Cahit UYANIK
Siz bu satırları okurken Türkiye bir-iki hafta içinde yapacağı erken genel seçimlerin havasına iyice girmiş olacak. Mitingler, kapalı salon toplantıları, televizyon tartışmaları, propaganda konuşmaları ile Türkiye şenlenecek. Hep hissettiğimiz 'gelecek korkusu'na çözüm arayışları siyasi partilerin ağzından duyulacak. Herkes kendi düşüncesine ve etkilenme durumuna göre bir partiye oy verecek. Sonuçta hangi parti birinci gelirse gelsin, Türkiye ve demokrasi kazanacak.
Bu ortamda tarafsız kişilerin sözleri daha önem kazanıyor. Türkiye'de sayıları giderek azalsa da gazeteciler, hala 'tarafsızlık şapkası'nı taşıyan nadir meslek gruplarından biri. Ben de bu yazıda izninizle size Türkiye'nin ekonomik gerçeklerini anlatmak istiyorum ki, yapacağınız tercihlerde size yol göstersin. Ağırlıklı olarak ekonomiyle ilgili bir bakış açısını gösteren bu yazdıklarımdan lütfen kimse bir siyasi mesaj çıkarmaya kalkmasın. Çünkü ilk bakışta siyaset ekonomiyi etkiler gibi görünse de uzun vadede tam tersi geçerlidir.
Kendimizi kandırmayalım; Türkiye ekonomik açıdan 'gelişmekte olan' bir ülke. Türkiye, milli gelir açısından bakıldığında dünyanın en büyük 20 ekonomisinden biri. Ama işin içine 'gelişmişlik' denilen kriter girince Türkiyemiz dünya liginde maalesef 80'li sıralara doğru geriliyor. Çünkü ekonomik gelişme, son 20-30 yıldır sadece milli gelirin büyüklüğü ile ölçülmüyor; yaşamla ilgili başka kriterler de kullanılıyor. Çünkü okullaşma oranından hastane sayısına, barınma olanaklarından modern ekonomik kurumların varlığına kadar geniş bir yelpaze, insanların yaşam standartlarını etkiliyor.
Ortalama seçmen olarak buradan çıkaracağımız soru ile karışık sonuç şu olmalı: Acaba Türkiye'deki hangi siyasi parti 'ekonomik büyüklük' ile 'ekonomik gelişmişlik' arasındaki bu uçuruma benzer farkı, nasıl kapatmayı planlıyor? Kritik olan bu sorunun cevabı kendi içinde daha fazla okul, daha iyi eğitilmiş öğretmenler, bilgisayarla donatılmış sınıflar, güler yüzlü hemşire ve doktorlar, kuyruksuz hastaneler, çukursuz yollar, sık sık kesilmeyen elektrik, kaliteli içme suyu gibi günlük yaşam konforunu ilgilendiren konuları barındırıyor. Seçimde bu günlük yaşam meselelerine akılcı ve kalıcı çözümler öneren ve önermeyen siyasileri dikkatle birbirinden ayırt etmeliyiz.