29 Mart 2024 Cuma

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / 2004 YILINDA TOPLANAN '4. TÜRKİYE İKTİSAT KONGRESİ' VİZYON BELİRLEME AMACINA ULAŞAMADI

BAŞKENTTEN YANSIMALAR/ KONGRE VE FDF TARTIŞMALARININ SIĞLIĞI

Cahit UYANIK 

11 yıllık aradan sonra toplanan 4. Türkiye İktisat Kongresi, 2004 Türkiyesindeki dağınıklık ve kafa karışıklığının bir örneği olarak tarihteki yerini aldı. Herşeyden önce Kongrenin o güzelim 'İzmir' ismi değiştirilerek, Türkiye İktisat Kongresi yapıldı. Bunun sebebini anlayabilen ve anlatabilen yok. 

Kongrede temsiliyetler neye göre belirlenmiş? Ona da doğru dürüst cevap veren yok. İzmir'deki iş adamlarının bile doğru dürüst davet edilmediği bir Kongre ne işe yarar ki? Google arama motoruna girilip 'ekonomi' yazılsa ve Türkçe sayfalar tıklansa dökümü yapılabilecek kurumların çoğu Kongrede temsil edilmedi. Kongreye geçmişte katılmış olup da müktesep hakkı bulunan ve varlığını sürdüren kurumların çoğunun yüzüne bile bakılmaya tenezzül edilmedi. 

"Bu Devlet Planlama Teşkilatı acaba ülke ekonomisine yıllardır neden çeki-düzen veremiyor?" diye soranlara İktisat Kongresi iyi bir cevap oldu. İlk gün yarısı boş bir salona yapılan protokol konuşmaları, Kongre salonundaki büyük güvenlik zafiyeti, protesto gösterileri, çanta hırsızlıkları da işin tadı tuzu oldu. Ancak Kongre organizasyonunun alkışlanılması gereken bir başarısı vardı ki tarihe geçti: Demokratik, laik, sosyal hukuk devletinin parasıyla düzenlenmiş olan Kongrede Cuma namazı arası verilmesi unutulmadı. Kongre belki pazara sarksa, hrıstiyan vatandaşlarımız için de pazar ayini arası verilebilirdi. Böylece dinler ve medeniyetler arası denge ile hoşgörü sağlanmış olurdu.

Genelde Türkiye'nin önündeki 10 yıllık süreçleri analiz etme amacını taşıyan Kongreye ne yazık ki IMF ve faiz dışı fazla (FDF) tartışmaları damgasını vurdu. Hani faiz dışı fazlanın aşağı çekilmesinin teknik olarak mümkün olmadığı tartışılsa gam yemeyecektim. Ancak o da bir kayıkçı kavgasına kurban gitti ve 'indiririm-indiremezsin' basitliğine takıldı kaldı. Her şeyden önce faiz dışı fazlayı aşağıya çekmek isteyen kararlı bir hükümetin, söz gelimi 1 puan için oluşabilecek 4-5 katrilyon liralık fazlayı nerede ve nasıl kullanacağını ayrıntısıyla ilan etmesi beklenirdi.

Hükümet eğer bu açığa çıkacak kaynağı, ekonomideki üretken alanlara ve sektörlere nasıl yönlendireceğini anlatabilseydi, IMF'ye karşı belki önemli bir mevzi de kazanmış olunurdu. Belki de; zar-zor tutturulan, bunu başarabilmek için vergi affı ilan eden, halkın ilaç parasından kesen, üniversitelerin araştırma geliştirme fonlarına bile göz oynatan bir ekonomi politikası ortada iken, zaten yüzde 5,5 olarak gerçekleşen bir faiz dışı fazlayı yüzde 4'lere itelemenin faturası da akıl ve mantık süzgeci ile tartışılır korkusu bu tavırda rol oynamıştır. Bilinmez.

Bu haliyle İktisat Kongresi, Türkiye'nin sadece önümüzdeki 1 yıllık geleceğine ilişkin öngörüler çıkarmamızı sağladı. Şüphesiz Kongrede onlarca çalışma anlatıldı ve tartışıldı. Ama bunlar akademik boyutun ötesine geçemedi. Esas olarak toplumu yöneten ve yönlendiren siyasetçi, bürokrat, iş adamı ve çeşitli meslek kuruluşlarının 2015 yılına kadarki vizyonları hakkında net bir fikir elde edemedik. Bence geleceğe değil geçmişe yönelik bir tablo çizildi. Şöyle veya böyle 1994 yılından bu yana, yani 10 yıldır etkisi altında olduğumuz IMF ve daha sonra da Dünya Bankası politikalarından kurtulmak, anlaşılan işbaşındaki yöneticilere daha acil bir sorun gibi geldi. 

Bu açık nasıl kapatılabilir peki? Birkaç yıl sonra kesif IMF ve Dünya Bankası politikalarından kurtulduğumuzda, 10 yıllık sürenin dolmasını beklemeden '5. İzmir İktisat Kongresi'ni toplamak, 2010'lu yıllarda AB tam üyeliğine hazırlanan Türkiye için bir kazanç olacaktır. 

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde 10 Mayıs 2004 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder