15 Ekim 2025 Çarşamba

MERHUM ÖMER FARUK ÇOLAK'IN ARDINDAN: "HEDEFİMİZ BÜYÜK BANKALAR DEĞİL, ETKİN ÇALIŞAN BANKALAR YARATMAK OLMALI"

Doç. Dr. Ömer Faruk ÇOLAK:

"Patlayacak Bir Kaç Dinamit Daha Var"

Türkiye, Batı'daki bir çok modern kurum gibi bankacılıkta da yüzlerce yıl sonra tanıştı. 1800'lü yılların ikinci yarısında kurulan Memleket Sandıkları ile atıldığımız bankacılık macerası sürüp gidiyor. Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ömer Faruk Çolak ile geçmişten günümüze Türk bankacılığını konuştuk:

Cahit UYANIK 

Ekonom: Türk bankacılık sektörünün bazı sorunları çok eski zamanlardan kaynaklanıyor olabilir mi?

Çolak: Türkiye'de bankacılığın gelişmesi cumhuriyetle beraberdir. 1924'te İş Bankası kuruldu. Bunun kararı 1923 yılındaki İzmir İktisat Kongresinde alınmıştır. Sektör günümüze kadar bir kaç aşamadan geçti. İlki Birinci Dünya Savaşına kadar olan dönem ki tümüyle kamu bankası ağırlıklıdır. İkinci Dünya Savaşından sonra ise 1948'de İstanbul İktisat Kongresi toplanmış. Orada bizim müteşebbisimizin devletçiliğe karşı bir başkaldırışı var. Yeterince sermaye birikimi sağlandığını ve bu nedenle devletin artık ekonomiden çekilmesi gerektiğini söylüyorlar. Bunun hemen arkasından Akbank ve Yapı Kredi Bankası gibi bankaların kurulması geliyor. 1950 ve 1980 arasındaki dönemde ise sektörde düşük negatif faiz dönemini görüyoruz. Bu dönemde de kamunun ciddi desteği var sektöre...

Ekonom: 2000 yılına kadar kamu bankaları hep vardı da, bu zamandan sonra neden sorun gibi görülmeye başladılar?

Çolak: Sorun, her şeyden önce bankacılık sektörünün taşıması gereken kuralların uygulanmamasıdır. Kuralların denetlenmesinden sorumlu olan kuruluşlar bankalara karşı nasıl bir tavır takınıyorlar? 1980 ile 2000 arasında kamu bankaları sayı olarak azaldı. Anadolu Bankası, TÖBANK gibi bankalar diğer bankalar tarafından devralındı. Ama devralan banka bundan olumlu değil olumsuz yönde etkilendi. Bu noktada acaba tasfiye kavramı neden gündeme gelmedi sorusu akla düşüyor. Bunları neden daha iyi durumda olan bir başkasının üstüne yüklüyoruz da yok etmiyoruz. Bu sorun hala devam ediyor. İkincisi giriş-çıkış koşulları piyasayı belirleyen önemli faktörlerden birisidir. Piyasaya giriş serbestse o piyasa daha rekabetçidir, eğer değilse tekel vardır. Bankacılık sektöründe 1990 başında sektöre giriş sanki zorlaştırılıyormuş gibi yapılmış ama 1994'ten sonra ilginç bir şey olmuş: Sektöre giriş dolaylı olarak serbest ama çıkış yasak. Adam batıyor ve sektörden çekilmek istiyor, sen diyorsun ki 'Yok, sen çekilemezsin. Biz seni TMSF'ye alacağız, orada faaliyetlerini yürüteceksin'... Yani iktisat teorisinde girişin serbest, çıkışın yasak olduğu piyasa türünü biz yarattık. Üçüncü sorun ise sektörde bilgi akışkanlığı ve şeffaflığın olmaması.

Ekonom: Şeffaflık ve bilgi akışı konusunu biraz açar mısınız?

Çolak: BDDK'nın kurulduğu 1999'a kadar bankalar kötü çalışırken Hazine bunların hepsinden haberdardı. Bir bankanın kötü çalıştığını bile bile bunu göz ardı ediyorsam, suç ortaklarından birisi benim. Eğer bunlar yapılmasaydı fondaki bankalara 22 milyar dolar aktarmazdık. Bunu yaptık ve elimizde şimdi patlamış bir dinamit var. Ben sanıyorum ki daha patlayacak birkaç dinamit var. Burada birkaç banka daha batacak demiyorum, sektör daha birkaç defa dalgalanacak. Kamu bankalarına milyar dolara yakın bir kağıt verildi. Neden? Çünkü bunların aktiflerinde 'sınıflandırılamayan aktif' denilen bir kalem var. Bunun da yüzde 90-95'i görev zararı. Bunlara karşılık kağıt verilince piyasadaki kağıt stoku birden bire arttı. Esasında bu borç hep vardı ve Hazinenindi. Öyleyse ortada mülkiyet yapısından değil, bu bankaların nasıl kullanıldığından kaynaklanan bir sorun var.

Ekonom: Siz zaman zaman 'batık maliyet' kavramından bahsediyorsunuz. Bu kavramı açar mısınız?

Çolak: Maliyet derken hep TMSF'deki bankalara verilen kağıtları göz önünde tuttuk. Oysa başka maliyetler de var. Bir banka olarak sizi işe aldım, eğittim. Bunun bana 4 bin dolar maliyeti oldu. Eğitim bitti, ertesi gün bana istifa dilekçenizi getirdiniz. Bu benim için batık maliyettir. Bu sektörün 2000 yılında 135 milyar dolarlık bir büyüklüğü vardı. Bugün bu büyüklük 113 milyar dolar düzeyine inmiş. Arada önemli bir fark var. Bir şubeyi açmanın maliyeti yaklaşık 300-400 bin dolardır. Kapatılan 200 şubeyi çarpın 300 bin dolarla, yaklaşık 60 milyon dolar yapar. Bir bankacının eğitimi kişi başına 10-12 bin dolardır. Bankayı kapattınız, ATM'yi ne yapacaksınız? Yüzlerce ATM gitti. Sektörde birleşme yaparken maliyetlerin genel ekonomiye etkisini düşünmek zorundayım. Bu göz ardı ediliyor. Bu şekliyle hesaplandığında sektörde yaşanan maliyetin daha büyük olduğunu görebiliriz.

Ekonom: Sık sık sözü edilen mali sektör-reel sektör çekişmesi neden kaynaklanıyor? Sorun nasıl çözülebilir sizce?

Çolak: Bankalarımız 2000 Raporuna baktığımızda bankaların uzun vadeli kredi vermediği görülüyor. Uzun vadeli kredi ihtisas kredisidir. İhtisas kredileri kalemine baktığımızda bunun yüzde 95'ini kamu bankaları veriyor. O zaman şöyle bir durum var. Bankalar kısa vadeli kredi veriyor ama kredi kullanıcısı bununla amaç dışı olarak uzun vadeli yatırımını finanse ediyor. Uzun vadeli yatırımı kısa vadeli kredi ile finanse ediyorsanız, geri dönmeyen kredi sorunu ile karşı karşıya kalacağınız kesindir. Bu, dünyanın her yerinde böyle oldu Japonya'da da, Güneydoğu Asya'da da... Yani mesele sırf ekonomik kriz meselesi değil, vade uyumsuzluğu ile ilgili bir şey. Mesela imalat sanayisinde gösterilen tekstil sektöründe de öyle. Tekstildeki firmaları finans yapılarının yüzde 80'i borç. Bunun da yüzde 70'i kısa vadeli banka borcu. Bunları teknoloji yatırımlarında kullanmışlar. Amaç dışı kredi kullanımının faturasını da bankacılık da, krediyi kullanan da ödüyor. Öyleyse yaşanacak bir dalgalanmanın sektörü zora sokacağı kesin. 1998'deki tekstil sektöründe yaşanan krizin sebebi buydu. O zaman sorunu reel ve mali sektörü birlikte ele alarak çözebiliriz.

Ekonom: Bugünlerde kamu bankaları büyük bir hararetle özelleştirmeye hazırlanıyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Çolak: Tarım sektörü toplam üretimin yüzde 13-15'ini yaratıyor. Demek ki bu sektörde problem var. Buna karşılık istihdamın yüzde 40'ı tarım sektöründe. Demek ki burası gizli-açık işsizlik deposu. Güçlü Ekonomiye Geçiş Programında pratik olarak şunu görüyorum: Türkiye, bu işsizlik deposunu tasfiye etmelidir. Bugüne kadar tasfiye edilmedi ama ben bunu zorla tasfiye ederim. Bu sektöre verilen sübvansiyonları azaltarak bunları alıp kente getiririm. Ama bu yöntem çok vahşidir ve yüksek maliyetlidir. Bunları kente getirdiğimde ne olacak? Gecekondulaşma artacak, işsizlik olacak, vasıfsız işçilere verilen ücretler daha düşecek, çocuk işçilik kullanımı artacak. Çok önemli bir eğitim problemi çıkacak. Geçenlerde Hakkari'ye gittim. 4 banka var: Halk, Ziraat, Vakıf ve İş Bankası. Özelleştirirsen 3'ü çekilir oradan. O zaman sorun çıkar. KOBİ'lere geldiğimizde... Bunların finanse edilmesinde bankaların rolü ne kadardır bilmiyorum. Ama büyük bir kısmının Halk Bankası kredileri ile finanse edildiği kesin. Özel bankaların bu kesime kredi verdiği pek görülmemiş. Çünkü bunların sermaye yeterliliği düşük, yeterli teminat veremiyor, projeler konusunda güvenilirlik yok. Halk Bankasını kaldırırsanız bunların boğazını sıkmaya başlarsınız.

Ekonom: Peki ne yapmalı?

Çolak: Halk ve Ziraat bankalarını bölelim. Nasıl? Halk ve Ziraat'in ticari birimlerini bölüp ayrı birer banka yaratalım. Bunları özelleştirelim. Ama tarım bankacılığı yapan Ziraat ile KOBİ bankacılığı yapan Halkbank'ı muhafaza edelim. Yine bunlar birer ihtisas bankası olsun. Hatta bugünden daha ciddi ihtisas bankacılığı yapsınlar. Bunları kötü yönetimden  nasıl koruyacağız? Buradaki modelimiz ise İş Bankası Modeli. Yani bunların sermayelerinin önemli bir kısmını çalışanlarına verelim. Halk Bankasına esnaf ve sanatkar kooperatiflerini ortak edebiliriz. Bir kısmını halka açalım. Hatta yurt dışından ortak bile bulabiliriz. Bilgi birikimini ve teknolojisini getirsin. Bir başka yöntem ise bu bankaları bölgelere ayırıp satabiliriz. Örneğin Güneydoğu Ziraat Bankası olabilir. Sadece bu bölgeye tarımsal kredi veren bir banka. Yurt dışında bölgesel bankacılık çok yaygın. Bölgesel banka deyimi bizim için yeni değil. Mesela Elazığ İktisat ve Ticaret Bankası vardı, Odibank yaptık, batırdık. 

Ekonom: Herkes bankalar birleşsin, güç kazansın diyor ama...

Çolak: Bizde büyüklük kompleksi var. Büyük bankalar yaratalım ve rekabet edelim. Espri olsun diye söylüyorum: Bütün bankaları birleştirelim, adına da Milli Türk Bankası diyelim. Aktif büyüklüğü 115 milyar dolar olur. Bunu Avrupa'ya satalım. Orada o kadar 115 milyar dolarlık banka var ki... Rekabet yapmak demek büyük olmak demek değildir, hata burada. Yani birleştirerek sistemde etkinliği sağlayamazsınız. Önemli olan kuralları koyup uygulatmak. Dünyanın her yerinde kurallara uymayan bankaların üstüne inanılmaz sert gidilir. Bunun örneği ABD'dir. Bankaların sayısı son 20 yılda 12 binden 8 bine indi. Ama ABD'de 5 şubeli 200 yıllık banka var. Dolayısıyla bizim hedefimiz büyük bankalar değil, etkin çalışan bankalar yaratmak olmalı. Bankacılık sektörümüzün en zayıf yanı bu aslında. Etki-tepki ile hareket ediyor. Şu anda kamu bankaları kötüdür, birleştirelim deniliyor. Ben size şu anda çok iyi çalışan 10 tane küçük banka sayabilirim.

Ekonom: Böyle giderse sektörü yabancılar ele geçirebilir mi?

Çolak: Yabancıların sektöre şu anda egemen olmaları mümkün değil. Bankacılık sektörü sonuçta insanla muhataptır. Bir bankanın müşterisini bir başka bankaya götürmek zordur. Sektörün yüzde 50-60'ını yabancılar ele geçirecek korkusu hatadır. Şu anki payları yüzde 5. Girmeleri yıllardır serbest miydi? Evet. Gelmeleri iyi olur mu? İyi olur bence. Piyasa etkinliği ve çalışma disiplini konusunda bize öğretecek şeyleri var. Bizim bankacılarımız bunları görüp daha iyi bankacılık yapabilirler. Türkiye'de daha denenmemiş bankacılık türleri var. Bireysel bankacılık konusunda biz çok az şey yaptık. Sadece kredi kartı dağıtarak bu iş olmaz. Yabancıların egemen olduğu bir bankacılık sektörü dünyada var mı? Var. İtalya mesela. Alman bankaları ele geçirmiş. Ama orası Avrupa Birliği ve bu İtalyanların umurunda değil. Dolayısıyla bizim sektörde daha iyi çalışan bankalarla karşı karşıya gelmemiz lazım.

