29 Mart 2024 Cuma

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / EKONOMİ GAZETECİLİĞİ TELEVOLELEŞİYOR MU?

Cahit UYANIK 

Zaman zaman bu sütunda kendi mesleğimizle ilgili konulara yer vermeye çalışıyorum. Ekonomi gazeteciliğinin artık bir kavşak noktasına yaklaştığının somut belirtileri ortada. Mesleğimizdeki temel sorunsal, tam uzmanlaşmanın sağlanamaması ve manipülasyon kültürünün yavaş yavaş yer etmeye başlaması. 

Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD), geçen hafta ODTÜ Ekonomi Günleri çerçevesinde ekonomi gazeteciliğin dünü, bugünü ve geleceğini tartıştırdı. Toplantının bizatihi kendisi, ekonomi gazeteciliğinin konuşulduğu nadir toplantılardan biriydi. Buna benzer bir konu, en son 1980'li yılların başında Hürriyet Vakfının düzenlediği toplantılar dizisinde tartışılmıştı. EMD'nin toplantısı böylece bu konuda yapılan ikinci toplantı olarak tarihe geçti. 

Toplantının ortaya koyduğu sonuçları özetlemekte fayda var. Son 15 yılda ekonomi gazeteciliğinde çalışan meslektaşlarımızın sayısında önemli miktarda artış oldu. Ekonomi yayınları çok çeşitlendi ve neredeyse bir 'ekonomi medyası'ndan söz edilme noktasına gelindi. Ancak bu gelişmeye nazaran mesleki uzmanlaşma düzeyi sığ kaldı. Uzmanlığa dayalı gelişim süreci şimdilerde yepyeni bir tehlike ile karşı karşıya. Ekonomi basını da 'televoleleşme' sürecine giriyor gibi.

Konuşmacılar bu konuyla ilgili en taze örneği ise CHP'nin kurmayları arasına giren Zekeriya Yıldırım'ın İstanbul'da verdiği davette konuşulanlar içinden çıkararak verdiler. Ekonomi gazetecilerinin Yıldırım'ın toplantısında konuşulan vatan-millet meselelerini bir yana iterek, Gorbaçov'a gönderilen Adana kebabını sayfa manşetlerine taşıması sert şekilde eleştirildi. Toplantıya katılan meslek duayenleri, ekonomi haberinin içinde kesinlikle rakam olgusunun bulunması gerektiğinin altını çizdiler. Giderek kulis ve televole haberciliğine özenen ekonomi basınını bekleyen bu tehlikenin bir an önce önünün alınması gerekiyor.

Toplantıda konuşmacıların üzerinde en fazla durduğu ikinci konu ise ekonomi haberlerinin giderek manipülatif özellikler taşımaya başlamasaydı. Özellikle borsada pozisyonu olan veya finans çevreleri ile yakın ilişkisi olan bazı meslektaşlarımızın yanlı haberlerinin yarattığı ciddi tehlikelere dikkat çekildi. Bu sorunun neden ortaya çıktığı tartışıldığında ise konu gazete sahipliğine kadar uzandı. Gazetelerin 'okurların malı' olduğu düşüncesinden uzaklaşıldığı müddetçe bu tür haberlerin süreceği ve sorunun ağırlaşarak yaşanacağı ifade edildi.

Velhasıl EMD'nin panelinde her gün elinize aldığınız gazete, bilgisayar ekranından izlediğiniz ajanslar, tv'den izlediğiniz haberleri veren insanlar kendilerini bir özeleştiriye tabi tuttular. Sonucun çok iç açıcı olduğu söylenemez. Türk medyası ve onun ayrılmaz bir parçası olan ekonomi basınının artık binalara, makinalara, promosyonlara değil; insana yatırım yapması gerekiyor. Yoksa bir süre sonra DİE Bülteni yazabilen gazeteciler  'dinozor' muamelesi görmeye başlayabilir.

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde 14 Eylül 1998 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder