Dış ekonomik ilişkiler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Dış ekonomik ilişkiler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Ağustos 2022 Salı

DOLAR KURU İÇİN KÖTÜ HABER. TEMMUZDA İTHALATIMIZ 'PATLADI'. İTHALATI, 5 SEBEP KONTROLDEN ÇIKARDI

Cahit UYANIK

TÜİK, bugün Temmuz-2022 dönemine ait dış ticaret istatistiklerini açıkladı. Dış ticaret açığı temmuz ayında 10,7 milyar dolar, Ocak-Temmuz 2022 döneminde ise 62,2 milyar dolar düzeylerinde gerçekleşti. Açık Temmuz ayında, geçen yılın aynı dönemindeki 4,3 milyar dolarlık rakamla kıyaslandığında yüzde 147 arttı. Açık; geçen yılki 25,5 milyar dolarlık veriyle karşılaştırıldığında ise Ocak-Temmuz 2022 döneminde yüzde 143 artmış oldu.

Bu artışın geri planında ihracatın mütevazı artışlar göstermesine karşın; ithalat rakamlarının adeta 'patlama' yapması yatıyor. İthalat Temmuz-2022'de yüzde 41,4 artarak 29,2 milyar dolar olarak gerçekleşti. Geçen yıl bu rakam 20,7 milyar dolardı. Ocak-Temmuz 2022 dönemindeki ithalat artışı ise yüzde 40,7 olarak gerçekleşirken, rakam 206,5 milyar dolara çıktı. Geçen yıl ilk 7 aydaki ithalat 146,8 milyar dolardı. Bu tablo, ekonomimizdeki dolar talebinin artmakta olduğunun (Taleple birlikte dolar kurunun artışı) ve önümüzdeki dönemde ekonomimize daha fazla dolar gerekeceğinin bir işareti...

Bence Türkiye ekonomisinde ithalat patlaması yaşanmasının 5 sebebi bulunuyor:

26 Ağustos 2022 Cuma

ABD HAZİNE BAKAN YARDIMCISI ADEYEMO'NUN RUSYA YAPTIRIMLARIYLA İLGİLİ TÜSİAD'A İLETTİĞİ MEKTUBUN TAM METNİ

Adewale (Wally) Adeyemo

Adewale Adeyemo’nun mektubuna DÜNYA ulaştı

Türkiye’de faaliyet gösteren iş dünyası STK’larına, ABD Hazine Bakan Yardımcısı Adewale (Wally) Adeyemo’dan gelen mektuba DÜNYA ulaştı. İşte mektubun çevirisi:

“Temmuz ayında yaptığım ziyaret sırasında Türk iş topluluğu ile görüşmekten memnuniyet duydum. Önemli sıkıntılara rağmen şirketlerinizin büyümeye devam etmeleri gösteriyor ki; Türk iş insanları dünyadaki en inovatif gruplar arasındalar. Zaten bu nedenle büyük Amerikan şirketleri hem Türkiye’ye yatırım yapmaya, hem de Türk şirketlerini kendi tedarik zincirlerine dahil etmeye devam ediyorlar. Türkiye’nin müttefiki olmamız vesilesiyle, ekonominizin başarılı olmasından büyük çıkarımız bulunuyor.

Size bu mektubu, Rusya’nın ülkeniz üzerinden yaptırımları delme çabaları nedeniyle, Türk şirketleri ve Türkiye’de iş yapan Amerikan şirketleri için artan risklerden duyduğum endişeyi dile getirmek için yazıyorum. Bildiğiniz üzere, birlikte dünya ekonomisinin yarısından fazlasını temsil eden ABD, G-7’deki müttefiklerimiz ve 30’dan fazla ülkeden oluşan bir koalisyon olarak, Rusya’nın uluslararası mali sisteme girişini engellemek ve Ukrayna’daki haklı görülemez savaşı finanse etmek için gelir elde etmesini engellemek üzere güçlü önlemlere başvurduk. Bunu, ekonomilerimize maliyetli olmasına rağmen yaptık. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in savaşını yürütmek için gereksinim duyduğu kaynakları elde etmesini engellemek için topluca binlerce kişi ve kuruma karşı mali kısıtlamalar getirdik ve yaptırım uyguladık. Rusya’nın yaptırımları delme ya da yaptırımların arka yollarından dolaşmasıyla ilgisi olan kişilere yaptırım uygulayarak, asıl yaptırımları delmeye çalışanlara da ABD ve ortakları olarak ayrıca yaptırım koyduk.

17 Ağustos 2022 Çarşamba

ŞOK... DOĞAL GAZIN M3'Ü 70 TL OLABİLİR. BATI RUSYA'YLA YAKINLAŞAN TÜRKİYE'YE ABA ALTINDAN SOPA GÖSTERİYOR

Cahit UYANIK

Ağustos ayının ortasının geçilmesiyle birlikte sonbahar ve kış aylarında yaşanabilecek gelişmelerin ilk belirtileri kendini göstermeye başladı. Bu gelişmelerden en önemlisi Rusya ile ilişkiler olacak gibi görünüyor. Türkiye, Rusya-Ukrayna Savaşının başladığı 24 Şubat 2022'den bu yana tarafsızlığını koruyordu. Ancak iki ülke ekonomilerinin birbirleriyle oldukça yakın ilişkide bulunması, Türkiye'nin enerjide Rusya'ya daha fazla bağımlı hale gelmesi ve inşaatı süren Akkuyu Nükleer Santrali gibi dev bir proje, Türkiye'nin zaman zaman Rusya'nın çekim alanına daha çok girmesine sebep oluyor.

Nitekim Temmuz ayında Türk inşaat şirketi IC İçtaş'ın Akkuyu projesinden elimine edilmesi, ardından Rusya'nın bu projede kullanılmak üzere Türkiye'ye 15 milyar dolara tamamlanmak üzere 7-8 milyar dolar para göndermesi negatif ve pozitif Rus etkilerinin aynı anda hissedilmesiyle kafaları iyice karıştırdı. Oysa Türkiye Akkuyu projesini Ruslar'a know-how (bilgi transferi) yapmayı kabul ettiği için vermişti. Türkiye nükleer santral inşaatı, teknolojisi, işletilmesi ve ömrü dolduğunda işletmesinin terk edilmesi konularında tecrübe kazanmak istiyordu. Ancak ilk ünitenin açılmasına 8-10 ay kala böyle olumsuz bir gelişme yaşandı. Konunun Erdoğan ve Putin tarafından da ele alındığı, her iki taraftan birer uzmanın görevlendirilerek kendilerine ayrıntılı bir rapor hazırlanmasını istedikleri belirtiliyor ve bu raporun sonucu bekleniyor.

27 Şubat 2022 Pazar

RUSYA'NIN SWIFT SİSTEMİNDEN ÇIKARILMASININ SONUÇLARI NELER OLABİLİR?

 1- Ukrayna'nın işgalinin başlamasıyla Rusya'ya yönelik finansal yaptırımlar genişliyor. En çok konuşulansa SWIFT sistemine erişim. Tarihsel süreçten günümüze gelerek bu sistemi, Rusya'da yaratabileceği sonuçları ve Batı'ya sağladığı avantajları anlatalım.

2- Finansal sistemler ulusal düzeyde geçerlilik sahibi para birimlerinin kabulüyle gelişmiş. Uluslararası düzeyde bunu sağlamak daha zor. Bölgenin ve ticaretin hegemonya sahibi devletinin parası veya altın gibi değerli madenler kullanılır. Fakat bu paralar tüm sorunları çözmez.

3- Örneğin dış ticaret yapan tarafların ödeme yapması ve tahsil edebilmesi için; her iki tarafın ülkesine veya ortak kullanılan üçüncü ülkeye güvenilirliği sağlanmış talimat geçilmesi gerekir. Böylece işlem defterleri tutulabilir ve aradaki bankalar işlemi gerçekleştirebilir.

4- Günümüzde bu işlem çoğunlukla SWIFT üzerinden yapılıyor. SWIFT (Society for Worldwide Interbank Financial Telecommunication); Belçika merkezli bir şirkettir. IMF veya WB gibi devletlerüstü resmi statülü bir kuruluş değildir. Önde gelen bankalarca yaratılmış bir nevi tekeldir.

RUSYA SWIFT'TEN YILDA 800 MİLYAR DOLAR TRANSFER GERÇEKLEŞTİRİYOR

Rusya’da SWIFT sistemiyle çalışan 291 üye var.

Rusya, SWIFT sistemini en fazla kullanan 6. ülke.

Yılda yaklaşık 800 milyar dolarlık transfer gerçekleşiyor. 

(Financial Times gazetesi)

SWIFT'TEN ÇIKARILAN ÜLKELER HANGİLERİDİR?

 1- İran (2012)

 2- Kuzey Kore (2017)

 3- Rusya (2022)

SWIFT SİSTEMİ NEDİR? PRATİKTE NASIL ÇALIŞIR?

 1/4- Swift bankalarca uluslararası ödemelerde kullanılan güvenli bir mesajlaşma  sistemi. Swift üyesi bankaların bir kimlik kodu var. Sistemin nasıl çalıştığını basitleştirerek özetleyeyim.

2/4- ABD’den Rusya’ya 1000$ transfer edilmek istensin. ABD’li müşteri bankasına gider. 1000$ göndereceği kişinin Rus bankasındaki hesap numarasını  verir. ABD’li banka swift sistemi ile Rus bankasının kimlik kodunu da kullanarak ödemeye ilişkin mesaj gönderir.

3/4- Ödemeyle ABD’li müşterinin bankadaki mevduatı 1000$ azalırken, Rus bankasının ABD’deki mevduat hesabı (muhabir hesabı) 1000$ artar. Rusya’daki banka swift mesajını aldığında Rus müşterisinin hesabını 1000$ alacaklandırır.

4/4- Swift ödemelerin, transferlerin yapıldığını ileten bir mesajlaşma sistemidir. Bir ödeme sistemi değildir.

(Para ve Finans twitter hesabının 27 Şubat 2022 tarihli tivitlerinden alıntılanmıştır)

30 Mart 2020 Pazartesi

KAPAK HABERİ / BREXIT'İN İKİNCİ AŞAMASI, BİRİNCİSİ KADAR ZORLU YAŞANACAK



Cahit UYANIK

İngiltere, 4 yıllık bir sürecin ardından Avrupa Birliğinden (AB) 31 Ocak 2020-Cuma tarihi itibarıyla ayrıldı. Brexit’in gerçekleşmesi şerefine düzenlenen törende, duvarlara “We're Out (Dışarıdayız, Çıktık)” sloganı yansıtıldı. İngiliz Kraliyet Darphanesi, günün hatırasına 50 penilik madeni para basıp piyasaya sürdü. Bu önemli hatıra paranın basılma talimatını Pakistan göçmeni müslüman bir ailenin çocuğu olan Maliye Bakanı Sajid Cavid iki defa vermek zorunda kaldı.

Çünkü AB’den 31 Ekim 2019’da çıkılacağı düşünülerek üretilen madeni paralar, yaşanan 3 aylık ertelemeyle işe yaramaz hale geldi ve basılan 1 milyon adet 50 penilik eritildi. Kraliyet Darphanesi Brexit’in 31 Ocak 2020 tarihinde gerçekleşeceği kesinleşince darphane makinelerinin düğmesine yeniden bastı. Bir yüzünde Kraliçe II. Elizabeth’in resmi bulunan Brexit hatıra parasının diğer yüzünde "Bütün milletlerle barış, refah ve dostluk-31 Ocak 2020" yazıyordu. Maliye Bakanı Javid, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada "Bu madeni paralar İngiliz tarihinde heyecan verici yeni bir bölümün başlangıcını işaret ediyor" ifadesini kullandı.

İngiltere’nin AB’den ayrılmasına ilişkin karar, Avrupa Parlamentosunda 29 Ocak 2020 tarihinde oylanarak kabul edildi. Parlamenterler bu tarihi oylamanın bitiminde, İngiliz meslektaşlarıyla el ele tutuşup, gözyaşları içinde İskoç halk şarkısı "Auld Lang Syne"yi söylediler. Bu şarkı yaşananların çok güzel bir özetiydi. 1788 yılında Robert Burns adlı ozan, bu geleneksel şarkının sözlerini yani “Auld Lang Syne” şiirini bir kağıda yazıp İskoç Müzik Müzesi'ne göndermiş ve eklemişti: “Bu, eski bir şarkıdır ancak kağıt üzerine ilk kaydeden kişi benim.”

27 Mart 2020 Cuma

TARIM SEKTÖRÜNDE AB'NİN EN FAZLA TAVİZ VERDİĞİ ÜLKE TÜRKİYE OLDU


AB'NİN EN TAVİZLİ TARIM ÜLKESİ: TÜRKİYE

Cahit UYANIK

Avrupa Birliğinin (AB) tarımda ilk tercihli statü tanıdığı ülkenin Türkiye olduğu ve halen Türkiye'nin tarımda en çok taviz verilen ülke statüsünü koruduğu belirtildi. Türkiye'ye AB tarafından tanınan tercihli statü genişletilerek, 1990'lı yıllarda başka ülkeler de dahil edildi. Türkiye bu ortamda taviz yıpranmasına uğramasına rağmen, hala AB'nin en önemli tarım dış ticareti ortaklarından birisi olmaya devam etti.

Dış Ticaret Müsteşarlığı (DTM), Gümrük Birliği Kararı gereği yapılan vergi indirimleri ile yeniden gündeme gelen tarım sektörü ve bu sektörün AB ile ilişkilerini araştırdı. "Türkiye-AB Tarım Ürünleri Ticaretinde Tercihli Rejim" konulu araştırmaya göre Türkiye, AB ile 1963'te imzaladığı ilk anlaşma ile tarımda tek taraflı tavizler aldı. Bu tavizler, 1980 yılında en geniş haline kavuştu. Bu tavizler, o dönemde tarıma daha bağımlı olan Türkiye ihracatının ve tarım alanında faaliyet gösteren işletmelerin gelişmesinde önemli katkılarda bulundu. 1980 yılında AB'ye yönelik tarım ürünleri ihracatının yüzde 76'sı tavizlerden yararlanmaktaydı. 

26 Mart 2020 Perşembe

IRAK ALDIĞI BORCU ÖDEMEYİNCE, 553 TRİLYON LİRALIK KALEM DARBESİ HERKESE KAYBETTİRMİŞTİ

Rekortmenler Listesine Irak Etkisi

Cahit UYANIK


Birleşmiş Milletler (BM) Ambargosu nedeniyle kredi borçlarını ödeyemeyen Irak, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) bilançosu ve kurumlar vergisi rekortmenler listesini altüst etti. TCMB, Irak'a yıllar önce açtığı krediden umut kesince, tamı tamına 1 milyar 23 milyon dolarlık krediyi takipteki alacaklar hesabına aktardı ve yıl sonu bilançosunda 553 trilyon liralık karşılık ayırdı. Bu işlem sonucunda TCMB, 1999 yılında aslında 1 katrilyon 60 trilyon lira kar edecekken, ayırdığı karşılığı "zarar" göstermesi nedeniyle net karı 560,8 trilyon liraya düştü.

TCMB karı azalmasına rağmen Türkiye çapındaki kurumlar vergisi rekortmenler listesinde 110,6 trilyon liralık büyüklükle 4'üncü sıraya oturdu. Oysa TCMB, Irak zararı nedeniyle karşılık ayırmasaydı 233,2 trilyon lira kurumlar vergisi ödeyecekti. Böylece TCMB, kurumlar vergisi rekortmenler listesinde ilk sıraya oturabilecekti.

28 Şubat 2020 Cuma

KÜRESEL ELİTLERİN FORUMU: DAVOS ZİRVESİ 50 YAŞINDA


Cahit UYANIK

Dünya Ekonomik Forumu (WEF), İsviçre Alplerindeki turistik dağ kasabası Davos’ta düzenlediği 50’inci ‘Davos Zirvesi’ toplantısını en az iki hafta önce bitirdi. 21-24 Ocak tarihlerinde "Uyumlu ve Sürdürülebilir Bir Dünyanın Tarafları" ana temasıyla düzenlenen 2020 Davos Zirvesi, çeşitli tv canlı yayınlarının yanı sıra, binlerce radyo, gazete, dergi ve internet sitesi haberinin konusunu oluşturdu. İnsanlar, kendi kaderleri üzerinde etkili önemli isimlerin Davos’taki tespitleri ve geleceğe ait düşüncelerini dikkatle dinlediler. 
 
Peki nedir bu Davos Zirvesi? Neden bu kadar popüler ve cazibeli? Davos, yarım yüzyıldır önde gelen ekonomik, siyasi, akademik, kültürel elitlerin ve entelektüellerin katılarak, dünyanın içinde bulunduğu durum ve geleceğe yönelik tespitlerini dile getirebilmeleri veya bu konulara kafa yoranları dinleyerek bir perspektif edinebilmeleri açısından çok önem verilen bir toplantı.

Dünyanın krem tabakasından isimleri bir araya toplayabilme becerisine sahip olması açısından ‘Davos Zirvesi’nin benzeri yok. Çoğu toplantısı kamuoyuna açık bir şekilde cereyan ederken, medyanın ve dolayısıyla küresel kamuoyunun takibi sağlanabiliyor. Bu yönleriyle belki; dünyada ‘Bir sivil toplum kuruluşunun düzenlediği en popüler toplantı’ olma özelliğini taşıyor.

30 Eylül 2019 Pazartesi

BREXIT-2019: KIYAMET VE KAOS SENARYOLARININ GÖLGESİNDE SON HAMLELER


Cahit UYANIK

18 Ağustos 2019 tarihinde ünlü İngiliz pazar gazetesi Sunday Times’ı açanlar, 10 hafta sonra yaşamaya başlayabilecekleri bir kaosu adeta kağıt üzerinde gözleriyle gördüler. 1821 yılında kurulan, 198 yaşındaki Sunday Times gazetesi; Boris Johnson Başbakan olduktan sonra, hükümetin hazırlattığı “Anlaşmasız Brexit” senaryosunu yayınlamıştı. Belki de Başbakan Johnson’un sarı ve dağınık saçlarına atıfla “Sarı Çekiç Operasyonu” adı verilen senaryoya göre, İngiltere 31 Ekim 2019 tarihinde Avrupa Birliğinden (AB) anlaşma olmadan ayrılırsa, bir dizi önemli krizle boğuşmaya başlayacaktı.

23 Haziran 2016 tarihindeki Brexit referandumunda ‘ayrılık’ yönündeki düşünceyi destekleyen Sunday Times’ın ‘emsali görülmemiş bir sızıntı’ nitelemesiyle yayınladığı İngiltere'yi bekleyen “kaos senaryosu”nda şu ayrıntılar bulunuyordu:
(Ne ilginçtir ki, Sunday Times’ın kız kardeşi olarak bilinen, aynı çatı altında yayınlanan 231 yaşındaki The Times gazetesi ise referandumda tam tersi yönde düşünceyi yani AB’de kalınmasını desteklemişti.)

31 Temmuz 2019 Çarşamba

AMERİKAN DOLARI, KÜRESEL REZERV PARA STATÜSÜNÜ NE ZAMAN KAYBEDEBİLİR?


Cahit UYANIK

Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Çin’den ithalatına ek gümrük vergileri koyarak ticaret savaşını hızlandırdığı geçtiğimiz Haziran ayı başında, uluslararası kredi derecelendirme firması Fitch Ratings CNBC’ye ilginç bir açıklama yaptı. Fitch Ratings analisti James MacCormack, doların zamanla ‘rezerv para’ statüsünü kaybetmesine neden olabilecek faktörler bulunduğunu ifade etti ve bunları “ABD’nin uyguladığı ekonomik yaptırımlar” ile “ticarette korumacı politikalar” olarak açıkladı.

Analist, korumacı politikaların ticaretin Amerika'dan uzaklaşmasına ve ticaret ortaklarının dolar yerine kendi para birimlerini kullanmasına neden olduğunu vurguladı. ABD politikalarının İran ve Rusya gibi ülkeleri dolardan uzaklaştırdığını belirten uzman, Çinli ve Avrupalı politika yapıcıların kendi para birimlerinin rolünü genişletmek için fırsatlar aradığını dile getirdi.

Donald Trump’ın 2017 yılında başkan olmasıyla dünya ekonomisinde hızlanan bu etki-tepki mekanizmasını çok güzel açıklayan MacCormack, sözünü hiç sakınmadan “Doların küresel konumunu kaybetmesi yavaş da olsa gerçekleşiyor. IMF verilerine göre ülkelerin  döviz rezervleri içerisinde doların payı 2001'de yüzde 73 düzeyindeyken, 2018 sonunda yüzde 62´ye düştü. Bunun yanı sıra Dünya Altın Konseyi, merkez bankalarının 2018'de 1971´den beri en yüksek yıllık altın alımını gerçekleştiğini açıkladı. Eğer dolardan diğer para birimlerine ve para birimlerinden altına geçiş trendi devam ederse, dolar rezerv statüsünü kaybedecek ancak bu kademeli biçimde gerçekleşecek. Hala küresel merkez bankalarının değer biriktirmede ilk tercihleri dolar. Paradoksal bir şekilde doların küresel rolünün kaybolmasında asıl neden, ABD'nin kendisinin uyguladığı politikalardır” şeklinde ifadeler kullandı.

17 Temmuz 2019 Çarşamba

JSF-F35 PROJESİ NEDİR? UÇAĞIN ORTA GÖVDESİ ABD VE TÜRKİYE'DE ÜRETİLİYOR

JSF/F-35 Müşterek Taarruz Uçağı, tek pilot ve tek motorlu, beşinci nesil, hava-yer taarruz, keşif, taktik, savunma gibi çok maksatlı, görevleri düşük görünürlük özelliğiyle gerçekleştirebilen bir avcı / savaş uçağıdır.
JSF/F-35 uçakları; Konvansiyonel (Yatay) İniş Kalkış Yapabilen (F-35A / CTOL), Kısa Kalkış - Dikine İniş Yapabilen (F-35B / STOVL) ve Uçak Gemisine İnebilen (F-35C / CV) olmak üzere üç versiyonda üretilmektedir.
Programda Türkiye'nin yanı sıra yer alan diğer katılımcı ülkeler şunlardır: Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, İtalya, Hollanda, Kanada, Avustralya, Norveç ve Danimarka.

Her ülkenin Havacılık ve Savunma Sanayii programa katkı sağlamaktadır. Türk Havacılık ve Uzay Sanayii  bu kapsamda önemli sorumluluklar üstlenmiştir.

Uçağın en karmaşık yapısal bölümlerinden birisi olan "F-35A Orta Gövde" ABD dışında tek kaynak olarak TUSAŞ tarafından üretilmektedir.

TÜRKİYE'NİN F35 PROJESİNDEN ÇIKARILMASI, CAATSA YAPTIRIMLARINDAN BAĞIMSIZ BİR UYGULAMA

ABD Savunma Bakan Vekili Patrick Shanahan tarafından 6 Haziran 2019’da Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’a F35 ve S400 konusunda gönderilen mektup: 


Sayın Bay Bakan,
“Sizi Nisan’da Pentagon’da ağırlamak ve 28 Mayıs’ta beni telefonla aramış olmanız memnuniyet vericiydi. Görüşmelerimize kıymet veriyor ve 6 Nisan 2019 tarihli mektubunuz için teşekkür ediyorum. ABD, ABD-Türkiye diyaloguna ve stratejik ortaklığına büyük değer vermektedir. Ne var ki, Türkiye’nin S-400 sistemleri üzerine eğitim almak için Rusya’ya personel gönderdiğini öğrenmekle hayal kırıklığına uğradık. 

28 Mayıs’taki telefon konuşmamızda da tartıştığımız üzere, eğer Türkiye S-400 tedarik ederse, ülkelerimiz Türkiye’nin F-35 programını sürdürmemesi üzerine bir plan geliştirmek zorundadır. Değerli ilişkimizi sürdürmeyi gözetmekle birlikte, Türkiye S-400 teslimatını kabul ettiği takdirde F-35 almayacaktır. S-400 tutumunuzu değiştirme seçeneğiniz halen bulunmaktadır.

Haziran 2019 Brüksel toplantımız öncesinde, ABD’nin Türkiye’nin 31 Temmuz itibarıyla F-35 programına katılımını askıya almak üzere [planladığı] eylemlerinin bir özetini [mektuba] ekledim. Bu takvim, eğitim gören Türk F-35 öğrencilerinin, tamamı olmasa bile çoğunun, derslerini 31 Temmuz’da ABD’den ayrılmadan önce tamamlamalarına imkân tanıyacaktır. Milli Savunma Bakanlığını da Türk personele Birleşik Devletlerde yeni F-35 eğitim programı başlatmasını önermediğimizi, yakın gelecekte [mevcutların] geri çekilmesini beklediğimizi bildirdik.


(S400 ALMAMIZA RAĞMEN) TRUMP, TÜRKİYE'YE 100 F35 UÇAĞI SATACAK MI?

Trump gerçekten Türkiye'ye 100 F35'ten fazlasını vermeyeceğiz dedi mi biz mi yanlış anladık? Bu konuyla ilgili Haziran ayında iletilen mektupta S400 alırsaniz 31 Temmuz itibariyle F35 projesinden çıkarılacaksınız denilmiş ve parça da üretemeyeceğimiz yazılmiştı. Hangisi doğru?

