Piyasa / Tekel ve Kartellere Son
REKABETİN 'NAMUS KURALLARI'...
Dünya Bankasının her konsültasyonda sorduğu Rekabetin Korunması Hakkında Yasa Tasarısı artık kanunlaşmak üzere... Tasarı neler getiriyor, kimleri, nasıl etkileyecek?
Cahit UYANIK / Haluk MÜFTÜOĞULLARI
Türkiye serbest piyasa ekonomisi ile 24 Ocak 1980 kararlarından sonra tanıştı. 'Her alanda rekabet' mantığına dayanan serbest piyasa ekonomisine uyum sağlamak için yıllardır çaba harcıyoruz. Bu arada tekel, kartel, oligopol gibi rekabeti ve serbest fiyatlandırmayı bozucu oluşumlar da Türk ekonomisinde eksik değil. Hemen her hükümetin programında 'Tekel ve karteller ile mücadele edilecektir' türünden ibarelere rastlanabiliyor. Ancak Türkiye yine de uzun yıllar rekabet kurallarının bir yasayla düzenlenmediği tek OECD ülkesi olma özelliğini sürdürdü.
DYP-SHP Koalisyon Hükümeti ise bu konuya önem verdi. Hazırladığı tasarıyı Temmuz-1992'de konuyla yakından ilgili 200'ün üzerinde kişi ve kuruluşa göndererek düşüncelerini aldı. Tasarı, bu görüşler ışığında rotüşlar yapılarak TBMM'ye sevk edildi. Tasarı, ilgili komisyonlarda görüşülerek iki hafta önce Genel Kurula indi.
Toplam 5 kısımdan oluşan tasarının amacı "Rekabeti engelleyici, bozucu ve kısıtlayıcı anlaşma, karar ve uygulamaları; piyasaya hakim olan teşebbüslerin bu hakimiyetlerini kötüye kullanmalarını önlemek, bunun için gerekli düzenleme ve denetlemeleri yaparak rekabetin korunmasını sağlamak" olarak açıklanıyor. Tasarı rekabeti bozucu ve engelleyici faaliyetleri 3 ana başlıkta topluyor. Bunlar; 'kuruluşlar arası anlaşmalar', 'kuruluşlar arası uyumlu eylemler' ve 'birlik oluşturma kararları' olarak sıralanıyor.
Çimento karteli artık rahat olamayacak
Türkiye'de özellikle hem fiyat hem de bölge paylaşımi bazında bir 'çimento karteli' bulunduğu artık herkesçe biliniyor. Yasanın ilk planda etkileyeceği çimento fabrikaları ve dolayısıyla inşaat sektörü olacak. Çimento karteli en son Güneydoğu Anadolu Bölgesinde gündeme gelmiş ve fiyatların 3 ayda yaklaşık yüzde 60-70 oranında yükselmesi, tüketicileri 1 haftalık 'tüketim boykotu'na itmişti. Hükümet elinde engelleyici veya cezalandırıcı herhangi bir yasal düzenleme olmadığı için bu duruma seyirci kalmıştı. Bu arada bölgedeki kartelin yanlış özelleştirmelerden kaynaklandığı ve rekabeti koruyucu bir yasal düzenleme olmadan özelleştirme yapmanın tehlikelerine dikkat çekilmişti.














