Cahit UYANIK
IMF Heyetinin bir Türkiye seferi daha geçen hafta ortasında başladı. IMF Heyetini izlemekle o kadar çok gazeteci ve televizyoncu görevlendirilmişti ki, Heyet Başkanı Martin Hardy buna çok şaşırdı. E tabi işin içine stand by söylentileri girince, ana haber bültenlerine malzeme arayan televizyoncular da Hazine'nin kapısına kamp kurdular. Ola ki Türkiye IMF ile böyle bir anlaşma imzaladı; o meş'um haber sunucusunun metalik sesini duyar gibi oluyorum: "Evet sevgili seyirciler. Türkiye ekonomisi seçime beş kala IMF'nin vesayetine sığındı. Acı var mı efendim acı..?"
Az önce kurduğum fantezi, televizyoncularla ilgili. Ama Hardy'e yoğun ilgiyi hayretle müşahede eden emektar ekonomi muhabirlerinin aralarında yapılan son espri ise şöyleydi: "Mister Hardy acaba 18 Nisan seçimlerine hangi partiden girecek? Seçim bölgesi olarak New York'u mu yoksa Washington'u mu seçecek?"
Ünlü bir söz var, sanırım Mark Twain söylemiş. Twain "Gerçek pabucunu giyene kadar, yalan dünya turu atar" diyor. Bu söz Türkiye-IMF ilişkilerine 'cuk' deyip oturuyor. Türkiye halen IMF ile Yakın İzleme Anlaşması çerçevesinde bir ilişki yürütüyor. Bu ilişkinin parasal boyutu yok. Çünkü bu anlaşma imzalanırken stand-by'ı gerektirecek koşullar ortada yoktu. Türkiye'de faizler yüzde 70'ler düzeyine düşmüş, Merkez Bankası döviz rezervi 25 milyar dolar sınırına yaklaşmıştı. MB, döviz fazlalılığının da başa bela olduğunu bildiği için, döviz devir yükümlülüklerini sıfırlamıştı.