Cahit UYANIK
Amerika Birleşik
Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump, bu ay ikinci görev yılını doldurarak
üçüncü yılına başlayacak. Trump’ın seçilir seçilmez hedefine aldığı ülke Çin olmuştu.
Geride kalan sürede tehditlerle başlayan süreç, Çin’e yönelik gümrük vergilerinin
yükseltilmesi ve ticari soruşturmalarla devam etti. ABD’nin Çin’e yeni gümrük
vergileri uygulayıp uygulamayacağı, bu yıl Şubat ayı bittiğinde belli olacak.
Çünkü Trump ile Çin Devlet Başkanı Şi Cinping 02 Aralık 2018 tarihindeki G-20
Zirvesi sırasında görüştü. Arjantin’de gerçekleştirilen görüşmeden ticaret
savaşlarına ‘3 aylık ateşkes kararı’ çıktı.
Görüşme sonrası Beyaz Saray’dan yapılan yazılı açıklamada ABD
ile Çin’in 90 gün boyunca bir anlaşmaya varabilmek amacıyla yeni ticaret
müzakerelerinde bulunacağı ve bu süre içinde iki ülkenin de karşılıklı olarak
herhangi bir yeni gümrük vergisi getirmeyeceği ifade edildi. Bu çerçevede
Trump'ın, 01 Ocak 2019'da 200 milyar dolar değerindeki ürün için yüzde 25'e
artırılacağı daha önce açıklanan gümrük vergisi oranının yüzde 10'da kalmasına
onay verdiği belirtildi. Açıklamada, eğer 3 aylık müzakere sürecinin sonunda
bir anlaşmaya varılamazsa yüzde 10'luk tarifenin yüzde 25'e yükseltileceğine
vurgu yapıldı. Çin'in ABD'den hemen tarım ürünleri ihraç etmeye başlayacağına
işaret edilen açıklamada, Çin'in ayrıca kayda değer bir miktarda enerji,
endüstri ve diğer alanlarda üretilen ürünlerden alarak iki ülke arasındaki
ticaret dengesizliğinin azaltılmasına katkı yapacağı belirtildi.
(Tıklayınız) ÇİN’İN YENİ “ORTA HALLİ REFAH TOPLUMU” HEDEFİ, DÜNYAYI NASIL DEĞİŞTİREBİLİR?
(Tıklayınız) ÇİN’İN YENİ “ORTA HALLİ REFAH TOPLUMU” HEDEFİ, DÜNYAYI NASIL DEĞİŞTİREBİLİR?
Beyaz Saray’ın resmi açıklamasına yansımayan ancak Trump-Şi
görüşmesinde ele alınan bir konu vardı ki; önümüzdeki aylar ve yılların önemli
gündem maddesi olmaya adaydı. Kulislere yansıyan bilgilere göre Trump, Şi’den
“Made in China 2025” Planının uygulama şeklini değiştirmesini istedi. Birazdan
“Made in China 2025”in ne olduğunun ayrıntılarına gireceğiz ama Trump, Çin’in
bu proje ile önümüzdeki 8-10 yıl içinde özellikle ‘yapay zeka’ alanında önemli
bir üstünlük kazanmasından endişe ediyor. Eğer Çin bunu başarabilirse, dünyanın
en büyük ekonomisi olma yolunda dev bir adım atmış olacak. Çin, yapay zeka
alanında geliştirdiği ürünlerle tüm dünyaya teknoloji satabilir bir hale
gelecek ve yavaş yavaş kaybetmeye başladığı ucuz fiyat avantajını
koruyabilecek.
İşte Trump, Çin’den devletin kontrolü ve yönlendirmesiyle
gerçekleştirilen “Made in China 2025”in uygulama yöntemini değiştirmesini
istedi. Trump, bu kapsamda “hükümetle ilişkili şirketler
için tahsis ettiği Ar-Ge sübvansiyonlarını kısıtlamasını ve özel sektör-kamu
ilişkilerini yeniden tasarlamasını” tavsiye etti. Yani Trump, Çin’e “Bizim
ekonomimizin gücünün ardında özel sektörün kendi Ar-Ge’si var; siz devlet
eliyle bunu yaparsanız rekabetçiliğe aykırı olur” mesajı verdi. Trump’ın Dünya
Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) reorganize edilmesi yönündeki söylemlerinin de bu
konuyla ilgili olabileceği düşünülüyor. Trump, DTÖ’nün araştırma, soruşturma ve
cezalandırma kapsamının “eski model” kaldığı İnancında… Çünkü Trump’a göre
Çin’in yaptığı gibi devlet kaynaklı geniş Ar-Ge destekleriyle ortaya çıkan
ürünler, ucuz fiyatlarıyla diğer ülkelerdeki iş alanlarını hızla daraltıyor. Mevcut
DTÖ soruşturmaları da bunu önlemekte yetersiz kalıyor. Bu sebeple DTÖ’nün
reorganize edilmesi gerekiyor. Trump bu konularda daha önce sinyaller vermiş,
ancak elindeki kartları göstermemişti. Arjantin’deki görüşmede Trump’ın bu
konulara girdiği ve Çin’den “Made in China 2025”i revize etmesini istediği
belirtiliyor. Çin tarafından ise bu konuyla ilgili bir açıklama yapılmış değil.
Peki Trump’ı
telaşlandıran “Made in China 2025” Planı nedir? "Made in China
2025" Alman "Endüstri 4.0" Planının Çin versiyonu olarak kabul
ediliyor. Çin Sanayi ve Bilgi Teknolojileri Bakanlığı tarafından hazırlanan ve
Mayıs-2015'te Çin Devlet Konseyi tarafından açıklanan “Made in China 2025”;
Çin'i bir imalat merkezi olmaktan, dünya teknoloji gücü haline dönüştürmeyi
amaçlıyor. Çin böylece ekonomisini orta gelir
tuzağına düşmekten kurtarmayı ve küresel ölçekte rekabetçiliğini sürdürebilmek
için inovasyon temelli bir ekonomi vizyonu yaratmayı istiyor. "Made
in China 2025", kaliteye ve internet entegrasyonuna odaklanarak yeşil,
yenilikçi ve akıllı üretim gerektiren, 2015-2025 dönemi kapsayan bir eylem
planı aslında… Bu planı Çin devriminin 100. yılı olan 2049'a kadar Çin'i lider
bir teknoloji gücü haline getirmek için başka iki planın daha izleyeceği
şimdiden ilan edildi. Bu bağlamda Çin ekonomisi 2049 yılına kadar şu üç aşamadan
geçecek:
- 2025
yılına kadar: Çin önemli sanayi ülkeleri arasında yer alacak.
- 2035
yılına kadar: Çin’deki imalat sanayi, dünyadaki gelişmiş üretim merkezleri
arasında orta seviyeye ulaşacak.
- 2049'a
kadar: Çin'in dünyanın önde gelen imalat ülkelerinden biri olarak gösterdiği
tutum sağlam bir şekilde tesis edilecek.
Çin resmi
olarak ‘Made in China 2025’ planının hedefini; “Çin sanayinde kapsamlı bir
şekilde teknolojik tırmanmayı sağlayarak Çin ekonomisini düşük katma değerli ve
emek yoğun üretimden yüksek katma değerli ve yenilik odaklı imalata doğru
kaydırmak” olarak açıkladı. Buna göre 2020 yılına kadar temel bileşenlerin ve
temel malzemelerin yüzde 40'ı yurtiçinde imal edilecek ve bu oran 2025'te yüzde
70'e yükseltilecek. 2020 yılına kadar işletme maliyetleri, üretim döngüleri ve
ürün kusur oranları yüzde 30 oranında azaltılacak ve yerlilik oranı 2025'te yüzde 50’ye çıkacak. 2020 yılına
kadar 15 yenilik merkezi kurulacak ve bu sayı 2025 yılına kadar 40'a
yükseltilecek.
Çinlilerin,
Almanlar’ın “Endüstri 4.0” planını inceledikleri ve kendilerini nasıl
etkileyebileceğini dikkatle tespit ettikleri anlaşılıyor. Çin’de yayınlanan bir
çalışmada; “Endüstri 4.0 sayesinde üretim sürecinde fabrikalardaki makineler,
bilgisayarlar, sensörler ve diğer bütünleşmiş bilgisayar sistemleri
birbirleriyle bilgi alışverişinde bulunacak, insanlardan neredeyse tamamen
bağımsız olarak kendi kendilerini koordine ve optimize ederek üretim
yapabilecekler. Yaklaşımın en önemli unsuru; üretim süreci bütünüyle robot
teknolojisine dayanacağı için Almanya'nın işgücü maliyetleri nedeniyle
yurtdışına kaydırdığı imalat faaliyetlerini yeniden ülkeye çekebilecek olması.
Örneğin ortalama bir üretim robotunun saatlik maliyeti 5 dolar civarında
bulunuyor. Ayrıca her geçen yıl robotlar daha karmaşık üretim süreçlerini
yürütebilir hale geliyor. Bu gelişme ise dünyanın fabrikası olan Çin'in imalat
sanayinin gelişmesi üzerinde bir kısıt oluşturacaktır” deniliyor.
Çinlilerin,
Almanya ve dolayısıyla Avrupa Birliği ve bunları kendisine örnek alan ülkelere
karşı geliştirdiği ”Made in China 2025”, tehlikenin kendisini de
ilgilendirdiğini tespit eden Trump’ı harekete geçirmiş görünüyor. Çünkü mesele
Çin olunca, ABD için tüm hesaplar değişiyor. Çin, nasıl son 40 yılda (1978-2018)
devlet güdümünde piyasa ekonomisi modeliyle dünya arenasında çok önemli bir güç
olarak ortaya çıktıysa; önümüzdeki 30 yılda da (2019-2049) ”dünyanın patronu”
olmaya aday görünüyor. Ancak bunun ABD’nin kolay kolay kabul edebileceği bir
şey olmadığı ise sır değil.
Çin, 1978’de
dışa açılma stratejisi uygulamaya başladıktan hemen sonra; Hong Kong’un
karşısındaki 20 bin nüfuslu balıkçı kasabası Shenzhen’i özel ekonomik bölge
olarak açıkladı ve imar etmeye başladı. 40 yılda Shenzhen, Çin’in Silikon
Vadisine dönüştü ve şu anda yaklaşık 13 milyonluk nüfusu barındırıyor; başta Huawei
olmak üzere çok sayıdaki yüksek teknoloji şirketine ev sahipliği yapıyor. Çin, “Made
in China 2025” Planı ve devamındaki yıllardaki atılımlarıyla 2049 yılında
dünyanın patronu olabilir mi? Bunun için Çin’in Shenzhen ve birçok kentine
baktığınızda “evet” denilebilir.
Ancak ABD, Çin’le
yaşadıklarının benzerini 1980’lerde de yaşamış ve yanına bazı önde gelen
ülkeleri alarak Japonya ile “Plaza Accord” Anlaşmasını imzalamıştı. Bu anlaşma ile
yen değer kazanmış ve Japonya 10 yıl boyunca içine düştüğü ekonomik durgunluktan
bir türlü kurtulamamıştı. Bu hatırlatmanın ardından şunu söyleyebiliriz: Trump
ve etrafında toplayabileceği bazı ülkeler, önümüzdeki yıllarda Çin’in 2050
yılında dünyanın patronu olmasını engellemek için ellerinden geleni artlarına
koymayacak gibi görünüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder