Cahit UYANIK
Yılan hikayesine dönüşen Vergi Reform Yasa Taslağındaki önemli itiraz noktalarından 'borsaya vergi getirilmesi' konusundaki tartışmalar henüz bitmiş değil. Geçen hafta boyunca Maliye Bakanlığı ile Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) arasında bu konudaki görüşmeler devam etti. SPK ve İMKB borsaya vergi konulmasının yaratacağı sakıncaları uzun uzun Maliye yetkililerine anlattılar. Bu konuda bir uzlaşma sağlanıp sağlanamadığı henüz bilinmiyor. Sorun büyük ihtimalle siyasi otorite tarafından çözülecek gibi duruyor.
Aslında bu toplantılar tasarı daha kamuoyuna açıklanmadan yani yaklaşık 1,5 ay önce yapılabilirdi. SPK'nın uzun vadeli, sağlam ve güvenilir bir piyasa oluşturma hedefi ile Maliye Bakanlığının borsada yoğunlaştığı artık herkesçe kabul edilen olağanüstü kazançları vergilendirme amacı; bu iki kurumu ortak bir noktada buluşturabilirdi. Ketumluk bazen fayda, bazen zarar verir. Maliye Bakanlığı aşırı ketumluğunun kurbanı oldu. Maliye, borsa kazançlarını da sadece bir gelir kalemi gibi görmek isteyince herkes ayağa kalktı. Maliye'nin dünya borsalarında nasıl bir vergilendirme sistemi uygulandığı konusundaki ayrıntılı araştırmayı, bu itirazlar sonrasında yaptırdığını anlamak hiç de güç değil.
Dünyanın aklı başındaki hiç bir borsasında hisse senetleri bizdeki gibi 12 saat ile 72 saat arasında elde tutulmaz. Bu süre en kötü ihtimalle 1 yıldır. İMKB gibi gelişmekte olan borsaların 'casino'ya dönüşmesini önlemekte en etkili araçlardan birisi vergilemedir. Ancak bu vergi, -bir tür harcı andıran- işlem vergisi uygulanması kesinlikle değildir. İdeal olan, hisse senedini elde tutma süresiyle vergi oranı arasında 'azalan oranlı' ilişki kuran bir sistemdir. Yani hisse senedini elinizde ne kadar uzun süre tutarsanız kazancınızdan o kadar az vergi ödersiniz.
Bu sistem yersiz spekülasyonlar ve gizli anlaşmalarla kısa sürede sağlanacak kazançları da etkin şekilde vergilendirir. Borsa böylece yavaş yavaş modern kumarbazların cirit attığı bir mekan olmaktan çıkıp, tasarruf sahipleriyle üretim sürecindeki şirketlerin buluştuğu bir yer haline gelir. Maliye Bakanlığının gerek beyan sistemi ile vergileme gerekse işlem vergisi sistemi bu amaçları kesinlikle karşılayamaz.
Sohbet ettiğimiz Maliyecilerin birçoğuna göre borsadaki kazançlar 'rantiye' kazancıdır. Oysa bu anlayış soruna yanlış teşhis koymaktır. Borsadaki yüksek kazançlar spekülatif veya manipülatiftir, doğru... Ama spekülasyon, özünde riske dayalı olduğu için aynı zamanda kaybetme ihtimalini de içerir ve dikkatle vergilendirilmelidir. Manipülasyon için aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Manipülasyon, Sermaye Piyasası Kanununa göre zaten suçtur. Ancak bu suçun etkin bir şekilde tespit edilip cezalandırıldığı söylenemez.
Maliye Bakanlığının spekülasyon ve manipülasyon kazançlarının vergilendirilmesi konusundaki hassasiyetini anlamak mümkün. Ancak seçilen beyan veya işlem vergisi yolu, borsayı daha büyük katakullilerin çevrildiği bir yer haline getirir. Maliye'nin yapması gereken şey, hisse senetlerini elde tutma süresi uzadıkça borsa kazancının azalan oranlı şekilde vergilendirildiği bir sistem getiren öneriyi tartışmaya açmaktır.
(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde 12 Ocak 1998 tarihinde yayınlanmıştır.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder