28 Aralık 2022 Çarşamba

DAHA KOLAY İŞ BULABİLEN MEZUNLAR İÇİN, İLETİŞİM FAKÜLTESİ MÜFREDATI VE EĞİTİM SİSTEMATİĞİ NASIL DEĞİŞTİRİLMELİ?

Anadolu Üniversitesi iletişim Bilimleri Fakültesi-Eskişehir
(F: Cahit Uyanık)

Cahit UYANIK

Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Gazetecilik Bölümü Liderlik, Yönetim ve Kalite Kurulunun dış paydaşlara yönelik olarak düzenlediği Zoom toplantısına Prof. Dr. Erkan Yüksel, Prof. Dr. İncilay Cangöz, Araştırma Görevlileri Funda Erzurum, Mehmet Anıl Ünal ve Ferhat Yasav; Öge Demirkan (Oksijen Gazetesi Haber Araştırma Müdürü), Hakkı Kutlu (MedyaMidas A.Ş. Sahibi-Eskişehir) ile birlikte 24 Kasım 2022 tarihinde katıldım.

Toplantıda şu sorulara cevap arandı:

1) İletişim fakültelerinin gazetecilik bölümlerinde verilen eğitimi genel olarak nasıl  değerlendiriyorsunuz?

2) Kurumunuzda/ işletmenizde gazetecilik bölümü mezunlarını istihdam ediyor musunuz?

3) Kurumunuzda/işletmenizde Anadolu Üniversitesi Gazetecilik bölümü mezunlarını istihdam ediyor musunuz?

4) Mezunlarımızı dikkate alırsanız olumlu ve olumsuz bulduğunuz yönler genel olarak nelerdir?

5) Halen eğitim almakta olan öğrenciler ve daha sonraki öğrenciler için sizce yapılması gerekenler nelerdir?

6) Üniversite-sektör işbirliği konusundaki beklentileriniz nelerdir?

7) Bölümümüzün eğitim-öğretim süreçlerine katkı vermek ister misiniz?

8)  Daha başka kimlerle görüşmemizi tavsiye edersiniz?

Aşağıdaki yazı; bu toplantı dolayısıyla dile getirdiğim ve getiremediğim düşüncelerimi derli-toplu paylaşabilmek ve ileride yapılabilecek benzer başka çalışmalara katkı sunmayı amaçlamaktadır:

Bilfiil gazetecilik yaptığım 22 yıllık meslek yaşamımda (1988-2010) genç muhabirlerin ve stajyer muhabirlerin yetişmesine çok önem verdim. Halen önemli yayınlarda gazetecilik çalışmalarını sürdüren; artık usta muhabir veya usta medya yöneticisi olan pek çok isme meslek yaşamlarının ilk dönemlerinde yol gösterdim, iş başındaki eğitimleriyle bizzat ilgilendim. Yetiştirdiğim ve yetişmesine katkı yaptığım bazı isimler ise özgül koşullarımız gereği bazen medya sektörü dışına çıkmak zorunda kaldılar. Ama yine de, basın sektöründe bulundukları süreçte öğrendiklerinin üzerine koyarak, diğer sektörlerdeki medya ve iletişim bağlamlı görevleri üstlendiler ve halen de bu görevlerini yürütüyorlar. Gençlere bu mesleği öğretmek adına daha sonra 2016 ve 2017 yıllarında Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Basın ve Yayın Bölümünde seçmeli 'Ekonomi ve Finans Gazeteciliği' dersini verdim. Genç gazeteci adaylarıyla, mesleğimizin bu önemli uzmanlık alanıyla ilgili temel bilgileri paylaştım.

YAZ STAJLARI SİSTEMİ REFORME EDİLMELİ: Yazımın başında şunu hemen belirteyim: Gerek gazetecilik gerekse başka lisans dalları eğitimi bağlamında, öğrenci yaz stajlarının bu haliyle verimli olmadığını düşünüyorum. 18-20 iş gününü kapsayan, toplamda 1 aylık stajda; staja gelen öğrenci de, onu kabul eden iş yeri de -kalıcı olunmadığını bildiği için- davranışlarında tutuk ve çekingen oluyor. Fakat gazetecilik eğitimi açısından yaz stajının tek faydası şu: Gazetecilik bir yaşam tarzı mesleği ve gönül işi. Staja gelen öğrenci bu kısa sürede, gazetecileri görev başında ve iş yeri ortamında gözlemleme imkanı bulabiliyor. Ders kitaplarında okuduğu, konferanslarda dinlediği bir mesleği pratik biçimde izleyebiliyor ve bazı şeyleri paylaşabiliyor. Bu süreç öğrenciye belki de, ileride iş hayatına girdiğinde yapacağı tercihleri belirlemede yardımcı olabilir. 

Eğer stajlardan bir verim alınması ve stajın öğrenciyi birkaç yıl sonra gireceği iş yaşamına hazırlaması bekleniyorsa bence, süresinin uzatılması ve stajyer kabul eden iş yerinin stajyere sembolik de olsa bir ücret (söz gelimi aylık asgari ücretin 1/3'ü kadar) ödeme yapma şartı konulması yararlı olabilir. Böylece ilk haftaların tutukluğunu üzerinden atan öğrenci haber üretim sürecine katkı sunarken, iş yeri de ücret ödediği bir çalışandan daha fazla yararlanma yolunu arayabilir ve stajyer öğrenciye bakışını değiştirebilir. Esasen stajlarda bu yapı değişikliğini bilfiil üniversitelerin sistemli hale getirmesi gerekir. Üniversitelerin çoğunun bünyesinde bulunan Kariyer Müdürlüklerinin görev alanı genişletilerek, daha verimli bir yaz stajı altyapısı kurulmasında etkin olarak kullanılabilir.

MEZUNİYET SONRASI İŞE GİRİŞ AMAÇLI DENEME SÜRELERİ SORUNLU: Mezuniyet sonrası işe giriş amaçlı stajlar veya deneme amaçlı çalıştırma süreleri de çok önemli. Bu aşamada mezun, gazetecilik mesleğine hayatını kazanmak için girebileceği bir iş olarak yaklaşıyor. Ne de olsa bu konuda bir lisans eğitimi almıştır çünkü... İş yeri de yeni mezunu işe alarak, üretimin düzeyini ve/veya üretimin kalitesini artırmasına katkı sağlayacak bir çalışan kazanmak istiyor. Yani staj olayına bakış; meslekle ilgili gözlem yapma ve geçicilik havasından sıyrılarak ciddileşiyor. 

Ancak gazetecilikte mezuniyet sonrası deneme amaçlı çalıştırma süresi hayli uzun. Bu konuda yasada bulunan deneme amaçlı çalıştırma süreleri çoğunlukla aşılıyor. Bu meslekte SGK'lı çalışmak yani kadro almak ise pek kolay değil. Hadi SGK'lı olabildin; bu sefer de Basın İş Kanunu dediğimiz 212 Sayılı Kanuna göre kadro yaptırabilmek oldukça zor. 212'den kadro alınamadığı taktirde, resmi basın kartına başvurmak mümkün değil. 1475 Sayılı İş Kanuna tabi çalışıldığı taktirde basın kartı hakkı bulunmuyor. 

Mesleğin ilk aşamasında maaşlar hayli düşük. Ancak ülke koşulları dikkate alındığında asgari ücret ödeyebilen iş bulmuş olmak, adeta bir nimet... Eskiden genç gazeteciler birkaç yıllığına düşük maaşlara katlanır, basın kartını da aldıktan sonra 'tecrübeli gazeteci' olarak bir başka iş yerine daha yüksek maaşla transfer olabilirdi. Ancak sektörde daralan çalışma koşulları, bu imkanı da hayli azaltmış görünüyor. Gazeteciler, işlerini kaybetmese de uzun yıllar boyunca asgari ücrete veya onun az üzerinde bir rakama mahkum şekilde çalışabiliyorlar. Elbette bunu, ülkedeki genel bir eğilim olan 'asgari ücretleşme' yani asgari ücretin ülkedeki ortalama ücrete dönüşmesi ile de ilişkilendirebiliriz.

YAZ STAJLARININ İYİLEŞTİRİLMESİ İÇİN ÜNİVERSİTE-SEKTÖR İŞBİRLİĞİ GELİŞTİRİLMELİ: Bence iletişim fakültelerinin sorunları, ülkemizin diğer alanlardaki fakültelerinden çok farklı değil. Öğrencilerin lisans dallarıyla ilgili teorik açıdan iyi eğitildiğini düşünüyorum; burada pek sorun görmüyorum. Ancak öğrencilere verilen eğitimlerin pratik yani uygulama ve sahadaki gerçeklere uyumlu yönleri hayli zayıf kalıyor. Üniversitelerin/Fakültelerin öğrenciyi hazırladığını söylediği iş kolu veya iş alanlarıyla ilişkisi oldukça az. Hal böyle olunca öğrencinin mezuniyetten sonra çalışabileceği alanlara ilişkin bilgisi de az oluyor. Az önce de belirttiğim gibi, pratik geliştirmeye yönelik ortaya konulan yaz stajı ve stajları modeli süre olarak kısa ve içerik olarak yetersiz.

Bu konuya bir çözüm olarak veya çözüm yolunda yapılabilecekleri gözden geçirebilmek için TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesinin (TOBB ETÜ) 2005 yılından bu yana ısrarla uyguladığı ve 'Ortak Eğitim Modeli (OEM)' olarak tanımlanan staj sistematiği incelenebilir. TOBB ETÜ; ABD, Avrupa ve bazı Uzak Doğu üniversitelerinde yaklaşık 150 yıldır uygulanan OEM'i ısrarla savunuyor ve başarılı sonuçlar aldığını belirtiyor. OEM; öğrencinin 4 yıllık lisans eğitiminin yaklaşık 1 yılını (3 kere ve 3 ayrı iş yerinde) daha gelişmiş bir staj sistematiği ile geçirmesi ve pratiğinin iyice güçlenmesi esasına dayanıyor. Elbette tüm üniversitelerin OEM'e geçmesi beklenemez ancak mevcut staj sistemi reforme edilirken TOBB ETÜ'nün tecrübelerinden kolayca yararlanılabilir.

İLETİŞİM FAKÜLTELERİ, TEKNOLOJİK DEĞİŞİMLERİN MÜFREDATA ETKİSİ ÜZERİNDE SÜREKLİ ÇALIŞMALI: İnsanlığın yaşadığı teknolojik değişimleri ve bunun gazetecilik mesleğine etkilerinin iletişim fakültelerinde daha iyi ve daha sık aralıklarla analiz edilerek, müfredatın buna göre ayarlanması gerektiğini düşünüyorum.Yayıncılık şirketleri ve kuruluşları, teknolojik değişim ve dönüşümlerden en hızlı şekilde etkilenirler. Teknolojik değişim ve dönüşüm günümüzde o kadar güçlü ki, geleneksel sektörlerin bile iş yapma şekillerini etkiliyor ve bu değişime uygun çalışan gereksinimleri ortaya çıkıyor. 

Gazeteciler ürünlerini (haberlerini), kağıdın yanı sıra bilgisayar ve cep telefonu ekranlarına yönelik hazırlamak zorunda kalıyorlar. İşte bunun için üniversite ve fakülte yapılanmalarında söz gelimi 'Teknolojik Değişimlerin Müfredata Etkisi' başlıklı bir komisyon daimi olarak çalışabilir. Bu daimi komisyonun sektördeki değişim ve dönüşümlerin beraberinde getirdiği çalışan ihtiyacını anlayabilmek ve bunu müfredata yansıtabilmek için, yayıncılık şirket ve kuruluşlarıyla dirsek temaslarını artırması yararlı olur. 

Anadolu Üni. İBF'de bir uygulama lab'ı

Söz gelimi; daha 25-30 sene önce gazetelerde fotoğraf filmlerinin banyo edilmesi için karanlık odalar vardı. Banyo edilen/edilmemiş filmler uçak-kargolarıyla gazete merkezlerine iletiliyordu. Gazetecilik burada ilk olarak Türkiye'de hava yollarının giderek gelişmesi ve uçak seferlerinin sıklaşmasından etkilendi. Ardından teknolojik değişimler sonucunda çekilen dijital fotoğraflar önce dizüstü bilgisayarlardan, daha sonra cep telefonlarından, son zamanlarda da fotoğraf makinesinin kendisi üzerinden e-posta yoluyla bile istenen yere gönderilebiliyor. Bu bize, fotoğrafçılık derslerinin dijital fotoğrafçılık dersleri ile geliştirilmesi gerektiğini gösteriyor. 

