Cahit UYANIK
Geçen hafta Avrupa Birliği (AB) İlerleme Raporunu yayınladı. Raporun en ilgi çekici bölümü kuşkusuz Kıbrıs Sorunu ile ilgili olanıydı. AB'nin KKTC'deki seçimlere 40 gün kala bu raporda çok açık tavır alması kafaları iyice karıştırdı. Çünkü KKTC'de içinde AB sözcüğü geçen Çözüm ve Avrupa Birliği Partisi (ÇABP) bile var. Türkiye'de böyle bir parti kurulsa acaba kaderi ne olurdu? Daha kurulmadan "Türkiye'yi sömürge yaptırmak istiyor" diye ya kapatılır ya da çok ağır bir şekilde 'ulusal kimliğe sahip olmamakla' eleştirilirdi.
Bu partinin AB ve özellikle Yunanistan'la yakın ilişkiler içinde bulunduğu ileri sürülüyor. Söylemleri dikkatle takip edilse de halk arasındaki desteği şüpheli. Çünkü KKTC'nin neresine gidilirse gidilsin Başbakan Derviş Eroğlu'nun Ulusal Birlik Partisi (UBP) daha örgütlü bir görünüm veriyor.
KKTC'de seçimler 14 Aralık'ta yapılacak. Bu seçimlerin hemen öncesinde 15 Kasım'da ise Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Ada'yı ziyaret edecek. Henüz kesinleşmese de Erdoğan'ın iktidar ve muhalefet partileri ile görüşeceği belirtiliyor.
Bundan yaklaşık 1 ay önce KKTC'de bulunuyorduk. Orada ilginç bir değerlendirme kulağımıza gelmişti. Adalılar "İlk kez Türkiye Hükümetinin içinde olmadığı ve müdahale etmediği bir seçim yapacağız. AKP'nin bu tavrını olumlu buluyoruz. Kendi kaderimizi kendimiz belirlemeliyiz" diyordu. Erdoğan'ın son zamanlardaki demeçlerinde Kıbrıs'ta geleneksel politikaya giderek yaklaştığı görülüyor. Erdoğan'ın bu gezi sırasında vereceği mesajlar bakalım seçimlerin gidişatına bir müdahale olarak algılanacak mı?