Trump, barış konuşlanmasi formülüne mi güveniyor da böyle konuşuyor? Yoksa Trump CAATSA yaptırımlarını 6 ay erteleme hakkını mı kullanacak? Ki 6 aylık erteleme Şubat-2020 yani bizim S400'lerin ilkinin kurulumunun biteceği zamana denk geliyor. Trump meseleyi zamana yayıyor bence.

S400 konusundaki en güzel yazılardan biri sanırım cumartesi günü Yılmaz Özdil tarafından yazıldı. "Çehov'un Tüfeği" başlıklı bu yazıyı herkesin okumasını öneririm. Çok karmaşık bir meseleyi nasıl oluyor da bu kadar basit şekilde anlatıyor Sn. Özdil? Örnek alınası...
(TIKLAYINIZ) YILMAZ ÖZDİL-ÇEHOV'UN TÜFEĞİ


(Bu yazı 16 Temmuz 2019 tarihinde Twitter sayfamda yayınlanmıştır)

16 Temmuz 2019 Salı

S400'LERDE 'BARIŞ KONUŞLANMASI' FORMÜLÜ NİSAN-2020'DE TEST EDİLECEK

Cumhurbaşkanı Erdoğan, S400'lerin Nisan-2020'de yerlerine yerleşmiş olacağını söyledi. Bu durumda S400 ile ilgili 'barış konuşlanması' yapılacağı ve radarlarının açılıp açılmayacağı iddialarının doğruluğunun testi gelecek ilkbahara kalmış oldu.

Erdoğan hem Ankara Emniyeti yeni bina açılışı hem de Atatürk Havalimanındaki törende S400'lerin Ruslarla ortak üretileceğini kuvvetle vurguladı. Türkiye savunma sanayi
alımlarında yerli katkı anlamına gelen off-seti hep uyguluyor.

Demek ki 3, 4, 5 veya 6. Parti S400'lerde Türk malı parçalar da olacak. Ortak üretim kararı ABD ile ilişkilerin yakın gelecekte hep soğuk ve mesafeli olacağının işareti. Ayrıca CAATSA yaptırımları da Demoklesin Kılıcı gibi başımızda sallanmaya devam edecek gibi duruyor.
(Bu yazı 15 Temmuz 2019 tarihinde Twitter sayfamda yayınlanmıştır)

12 Temmuz 2019 Cuma

S-400'LER TÜRKİYE'YE GELDİ, ABD'NİN YAPTIRIMLARI NE OLACAK, NE ZAMAN BAŞLAYACAK?

Türkiye Rus yapımı S-400 füze savunma sistemlerini almakta, ABD Kongresi de bu durumda Türkiye’ye yaptırım uygulanmasında ısrarlı. Ankara, Başkan Trump’tan muafiyet beklentisi içinde. Peki Türkiye’ye yaptırım uygulanmasını öngören ve kısa adıyla CAATSA olarak bilinen yasa ne diyor? Türkiye’nin S-400’leri teslim alması halinde sürecin nasıl işlemesi bekleniyor?

Meşhur yasa “CAATSA” ne diyor?
ABD Kongresi’nin Türkiye’ye S-400 füze savunma sistemi alımı sebebiyle yaptırım uygulanması ısrarının arkasında kısa adıyla CAATSA (Amerika’nın Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşı Koyma Yasası) olarak bilinen yasa var.
2 Ağustos 2017’de Başkan Trump’ın imzasıyla yürürlüğe giren CAATSA İran, Kuzey Kore ve Rusya’ya uygulanan yaptırımların da dayanağı.
CAATSA, “Rusya Federasyonu’nun savunma ya da istihbarat sektörleriyle ya da bunlar adına çalışan kurum ve kişilerle önemli düzeyde alışverişte bulunan kişi ve kurumlara yaptırım uygulanmasını" öngörüyor. Türkiye’ye Rus yapımı S-400 füze savunma sistemi sebebiyle yaptırım uygulanmasını öngören madde de bu.
ABD Başkanı Trump yasa gereği 70 sayfalık CAATSA metninde listelenen 12 yaptırım kaleminden en az beşini seçmek zorunda. Bu kalemler şöyle sıralanıyor:
(Tıklayın) S-400'LER TÜRKİYE'YE İŞTE BÖYLE GELDİ

15 Nisan 2019 Pazartesi

AB-JAPONYA EKONOMİ ANLAŞMASI, TÜRKİYE'YE DE YENİ UFUKLAR AÇABİLİR



Cahit UYANIK

Şubat ayı başında dünya ekonomisinde gözler, ABD ve Çin arasındaki ticaret müzakereleri ile İngiltere’de Brexit’in nasıl gerçekleşeceğine çevrilmişti. Her iki meselede de uzlaşma umudu pek görünmezken önemli bir anlaşma yürürlüğe girdi: Avrupa Birliği (AB)-Japonya Ekonomik Ortaklık Anlaşması.

Bu anlaşma dünyanın en büyük ekonomilerinden AB ve Japonya’nın kurallara dayanan, adil ticaret için atmış oldukları önemli bir adımdı. Anlaşmanın dünya ekonomisinde korumacılık eğilimlerinin hız kazandığı bir dönemde gerçekleşmesi önemini daha artırdı. Anlaşma, Türkiye açısından da ilginç ve önemli sonuçlara yol açabilir. Bir tesadüf müdür bilinmez; Türkiye de, Japonya ile serbest ticaret anlaşması imzalamak için adeta gün sayıyor.

AB-Japonya Ekonomik Ortaklık Anlaşması görüşmeleri 2013 yılında başladı ama hız verilmesi; dış ticarette korumacılığı savunan ABD Başkanı Donald Trump’ın göreve geldiği 2017 yılında oldu. Öyle ki, dünya ekonomisinin bu iki önemli lokomotifi 6 ay görüşüp, 2017 yılı sonunda tamamen anlaşmaya vardıklarını ilan ettiler. Onay süreçlerini tamamlayıp, anlaşmayı 2019 yılı başında hayata geçirdiler. Böylece anlaşma yürürlüğe girdiğinde, dünya GSYH'sinin yaklaşık yüzde 28,5’ine sahip dünyanın en büyük 2'inci ve 4'üncü ekonomisi arasında, 635 milyon nüfuslu bir serbest ticaret alanı tesis edilmiş oldu.

4 Nisan 2019 Perşembe

IMF, STAND BY'DAN SONRA TÜRKİYE'YE İŞSİZLİĞE ÇÖZÜM VE KALICI MALİ DENGE İÇİN NELER ÖNERMİŞTİ?


IMF, TÜRKİYE'Yİ EN SON HANGİ KONULARDA UYARDI?

2008 yılında stand by anlaşmasını bitiren ve yeni bir anlaşma yapmayan Türkiye'ye IMF, ekonominin sağlığı için 2010 yılında iki önemli öneride bulunmuştu. 1) Mali açıkları ekonomik aktivite ile ilişkilendiren 'mali kural'a yönelik bir kanun çıkarılması 2) İşsizlikle mücadeleye yönelik bir takım önlemler alınması... Bu yazıda stand by sonrası IMF-Türkiye ilişkileri ile 2 önerinin ayrıntıları yer alıyor.   

Cahit UYANIK

Türkiye, bu yılın ilkbahar aylarında Uluslararası Para Fonu (IMF) ile bir stand by anlaşması imzalamayacağını 'resmen' açıklamıştı. Ancak bu, IMF ile ilişkilerimizin tamamen bitirilmesi anlamına gelmiyor. Çünkü Türkiye, IMF'nin en eski ortaklarından birisi. Ortaklık ilişkisi, 1947 yılından bu yana sürüyor. IMF, geçen mayıs ayında Türkiye'ye bir heyet göndererek "4. madde konsültasyonu" denilen bir faaliyet gerçekleştirdi ve incelemesinin ardından bir ön açıklama yaptı. 

Bu yazımızda önce, 4. madde konsültasyonunun ne anlama geldiğini açıklayacağız. Çünkü büyük bir aksilik olmazsa, bundan sonra Türkiye ile IMF arasındaki ilişkiler bu yolla sürüp gidecek. Daha sonra da, 4. madde incelemeleri ile ilgili ön raporun ayrıntılarını aktaracağız. Buna ön rapor veya ön değerlendirme diyoruz; çünkü Türkiye'de inceleme yapan heyet daha geniş bir raporu IMF İcra Direktörleri Kurulu'na sunuyor. Kurul da bu raporu görüşerek, üyesi olan Türkiye'nin son ekonomik durumunu dünyaya resmen ilan ediyor.