Cahit UYANIK
Türkiye bu haftaya cumhurbaşkanlığı sorununu tartışarak başlıyor. Salı günü yapılacak olan Liderler Zirvesinden çıkacak sonuç çok önemli. Liderler, bu Meclis'in önünde sonunda bir cumhurbaşkanı seçeceğini çok iyi biliyorlar. Anayasadaki cumhurbaşkanı seçim yöntemi de buna iyi bir zemin hazırlıyor.
Liderlerin Salı günkü zirvede arayacağı şey ise uyumlu çalışabilecekleri bir isim. Peki neden böyle bir arayış var? Çünkü seçim, partiler üstü bir sorunmuş gibi algılanmaya çalışılıyor. Neden bu konudaki inisiyatif belirleyici tartışmalar, 1 haftalık aradan sonra başlatılıyor? İlk bakışta cumhurbaşkanlığı seçimleri basit ve formel bir işlemmiş gibi görünüyor. Ancak bazı isimlerin adaylığını belli etmesi ve seçimde başarılı olup Köşk'e çıkması ile Türkiye yeni bir siyasi bunalıma sürüklenebilir. MHP Lideri Devlet Bahçeli ve ANAP Lideri Mesut Yılmaz'ın cumhurbaşkanı olmak istemeleri böylesi gelişmelere kapı aralayabilir. Bunun her iki lider açısından da çeşitli sebepleri var.
MHP Lideri Bahçeli partisinden huzur ve sükunu seçim başarısı ile sağlayabildi. Cumhurbaşkanı olup siyasetler ve partiler üstü bir rol üstlenmesi sonrasında MHP'deki iç gerilim had safhaya ulaşabilir. Genel başkan arayışları sırasında; koalisyon hükümeti kurulurken az kalsın köprülerin atılmasına neden olan eski defterleri karıştıracaklar mutlaka çıkacaktır. Bu durumun koalisyon dengesini bozması işten bile değildir.
ANAP Lideri Mesut Yılmaz için de benzeri analizler yapılabilir. Yılmaz, ANAP'ı kitleler önünde bir türlü istediği eksene ve oy oranına oturtamayan Genel Başkan görünümündedir. Yılmaz'ın adaylığı, parti içindeki bazı muhalifleri tarafından sevinçle karşılanacaktır.