18 Eylül 2025 Perşembe

GÜMRÜK BİRLİĞİNE RAMAK KALA... KOSGEB, KOBİ'LERİ AB İLE REKABETIN OLUMSUZ ETKİLERİNDEN KORUMA PLANI AÇIKLADI

Sanayi / KOBİ'ler

KOSGEB, 'KÜÇÜKLERİ KORUMA PLANI'NI AÇIKLADI 

KOSGEB, AB ile başlayacak Gümrük Birliğinden olumsuz etkilenmemeleri için KOBİ'ere ayrı bir koruma politikası geliştirilmesini önerdi.

Cahit UYANIK 

Türkiye, Avrupa Birliği (AB) ile nihayet Gümrük Birliğine gidiyor. 1 Ocak 1996 Pazartesinden itibaren yıllar süren uğraş bitecek ve yeni bir mücadeleye yelken açılacak. Artık başlayıp başlamayacağını değil Gümrük Birliği uygulamasının gündelik yaşantımıza ve genel olarak ekonomimize etkilerini tartışacağız. 

Ancak Türkiye'de hemen herkesi endişeye sevk eden konuların başında Gümrük Birliğine gidildiğinde KOBİ'lerin hiç alışık olmadıkları dış rekabet şartlarında başarılı olup olamayacakları geliyor. Dile kolay, Türkiye'deki işletmelerin yüzde 95'ini KOBİ'ler oluşturuyor. Bu haliyle KOBİ'ler, önemli bir istihdam, sınai tüketim, ara malı ve yan sanayi üreticisi konumunda bulunuyor. Kimse Gümrük  Birliği sonrasında küçük sanayi sitelerinde kapısına kilit vurulmuş yüzlerce, binlerce işletme; sokakları işsizlerle dolu bir ülke görmek istemiyor. 

En yeni araştırma 

Peki Türkiye'deki KOBİ'lerin Gümrük Birliğine hazır olup olmadığını, hazır değillerse neler yapılması gerektiğini derleyen bir araştırma yok mu? Elbette onlarcası var. Ancak bunlar içinde en yenisi ve en uzman kuruluş tarafından hazırlananı muteber olmalı. Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığından (KOSGEB) Ayşe Ege, Şule Eğitim ve Ufuk Acar'ın araştırması bu sorulara AB ile en son imzalanan 6 Mart Belgesini esas alarak ışık tutmaya çalışıyor. 'AB ile Gümrük Birliği, Muhtemel Etkiler, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler' adını taşıyan araştırmadan çıkan ana mesaj şu: 'Hassas ürünlerin içinde bulunduğu sektörler ve imalat sanayisinin diğer kolları ciddi bir koruma altına alınmalıdır. Özellikle imalat sanayisinde, KOBİ'ler için ayrı bir koruma politikası geliştirilmelidir'.

Ayrı bir koruma politikası kapsamına alınması gereken ve KOBİ'lerin çoğunlukta olduğu sektör veya alt sektörler de araştırmada tanımlandı. KOSGEB'in Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) verilerine dayanarak yaptığı belirlemelere göre, Türkiye'de KOBİ'lerin ve istihdamın yoğunlaştığı bu sektörler şöyle sıralanıyor:

"Dokumacılık, Giyim eşyası, Deri, Dokuma sanayisi, Ayakkabı dışı ayak giyim eşyası, Deri benzeri maddeler, Kürk, Ayakkabı, Metal eşya, Makine-Teçhizat, İlmi ve mesleki ölçme aletleri sanayisi, Elektrikli makine ve aygıtlar sanayisi, Taşıt araçları yan sanayisi, Mesleki ve ilmi aletler sanayisi, Gıda, İçki, Tütün, Orman ürünleri, Mobilya sanayileri."

Göz bebeğimiz tekstil sektörü nasıl etkilenebilir?

AB, geçen hafta Türkiye'ye uyguladığı kotaları kaldırdığını 'resmen' açıkladı. Bu sebeple Gümrük Birliği başladığında Türkiye'nin ihracat artışı açısından en fazla umut bağladığı sektörlerin başında tekstil geliyor.  Tekstil, ağırlıklı olarak KOBİ'lerin toplaştığı veya KOBİ'lerin taşeron olarak çalıştığı bir sektör... Araştırmaya göre Türk tekstil firmalarının Gümrük Birliği sonrasında nasıl bir tavır takınması gerektiği, artık AB'nin genel politikalarıyla da doğrudan bağlantılı. Çünkü AB, dünyada oluşan hızlı rekabet ortamı nedeniyle 'geleneksel sektör' olarak bilinen tekstil, gemi yapımı ve demir-çelik sektörlerinde tek taraflı tedbirler alıyor.

Bu sektörlerin modernizasyonunda 'Avrupa İçin Sanayi Teknolojilerinde Temel Araştırmalar Projesi'ni yürütüyor. Önemli sübvansiyonların verildiği projenin maliyeti AB Bütçesinden karşılanıyor. AB modernize ettiği yeni tekstil makinelerini ise her 7-10 yılda bir dış piyasaya sürüyor. Böylece AB tekstil teknolojisi üreten bir konuma doğru gidiyor. Türkiye ise tam bu noktada tekstil teknolojisi açısından 'geri' durumda bulunuyor. Türkiye'de pamuklu iplik üretiminde motorlu üretimin payı yüzde 21, AB'de ise yüzde 45 düzeyinde seyrediyor. Öte yandan AB'nin makine satışına ilişkin bu politikası nedeniyle tüm dünyada hızlı bir modernleşme furyası yaşanıyor. 

KOSGEB araştırmasına göre Türkiye'nin özellikle dokumada mekiksiz tezgah, yünlü dokuma sektörü makineleri, konfeksiyon, boya, baskı, terbiye makinelerinde hayli eski bir teknolojisi var. Ancak sentetik lif ve iplik, örme makineleri, suni sentetik ve ipekli iplikteki makine parkı nispeten yeni durumda... Araştırma sonuçlarına göre Türkiye'nin uzun vadede tekstil sektöründe tutunabilmesi için 'Tekstil makineleri üreten' bir konuma gelmesi gerekli. Makine sanayimiz bu alanda halen dikiş makinesi, tekstil boyama, yıkama, ütüleme, baskı ve terbiye makineleri üretebiliyor. 

Tekstil makinelerinin modernizasyonu için kullanılmış makine ithalatı ise 'geçici bir çözüm' olarak kabul ediliyor. Araştırmaya göre Türkiye'deki konfeksiyon sektörü işyeri sayısında son yıllarda önemli ölçüde azalma da var. İşte bu sorunlar çözülmediği taktirde tekstil sektörünü büyük bir kriz bekliyor. KOSGEB araştırmasında çözüm için tekstil ve konfeksiyon sektöründe 'Yüksek teknolojili makinelerin kullanımı ile emek-yoğun sanayi yapısının iyi bir karışımının sağlanması' öneriliyor.

Akreditasyon, devlete düşen ciddi bir görev

Araştırmada KOBİ'lerin AB ülkelerine mal satabilmeleri için Yeni Yaklaşım Direktiflerinde belirtilen standartlarda üretim yapmaları gerektiğine vurgu yapılıyor. Bu, AB standartlarının çok iyi bilinmesinin yanı sıra standartlara uygunluk denetimi yapan kuruluş ve laboratuvarlarla iyi bir işbirliğine gidilmesini de beraberinde getiriyor. Devletin bu noktada AB ülkelerinde olduğu gibi test ve belgelendirmeye yasal bir çerçeve kazandırmak için Milli Akreditasyon Konseyini (MAK) kurması gerekiyor. Türkiye tıpkı bazı sektörlere tanınan 5 yıllık geçiş süreci gibi MAK'in kuruluşu sonrasında da benzeri bir geçiş süreci yaşayacak. Ancak MAK oluşup uygunluk denetimi yapmaya başlamadan bazı ürünlerin AB pazarına girmesi mümkün görünmüyor. AB pazarında ve AB'ye mal satmak isteyen ülkelerde teknik standart ve belgelendirmenin koşulları konusunda işletmelere en temel bilgileri veren bazı taşeron firmalar var. Devletin Türk KOBİ'lerinin bu taşeronluk pazarına nasıl ulaşılacağı konusunda da bazı bilgilendirici ve uyarıcı çalışmalar yapması gerekli görülüyor.

KOSGEB'in Koruma Planı Neleri Kapsıyor?

Makro Tedbirler: Yatırımcı döviz kuru, enflasyon oranı, faiz hadleri konusunda önemli ölçüde sapma göstermeyen kısa, orta ve uzun vadeli tahminler yapabilmeli. İç borç politikası sermayeyi kısa vadeli rantlara yönlendiriyor. Sermayenin üretim ekonomisine kaydırılması yönünde tedbirler acilen alınmalı.

Sektörel Tedbirler: Geleneksel sanayi sektörlerinde (Gemi sanayisi, tekstil, demir-çelik) yapısal düzenlemeler gerçekleşinceye kadar GATT Anlaşmasının 19. maddesine göre koruma amaçlı tek taraflı tedbirler alınmalı. Tezgah yenileme ve modernizasyon projeleri devreye girmeli. KOBİ'lerin firma birleşmelerine gitmesini teşvik için vergi, SSK gibi ödemeler konusunda özendirici düzenlemeler yapılmalı. Birleşmeler öncelikle dokuma, giyim ve ayakkabı sektörlerinden başlatılmalı. 

AB'de olduğu gibi; ham madde alımı, nihai ürün pazarlama, reklam, piyasa araştırması konularındaki kooperatifleşmeler teşvik edilmeli. İmalat sanayisindeki işletmelerin yan sanayi ile ilişkileri geliştirilmeli. Girişimcilere üretim yöntemleri, özkaynak, ücretler, pazarlama, ürünlere yenilik getirme, hukuk ve ekonomi konularında eğitim verilmeli. MAK bir an önce kurularak  KOBİ'lere akreditasyon konusunda bazı destekler sağlanmalı. AB'de sübvanse edilmiş tüketici kredileriyle gerçekleşen turizm hareketleri tekrar AB ülkelerine (İtalya, İspanya, Yunanistan, Fransa) yönelmekte... Bu potansiyeli Türkiye'ye çekecek önlemler alınmalı. 

İşletme İçi Tedbirler: İşletmeler genel ekonomiden kaynaklanan nüfus, GSYİH büyümesi, satın alma gücü, tüketim kalıpları, enflasyon, sektördeki rakip firma sayısı, rakiplerin ürün kalitesi gibi değişkenlerin etkisi altında bulunuyor. Firmalara yeni bir yatırım yaparken danışmanlık hizmeti verecek alt yapının kurulması şart. Bu çerçevede işletmelere pazar bilgileri, teknik bilgiler (kuruluş yeri, teknoloji, kapasite, işçi sayısı, stok kontrolü vb.) finansman, maliyet muhasebesi konularında bilgiler verilmeli.

Finansmana Yönelik Tedbirler: İmalat sanayisinde AB'de verilen devlet yardımlarının aynısının sağlanması gerekir. Özellikle KOBİ'ler açısından sermaye birikimi yaratmak için yeni vergi düzenlemeleri şart. KOBİ'lerin özsermaye temin edebilmesi için ikincil piyasaların (OTC-Over the Counter) ve Risk Sermayesi Yatırım Ortaklığı A.Ş. kurulmalı. Ayrıca kredi garanti fonu, leasing, factoring, düşük faizli kredi temini gibi ek imkanlar da yaratılmalı.

(Bu haber haftalık İntermedya Ekonomi dergisinin 31 Aralık 1995-06 Ocak 1996 tarihli, Yıl: 2, Sayı: 48'de yayınlanmıştır.)













 
























Hiç yorum yok:

Yorum Gönder