22 Ekim 2025 Çarşamba

İŞTE MANAVGAT SUYU PROJESİNİ YAPACAK VE SATACAK ADAM: YÜKSEL ERİMTAN

Yüksel Erimtan

Manavgat Suyu / 

İŞTE MANAVGAT ŞELALESİNİ SATACAK ADAM

Başbakan Erbakan'ın kaynak paketindeki önemli kalemlerden birisi Manavgat'ın suyunu satmaktı. Oysa Manavgat'ın satılarak kaynak sağlanması yeni bir proje değil ve fikir babası Turgut Özal. Projeyi yürüten EMT Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Yüksel Erimtan 'Suyu bir yıl içinde satabiliriz' diyor.

Cahit UYANIK 

Başbakan Necmettin Erbakan'ın açıkladığı 'İkinci Kaynak Paketi'nin en ilginç maddelerinden biri Manavgat Suyunun satışına ilişkindi. Oysa EMT-Aydıner Ortaklığı 1992'den bu yana Manavgat Suyunu satışa hazırlamak için bir tesis kurmaya uğraşıyor. Projenin merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'dan bu yana takipçisi olan Erimtan Müşavirlik ve Taahhüt (EMT) Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Yüksel Erimtan tesislerin bir yıla kadar bitirileceğini belirtiyor:

İntermedya Ekonomi: Manavgat Çayı üzerindeki projeyi yıllardır hayata geçirmeye çalışıyorsunuz. Bu projenin kapsamı nedir?

Yüksel Erimtan: Bu prototip bir proje. Rahmetli Özal'ın başbakanlığı zamanında 'Manavgat'tan 2 milyar metreküp su alabiliriz' diye fizibilite başlatılmış. Bunun için Türk, İsrailli ve Kanadalı firma 'plastic bag' teknolojisi getirecekmiş. Ancak bu 'plastic bag'lerin know-how'ı konusunda İsrailliler ile Kanadalılar arasında ihtilaf çıkmış. Bunun üzerine Kanadalılar 'Türkiye, İsrail'e su satıyor' diye Wall Street Journal gazetesine haber uçurmuş. Proje rafa kalkmış. Ben Gama firmasından ayrıldıktan sonra Özal çağırdı. Bu projeyle uğraşmamı önerdi. Su işinin derinine indiğimde gördüm ki bütün Akdeniz'in suya ihtiyacı var. Özal bunun Yap-İşlet-Devret (YİD) modeliyle yapılmasını istiyordu ama dönemin DSİ Genel Müdürü biraz acele etti ve ihaleye çıktı; YİD yoluyla yapılamadı. Biz ihale yeterliliğine sahip 12 firmadan biri durumundaki Aydıner ile birleşip ihaleye girdik ve kazandık.

- Proje şimdi hangi aşamada?

Erimtan: 1992 sonunda işe başlamıştık. Ödemelerde sorunlar ve malum ekonomik krizden dolayı işi birkaç kez durdurma noktasına geldik. Projenin aslında 3 yılda bitmesi gerekiyordu, şimdi dördüncü yıla girdik. Sanırım önümüzdeki yıl biter. Proje aşağı yukarı 90-95 milyon dolar civarında tamamlanacak. Şu ana kadar 40 milyon dolar harcandı. Önünde sonunda, benim ömrüm vefa eder mi bilmiyorum ama bu proje gerçekleşecek.

- RefahYol Hükümetinin İkinci Kaynak Paketindeki gelir kaynakları arasında Manavgat Suyunun satışı da var. Hükümet ne yapıyor bu konuda?

Erimtan: Aslında Mesut Yılmaz'ın son Başbakanlığında da satış fizibilitesi için niyetlenildi, olmadı. Ama bu zatlar geldiler ve ciddiyetle projeyi takip ediyorlar. Çağırıyorlar, izah ettiriyorlar. Eskilerin bunu yapmaması bence basiretsizlikti. Çünkü 40 defa, 50 defa anlattım bunun önemini... Elimizde mükemmel bir imkan varken kullanmamak için direniyoruz. Bugünlerde fizibilite yapılır da gerekli organizasyon kurulursa 1 yıl sonra satışa başlarız. Ama fizibiliteyi iyi bir firmaya yaptırmak zorunlu. Ayrıca DSİ gibi ciddi bir müessese fizibilitenin tüm aşamalarında dataların doğru olup olmadığını kontrol etmeli. Çünkü projenin siyasi boyutları mevcut. Hükümetin bu konuda ciddi bir niyeti var ve Enerji Bakanlığı Müsteşarı sırf bu iş için bir müşavir görevlendireceğini söyledi. Fakat bu fizibilitenin tüm Akdeniz ülkelerini kapsayan bir şekilde yapılması gereklidir.

- Manavgat Suyunu satarak ne kadar para kazanılabilir?

Erimtan: Herkes ortaya birşey atıyor ama elimizde bazı kriterler var. Mesela Malta ve Yunan Adalarında tadı güzel olmamasına rağmen deniz suyunu tuzdan arıtıyorlar. Sudaki tuz oranına göre fiyatı 1,5-2,5 dolar arası değişiyor. Alıcı olsam buna bakarım. Fiyatımızin bundan aşağı olması şart ki satabilelim. Aslında fizibiliteyi yapmadan konuşmak uygun değil. Değişik değişik fikirler ortaya atılıyor. F-4 uçaklarının modernizasyonu karşılığında verelim diyorlar, 40-50 cent'ten satalım diyorlar. Hiç fizibilite yapılmadan böyle konuşulur mu? Gemilerle satarsınız sırf 40 cent nakliye biniyor. Bu ortamda 40-50 cent fiyat verilir mi? Bunları duyunca gidip 'Hiç olmazsa Türkiye know-how olarak 50 cent talep ediyor deyin ki, gerisini izah etmek kolay olsun' diye uyardım. Ayrıca fiyat dışında başka şartların da sağlanması gerekebilir. Rıhtımda yanaşıp bir boşaltma yapılabiliyorsa sorun yok. Ama kıyı sığ ise satıcıdaki yükleme tesisi gibi alıcıda da bir boşaltma tesisi yapmalısınız. Mesela İsrail'de deniz çok sığmış ve böyle birşey yapmak lazım. Taşınacak gemi bile önemli. 250 bin tonluk gemiyle yanaşılacak rıhtım ayrı, 100 bin tonlukla ayrı. Ciddi bir fizibilite bunun için yapılsın diyorum.

- Manavgat'tan ne kadar su elde edeceğiz ve bu artırılabilir mi?

Erimtan: Buradan akan suyun debisi saniyede 50 metreküp; halen aldığımız su 5,8 metreküp. Tamamını almanız mümkün değil ama bu üç dört misli artabilir. Manavgat'ın yakınında başka su kaynakları da var. Regüle bir şekilde akan Köprüçay ve Göksu'nun da suyu satılabilir. Eğer Manavgat'ı kurup işletirsek, alıcısını satıcısını iyi buluşturabilirsek Köprüçay ve Göksu için rahatlıkla kredi dahi bulabiliriz.

- Suyu nereye satacağımız konusunda net bir çalışma yapıldı mı?

Erimtan: İşin püf noktası bu. Güney İtalya, Malta, Sicilya, Cezayir, Libya, Yunan Adaları, Yunanistan, Kıbrıs, İsrail ve Ürdün'ün suya ihtiyacı var. Önümüzdeki 25-30 yıllık tahminlere göre bu bölgede ortalama yağış azalırken ortalama sıcaklık da artacak. Bunlardan daha önemlisi nüfus ve nüfus başına sarf edilen su artıyor. Adam kovayla banyo yapacağına duş alıyor çünkü... Tahminlere göre talep eğrisi ancak 2010 yılında aşağı inmeye başlayacak ve 2020 yılında sabitlenecek. Buna hazır olmak lazım. 

Demirel 1991'de seçimi kazandığında gittim, bunu izah ettim. Demirel daha 'sucu' olduğu için hemen hesaplar yaptı ve satılacak miktarın 5 değil 6 milyar metreküpe kadar çıkabileceğini söyledi. Demirel de sahip çıkınca proje bir devlet projesi oldu. O zaman satış imkanları için bir fizibilite yapılmasını önerdik. Hatta ABD'den fizibilite için 1 milyon dolar para bile bulmuştuk. Ama siyasi karışıklıklar nedeniyle 1993 yılından bu yana satış fizibilitesi tıkandı.

- Libya'nın bu suyun tamamına talip olduğuna dair söylentilere ne diyorsunuz?

Erimtan: Libya işi daha evvelden de vardı. Duyuyorduk ki Libyalılar geliyor ve 'Bu projeyi finanse edelim, suyu alalım' diyor. Libya'da istikbalde bir su ihtiyacı olacağı belli. 'İnsan Yapısı Nehir' diye çok büyük, 20 milyar dolarlık bir proje yaptılar. Ama bilerek ama aldatılarak bu işe girmişler; su kaynağı jeolojik suymuş ve 10 yıl kullanılınca bitiyormuş. İkinci bir rezerv daha var ve benzeri bir proje yapmayı düşünüyorlar. Uzun vadede, suya alıştıktan sonra susuz kalmak çok kötü. Bunun için alternatif kaynak arıyorlar. Ama Manavgat'ın Suyu onlara yetmez.

- Siz 1992'den beri Rusya'da özellikle Moskova'da ciddi inşaat ihaleleri kazanıp teslim ettiniz. Buranın dışına çıkmayı düşünüyor musunuz?

Erimtan: Çıktık bile... Moğolistan'dan ilk kez bir Türk firması iş aldı. Moğolistan'ın başkenti Ulan-Bator'a bu ülkenin fahri başkonsolosunun teşviki ile bir temsilcilik açmıştık. 1 yıl boyunca bazı ihalelere girdik. Genellikle Çinliler ve Almanlar kazandı. Tam burayı kapatmak üzereyken bir İngiliz firması iş ortaklığı teklif etti. Bir 'body tower' işi aldık. 30 katlı ve 45 bin metrekarelik bir ofis binası bu... İşi yaptıran Moğolistan'ın havayolları, bankaları ve sigortacılığının tepesindeki bir kuruluş. Moğolistan'da son seçimde Genç Demokratlar adlı grup komünistleri devirdi. Şimdi icraat yapmak istiyorlar ülkelerine... Projenin büyüklüğü 50 milyon dolar. 3 yılda teslim edeceğiz. Hava şartları orada çok soğuk. 350-400 kadar Türk işçisi götürüp çalıştıracağız. Moğolistan benim gördüğüm kadarıyla Batı'nın ümit beslediği büyük bir ülke. Nüfus 2 milyon ve bunların 600 bini başkent Ulan-Bator'da yaşıyor. Geri kalanı ise yörük.

(Bu röportaj haftalık İntermedya Ekonomi dergisinin 06-12 Ekim 1996 tarihli, Yıl: 3, Sayı: 36'da yayınlanmıştır.)

Tankerlere su dolumu istasyonu

Not: TESİS BİTİRİLDİ VE ÇÜRÜMEYE TERK EDİLDİ: Kamuoyunda 'Barış Suyu Projesi' olarak bilinen, ilk ihalesi 3 Eylül 1991'de gerçekleşen 'Manavgat Çayı Su Temini Projesi'nin inşaatına 10 Nisan 1992'de başlandı ve proje tamamlanarak Aralık 1998'de açıldı. 147 milyon dolar harcanan projenin temel amacı, başta İsrail olmak üzere Ortadoğu ve Akdeniz ülkelerine su satmaktı. 250 bin metreküp arıtılmış, 250 bin metreküp ham su olmak üzere 500 bin metreküp suyun pazarlanması planlanıyordu. Ancak tüm çabalara rağmen suyun satışında başarılı olunamadı.  

Proje; Manavgat Barajı'nın 800 metre aşağısındaki Ulukapı köyü Bardaklar Beleni Mahallesi’ndeki su alma yapısı ve pompa istasyonu ile başlayıp Akdeniz'e dek uzanan 10 kilometre uzunluğundaki isale hattı ve denizdeki tankerlere su dolum istasyonundan oluşuyor. Ancak tesis, açılışının üzerinden 17 yıl geçmesine karşın hiç işletilemedi ve adeta çürümeye terk edildi. Tesis, zaman zaman Antalya'da tartışma gündemine geliyor ancak çürümeye devam ediyor. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder