26 Kasım 2022 Cumartesi

BEKLENEN İSTANBUL DEPREMİ BUGÜN OLSA EKONOMİYE MALİYETİ 130 MİLYAR DOLAR. ÖNLEM İÇİN HAREKETE GEÇİLMELİ

Cahit UYANIK

Düzce-Gölyaka'da 23 Kasım 2022 tarihindeki 5,9 şiddetindeki deprem, muhtemel İstanbul Depremini ve ülke ekonomisine yükleyebileceği büyük maliyeti akıllara getirdi. Çünkü 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi ve 12 Kasım 1999 Düzce Depremi; yaşadığımız 19 bin kişiye yakın can kaybının yanı sıra, ekonomimizi de hayli sarsmıştı. Bu depremlerin ekonomiye maliyeti konusunda Hazine Müsteşarlığı ile 2 yabancı kurum tarafından yapılan çalışmalarda ortalama maliyetin 15 milyar $ olarak tespit edildiğini söyleyebiliriz.

Bu iki yıkıcı depremin 20. yılında yani 2019'da yeni bir maliyet çalışması yapılarak ilan edilmişti. TR’deki işletmeleri deprem, yangın, sel ve mülteci krizi başta olmak üzere doğal afetler ile karmaşık acil durumlara karşı hazırlamak üzere TÜRKONFED ve UNDP tarafından kurulan 'CBi Türkiye Platformu'; "KOBİ'lerde Dayanıklılık: Yeni Riskler, Yeni Öncelikler Raporu"nu açıklamıştı. Raporda, 17 Ağustos 1999 Marmara Depreminde 30 binden fazla işletmenin zarar gördüğü ve ekonomik kaybın bugünün parasıyla 200 Milyar TL düzeyinde olduğu vurgulanırken, geçtiğimiz 20 yılda Türkiye ekonomisindeki büyümeye paralel, olası bir depremin ekonomi üzerindeki vurucu etkisinin de büyüdüğüne dikkat çekilmişti. 2019 yılında ortalama dolar kurunun 5,68 TL olduğu düşünüldüğünde; depremin 200 milyar TL'lik maliyetinin 35,2 milyar $ olduğunu söyleyebiliriz. Bu, 1999 depremi sonrası hesaplanan ortalama maliyetin ikiye katlanması anlamına da geliyor. 1999 yılında Türkiye'nin GSYİH'sı 248 milyar $'dı. Biz bu 35,2 milyar $'lık maliyeti ulusal gelirimize oranladığımızda depremin ekonomiye maliyeti GSYİH'nın yüzde 14'üne yükseldi. Şu anda Türkiye'nin GSYİH'sı 850 milyar $. Beklenen İstanbul Depremi bu yıl içinde gerçekleşse yüzde 14'lük oranı kullandığımızda, demek ki depremin ekonomiye faturası 120-130 milyar $ olabilir. 1999 Depremi sonrası yapılan simülasyonlar İstanbul'un ve Marmara'nın 30-40 yıl içinde 7,2 veya üzerinde şiddette bir depremi yaşayacağını ortaya koymuştu. Yani zaman giderek azalıyor. Kalan sürede; 130 milyar $'lık zararı göze almak yerine, 1/3'ünü yani 40 milyar $'ı harcayarak Marmara bölgesindeki binalarımızı depreme karşı güçlendirebiliriz. Kritik üretim tesislerini, deprem riskinin düşük olduğu bir bölgeye taşıyabilir; İstanbul'da artık 20 milyonu aşan nüfusun bir bölümünü deprem güvenli bölgelere transfer edebiliriz. 1999 Depremi sonrası deprem harcamalarını karşılamak ve depreme hazırlık yapabilmek için Özel İletişim Vergisi alınmaya başlamıştı. Zaman geçtikçe, her deprem sonrasında bu verginin akıbeti toplum tarafından hep tartışıldı, deprem vergilerinin bütçe içinde eritildiği ve deprem için harcanmadığı ileri sürüldü. 2020 senesindeki bir depremden sonra bu konu çok yoğun şekilde tartışılınca Maliye Bakanlığı açıklama yapmak durumunda kaldı. Açıklamada 17 yılda 147 milyar TL deprem vergisi toplandığı; ancak aynı süreçte deprem bölgelerine ve deprem için 1,2 trilyon lira para harcandığı bildirildi. O yıllarda hatırlıyorum bir Deprem Fonu kurularak vergilerin burada toplanması ve deprem harcamalarının da buradan yapılması konuşulmuştu. Ancak bütçeyle ilgili "genellik ilkesi"ne aykırı olacağı için kabul edilmemişti. Eğer Deprem Fonu kurulsaydı, deprem için yapılabilen harcamalar 147 milyar TL ile sınırlı olacaktı. Oysa şimdi bütçeden bu rakamın 8 katı kadar bir harcama yapıldığı görüldü. Bence bu alandaki tartışmalar, Maliye Bakanlığının her yıl yayınladığı Kamu Mali Yönetimi Raporlarında deprem vergileri ve deprem harcamalarına ayrı bir başlık açılmamasından kaynaklandı. Burada halkın bilgilendirilmesi ve hesap verilebilirlik ihmal edildiği için Maliye Bakanlığının ciddi bir hatası vardı. Peki bütçedeki genellik ilkesi nedir? Devlet, topladığı vergileri toplumun ihtiyaçlarına göre harcar. Devlet, konulan vergileri bir havuzda toplar ve bunları toplumun ihtiyaçlarına göre dağıtır. Yani siz deprem vergisini sadece deprem harcamaları için kullanamazsınız. Emeklilere, geçmişte çalışırken ödedikleri prim oranı kadar emekli maaşı vereyim diyemezsiniz. Günün ihtiyaçlarına göre daha yüksek emekli maaşı ödersiniz. Bunun için de bütçeden SGK'ya para transferi yaparsınız. Ben depremle ilgili vergiler ve yapılan harcamalar hakkında açıklama yapan devleti haklı bulurken, bu deprem vergilerinin nereye gittiğini öğrenmek isteyen insanlarımızı da haklı buluyorum. TR'de kur korumalı mevduata 200 milyar TL'ye yakın ödeme yapıldı. Bu rakamın 300-350 milyar TL'ye kadar çıkabileceği hesaplanıyor ki, bugünkü kurla 20 milyar $ ediyor. Bu bir tercihtir. Uzun vadede yaşayacağımız bir depremin zararını önlemek için 40 milyar dolar harcamak yerine, düşük faiz ısrarıyla 10-12 ay içinde KKM'ye 20 milyar dolar harcanmış olacak. Üstelik faiz ayarında tutulsa; bu ödemeyi bankaların yapma imkanı varken... Maalesef günübirlik kararlar ve tepkilerle yaşayan bir toplum olma özelliğimizden, deprem zararlarını önlemede nasıl harcama yapmamız gerektiği konusunda da vazgeçmiş değiliz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder