Cahit UYANIK
Türkiye'de geçmişten bugüne sol partilerin önceliği hep demokrasi ve insan hakları sorunsalı çevresinde belirlenirdi. Ekonomik politikalar ikinci plana atılır; bu sorunların çözümü demokrasinin kökleşmesinden sonra ele alınacak 'ikincil mesele' olarak değerlendirilirdi.
Bu yaklaşım belki de 1960 ve 1970'lerin Türkiyesinde normal karşılanıyordu. Çünkü toplumdaki ekonomik kutuplaşma bu kadar keskinleşmemiş ve yaşam şekilleri arasında uçurumlar oluşmamıştı. Gerçekten Türkiye'nin öncelikli sorunu demokrasiydi. Demokrasi ve insan hakları arayışı, askeri darbenin etkisiyle 1980'li yıllar boyunca da sürdü. 1990'ların ilk yarısı ise izlenen sağ politikalara, sol partilerin iktidar ortağı olarak göz yumduğu 'kötü yıllar' olarak tarihe geçti.
Küresel gelişmeye 'Özelleştirme' itirazı
Dün Ankara'da başlayan CHP'nin 28'inci Olağan Kurultayı ise sosyal demokratların önceliği ekonomiye verdiği ilk kurultay olma özelliğini taşıyacak gibi görünüyor. CHP'yi böylesi bir kan değişimine iten iç etkenlerin yanı sıra dış etkenler de yok değil. Tüm Avrupa ülkelerinde iktidarları birer birer ele geçiren sol partilerin programlarında önceliğin ekonomiye verilmesinin, CHP'yi de ideolojik alt yapısını ekonomiye oturtmaya zorladığı söylenebilir.
Kurultayda artık ekonomi ağırlıklı bir 'değişim ve yenileşme' politikasının varolageleceği, salonu süsleyen 'Daha çok üretim, hakça paylaşım: Küresel gelişme-Artı ve eşit' formülü, İngiliz İşçi Partisi ve onun lideri Tony Blair'den esinlenilerek geliştirilmişti. Ancak Türkiye'nin global (küresel) gelişmenin neresinde bulunması gerektiği konusunda CHP'nin net mesajları olmadığı da gözden kaçmadı. Bu durumun en somut göstergesi, salona korsan olarak bir sendika tarafından sokulup açılan 'Özelleştirmeye hayır' pankartıyla yaşandı.
CHP'nin elle tutulan en büyük değişim ve yeniliği CHP Lideri Deniz Baykal'ın Ricky Martin'in sosyal demokrat bir partinin idaresindeki Fransa'da yapılacak Dünya Kupası için bestelediği şarkı eşliğinde yüksek bir platformdan koşar adım salona inmesiydi. Bu giriş CHP'yi, diğer partilerin Kurultay ve kongrelerindeki klasik tablolardan çok farklılaştırdı.