Cahit UYANIK
IMF'nin en güçlü ikinci şahsiyeti ve bilgesi Anne Krueger, siyasetin merkezi Ankara ile finansın merkezi İstanbul'dan rüzgar gibi geçti. İsmine yani anneliğine yakışan şekilde Devlet Bakanı Ali Babacan'a 'Beni dinlerse...' diye tavsiyede bulunan Krueger'in söyledikleri, aslında tüm Türkiye için kulağa küpe olacak cinstendi.
Krueger IMF'nin son yıllarda dünyadaki ekonomik krizlerin sebebiyle ilgili yaptığı çalışmada, biri hariç tüm krizlerin mali sektörden kaynaklandığını tespit ettiklerini söyledi. Krueger'in bunun ardından BDDK'nın kurulmuş olmasını 'önemli bir reform' şeklinde değerlendirip bu kurumun özerkliği konusundaki hassasiyetin sürmesini istemesi iç tutarlılık taşıyordu. Krueger'in telaffuz ettiği 40 milyar dolarlık bankacılık sektörünün kriz maliyeti ise Türkiye'ye 32-33 milyar dolar kredi açmış IMF'nin fayda-maliyet analizlerini çok iyi yaptığına işaretti.
Ancak Krueger'in sözleri IMF'nin Türkiye ile 1997 yaz aylarından bu yana yürüttüğü ekonomik programların deneme-yanılma metoduyla yönlendirildiğini de gösteriyordu. Zaten Krueger, mali sektörle ilgili sıkıntıların eskiden bu kadar önemsenmediğini söyleyerek bir itirafta da bulundu. Gerçekten de Türkiye'yi 2001 Ekonomik Krizine götüren en önemli nedenlerden ikisi, görev zararları ve bankaların açık pozisyonu ile bilançolarının makyajlı olmasıydı ki bunların kökeni 1994 Krizine kadar gidiyordu.
IMF Türkiye'den görev zararlarının tasfiyesini hep istemiş, aynı zamanda açık pozisyonla ilgili düzenlemelerin sıkılaştırılmasını sürekli dile getirmişti. Hatta 1999 sonunda imzalanan ilk stand by'da bu konuya ilişkin bazı düzenlemelere de gidilmişti. Ancak sorunun bu kadar büyüyerek dev bir ekonomik krize dönüşeceğini anlaşılan onlar da tahmin edememişti.
Olaylara bu çerçeveden baktığımızda IMF'nin Türkiye'deki bankacılık ve mali sektör reformuyla yakından ve her şeyden daha fazla ilgilenmesini anlamak mümkün. Küreselleşmenin yumuşak karnının mali sektör olduğunu dünyanın dört bir yanında yaşanan krizlerde iyice anlayan IMF'nin, Türkiye'yi bundan istisna tutması beklenemez. IMF, Türkiye ile arasındaki stand by'ın bitmesine yaklaşık 19 ay kala bankacılık reformunun üzerine titriyorsa bunda bir hikmet aranmalı.
Bu hikmeti kısaca şöyle özetleyebiliriz: Eğer Türkiye bankacılık ve mali sektörünü tam olarak uluslararası kriterlere uyduramazsa, en geç 2003 sonunda yeniden IMF ile pazarlık masasına oturmak zorunda kalabilir. IMF Birinci Başkan Yardımcısı Bayan Anne Krueger'in dilinin altındaki baklanın tercümesi tam olarak 'Bankacılığını adam et, bizden kurtul' şeklinde kisaltılabilir.
(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde 12 Mayıs 2003 tarihinde yayınlanmıştır.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder