![]() |
GÜNIŞIĞI YASASI VE YARASALAR
Cahit UYANIK
Geçen hafta sonuna doğru gazetelerde ilginç bir haber yer aldı. Eğer yazılanlara inanmak gerekirse, Türkiye'de 1998 yılında 'Günışığı Yasaları' çıkarılacaktı. Yani idare, iş ve işlemlerini tamamen şeffaf yürütecek; her vatandaşa da devlet sırları hariç istediği bilgiler anında verilebilecekti. Bu haberi okuyunca kahkahalarla güldüm. Daha bir kaç gün önce bürokratlara "Sakın ha gazetecilere konuşmayın" genelgesi yayınlatan bu hükümet ve Başbakan Mesut Yılmaz değildi herhalde... Hani balık kavağa çıkıp da bir Günışığı Yasamız olursa, tarihin en eski 'bilgi avcılığı' mesleği gazeteciliğin Türkiye'deki naçizane temsilcileri olarak o günü bayram ilan etmemiz gerekir.
Bu alaycı üsluptan da anlayabileceğiniz gibi ben böyle bir yasanın çıkacağına milyonda bir ihtimal bile vermiyorum. Hadi ben yanıldım ve böyle bir yasa çıktı; uygulanacağına inanmıyorum. Türkiye'deki seçkinci bürokrat kadrolar ile aç gözlü ve denetimden hoşlanmayan politikacıların gizli ittifakı sürdükçe yine bir yolu bulunup 'bilgi cimriliği' sürdürülecektir. Çünkü Türkiye'de bilgi demek dünyanın aksine özgürlük değil, sorumluluk ve başkalarına haksız yere üstünlük sağlayan bir güç demektir. Bilgi insanlara, aynen devlet malı gibi zimmetlenir. Zimmetlenen bilgi başka bir yerden duyulursa veya okunursa, 'zimmete bilgi geçirmek' suçundan aforoz edilebilirsiniz. Hem bilgiyi veren, hem bilgiyi alan açısından aforoz işlemi geçerlidir. Hal böyle olunca bilgiyi elinde tutanlar, onu ya 7 kilitli kasalarda saklar ya da kendi çıkarı için alttan alta kullanır.