Cep telefonlarına entegre edilen video çekim özelliği ve artık tüm fotoğraf makinelerinin video çekmeye imkan tanıması dijital fotoğrafçılık derslerinde videolar konusuna özel bir bölüm ayrılması veya ayrı bir 'Video ve Ses Dosyaları Düzenleme Dersi' açılması gerektiğinin işareti. Böylece eskiden sadece iletişim fakültelerinin radyo-tv yayıncılığı bölümlerinde alınabilen video ve ses eğitimi; artık gazetecilik bölümlerinde de zorunlu ders olmalı diye düşünüyorum. Çünkü mezun olan bir öğrenci, geleneksel yazılı medyada iş bulmanın yanı sıra, giderek sayıları artan ve güçlenen internet haber sitelerinde de çalışabiliyor. Geleneksel medya yayınlarının sosyal medya uzantılarını da (Youtube kanalı, Twitter, Facebook vb.) aktif olarak kullanabilmesi gerekiyor. Bu noktada üniversitede öğrendiği video ve ses dosyası düzenleme becerisi mezuna kolayca iş bulma imkanı yaratabilir.

ÖĞRENCİLERE HABER İÇERİKLERİ ÜRETEREK İNTERNET ÜZERİNDEN KAZANÇ SAĞLAMA YOLLARI ÖĞRETİLMELİ: İçinde bulunduğumuz periyotta medya sektörü, yazılı-basılı medyanın güç kaybettiği bir değişim ve dönüşüm içinde... Bunun yerine internet medyası güç kazanıyor. Ancak emek verilerek üretilen gazetecilik içeriklerini internet üzerinden sunarak para kazanmak oldukça zor. İnternette bilgi ve enformasyon talebi hayli yüksek ancak tüketiciler içeriklere para ödemeye istekli değil. Fakat karamsarlığa gerek yok; çünkü gelir yaratma hakkında başarıya ulaşmış veya ulaşma yolunda bazı örnekler var. Söz gelimi; bu alanda kurulmuş ve işleyen Google-Adsense gibi bazı sistemler de mevcut. Müfredatta bu örnekler ve sistemler, modelleme yoluyla öğrencilere anlatılabilir. Onlara pratik kazanma yolunda bazı ödevler verilebilir. Öğrenciler böylece mezun olduktan sonra, para kazanabilecekleri mecralar hakkında fikir sahibi olabilir. Bu çerçevede öğrencilere bir internet haber sitesinin nasıl kurulabileceği, Youtube, Wordpress gibi evrensel haber yayıncılığı portallarından nasıl yararlanılabileceği de öğretilmelidir.    

Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) üyeleri
Ankara'daki Genel Merkezleri önünde

MÜFREDAT, HABER TÜKETİCİSİNİN DAHA FAZLA İLGİ GÖSTERDİĞİ EKONOMİ, FİNANS, GÜNCEL HUKUK MESELELERİNİ KAPSAYACAK ŞEKİLDE DEĞİŞTİRİLMELİ: İletişim fakültesi müfredatlarının günümüzde okuyucuların/müşterilerin rağbet gösterdiği bazı ekonomi ve hukuk dersleri ile güçlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu güçlendirmenin temel ekonomi ve hukuk bilgileri vermenin ötesine geçerek, daha ayrıntılı hukuk ve ekonomi alanlarına yayılmalıdır. Ekonomi alanında makro ekonomi ve mikro ekonomi derslerinin konuları (Enflasyon, ekonomik büyüme, şirketlerin zam kararları vb.) günümüz ekonomi haberlerinin yazımında kullanılan bir araç haline dönüşmüştür. Bu derslerin üzerine verilecek finansal okuryazarlık dersi (ekonomik istatistikler, bankacılık, borsa, merkez bankacılığı vb.) ve hatta temel finans dersi, ekonomi ve finans haberlerinin gelecekte daha kaliteli araştırılması ve yazılmasını beraberinde getirecektir. 

Günümüzde okuyucular, kendi yaşamlarının hukuki boyutunun pratik uygulamasına dair haberlere büyük ilgi göstermeye başlamıştır. Bu alanda yetkin haberlerin üretilmesi, yetkin muhabirlerin yetişmesine bağlıdır. Bu yetişme süreci ise üniversitede başlar. Bu çerçevede Hukuka Giriş (Hukuk Başlangıcı) ve Basın Hukuku derslerinin üzerine; ortalama okuyucunun çok ilgilendiği ve bir tür vatandaşlık hukukunu kapsayan Medeni Hukuk (Evlenme, boşanma, miras, tapu vb. konuları içerir) dersinin yanı sıra; çalışma ilişkilerini ve emeklilik koşullarını düzenleyen sosyal güvenlik hukuku, vatandaşın sağlık haklarını düzenleyen sağlık hukuku gibi derslerin müfredata konulması yerinde olacaktır. 

Daha ayrıntıya girilen bu ekonomi, finans ve hukuk dersleri seçmeli olabilir. Ancak fakülte, ülkedeki genel ihtiyacı dikkate alarak bunlardan bazılarını zorunlu ders haline getirebilir. Söz gelimi ülkede son 1-2 yıldır yoğun şekilde tartışılan Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) konusu dikkate alınıp pro-aktif bir yaklaşımla sosyal güvenlik hukuku dersi zorunlu olarak okutulabilir. Böylesi bir ders okutulurken en temel bilgiler, en güncel meseleler ve bunların haberlerde ele alınış şekilleri müfredatta işlenebilir. 

MÜFREDATA, BASIN VE HALKLA İLİŞKİLER MÜŞAVİRLİĞİ HİZMETİNİN NASIL YERİNE GETİRİLDİĞİNE DAİR BİR DERS KONULMALI:  İletişim fakültelerindeki müfredat eksiklerinden biri de; kamu sektöründe ve basın dışı sektörlerde yoğun olarak karşılaştığımız basın ve halkla ilişkiler müşavirlikleri/müdürlüklerinin yaptıkları işlere dair bir bilgi vermemesidir. Oysa bu birimlerde çalışan iletişim fakültesi mezunu personelin sayısı, basın sektöründe çalışanlardan daha fazladır. Söz gelimi yurt çapına yayılmış valiliklerde bu birimler hizmet vermektedir. İletişim fakülteleri mezunları bu birimlerde çalışmaktadır.

Basın dışı sektörlerin üst ve orta düzey yöneticileri ile sahiplerinde; basınla ilişkiler konusunda kesif bir bilgisizlik ve hatta birçok ön yargı mevcuttur. Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirlikleri maalesef bu idarecileri önce -çoğu zaman hissettirmemeye çalışarak- eğitmek, sonra basından beklentilerinin neler olabileceğini anlatmak ve uygulamayla göstermek zorunda kalmaktadır. Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliklerinde çalışanların; hizmet verdiği kurum ve şirketin basından istek ve beklentileri ile basın kuruluşlarının ilgili kurumdan istek ve beklentileri hakkında optimal noktayı bulmak gibi zorlu bir görevi vardır. Bu konuda müfredatta gösterilebilecek birkaç yol ve yöntem mezunların işlerini kolaylaştıracaktır.  

Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü birimlerinin geçmişten bu yana değişmeyen ilk görevi, öncelikle gazete/dergi kupür takibi, tv, radyo yayınlarının tespit edilmesi,  internet siteleri ve sosyal medya paylaşımlarının izlenmesidir. Müşavirliklerde bu amaçla; kupür derleme şirketleri (İnterpress, Medya Takip Merkezi vb.) ile çalışılmakta ve onlardan hizmet satın alınmaktadır. Kupür derleme şirketleri, günümüzde oldukça üst düzey bilgisayar programları ve algoritmalar kullanarak izleme, derleme ve sonuçları düzenli olarak müşterisine (basın müşavirliğine) bildirme işini sürdürmektedir. Bu şirketlerin müşavirliklere kullandırdıkları bilgisayar programları ve interaktif web siteleri de; hizmet alan kurum veya şirketin medya görünürlüğü ve etkinliğini sayısal olarak ölçmeye imkan tanımaktadır. Kupür derleme şirketleri aynı zamanda, iletişim fakültesi mezunlarını istihdam etmektedir yani iş kapısıdır da... Bu sebeple kupür derleme şirketlerinin çalışma usul ve yöntemleri hakkında üniversitede bilgi verilmesi, ileride basın müşavirliklerinde işe giren gençlerin çok işine yarayacaktır.

Kamudaki basın ve halkla ilişkiler müşavirliklerinin yeni uğraş konularından biri de, Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezine (CİMER) vatandaşlarca iletilen şikayetlerden; CİMER yönetimince kendisine yönlendirilen başvuruları cevaplamaktır. Bir başvurunun o kurum içinde hangi birim tarafından cevaplanabileceğini değerlendirmek, o birime yönlendirmek, yasal süresi içinde cevabını alarak CİMER sistemi üzerinden başvuru sahibine iletmek oldukça dikkatli ve özenli bir çalışmayı gerektirmektedir. Çünkü burada verilen cevaplar aynı zamanda icrai ve hukuki sonuçlar yaratmaktadır. Vatandaşlar buradan aldıkları cevapları mahkemelere delil olarak bile sunmaktadır. Bu sebeple İletişim Fakültesinde verilecek "Basın Müşavirliği", "Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği" veya "Medya ve Halkla İlişkiler Müşavirliği" dersi müfredatına CİMER (Hukuksal temelleri,  CİMER internet portalının kullanımı vb.) kesinlikle eklenmelidir.

Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirlikleri çoğu zaman, halkla ilişkiler ve reklam şirketleriyle ilişkileri de üstlenmektedir. Müfredata konulacak derste; bu konudaki en temel bilgilerin verilmesi yararlı olacaktır. Bu kapsamda ayrıca günlük gazetelere, tv'lere, radyolara, internet sitelerine, sosyal medya mecralarına nasıl ilan verilebileceği hakkında da en temel bilgiler öğrenciyle paylaşılmalıdır. Özellikle kamu kurumları için, ilan süreçlerinde Basın İlan Kurumunun (BİK) yeri ve önemi hakkında bilgilendirme yapılması da, bu alandaki büyük  bilgi boşluğunu kapatmaya yardımcı olacaktır.

Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliklerinin ulusal ve yerel medya ile ilişkilerin yanı sıra özellikle  sektörel ve uzmanlık yayınları ile iyi ilişkiler kurulmasını sağlaması; şirketin/kuruluşun hedef müşteri kitlesi nezdinde görünürlüğünü artırarak çalıştığı kurum veya şirketin iş potansiyelini yükseltmesine  katkı sağlayarak üretim sürecini de destekleyecektir. 

Anadolu Üni. İBF öğrencileri yeşil perde
 teknolojisi ile çalışmayı öğreniyor

MEDYA SEKTÖRÜNDE ÇALIŞANLARA YÖNELİK YÜKSEK LİSANS PROGRAMLARI GELİŞTİRİLMELİ: İletişim fakülteleri sektörde çalışanlara yönelik yüksek lisans programları geliştirebilir. Çalıştığı alandaki en son ve en yeni gelişmeleri akademik bir yöntemle, akademik bir süzgeçle öğrenebilmek çok yerinde olacaktır. Medya mensuplarının oldukça yoğun çalıştığı dikkate alınarak uzaktan eğitim yoluyla yüksek lisans olanakları ortaya konulabilir. Söz gelimi dünyada gazetecilikteki en eski uzmanlık alanlarından biri olan ekonomi ve finans gazeteciliği konusunda  üniversitelerimizde bir yüksek lisans eğitimi alınamamaktadır. Bu alanın dünyadaki geçmişi, şu anda bulunduğu durum ve gelecekte nerelere gidebileceği konusunda net bir bilgi birikimi ve araştırma pek yoktur. Bu konuyu yüksek lisans öğrencisi olup bilimsel bir sistematik içerisinde öğrenebilmek de mümkün değildir. Oysa tarihsel olarak 'ticaret, finans ve ekonomi gazeteciliği" çizgisinde gelişen ekonomi gazeteciliği, son 100 yılda çok fazla alt uzmanlık alanına ayrılmış; ayrıca yoğun şekilde teknolojik gelişme ve değişmelerden de nasibini almıştır ve almaya devam etmektedir.

Daha 10 sene önce kripto paralar, blok zincir teknolojisi çok çok yeniydi. Aradan geçen sürede bu alanda hızlı değişimler yaşandı ancak ekonomi gazeteciliği buna pek ayak uyduramadı. Bu değişimin  dünya ekonomisi ve ekonomi gazeteciliğini nasıl etkileyeceğini tam olarak öğrenmek mümkün değildir. Söz gelimi bu konu hakkında yüksek lisans düzeyinde dersler açılabilir.  

Gazetecilerin uzmanlaşamadığı, uzmanlaşmakta geciktiği, ihmal edilmiş ancak yeni gelişen alanlar çeşitli sıkıntılara sebep olmaktadır. Böylesi zamanlarda ve durumlarda; kendisini uzman olarak pazarlayan fırsatçı isimler ortaya çıkabilmekte ve toplum yanıltılabilmektedir. Öte yandan bir alanın gerçek uzman isimleri de zaman zaman zaman gazeteci rolüne soyunabilmektedir. Bu iki durum da nesnellikten uzak bilgi ve yorumlar yapılmasına, bazı kişi ve kurumların çıkarlarının toplumun çıkarıymış gibi anlatılmasına  sebep olmaktadır. 

MÜFREDATA 'SOSYAL MEDYA EDİTÖRLÜĞÜ' DERSİ KONULMASI, MEZUNLARIN DAHA KOLAY İŞ BULMASINI SAĞLAYABİLİR: İletişim fakültesi mezununun becerilerini artırmak için son sınıfta "Sosyal Medya Editörlüğü" dersi konulabilir. Türkiye'deki binlerce kurum, kuruluş ve şirket bir basın ve halkla ilişkiler müşavirliği oluşturmaya ihtiyaç duymuyor ama kesinlikle sosyal medya hesaplarının yönetilmesi gerektiğini düşünüyor. Bunu bazı şirketlerden hizmet alımı yoluyla yapmaya çalışıyor. Ancak kendi bünyesinde sürekli bir sosyal medya editörü bulundurmanın daha avantajlı ve daha isabetli olduğunu düşünen şirketler çoğunluktadır. Bu konuda üniversitede verilecek bir ders, mezunların istihdamına katkı sağlayacaktır. Zaten birçok iletişim fakültesi mezunu, bu konudaki açığını piyasadaki sosyal medya editörlüğü sertifikası veren kurslara giderek kapatmaya çalışmaktadır ve sonrasında iş bulabilmektedir.       

TÜM FAKÜLTELERDE MEDYA OKURYAZARLIĞI DERSİ OKUTULMALI: İletişim fakültelerinin üniversite yapılanmaları içindeki etkinliğini artırmak için bir önerim de, diğer tüm fakültelere "Medya OkurYazarlığı" dersi konulmasıdır. İletişim fakültesi öğretim üyelerince diğer fakülte öğrencilerine verilecek bu ders, gelecekte tüm sektörlerin medya ile ilişkilerinin daha kaliteli bir düzleme oturmasını sağlayacaktır. Çünkü gerek gazetecilik gerekse basın müşavirliği yaptığım dönemlerde, çeşitli sektörlerdeki üst düzey yöneticilerin çoğunun bir medya körlüğü, medya bilmezliği içinde olduğunu gözlemledim. Bu durum, diğer sektörlerin medya ilişkilerini zehirleyerek zaman zaman içinden çıkılmaz bir hale bile getirebiliyor. Daha üniversite eğitiminde iken tüm öğrencilere medya okuryazarlığı dersi verilmesi, ileriki zamanlarda bu konuda daha az sorun yaşanmasını beraberinde getirecektir.

İLETİŞİM FAKÜLTESİ SAYISI VEYA ALINAN ÖĞRENCİ SAYISI AZALTILMALI: Yaptığım küçük araştırmaya göre Türkiye'de şu anda 70'in üzerinde iletişim fakültesi bulunuyor. Bunlar her yıl 100'er öğrenci alsa, toplam alınan öğrenci sayısı 7-8 bine yaklaşmaktadır. Ancak sektörün genişlemeyen büyüklüğü ve teknolojik yeniliklerin desteğiyle giderek daha az sayıda insanla çalışmayı öngören yapısı sebebiyle; bu öğrencilerin çok büyük çoğunluğu mezun olduktan sonra iş bulmak amacıyla başka sektörlere kaymak zorunda kalmaktadır. Bu sorunu çözmek için iletişim fakültelerinin sayısı azaltılmalı veya bu fakültelere alınan öğrenci sayısı düşürülmelidir. Böylece daha üniversite sınavında üst sıralardan öğrenci kabulü ve kaydı yapılan öğrencilerle daha fazla ilgilenilebilmesi mümkün olarak işsiz kalan mezun sayısı asgariye indirilebilir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder