17 Kasım 2021 Çarşamba

DOLARIN BAŞIBOŞ BIRAKILMASI, JAPON YENİ, İTALYAN LİRETİ VE PİRUS ZAFERİ

"Acaba Japonya 114 yen olan dolar kurunu göstererek kendi ekonomisini değerlendiriyor mu? Acaba Japon ekonomisi yahu nasıl başarısız bir ekonomiyiz diyerek 114 lira olan Yen, Dolar kurunu değerlendiriyor mu?"

(AK Parti Grup Başkanvekili  Cahit Özkan)

Arkadaşlar bu lafın neresinden tutsan elinizde kalır. Dünyada düşük kur politikası uygulayarak, -ABD ve AB ekonomilerinin de açık desteği ile- başarılı olan iki örnek vardır. Japonya ve İtalya.

Japonya, İkinci Dünya Savaşı sonrasında bir tür ABD Mandası ile büyük bir sanayileşme çabası gösterip başarılı olmuştur. 1970'lerden itibaren dünyaya en yenilikçi ve en kaliteli Japon mallarını satmıştır. Bu satışlarda en büyük desteği ise düşük kuru olmuştur gerçekten... Yani Japon malları dış ülkeler için ucuz ve kaliteli olagelmiştir. İkinci Dünya Savaşı bittiğinde 1 dolar 350 yendi. Aradan geçen sürede Japon yeni dolara karşı 2/3 oranında değer kazanmıştır. Keşke bizim TL'miz de dolar karşısında aynı oranda değer kazansaydı. Üstelik 2005 yılında paramızdan 6 sıfır attık. Atmasaydık bugün kurumuz 1 dolar= 10 milyon 600 bin Tl olurdu; 10,6 Tl değil. Yani Türkiye ve Tl ile Japonya ve yeni karşılaştırmak abesle iştigaldir. Çünkü Japonlar paralarıyla mutludurlar. Hatta Japon yeni dünya finans piyasalarında altına eşit tutularak güvenli liman olarak bilinmektedir. Bizde ise parasını alan yabancılar son 2 yılda arkalarına bakmadan kaçmaktadır.


İtalya'ya gelince... İtalya'nın euroya geçmeden önceki para birimi de dolar karşısında 100'lü rakamları içeren liret'ti... Savaş sonrasında İtalya'ya bazı istisnalar hariç turizm ve sanayi devleti rolü biçildi. İtalya ABD'nin yönlendirmesiyle ucuz ve kaliteli mallarını Avrupa pazarına sattı. İtalya'nın parasını düşük tutması, turistler için bir ucuzluk cenneti olması demekti. Her yıl onlarca  milyon turist ağırladılar. Öyle ki bazı Amerikalılar çok ucuz olduğu için bu ülkeye kökten yerleştiler. Türkiye de, 1970'li yıllarda kendisine "1990'lı yıllarda 1970'lerin İtalyası olabilme hedefi"ni belirlemişti. Pek başarılı olduğumuz söylenemez. Halen İtalya'ya yılda 65 milyon turist geliyor. 20 yıl önce euroya geçmesine rağmen... Bu sanayi+turizm yapısı, İtalya'nın ekonomisinde çok önemli bir yer tutuyor. İtalya'da euroya geçişten sonra ciddi ekonomik sorunlar yaşandığını ve hala çözülemediğini de belirtmeliyim. Belki içlerinden "keşke lirete dönebilsek" diyorlardır.

Peki Ak Parti'nin bu kadar yüksek devalüasyonla yapmaya çalıştığı nedir? Doların böyle kontrolsüz dalgalanmaya bırakılmasının kitaptaki adı " kur savaşı" dır. Mal ve hizmetleri ucuzlatarak yani  kuru düşük tutarak ihracat vd. döviz gelirlerini artırmak... Ancak bu politikayı bilinçsiz ve hedefi belirsiz bir şekilde sürdürmektedir. Kur savaşına başvuran ekonomilerin kısa vadede döviz dengesini düzeltse de uzun vadede ciddi zararlar göreceği bilinmektedir. Japonya ve İtalya, sırasıyla ABD ve ABD-AB desteği ile düşük kur politikasında başarılı olmuştu. Oysa ABD ve AB, Çin ile birlikte bizi rakip görmektedir. Bu konulara belki daha sonra ayrıntılı girebiliriz.  Sonuçta Ak Parti'nin giriştiği 'kur savaşı' bizim için olsa olsa Pirus Zaferi getirir. Zaten gidişat da bu yöndedir.

(Bu yazı 17 Kasım 2021 tarihinde Facebook sayfamda yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder