Cahit UYANIK
Bu yaz yıllık izin yapan ancak tatil yapamayan mutsuz çoğunluktan biriyim. Sebebi ise malum: Ülkeyi hala kasıp kavuran iki büyük ekonomik kriz... Atasözüne göre, her işte bir hayır vardır. Tatil yapamayınca öze dönüş politikası uyguladım ve memleketim Gaziantep'e gittim.
Okuyucum işadamlarına Gaziantep'i tanıtmaya gerek yok pek... Ancak 'Güneydoğunun Parisi' Gaziantep'in ekonomisinin ağırlıklı olarak küçük ve orta boy işletmelere dayandığını söylemek mümkün. Devletten tayınlanmayan, çoğunlukla kendi yarattığı sinerji ile yaşamını sürdüren insanların kenti Gaziantep, ekonomik krizin pençesinde kıvranmıyor, daha kötüsünü yaşıyor. Kent, krizin etkilerini o kadar ağır ve sert yaşıyor ki adeta baygınlık geçiriyor. Bu kenti yeniden ayağa kaldırmak için ne yapılmalı, kimse de pek bilmiyor.
Herkesin gözü kulağı dolarda ve mark'ta... Eline üç kuruş para geçiren yemiyor, içmiyor, harcamıyor; döviz büfesine koşturuyor. Daha bundan 5-6 yıl önce kentteki döviz büfesi sayısı 7-8'i geçmezken, şimdi neredeyse her köşe başında bir ďövizci açılmış. Yine de yetmiyor ve döviz büfelerinin ateşi hiç düşmüyor. Kurlar İstanbul-Kapalıçarşı ile neredeyse aynı anda değişiyor. Kapalıçarşı'daki döviz spekülatörlerinin çoğunun Gaziantepli ve Kilisli olması nedeni ile döviz büfelerinin İstanbul'la çok yoğun bağlantıları mevcut. Kısacası Gaziantep tam bir 'döviz sersemliği' içerisinde... Ayağa kalkarsa başını duvara vurup beyninin büyük hasar görmemesi için devletin acilen birşeyler yapması gerekiyor.
Kent ekonomisi baygınlık haline girince, sokaklarda büyük işsiz kitleler dolaşmaya başlamış. Günlük gıdasını sağlamak isteyen özellikle vasıfsız veya az vasıflı genç kitle, kenti tam bir 'isportacı cenneti'ne çevirmiş. Her köşe başında yere açılmış bezler üzerinde çakmak, kalem pil, jilet, anahtarlık, taneyle sigara satmaya çalışanların haddi var hesabı yok. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, belki 'Buradan üç beş kuruş kazanç sağlasınlar, yoksa suça bulaşabilirler' mantığı ile işportacılara müdahale etmiyor.
Kentin en işlek alışveriş yerlerindeki boş dükkanlar ise birçok girişimcinin 'iş terki' verdiğini gösteriyor ama yeni ekonomik koşullar Gaziantep'te bazı ilginç iş alanlarını da gündeme getirmiş. Kebapçıları ile meşhur olan kentte şimdi 'Dürümcülük' gözde bir iş konusu olmuş. Pide ekmeğin arasına kebabın satış fiyatı 1 milyon lirayı geçerken; patates ve patlıcan kızartması, patates salatası gibi yiyeceklerin dürümü 250-300 bin lira. Yani yemek zevkine verdikleri önem ile bilinen Gaziantepliler, yaşam tarzlarının bu en önemli kısmından bile taviz vermişler.
Kentte hemen her yerde olduğu gibi internet kafeler yaygınlaşmış. Ancak kriz onları da vurmuş. Tüm internet kafecileri, sonbaharda üniversitenin açılmasını dört gözle bekliyor. Gaziantep'te Zeugma'nın etkisiyle sonunda turizm sektörü de oluşmaya başlamış. Antepliler tüm Türkiye gibi turizm sektörüne büyük bir umutla sarılmış ve Gaziantep Müzesinin etrafı taş mimarisi ile dikkati çeken eski Antep evlerinden bozma lokantalarla çevrilmiş. Menü elbette kebaplar ve lahmacundan ibaret...
Kriz Gaziantep'te iyice şişen gayrimenkul fiyatlarının havasını da boşaltmış hatta fiyatlar reel değerinin altına bile düşmeye başlamış. Ankara-Çankaya ayarındaki semtteki lüks daire fiyatları 25-40 milyar lira düzeyine kadar inmiş ama satan çok, alan yok. Satanların bir kısmı yüksek banka faizlerinden istifade etmek isterken, bir kısım insan da evi barkı satıp çekini senedini ödüyor... Tüm iş dünyasının sorduğu soru Eylül veya Ekim ayında bir ekonomik canlanmanın yaşanıp yaşanmayacağı... Ama nedense sorular, döviz kurunun muhtemel fiyatları ile bağlantılı.
Kentte bir başka tartışma konusu da büyük süpermarketler... Kentin en işlek merkezlerinde mimari dokuya dikkat edilmeden açılmış Türkiye'nin ünlü süpermarketleri, küçük esnafın ortak düşmanı olmuş. Vatandaşın 'daha ucuzdur' diye düşünerek buralardan alışveriş yaptığını belirten esnaf, kentteki işsizliğin bir bölümünün bu süpermarketlerden kaynaklandığını savunuyor. Gaziantep Ticaret Odası, büyük süpermarketlere karşı açılan savaşa katılmış; taraflar mahkemelikmiş.
Gaziantep izlenimlerini uzatmak mümkün. Ancak son söz olarak şunu söylemekte yarar var. Anadolu Kaplanları'nın en gösterişlisi konumundaki Gaziantep krizle beraber; yere çökmüş, üzerinde pirelerin uçuştuğu, zavallı ve kendinden geçmiş bir kediye dönüşmüş. Ne yaparsınız, bugünlerde ha Ankara ha Gaziantep... Tüm Türkiye benzeri bir manzara sergilemiyor mu?
(Bu yazı, Ankara Ticaret Odası-ATO'nun aylık gazetesi 'Atohaber'in Eylül-2001 tarihli sayısında yayınlanmıştır.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder