28 Şubat 2020 Cuma

KÜRESEL ELİTLERİN FORUMU: DAVOS ZİRVESİ 50 YAŞINDA


Cahit UYANIK

Dünya Ekonomik Forumu (WEF), İsviçre Alplerindeki turistik dağ kasabası Davos’ta düzenlediği 50’inci ‘Davos Zirvesi’ toplantısını en az iki hafta önce bitirdi. 21-24 Ocak tarihlerinde "Uyumlu ve Sürdürülebilir Bir Dünyanın Tarafları" ana temasıyla düzenlenen 2020 Davos Zirvesi, çeşitli tv canlı yayınlarının yanı sıra, binlerce radyo, gazete, dergi ve internet sitesi haberinin konusunu oluşturdu. İnsanlar, kendi kaderleri üzerinde etkili önemli isimlerin Davos’taki tespitleri ve geleceğe ait düşüncelerini dikkatle dinlediler. 
 
Peki nedir bu Davos Zirvesi? Neden bu kadar popüler ve cazibeli? Davos, yarım yüzyıldır önde gelen ekonomik, siyasi, akademik, kültürel elitlerin ve entelektüellerin katılarak, dünyanın içinde bulunduğu durum ve geleceğe yönelik tespitlerini dile getirebilmeleri veya bu konulara kafa yoranları dinleyerek bir perspektif edinebilmeleri açısından çok önem verilen bir toplantı.

Dünyanın krem tabakasından isimleri bir araya toplayabilme becerisine sahip olması açısından ‘Davos Zirvesi’nin benzeri yok. Çoğu toplantısı kamuoyuna açık bir şekilde cereyan ederken, medyanın ve dolayısıyla küresel kamuoyunun takibi sağlanabiliyor. Bu yönleriyle belki; dünyada ‘Bir sivil toplum kuruluşunun düzenlediği en popüler toplantı’ olma özelliğini taşıyor.

Ayrıca Davos Zirvesi’ni düzenleyen WEF’in hazırlayarak açıkladığı ekonomiye ilişkin raporlar; karar alıcılar (siyasetçiler, üst düzey bürokratlar, iş insanları, şirket CEO’ları vb.) ekonomi araştırmacıları ve ekonomi medyasının büyük önem verdiği ve faydalandığı çalışmalar olarak biliniyor. Çünkü bu raporlar 50 yıllık istikrarlı bir geçmişi olan uluslararası etkinliğe sahip bir sivil toplum kuruluşunun; giderek karmaşıklaşan ve belirsizliğin daha fazla egemen olduğu dünya ekonomisine ilişkin önemli tespit ve öngörülerini içeriyor. Davos Zirvesi, çatışan ve sorunlu tarafları fiziken aynı mekanlarda bir araya getirebildiği için, birçok diyalog ve uzlaşma girişimine sahne olabiliyor ki; bu tip buluşmaların atmosferine ise -artık literatüre girdiği şekilde- ‘Davos Ruhu’ deniliyor.

WEF, Davos Zirvesi veya Davos Forumu… Adına ne derseniz deyin; kurucusu Klaus Schwab ile özdeşleşmiş durumda. Bir mühendis ve işletme profesörü olan Schwab, 1971’de (Avrupalı ​​firmaların ABD yönetim uygulamalarını nasıl yakalayabileceklerine odaklanıldığı için) bu toplantıyı başlatırken ‘Avrupa Yönetim Forumu (EMF)’ olarak adlandırmıştı. Her yıl Ocak ayında düzenlenen Davos Forumunun kaderi 1973 yılında değişti veya değişmek zorunda kaldı. 1973'te Bretton Woods sabit döviz kuru mekanizmasının terk edilmesi, Arap-İsrail Savaşı ve peşinden dünyayı etkisi altına alan Petrol Şoku gibi olaylar Davos Forumunun odağını  işletme yönetiminden ekonomik ve sosyal konulara doğru genişletti. Böylece siyasi liderler, ilk kez Ocak-1974'te Davos'a davet edildi.

İlgi büyüyünce EMF, 1976 yılında dünyanın önde gelen 1.000 şirketi için bir üyelik sistemi başlattı. Davos Forumu, Çin'deki ekonomik kalkınma komisyonlarıyla ortaklık kurarak bu ülkedeki ekonomik reform politikalarını teşvik eden ilk sivil toplum kuruluşuydu. Tüm dünyada organize ettiği bölgesel toplantılar da Forumun faaliyetlerine eklenirken, 1979'da ‘Küresel Rekabet Edebilirlik Raporu'nu yayınlaması, EMF’in bir bilgi merkezi haline gelmesini sağladı. 1987 yılında Avrupa Yönetim Forumu isim değiştirerek ‘Dünya Ekonomik Forumu’ oldu ve vizyonunu bir ‘diyalog platformu’ sunmayı da içerecek şekilde genişletmeye çalıştı.

Bu dönemde Davos Forumu, Yunanistan ve Türkiye'nin 1988 yılında imzaladığı Davos Bildirgesi ile dünyada büyük ilgi uyandırdı. Çünkü o günlerde Yunanistan’ın Ege’de petrol arama çalışmalarına Türkiye ‘Hora’ adlı araştırma ve sondaj gemisinin sismik çalışmaları ile cevap vermiş ve iki ülke savaşın eşiğine gelmişti. ‘Davos Ruhu’ çerçevesinde Türkiye Başbakanı Turgut Özal ile Yunanistan Başbakanı Andreas Papandreu arasındaki görüşmeden çıkan Davos Bildirgesi, savaş ihtimalini ortadan kaldırmıştı. Hemen ertesi yıl ise 1989 yılında; Kuzey ve Güney Kore Davos'ta ilk kez bakanlık düzeyinde toplantılar yaptı. Aynı yıl daha büyük bir olay yaşandı ve Doğu Almanya Başbakanı Hans Modrow ve Alman Şansölyesi Helmut Kohl, Alman birleşmesini görüşmek üzere bir araya geldi. Bu görüşmenin ardından olaylar öyle gelişti ki; Batı'da yıllarca "Utanç Duvarı" (Schandmauer) olarak da anılan Berlin Duvarı 9 Kasım 1989'da yıkıldı. İki Almanya ise 1991’de birleşti.

İşte 50. yılını kutlarken WEF toplantılarında gerçekleşen önemli olaylar, bu yıl toplantıların yapılacağı kongre merkezinin duvarlarına işlendi. Böylece WEF’in tarihi kronolojisi oluşturulurken Özal-Papandreu görüşmesinin fotoğrafları ve Davos Bildirgesinin içeriği, iki Almanya'nın birleşme protokolü, Filistin-İsrail barış görüşmeleri ile aynı şekilde duvarlarda sergilendi. Böylesi birçok uzlaşı görüşmesine sahne olan, dünyanın değişik ülkelerinde bölgesel toplantılar düzenleyen, önemli ekonomik raporlar açıklayan WEF’te halen 700’den fazla kişi çalışıyor. Genel merkezi İsviçre'nin Cenevre kentinde olan WEF’in; ABD’de New York ve San Francisco, Çin’de Pekin ve Japonya’da Tokyo şehirlerinde ofisleri bulunuyor. WEF, 2015 yılından bu yana resmi olarak ‘uluslararası kuruluş’ olarak kabul ediliyor ve artık kamu-özel sektör işbirliği için küresel bir platform olarak da tanımlanıyor.

Türkiye’nin önde gelen danışmanlık şirketlerinden, Yılmaz Argüden’in kurucusu olduğu ARGE Danışmanlık, Davos Forumu ile ilgili değerlendirmesinde şu görüşleri dile getiriyor:

“Dünyada her sektörde önemli şirketlerin başkanlarını veya devlet adamlarını veya farklı bilim alanlarındaki uzmanları bir araya getiren birçok toplantı var. Ancak bu kadar çok farklı sektörden ve dünyanın dört bir köşesinden karar vericileri ve gündem oluşturanları hep birlikte bir araya getiren Davos toplantıları, hem katılımcılarının nitelikleri ve çeşitliliği açısından, hem de ‘Ülkeler, şirketler ya da bireyler dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek için hangi ana eylemde bulunması gerekir?’ sorusuna odaklanması açısından kendisini ayrıştırdı. Çünkü dünyada konular ve sorunlar küresel bir nitelik kazandıkça, onların çözümleri de farklı aktörlerin katılımını ve farklı bakış açılarının değerlendirilmesini gerektiriyordu. Böylesi zengin bir katılım ise ancak Davos’ta sağlanıyordu. Üstelik farklı sektörlerden ve bilim alanlarından insanların bir araya gelmeleri yenilikçi yaklaşımların oluşturulmasına, ‘en iyilerle kıyaslamaların’ yapılmasına ve kurumların liderlerinin kurumsal zırhlarından arındırılmış bir şekilde yeni fikirleri test edebilmelerine olanak sağlıyordu.”

Davos Forumu, sendikalar vb. kitlesel emek örgütlenmeleri ile muhalif akademisyenler tarafından sıkça eleştirildi. Küreselleşmenin en yoğun şekilde tartışıldığı 1990 ve 2000’li yılların başında uluslararası şirketlere ve küreselleşme şampiyonlarına zemin sağlamakla eleştirilen WEF’le aynı günlerde yani her Ocak ayında Dünya Sosyal Forumu (WSF) toplantıları düzenlenmişti. Bu toplantılarda küreselleşme karşıtı örgüt ve uzmanlar düşüncelerini dile getirmiş, ormanlarının yakıldığı Amazon Yerlilerinden, hakları yenilen altın ve kömür madeni işçilerine kadar geniş yelpazedeki toplumsal kesimler çeşitli etkinlikler düzenlemişti.

Ancak 2008 yılında küreselleşme sebebiyle dünyanın büyük bir krize girmesi ve küreselleşme karşıtı akımların en gelişmiş ülkelerde bile güçlenmesiyle WSF unutuldu gitti. Davos toplantıları  Microsoft’un kurucusu Bill Gates’in 2008 yılında, küresel ekonomik krizden 9 ay önce “İnsancıl Kapitalizmi kurmalıyız” çıkışına da sahne olmuştu. Nitekim dünyada küreselleşmeye en güçlü itirazlardan birini seslendirerek 2016 yılında ABD Başkanı seçilen Donald Trump da, WEF’in müdavimleri arasında bulunuyor. Trump, -kendi ülkesinin çıkarları yönünden olsa da- Davos toplantılarında küreselleşmeye en ağır eleştirileri yöneltiyor. Davos, iki yıldır ise iklim değişikliği konusunda acilen bir şeyler yapılması gerektiğini söyleyen 15-16 yaşındaki Greta Thunberg’i de misafir ediyor ve dinliyor.

Davos Zirvesi, rakımı 1.561 olan bir kasabada düzenlendiği ve dünyanın en önde gelen 3.000 kişisini bir araya getirdiği için zaman zaman Yunan mitolojisindeki tanrıların yaşadığı Olympos  Dağı’na da benzetiliyor. Çünkü Antik Çağ’da insanlar, tanrıların 2.917 metre yüksekliğe sahip Olympos’ta yaşadığına ve kendi kaderlerini tayin ettiğine inanıyordu. Olympos-Davos kıyaslamasını yapanlar “Aslında hiçbir şey değişmedi. Davos’ta düzenlenen toplantı modern çağın tanrılarının, beyin fırtınası adı altında kaderimizi belirlemesinden başka bir şey değil” değerlendirmesini dile getiriyorlar. Bu değerlendirme doğru mu, yanlış mı, yoksa gerçek başka bir şey mi? İşte onu bulmak da size kalıyor.
(Bu yazı Diplomatik Gözlem Dergisinin Şubat-2020 tarihli sayısında yayınlanmıştır.) 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder