8 Ekim 2024 Salı

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / EKONOMİ YÖNETİMİNDE TEHLİKELİ SİNYALLER

Cahit UYANIK 

Ankara'da bugünlerde içten içe yanan ve yakında kor haline gelip ortalığı kasıp kavurabilecek bir ateşin ilk kıvılcımları görülmeye başlandı. Aslında buna eski bir hastalığın nüksetmesi de denilebilir. Ekonomi yönetiminde çok başlılık ve yapıcı olmayan rekabetten söz ediyorum. Bu olumsuza doğru giden tablonun iki önemli aktörü Devlet Bakanları Güneş Taner ve Işın Çelebi...

Bu ikilinin 1988 ve 1991 yılları arasında giriştikleri sarsıcı rekabet, tüm iş dünyası ve bürokrasiyi canından bezdirmişti. Bir kurumun olur verdiği icraata öteki bakanın kontrolündeki kurum hayır diyebiliyordu. O zamanlar iki bakanın nadiren yapılan Bakanlar Kurulu toplantıları dışında bir araya gelmedikleri sık sık konuşulur olmuştu.

İşin kötü yanı, söz konusu siyasi kişilikler bürokraside de ciddi klikleşmelere yol açmışlardı. Bu klikleşmelerin etkisini hala bugün bürokrasi ve siyasette izleyebiliyoruz. Hükümetin kurulmasının üzerinden 2 aydan fazla bir zaman geçti. Taner ile Çelebi arasındaki çekişme net bir şekilde ortaya çıktı. 

Taner, klasik sıcak para politikası peşinde. Yani içeride faizleri yüksek tut, kur artışını baskıla, sıcak para gelsin... Bu  hem kredi maliyetlerini düşürür hem de ithal girdilerin fiyatlarını ucuzlatır. İnsafsız zamlarla kamu açığını da azaltırsan,  enflasyon düşer. Ya Işın Çelebi? O da tam tersini savunuyor. İhracatı hızlı kur politikası ile canlandır, ekonomi hızlı büyümeye başlasın. Zamlarla kamu finansmanını rahatlat, iş adamı üzerindeki vergi baskısı azalsın. Ekonomiyi iç borçla rahatlatabilirsin. Mega projelere hız verebilirsin.

İşin kötüsü hangi taraf kendi düşüncelerini zaafa uğratacak bir uygulama önerisiyle karşılaşsa 'Ekonomik kriz olur ha!' korkutmacasına sarılıyor. Anlayacağınız ekonomi yönetimi yakında bir elma gibi ortadan ikiye ayrılacağı benziyor.

Başbakan Mesut Yılmaz bu kavganın neresinde duruyor? Ortasında demek doğru olmaz. Daha çok kenarında duruyor. Yılmaz'ın ilgilendiği tek şey ekonomi yönetiminde, koalisyon ortağı DSP ve birazcık da DTP'yi kızdırabilecek girişimi kim yaparsa onu paylamaktan öteye geçmiyor. Bu  bazen Taner oluyor bazen Çelebi... 

Başbakan Yılmaz'ın özelleştirme konusundaki tavrı bu konuda çok belirleyici oldu. Hükümetin kurulmasının hemen ardından Başbakan'a çok yakın bir isim özelleştirme konusundaki görevlendirmenin güvenoyundan hemen sonra yapılacağını söylemişti. Ama bu gerçekleşmedi. Yılmaz'ın özelleştirme konusundaki son sözü söyleme yetkisini elinde tutarak; Çelebi ve Taner arasındaki kavgada bir mevzi olarak kullanılmamasını sağladığı kulislerde konuşuluyor. Bu tavırda koalisyon ortağı DSP'nin özelleştirme konusunu -pek belli etmese de- çok yakından izlemesinin etkili olduğu ifade ediliyor. 

Ayrıca DSP elinde bulundurduğu Maliye Bakanlığı ile zaman zaman hem nalına hem mıhına vurabiliyor. Ekonomi yönetiminde giderek belirginleşmeye başlayan çekişme tablosu özetle böyle... Umarız bu çekişme kıran kırana bir kavgaya dönüşüp zaten bıçak sırtı dengeler üstündeki ekonomiyi yaralamaz.

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde  08 Eylül 1997 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder