Cahit UYANIK
Geçmiş zamanda bir tv haber bülteninin girişinde her gün kulağımızı tırmalayan ama şimdilerde unuttuğumuz 'Nerede bu devlet?' narasının cevabı iyice anlaşıldı: Devlet faiz, maaş ve savurganca yapılan kamu harcamalarını finanse etmek için, vergi veya aslında vergi niteliğindeki birçok ödemeyi toplama peşinde.
Depoya benzin doldururken, sayısal loto oynarken, sigara tüttürürken, adliyeden temiz kağıdı alırken, cenazenizi toprağa verirken, pasaport alırken, pasaportun süresini uzatırken, yurt dışına çıkmanıza yarım saat kala... Hep devlete birşeyler ödüyorsunuz. Evinizde oturmak bile yüksek emlak ve çöp vergileri nedeniyle devlete birşey ödemekle mümkün.
Geçenlerde bir arkadaşım "Her akşam evin anahtarını çevirirken 25 milyonun buharlaştiğını hissedebiliyorum" dedi. Dile kolay anahtarı çevirip elinizi elektrik düğmesine atar atmaz devlet vergi veya benzeri bir kesintisi toplamaya başlıyor. Mutfağa giriyorsunuz, -LPG veya doğal gaz fark etmez- çay suyu kaynatmak bile devletin vergi toplaması anlamına geliyor. Duş alacaksınız, akıttığın su vergiyle...
Bir kadeh birşeyler içip gevşeyeceksiniz, içinde vergi veya benzeri birşey var. Varsa eğer, internete girecekseniz vergiyi gözden çıkaracaksınız. Dostunuz arkadaşınızla telefonla konuşacaksanız KDV üzerinize binip size evde cirit attırıyor. Geçenlerde ATO Başkanı Sinan Aygün, devletin kan satışından bile yüzde 18 KDV kestiğini söyledi. Anlaşılan damarlarımızdaki kanda bile akyuvar, alyuvar ve antikorların yanı sıra vergi parçacıkları da yüzüyor.