Cahit UYANIK
Türkiye'nin yakın ve uzak geleceğini doğrudan etkileyecek iki önemli tartışma aynı anda yaşanıyor. Bunlardan birincisi Türkiye'nin 2004 sonunda IMF ile yeni anlaşma yapıp yapmayacağı... Daha 5'inci Gözden Geçirmenin şartlarını yerine getirmemiş ve reel faizleri yüzde 25'lerden aşağıya çekememiş olan hükümetin bu konuyu açmasını 'idealizm' olarak nitelemekte fayda var.
Türkiye'nin bu kadar yüksek reel faizlerle borç yükünü taşıyamayacağını artık cümle alem biliyor. Hazine Müsteşarlığının baz senaryosunda bile 2005 yılı için reel faiz yüzde 17-18 düzeyinde iken IMF'yi tartışmanın ne manası var? İş dünyasının en etkili sivil toplum örgütü TÜSİAD'a göre ise IMF anlaşması 2006'ya kadar uzatılmalı. TÜSİAD da bu konuda hatalı. Daha IMF ile anlaşmanın bitmesine 18 ay varken 2006 yılını telaffuz etmek acelecilik.
Bu ortamda 2004 yılı sonunda Türkiye'nin AB ile tam üyelik müzakeresi için masaya oturacağını hatırlatalım. Madem ki müzakereye oturmadan önce AB'ye yönelik hukuk ve hukuki düzenlemelerin uygulaması gibi kriterleri yerine getireceğiz; o zaman masada ne konuşacağız? Elbetteki ekonomi.