Cahit UYANIK
Şubat ayı
başında dünya ekonomisinde gözler, ABD ve Çin arasındaki ticaret müzakereleri
ile İngiltere’de Brexit’in nasıl gerçekleşeceğine çevrilmişti. Her iki meselede
de uzlaşma umudu pek görünmezken önemli bir anlaşma yürürlüğe girdi: Avrupa
Birliği (AB)-Japonya Ekonomik Ortaklık Anlaşması.
Bu anlaşma
dünyanın en büyük ekonomilerinden AB ve Japonya’nın kurallara dayanan, adil
ticaret için atmış oldukları önemli bir adımdı. Anlaşmanın dünya ekonomisinde korumacılık
eğilimlerinin hız kazandığı bir dönemde gerçekleşmesi önemini daha artırdı.
Anlaşma, Türkiye açısından da ilginç ve önemli sonuçlara yol açabilir. Bir
tesadüf müdür bilinmez; Türkiye de, Japonya ile serbest ticaret anlaşması
imzalamak için adeta gün sayıyor.
AB-Japonya
Ekonomik Ortaklık Anlaşması görüşmeleri 2013 yılında başladı ama hız verilmesi;
dış ticarette korumacılığı savunan ABD Başkanı Donald Trump’ın göreve geldiği
2017 yılında oldu. Öyle ki, dünya ekonomisinin bu iki önemli lokomotifi 6 ay
görüşüp, 2017 yılı sonunda tamamen anlaşmaya vardıklarını ilan ettiler. Onay
süreçlerini tamamlayıp, anlaşmayı 2019 yılı başında hayata geçirdiler. Böylece
anlaşma yürürlüğe
girdiğinde, dünya GSYH'sinin yaklaşık yüzde 28,5’ine sahip dünyanın en büyük
2'inci ve 4'üncü ekonomisi arasında, 635 milyon nüfuslu bir serbest ticaret
alanı tesis edilmiş oldu.