23 Haziran 2018 Cumartesi

OKUDUĞUM KİTAPLAR / GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK / İLBER ORTAYLI


Cahit UYANIK

Türkiye Cumhuriyetinin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, yaşam öyküsü en fazla bilinen isimlerden... Atatürk hakkında hayatta olduğu dönem veya vefatından sonra çok sayıda kitap yazıldı. Yazılmaya da devam ediliyor. Bu kitaplardan en yenisi Prof. Dr. İlber Ortaylı'nın oldu.

Baştan şunu söyleyelim: İlber Ortaylı'nın 'Gazi Mustafa Kemal Atatürk' adlı kitabı 'beklediğimize değdi' dedirtecek bir çalışma... Neden? Bu sorunun cevabı yazarının nev-i şahsına münhasır olmasıyla ilgili...

21 Haziran 2018 Perşembe

EKONOMİ HİKAYELERİ: JP MORGAN CEO'SUNUN 'BAYAN GÜZEL'E EFSANE OLMUŞ CEVAP MEKTUBU



Dünyanın en büyük finans şirketlerinden J.P. Morgan'ın CEO'su James Dimon'un, zengin koca avcısı bir kızın kendisine attığı bir e-mail'e verdiği cevap...
"Sayın Dimon,
Sizinle dürüst olacağım... Bu yıl 25 yaşına giriyorum. Çok güzelim, iyi bir stilim var ve kaliteli şeyleri severim. Yıllık geliri en az 500 bin dolar veya daha fazla olan bir adamla evlenmek istiyorum. Aç gözlü olduğumu düşünebilirsiniz fakat New York’ta yıllık geliri 1 milyon dolar olan insanlar maalesef orta sınıf sayılıyor.
Çok şey istemiyorum. Bu sizin sitenizde yıllık geliri 500 bin dolar veya daha fazla olan biri var mı? Hepiniz evli misiniz? Sormak istiyorum, sizin gibi zengin insanlarla evlenmek için ne yapmam gerek?

18 Haziran 2018 Pazartesi

EKONOMİ FIKRALARI: İKİ BERDUŞ VE KASABA HALKININ SEÇİMİ


İki berduş kasaba meydanında avare avare dolaşırken bir kalabalığa rastlamış. Bakınırlarken, bir güvercin uçup berduşlardan birinin omzuna konmuş.

Herkes toplanmış, berduşa ‘Sen padişahımız olacaksın’ demişler. Berduş ‘Olmaz’ diye ısrar etse de, inatçı kasabalılara yenik düşmüş.
Padişahlığı kabul edip arkadaşını da sadrazam yapmış. Aynı gün de başlamış zulme, boyun vurmaya, vergi salmaya. Arkadaşı, ‘Yapma, halk kızacak’ deyince çiçeği burnunda padişah cevap vermiş:
"Güvercin uçurup padişah seçen halka böylesi az bile.”
(1982 Anayasası yüzde 92 çoğunlukla kabul edildiği gece; Süleyman Demirel tarafından  anlatıldığı rivayet edilmektedir.)
EKONOMİ FIKRALARI: PAZARLIK BAŞLADI BİLE...

17 Haziran 2018 Pazar

EKONOMİ FIKRALARI: PARA İLE VERİLEN VAAZIN HİKMETİ NEYMİŞ?


Nasrettin Hoca'yı bir köye vaaz ve nasihat vermesi için davet ederler. 
Kararlaştırılan gün köye gelen Hoca, ”Bir kese altın verirseniz konuşurum, yoksa döner giderim” der.

Çaresiz kalan köy ahalisi, güç bela herkesten para toplayarak bir kese altını bulur ve Hoca'ya verir.

Harika bir konuşma yapan Hoca, Cuma namazından çıkınca, aldığı bir kese altını iade eder.
”Madem geri verecektin, ne diye istedin?” diye sorarlar. Hoca:

"Beni para ödediğiniz için daha dikkatli dinlediniz, birincisi bu. 
İkincisi de, cebinde para olunca; insan, bir başka konuşuyor."
(Anonim) 

16 Haziran 2018 Cumartesi

OKUDUĞUM KİTAPLAR / KARDEŞİMİN HİKÂYESİ / ZÜLFÜ LİVANELİ


Cahit UYANIK

Bundan yıllarca önce yayınlanan ve liste başı olan Zülfü Livaneli'nin 'Kardeşimin Hikâyesi' adlı kitabını Rusça'ya çevrileceğini öğrendikten sonra nihayet okuyabildim. Her şeyden önce şunu söyleyeyim ki, kitap Rus okuyucuların oldukça hoşuna gidecektir. Çünkü Rusya, Moskova ve Borisov kenti ile ilgili oldukça ayrıntılı ve övgü dolu betimlemeler kitapta bolca mevcut. 

Kitap, Türk romanlarında az rastlanan gerçek bir tarihi arka plana ve daha da az rastlanan şekilde ekonomiyle bağlantılı bazı olayların ev sahipliğinde gelişiyor.  Kitapta Sovyetler Birliği askerlerinin Doğu Almanya'dan çekildiği günlere gönderme var. Gerçekten o askerler çekilmeden önce, Sovyetler Birliğinin birçok kentinde yeni lojmanlar inşa edilmiş veya eski lojmanlarda büyük tadilatlar yapılmıştı. Türk müteahhit firmaları o yıllarda müthiş bir hızla inşa ettikleri, kalitesi yüksek lojmanlarla bütün dünyada haklı bir ün yapmışlardı. (Livaneli, Serenad adlı romanında da 1942 yılında yaşanan Struma Faciasını kendisine tarihsel arka plan olarak seçmişti)

14 Haziran 2018 Perşembe

KRİPTO PARALARA KARA PARA MERCEĞİ


Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine İlişkin Mali Çalışma Grubu'nun (FATF) kripto para birimi borsaları için küresel olarak yaptırımı olacak yeni düzenlemeler üzerinde çalıştığı açıklandı.
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) bünyesinde kurulan FATF dünya genelinde hizmet veren kripto para birimleri borsalarına uygulanacak olan yaptırımları görüşmek üzere 24 Haziran'da bir araya gelecek. G20 Zirvesi'nde kripto para birimlerinin kara para aklama faaliyetlerindeki kullanımının önüne geçilmesine yönelik harekete geçme konuşmalarının ardından Japonya'nın söz konusu küresel yaptırımların öncelikli olarak savunucusu olduğu belirtildi.
Yaptırımlar kapsamında Japonya'da polis, kripto para birimleri madenciliği için kullanılan kişisel bilgisayarlar için sıkı önlemler alıyor. FATF görüşmeler sırasında, kripto para birimleri borsalarının işlem gerçekleştirmek için lisanslı olmasını, para aklamanın önüne geçilmesi için müşterini tanı (KYC) politikasına aşina olmasını ve şüpheli eylemleri bildirmesini gerektiren ve bağlayıcı olmayan 2015 kurallarını gözden geçireceği vurgulandı.
Grup bu kapsamda söz konusu kuralların üç yıl sonra geçerliliğini koruyup korumadığını, yeni borsalara uygulanabilirliğini ve kripto para birimi ticaretini tamamen yasaklayan ülkelerde nasıl kullanılabileceğini tartışacak.
(Doğan Haber Ajansı-Deniz YILDIRIM)

13 Haziran 2018 Çarşamba

KANUNNAME-İ İHTİSAB-I BURSA: 1502 YILININ SÜPER DEVLETİ OSMANLI'NIN KOYDUĞU STANDART



50’İNCİ YILINDA TSE’NİN EKONOMİDEKİ
YERİ VE ÖNEMİ İYİCE GÜÇLENDİ

Cahit UYANIK

Türk Standardları Enstitüsü (TSE) kasım ayında 50’inci yaşını kutluyor olacak. TSE, ‘her türlü madde ve mamuller ile usul ve hizmet standardlarını yapmak’ amacıyla 18.11.1960 tarih ve 132 sayılı kanunla kurulmuştu. Dile kolay, Türkiye’nin ekonomik gelişme ve sanayileşme macerasının en önemli unsurlarından birisi olmak, çok önemli ayrıntıları içinde barındırıyor olsa gerek. Belki de ileride tarihi yazılması gereken önemli süreçlerden birisi, TSE ile birlikte ekonominin standart üretim yapısına geçişi olacak. Umarım Türkiye’de ekonomi tarihçiliğine olan ilginin azlığı, bu ilginç dönemi öğrenmemize engel olmaz.

TSE’nin 1960 yılında kurulması, 1502 tarihli ve zamanın padişahı Sultan II. Bayezid Han tarafından çıkarılan "Kanunname-i İhtisab-ı Bursa" kadar önemlidir. Bu belge, Türkiye’nin bugünkü anlamda ilk standardı veya birçok ürüne ilişkin standardı tek belgede toplayan bir dokümandı. 508 yaşına girmiş olan bu belge, bundan 10 yıl önce TSE’nin 40’ıncı kuruluş yıldönümünde, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi'ndeki orijinalinden çoğaltılarak hepimizin dikkatine sunulmuştu. 

10 Haziran 2018 Pazar

2001 EKONOMİK KRİZİNİN İLK KURBANI, MERKEZ BANKASI BAŞKANI GAZİ ERÇEL NASIL İSTİFA ETTİ?



Ekonomi yönetimindeki operasyon sürmeli

Cahit UYANIK

Daha geçen hafta ekonomide `kelle isterük` seslerinin yüksek perdeden yükseldiğini yazmıştık. Aradan geçen bir haftada krizin ilk mağduru Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel oldu. Erçel, Merkez Bankası Kanunu gereği görevden alınamıyordu. Siyasi otoriteyi rahatlatmak için istifa etmek yolunu seçti. Aslında Erçel`in görev süresi mayıs ayı içinde doluyordu. 

Erçel`in 3 ay daha bekleyememesi, ekonomideki dinamiklerin ne kadar güçlü ve hızlı geliştiğinin göstergesi. Erçel, yaklaşık 5 yıl önce göreve geldiğinde iktidarda Anayol Hükümeti vardı ama aslında yoktu. Hükümet içindeki tüm bakanlar birbiriyle kavgalıydı. İsteyen istediği gibi at oynatıyor, kimse Başbakan Mesut Yılmaz`ı dinlemiyordu. Koskoca devlet, merkez sağın kapışma arenasına dönüşmüştü. 

TL`nin hamisi ve güvencesi Merkez Bankası da bu ortamda siyasetçilerin kapışma noktalarından biri olmuştu. Dönemin Devlet Bakanı Rüşdü Saracoğlu, eskiden başkanı olduğu MB Genel Kurulu`nu adeta `basmış` ve toplantının yapılmasına engel olmuştu. Daha sonra iktidarın düşman kardeşleri andıran iki ortağı arasındaki pazarlıkla Gazi Erçel ismi ortaya atıldı. Erçel, böyle bir kriz ortamında `hakem - başkan` karışımı bir rolle koltuğu kapıverdi. Erçel, bazı kuruluşlarca `dünyanın en kötü merkez bankası başkanlarından birisi` seçildi. Ama bazıları tarafından da `en iyi merkez bankası başkanlarından birisi` diye ödüllendirildi. 

9 Haziran 2018 Cumartesi

MERKEZ BANKASININ VAN GÖLÜ KIYISINDAKİ TRİLYONLUK DİNLENME TESİSİ SORUN OLDU


Cahit UYANIK

Merkez Bankasının (MB) Van Gölü kıyısında inşa ettirdiği ve büyük miktarda para harcanan dinlenme tesisi sorun oldu. MB'nin söz konusu tesisi devretmek veya satarak elden çıkarmak yönündeki girişimleri başarısızlıkla sonuçlandı. En son Genelkurmay Başkanlığına devredilmesi konusunda anlaşmaya varılan ve bunun için Genel Kurul kararı çıkartılan tesis, askerlerin vazgeçmesi üzerine yine sorun yarattı.

Finansal Forum'un edindiği bilgilere göre eski Başkan Rüşdü Saracoğlu döneminde MB yönetimi Van Gölü kıyısında Özel İdare'den alınan arsa üzerinde bir dinlenme ve eğitim tesisi yaptırılmasına karar verdi. Tesis, hem banka personelinin eğitimi ve dinlenmesi hem de yurt dışından gelen yabancı konukların ağırlanması amacıyla projelendirildi. Tesisin inşaatı sürerken ülke 5 Nisan Krizine girdi. Bunun üzerine dönemin MB yönetimi, diğer gayrimenkullerle birlikte Van Tesislerinin de tamamlanmamış haliyle satışına karar verdi. Ancak bu satışta tesise talip çıkmazken ilgili firmadan binanın teslimi 1995 yılında yapıldı.

MB, bu dinlenme tesisini satarak elden çıkaramayacağını anlayınca bölgede terörle mücadele eden Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının dinlenme ve rehabilitasyonunda kullanılmak üzere Gnelkurmay Başkanlığına devretmeyi planladı. Bu konuda Genelkurmay'a götürülen teklif ılımlı karşılanınca 1996 yılı Mayıs ayı içinde toplanan MB Genel Kurulunda alınan bir kararla tesislerin devri için yasal karar çıkarıldı.  Devir işlemlerinin gerçekleştirilmesi için Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğüne başvuruldu.

8 Haziran 2018 Cuma

ARJANTİN, 12 YIL SONRA YENİDEN IMF'LİK OLDU




2006 yılı başında Uluslararası Para Fonu'na (IMF) borcunu tamamen ödeyen Arjantin, 12 yıl sonra yeniden bu kurumla stand by anlaşması imzaladı. 

Reuters'ın haberine göre IMF ve Arjantin, 50 milyar dolar kredi içeren üç yıllık bir stand-by anlaşması üzerinde uzlaştıklarını açıkladı. Arjantin hükümeti anlaşmanın, ekonomiye bir güvence getirmek ve ülkenin geçmişte yaşadığı krizlerin benzerlerinden kaçınması için yapıldığını belirtti. Arjantin pesosunun, yatırımcıların gelişmekte olan piyasalardan çıkmasıyla sert şekilde gerilemesi üzerine, hükümet 8 Mayıs'ta IMF'den yardım talep etmişti.

IMF yönetim kurulunun onayına sunulacak anlaşma kapsamında, yetkililerin önümüzdeki yıllarda daha düşük büyüme ve daha yüksek enflasyon öngörmesine rağmen, Arjantin bütçe açıklarını azaltma planlarını hızlandırmaya söz verdi. Anlaşma, 2001-2002 yıllarındaki ekonomik krizden sonra yıllarca IMF'den uzak duran Arjantin için bir dönüm noktası oldu. Pek çok Arjantinli bu ekonomik krizden IMF'nin şart koştuğu kemer sıkma önlemlerini sorumlu tutmuştu. Cumhurbaşkanı Mauricio Macri'nin yeniden IMF'ye başvurması ülkede protestolara yol açtı. 

7 Haziran 2018 Perşembe

KULİS: BİR BÜROKRASİ EFSANESİ-İL SINIRLARINIZDAKİ YABAN DOMUZLARININ HESABINI VERİN



"Devlet nasıl istatistik yapar? Alın size Aziz Nesin hikayelerini aratmayacak, eski zamanlardan bir cevap. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nda bir bürokrat bize devletin eskiden nasıl istatistik yaptığını ve bürokrasinin işleri takip etmesindeki duyarlılığı çok güzel bir örnekle anlattı. 

Bürokratın anlattığına göre bir dönem Tarım Bakanlığı, İl Müdürlükleri'ne bir yazı yazar ve 'İlinizin bulunduğu bölgedeki karga, yaban domuzu, üveyik gibi tarımsal üretime zarar veren yabani hayvanların sayısını çıkartın bize yollayın' der. İl müdürlerini alır bir düşünce... Adı üstünde zararlı ve yabani hayvan bunlar. Nasıl sayacaksın?

Sonunda kendi aralarında 'istişare' ederek bir formül bulurlar. Buna göre bölgenin büyüklüğüyle orantılı olarak her il müdürü bir rakam yazıp bakanlığa yollar. Kimi 30, kimi 20 yaban domuzu olduğunu bildirir. Aradan 1 yıl geçer, "Ses seda çıkmadı Bakanlık'tan..." diye sevinirlerken biz yazı daha...




'Bölgenizdeki yaban domuzlarının son durumu nedir? Şayet sayıları 150'yi aşarsa 'sürek avı' başlatın.' Sürek avı başlaması için gerekli bürokratik işlemler ve nasıl ekipler oluşturulacağı, vurulan domuzların kuyruklarının kesilerek ispatlanması gerektiği gibi formaliteler sıralanır.

6 Haziran 2018 Çarşamba

İSTANBUL'A TAŞINACAK MERKEZ BANKASININ KOMŞUSU DUBAİ TOWERS OLACAK


Cahit UYANIK/Neşe KARANFİL
Dubai Towers-İstanbul

Merkez Bankası'nın İstanbul'a taşınması tartışmaları sürerken taşınma yönünde alınacak karar Merkez'i Dubai Prensi El Maktum'un şirketinin inşa edeceği Dubai Towers'a komşu yapacak. Bankanın, Levent-Büyükdere Caddesi üzerindeki arsası, burgu formunda inşa edilecek 94 ve 70 katlık Dubai Towers'ın üzerine kurulacağı İETT Garajı'nın çaprazında bulunuyor. 


Edinilen bilgiye göre Merkez, 1996 yılında göreve başlayan ve 2001 krizi sırasında istifa eden eski Başkan Gazi Erçel döneminde, bu arsaya 36, 8 ve 10 katlı 3 bina yaptırmak üzere proje çizdirdi. MB, 36 katlı gökdeleni "finans merkezi" yapmayı, diğer iki binayı ise kendi faaliyetlerinde kullanmayı planlıyordu. MB, binalar bittiğinde büyük olasılıkla İstanbul'a taşınacaktı. 


Ancak MB'nin üstyapı ruhsatı almak için başvurduğu İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde sorunlar çıktı ve Erçel bizzat dönemin Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan'ı ziyaret ederek sorunları çözdü. Anıtlar Yüksek Kurulu'ndan binaların İstanbul'un siluetini bozup bozmayacağı konusunda görüş ve Beşiktaş Belediyesi'nden izin alma süreci de 2 yıl sürdü. Bu uğraşlar 2001 yılını buldu. Ancak son aşamada ise Genelkurmay Başkanlığı inşaat yapılacak yerin füze atış menzilinde bulunduğu gerekçesiyle projede değişiklik istedi ve gökdelen inşaatı 24 kata indirildi. Proje, 5 yıldır buzdolabında tutuluyordu. 

31 Mayıs 2018 Perşembe

MERKEZ BANKASI: TÜRKİYE GIDA FİYATLARI ARTIŞINDA DÜNYA BEŞİNCİSİ


Cahit UYANIK 

Türkiye, mart ayı itibarıyla yıllık yüzde 13,4'e varan gıda fiyatları artışı ile gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında beşinci oldu. Sıralamada ilk basamakta yer alan Bulgaristan'da gıda fiyatları artışı yüzde 23,5 düzeyinde gerçekleşirken, Çin'deki artış yüzde 21,5 olarak belirlendi. Listede üç ve dördüncü sırada ise Şili yüzde 17,5 ile Güney Afrika Cumhuriyeti ise yüzde 14,5 ile yer buldu.

Merkez Bankası (MB), Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde gıda harcamalarının, hane halkı tüketimleri içinde daha büyük pay aldığını belirterek, fiyat artışlarının etkisinin daha şiddetli hissedildiğini bildirdi. Türkiye'de gıda ürünlerinin TÜFE içindeki payı yüzde 28,63 düzeyinde bulunuyor.


Enflasyona katkı 3,8 puan

MB, geçen hafta açıkladığı Enflasyon Raporu'nda "Son Dönem Gıda Fiyat Gelişmeleri" başlığı altında 3 sayfalık bir analize yer verdi. Yüzde 13,4'lük gıda fiyatları artışının yıllık enflasyona katkısının 3,8 puan olduğuna dikkat çekilen analizde, gıdadaki son dönemdeki artışın Türkiye'ye özgü olmadığı, pek çok ülkede gözlendiği ve bunun küresel enflasyonu yukarı ittiği belirtildi. 

30 Mayıs 2018 Çarşamba

‘OLAĞAN ŞÜPHELİ’ KREDİ DERECELENDİRME KURULUŞLARININ ÖNEMLERİ GİDEREK AZALIYOR



Cahit UYANIK

“Dünyada son 20 yıldır en ağır şekilde eleştirilen ancak yine de faaliyetlerinden vazgeçilemeyen kurumlar hangisidir?” sorusunun cevabı, bence “Kredi derecelendirme kuruluşları” olmalı. Gerçekten de dünyada borç alsın veya almasın, artık hemen hemen tüm ülkelerin bir kredi notu var. Ancak başta Türkiye olmak üzere, hemen hemen hiçbir ülke kredi derecelendirme kuruluşlarından memnun değil.

Bu kuruluşlardan neden vazgeçilemediğinin sorusu ise basit: Dış piyasalara çıkıp da borçlanmak isteyen ülkeler veya ekonomisini libere ederek dış finansal akımlarına açan ülkelerin mutlaka iki önemli kredi derecelendirme kurumu tarafından notlandırılması gerekiyor. Çünkü bu ülkenin kağıtlarını satın alacak veya para sokacak yatırımcıların baktığı ilk göstergelerden birisi kredi notları… Türkiye de bundan 25 yıl kadar önce, bu şartı yerine getirebilmek için kredi derecelendirme kuruluşlarına kapılarını ve ekonomik verilerini sonuna kadar açmıştı. 

Şikayetler mevzusuna yeniden dönelim. Ülkelerin kredi derecelendirme kuruluşlarından şikayetleri;

·        - not azaltımının haksız ve zamansız yere yapıldığı,
·        - mevcut not durumunun gerçek ekonomik gücü yansıtmadığı,
·        - not artırımının hak edilen kadar ve zamanında yapılmadığı

üzerinde yoğunlaşıyor. Ekonomi gazetelerinin arşivleri, bu tip haberlerle dolu. Söz gelimi bundan 7 yıl önce üç büyük önemli kredi derecelendirme kuruluşunun (S & P, Moody’s ve Fitch) merkezinin bulunduğu ABD bile, kredi derecelendirme kuruluşları ile not azaltımı konusunda sert bir tartışmaya tutuştu. S & P, ABD’nin AAA olan (en üst düzey) kredi notunu AA+’ya indirdi. Sebep olarak ise ABD’nin borçlanmalarda kullandığı tavan hakkında yaşadığı belirsizlik ve kamu harcamalarını disipline edememesini gösterdi. ABD Hazinesi yetkilileri ise S & P’yi çok ağır bir şekilde, hatta hesap-kitap bilmemekle eleştirerek, “Borç tavanımızı 2 trilyon dolar yanlış hesaplayıp, ona göre not düşürmüşler. Hatalılar” şeklinde konuştular. Görüyorsunuz ki eleştiriler sırf finansman ihtiyacı içinde kıvranan gelişmekte olan ülkelerin idarecileri tarafından değil, dünyanın önde gelen ekonomik güçlerinin üst düzey görevlileri tarafından dile getiriliyor.

28 Mayıs 2018 Pazartesi

İTALYA BAŞBAKAN ADAYI COTTARELLİ'Yİ, 18 YIL ÖNCE "TELEVOLE ZULÜMÜ" İLE FENA BUNALTMIŞTIK


BİRAZ CİDDİYET LÜTFEN...

Cahit UYANIK

IMF Türkiye Masası Şefi Carlo Cottarelli memlekete intikal etti de, "televole virüsü" etkisi altına giren bazı basın çalışanları rahat ettiler. Cottarelli'ye zulüm, daha Atatürk Havalimanında başladı.  Gayretkeş bazı basın çalışanları soru araya araya, Cottarelli'nin bir Türk sevgilisi olup olmadığını merak etmişler. Adamcağız da gayet ciddi bir şekilde Türkiye'ye sadece çalışmaya geldiğini belirtmiş. Cottarelli'nin medeni durumu hakkında bilgimiz yok. Ancak evli ise vay başına gelenler... Cottarelli'nin böyle bir durumda, İbrahim Tatlıses-Derya Tuna Olayında olduğu gibi televizyon ekranlarında "kalben" boşanmasını sağlasak, acaba stand by anlaşması tehlikeye girer mi?

Cottarelli'ye zulüm, temaslarının ilk gününde de devam etti. Hazine Müsteşarlığının kapısında yapılan ayaküstü basın açıklamasında, televole kültürümüzün en seçkin örnekleri sergilenmeye devam edildi. Günlerdir "IMF bu ziyaretinde acaba nelerin üzerinde ağırlıkla duracak?" diye kafa patlatıp, bürokrasiye telefon üstüne telefon yağdırıp, Niyet Mektubu ve bittabi 2 adet ek niyet mektubunu hatim indiren Orsoy Girgiç arkadaşımızın davudi sesi, daha sorusunu soramadan, Hakan Şükür'ün İnter'deki performansına Cottarelli'nin yorumunu merak eden geveze ve cırtlak seslerin arasında kaybolup gitmiş. 

18 Mayıs 2018 Cuma

ERDOĞAN DEMİRÖREN'İN HÜRRİYET'İ RESMEN DEVİR ALDIKTAN SONRAKİ İLK VE SON MESAJI



Hürriyet, Türkiye’nin demokrasi yolculuğunun en önemli tanığıdır. Aradan geçen 70 yılda Türkiye de, dünya da uzun ve zorlu bir yolculuk geçirdi. Bu yolculuk sırasında sosyal, siyasal ve ekHonomik olarak birçok kavram, olgu ve anlayış değişse de Hürriyet’in başlangıçta konulan ilkeleri değişmedi.

Türkiye’nin 1945-1950 yılları arasında yaşadığı demokrasiye ve çok partili hayata geçiş çabaları beraberinde birçok alanda olduğu gibi basın sektöründe de yeni solukların ortaya çıkmasına yol açtı.

İşte Hürriyet bu demokrasi yolculuğunun en önemli tanığıdır...