştiraki olan şirketlerde yönetim kurulu, icra kurulu üyeliği ve yönetim kurulu başkanlığı görevlerinde bulundu. Petrol Ofisi ve Doğan Şirketler Grubu Holding yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı. Çeşitli dergilerin yanı sıra Dünya, Akşam, Vatan gazetelerinde ve Gazeteport’ta köşe yazarlığı da yapmış olan Karacan’ın bankacılık, sermaye piyasaları, sigortacılık, ekonomi konusunda 4’ü çeviri olmak üzere 18 yayımlanmış kitabıyla çok sayıda akademik makalesi ve gazete yazıları bulunmaktadır.

(Kaynak: Doğan Kitap web sitesi)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder