19 Temmuz 2024 Cuma

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / EKONOMİDE 'SİYASİ FETRET' TEHLİKESİ

Cahit UYANIK 

1998 yılının sonuna doğru yaklaştıkça ekonominin üzerine çökebilecek bir kabusun belirtileri iyice kendini göstermeye başladı. Bu kabus devalüasyon beklentisi, büyük bir işsizlik dalgası, hiperenflasyon tehlikesinden kaynaklanmıyor. Bu kabus, 'siyasi fetret' kabusu...

Yani 31 Aralık geceyarısından itibaren başbakanlıktan istifa edecek olan Mesut Yılmaz hükümeti ile 18 Nisan seçimleri sonrasında oluşacak yeni hükümet arasındaki yaklaşık 5-6 aylık dönemi kastediyorum. Yılmaz'ın istifasına daha 2,5 ay var ama ekonomik değerlendirme ve yorumlarda bu fetret döneminin yaratacağı olumsuz sonuçlara sık sık dikkat çekiliyor.

Başbakan Mesut Yılmaz, geçen hafta sonunda TÜSİAD'ta yaptığı konuşmada 1999 yılının ekonomide zor günlere gebe olduğunun altını açıkça çizdi. Yılmaz'ın Türkiye'nin en etkili sivil toplum kuruluşlarından birinde gösterdiği bu açıksözlülüğün nedeni iki biçimde yorumlanabilir: 1) Yılmaz seçimlerin 1999 sonuna ertelenmesi konusunda ardında hissettiği bazı desteklere, reel ekonomiyi çekip çeviren bu önemli topluluğu da eklemek istiyor. 2) Yılmaz, 1999 yılı Nisan ayında bir seçime razı ama böylesi önemli bir siyasi dönemece düşük profilli bir hükümetle girilmesine gönlü razı değil. Yılmaz, hükümeti dışarıdan destekleyen CHP'yi koalisyona girme formülüne razı etmeye çalışıyor.

Ben Yılmaz'ın ikinci formüle daha yakın durduğunu düşünüyorum. Çünkü Yılmaz'dan daha birkaç gün önce TÜSİAD'ın aynı içerikli toplantısına katılan CHP Lideri Deniz Baykal, Nisan'da seçim yapılması tavrından vazgeçmeyeceğini açıkça belirtti. Dikkat edilecek olursa Baykal'ın üzerinde hassasiyetle durduğu şey seçim tarihi... CHP Lideri, seçime nasıl bir hükümetle gidilmesi gerektiği konusunda net mesajlar vermiyor. Toplumun pek de kabullenmek istemeyeceği düşük profilli hükümet çözümü arkasında gizleniyor. 

Yıl sonuna doğru kamuoyunun düşük profilli hükümet formülünün ortadan kalkması için büyük bir baskı oluşturacağını görmemek mümkün değil. Bu baskı yükselen iç borçlanma faizleri, reel sektör temsilcilerinin feryatları, başkaldıran enflasyon rakamları, 1.500 puanın altına doğru inişe geçen borsa endeksi, Türk ekonomisine kaynak aktarmaya niyetli dış piyasa analistlerinin karamsar demeçleri, rating firmalarının not düşürme tehditleri ile zirveye tırmanacaktır. İşte Baykal o zaman kurtarıcı edasıyla ortaya çıkıp, "Düşük profilli hükümetten vazgeçtik ama Anasol-D istifa etsin. Biz CHP olarak hükümete gireceğiz" diyebilir.

Baykal benzeri bir formülü 1995 seçimleri öncesinde de uygulamıştı. Önce hükümetten çekilip Çiller'i azınlık hükümetine mahkum etmiş, Çiller'in azınlık hükümetine desteğini açıklayan Ecevit'e son zamanların en ağır siyasi yenilgisini tattırmıştı. Sonunda Çiller'le bir seçim hükümeti kurmuş, Dışişleri Bakanlığı görevini üstlenip Gümrük Birliği ve Kardak Krizinde puan toplayıp CHP'yi seçim barajının üstüne taşımıştı. Bu senaryo yaşama geçecek mi? Bekleyip göreceğiz. 

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde  12 Ekim 1998 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder