Cahit UYANIK
Türkiye ekonomisi geçen yıl yüzde 9,4 küçüldü. Bu oran, devletin resmi rakamı... Oysa iş adamları gerçek küçülmenin 'daha büyük' olduğunu düşünüyor. İflaslar, tasfiyeler, toplu işten çıkarmalar, siftahsız kapanan kasalar, patlama yapan karşılıksız çek ve protestolu senetler iş adamlarının bu tespitinin şahitleri... Belki de geçen yılın son üç ayında yaşanan yüzde 12,1'lik ekonomik gerileme, 'küçülmenin olduğundan büyük' görünmesine sebeptir, bilinmez. Ama görünen köy de kılavuz istemez. Türkiye her geçen gün 'sorunlar yumağı' içinde boğulup gitmeme mücadelesi veriyor. Ama geçmişte çözüm diye ortaya konulan çoğu politika, meğer bu yumağa yeni düğümler atmış. Bunları şimdilerde anlayabiliyoruz.
Söz gelimi; hükümetin kur politikasını ele alalım. Yüzde 9,4'lük küçülmeye karşın krizin kişiler üzerindeki etkisi, oransal olarak daha fazla. Hemen her ülkenin gelişmişlik düzeyinde ilk göz atılan üç-dört göstergeden biri olan kişi başına düşen gelir, 2000 yılına göre yüzde 27,2 azalarak 2 bin 967 dolardan 2 bin 160 dolara indi. Yani kişi başına ortalama yoksullaşma 807 dolar oldu. Türkiye 13,5 ay boyunca (Aralık-1999 ve Şubat-2001 arası) uyguladığı 'kur çapası modeli'nin faturasını da böylece görmüş oldu. Yani toplumun önüne 'ulusal gelir kaybı' olarak konulan toplam rakam 50 milyar doları geçiyor. Türkiye'nin 1999 yılında yaşadığı büyük depremin faturasının 10-12 milyar dolar olduğu düşünülürse, tahribatın boyutları iyice anlaşılabilir.
Oysa Türkiye kur çapasını topluma daha fazla refah getirmesi için uygulamaya başlamıştı. Türkiye'nin 50 milyar dolarlık bu milli gelir kaybının üzerine IMF ve Dünya Bankasından alınan 40 milyar dolarlık borç da eklendiğinde, toplam fatura aslında 100 milyar dolara çok yaklaştı. Yani Türkiye 1999 yılındaki konumunu aynen koruyabilseydi; ne dış borç stoku büyüyecek ne de Türk insanı kişi başı gelirde dörtte bir oranında fakirleşecekti. Türkiye 1999 yılında bir erken genel seçim yapmıştı. Bu seçimi izleyen aylarda, dış dünya ve onların içerideki bir avuç destekçisinin uygulattığı ekonomik programla maalesef bu hale gelindi. Oysa Türkiye 2001-Şubat ayında geçtiği dalgalı kura; kur çapasının başlatıldığı 1999-Aralık ayında geçseydi herşey daha kolay olabilirdi.