(Bu röportaj Ekonomi Muhabirleri Derneğinin yayın organı Ekonom dergisinin 2001 yılı Temmuz ayı sayısında 'Türk Bankacılığı Nereye Gidiyor?' kapak konusu kapsamında yayınlanmıştır.)


PROF. DR. ÖMER FARUK ÇOLAK kimdir?

Özgeçmiş

Prof. Dr. Ömer Faruk Çolak

E-mail :  ofc1962@gmail.com

Doğum Tarihi : 1962

Medeni Hali : Evli, İki Çocuk Babası

Şu Andaki Görevi: Efil Journal Editörü, İktisat ve Toplum Dergisi Editörü

EĞİTİM

  • 1981: Lisans, Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi (Gazi Üniversitesi), Dış Ticaret ve Kambiyo Bölümü, Ankara.
  • 1984: Yüksek Lisans, Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.
  • 1990-1991: Misafir Öğretim Görevlisi, University of Birmingham, İngiltere.
  • 1992: Doktora, Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.
  • 1992-1993: Araştırmacı, State University of New York at Binghamton.

AKADEMİK DENEYİM

  • 1982-1992: Gazi Üniversitesine Araştırma Görevlisi, İktisat Bölümü
  • 1994-1997: Yrd. Doç. Dr. Gazi Üniversitesi, İİBF, İktisat Bölümü
  • 1997-2003: Doç. Dr. Gazi Üniversitesi, İİBF, İktisat Bölümü
  • 2003-2005: Prof. Dr. Muğla Üniversitesi, İİBF, İktisat Bölümü
  • 2005-2009: Prof. Dr. Gazi Üniversitesi, İİBF, İktisat Bölümü
  • 2010-Hacettepe Üniversitesi, İİBF, Maliye Bölümü, YZ Öğretim Üyesi, Lisans
  • 2009-TOBB-ETÜ, MBA programı, YZ Öğretim Üyesi

İDARİ DENEYİM

  • 1998-2003: Gazi Üniversitesi, Bankacılık ve Sigortacılık Araştırma Merkezi Müdürü
  • 2000-2003: Gazi Üni. İkt. ve İd. Bil. Fak. İktisat Bölümü Başkan Yardımcı
  • 2003-2005: Muğla Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı
  • 2006-2007: Gazi Üniversitesi, Sürekli Eğitim Merkezi Müdürü
  • 2006-2008: Gazi Üniversitesi, Üniversite Genel Sekreteri
  • 2008-2008: Gazi Üniversitesi, Bankacılık ve Sigortacılık Yüksekokulu Müdürü

DİĞER DENEYİMLER

  • 1994-2000: TRT- 1 “Dünyada ve Türkiye’de Para ve Sermaye Piyasaları” (Sunucu)
  • 1995-1996: Ekonomik Bülten Gazetesinde Köşe Yazarı
  • 1996-1997: Global Gazetesinde Köşe Yazarı
  • 1997-1999: Paramatik Dergisinde Köşe Yazarı
  • 2000-2001 Uluslararasi Çalişma Örgütü (ILO) Danışmanı
  • 2001-2003: Ekonomik Yaklaşım Dergisi Editör/Genel Yayın Yönetmeni
  • 2001-2003: Türkiye Ekonomi Kurumu, Yönetim Kurulu Üyesi
  • 2003-2005: Türkiye Ekonomi Kurumu, Denetleme Kurulu Üyesi
  • 2005-2006: Ekonomik Analiz Programı Danışmanı, TRT-INT Radyosu
  • 2008-2011 ve 2016: TRT Radyo I, Ekonomi Günlüğü Program Danışmanı
  • 2006- 2017: TİSK AKADEMİ DERGİSİ Editörü
  • 2005- 2017: Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu Ekonomi Danışmanı
  • 2014- 2017: Kayseri Ticaret Odası Ekonomi Danışmanı
  • 2009-2023: Dünya Newspaper, Köşe Yazarı
  • 2008-: İstihdam Araştırmaları Derneği, Yönetim Kurulu Başkanı
  • 2010-: İktisat ve Toplum Dergisi, Sorumlu Editör
  • 2018-: Efil Journal of Economic Research, Sorumlu Editör
  • 2023-: Ekonomim Gazetesi, Köşe Yazarı
  • X, XI VE XII Kalkınma Planları Özel İhtisas Komisyon Üyesi

YAYINLAR

Kitaplar

  • Para Banka Sözlüğü, Ankara: İmge Kitabevi, 1987
  • İktisadın İlkeleri, Ankara: Alkım Yayınevi, 1996
  • Küreselleşme, Beşeri Sermaye ve Çocuk İşgücü, Ankara: Uluslararası Çalışma Örgütü ve Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu Yayını, 1998
  • Türk Bankacılık Sektöründe Kriz, (A. Yiğidim ile) Ankara: Nobel Yayınevi, 2001
  • Yeni Sanayileşen Bölgelerde Kadın İşgücü Arzı: Şanlıurfa Örneği, (C. Kılıç ile), Ankara: TİSK Yayını, 2001
  • Kriz ve IMF Politikaları, İstanbul: Alkım Yayınevi, 2002 (Editör ve Bölüm Yazarı)
  • KOBİ’lerin Halka Açılması ve Sermaye Piyasaları Üzerindeki Etkileri, Sermaye Piyasası Kurulu Yayını, 2005 (Editör)
  • Editör, Para Teorisi ve Politikasında Son gelişmeler, II. Para Teorisi ve Politikasında Son Gelişmeler Kongresi, Muğla Üniversitesi ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, 2005
  • Kayıtdışı Ekonomi ve Siyasal Tercihler, (with S. Bekmez), Nobel Yayınevi, 2007
  • İktisada Giriş, Ankara: Gazi Yayınevi, 2008 (Editör ve Bölüm Yazarı)
  • Finansal Piyasalar ve Para Politikası, Ankara: Gazi Yayınevi, 2008
  • Makro Ekonomik Göstergelerin Yorumlanması, (with A. Aktaş), Eflatun Yayınevi, 2009
  • Makroekonomi, Gregory Mankiw, Eflatun Yayınevi, 2009 (Çeviri Editörü)
  • Küresel İstihdam Sorunu, Efil Yayınevi, 2010 (Çeviri Editörü)
  • Şeytanın Oku Dediği Yazılar, Efil Yayınevi, 2010
  • Dünyada Cinsiyet Eşitliği, Efil Yayınevi, 2011 (Çeviri Editörü)
  • Türkiye’nin Büyüme Stratejisi: Yapısal Analiz ve Politikalar (with Osman Aydoğuş ve Aykut Lenger), TİSK Yayını, 2012
  • İktisat Kuramına Bir Bakış, Mark Blaug, Efil Yayınevi, 2014 (Çeviri Editörü)
  • Para Politikası Stratejisi, F. Mishkin, Efil Yayınevi, 2014 (Çeviri Editörü)
  • Sivil Toplum Uç Beyi, (Bölüm Yazarı), 2016, Efil Yayınevi
  • Enflasyon Hedeflemesi, (with Attila Gökçe), 2016, TİSK Yayını
  • Enflasyon Hedeflemesi: Kuram ve Türkiye Uygulaması, (with Attila Gökçe), 2021, Efil Yayınevi
  • Refah Ekonomisi ve Eşitsizlik, (Eş-Editör, L. F. A. Özalp), 2022, Efil Yayınevi
  • Keynes ve Keynes’in İktisadı, (Editör ve Bölüm Yazarı), 2022, Efil Yayınevi
  • İktisat Felsefesi, (Editör ve Bölüm Yazarı), 2023, Efil Yayınevi
  • Yüzyılın Ekonomisi, (Editör ve Bölüm Yazarı), 2023, Efil Yayınevi
  • Prof. Dr. Şiir Erkök Yılmaz’a Armağan: Kapitalizmin Krizleri ve Türkiye, (Editör ve Bölüm Yazarı), 2023, Efil Yayınevi
  • Prof. Dr. Suat Oktar’a Armağan: Değişen Dünya ve Türkiye Ekonomisi, 2023, Efil Yayınevi
(Kaynak: Ömer Faruk Çolak kişisel web sitesi)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder