23 Ocak 2025 Perşembe

MERKEZ BANKASI "ENFLASYON DÜŞÜK ÇIKAR" TAHMİNİNİ İKİNCİ KEZ TUTTURABİLİR Mİ?

 Cahit UYANIK

TCMB, bir aydan kısa bir süreçte yani 27 gün içinde faizi toplam 5 puan indirdi ve yüzde 45 olarak belirledi.

TCMB geçen ay sonunda, Aralık ayı enflasyonunun beklenenden az artacağını belirterek tahminini tutturmuş ve 2,5 puanlık faiz indirimini buna bağlayabilmişti. 

TCMB Ocak toplantısında da aynı tahmin argümanını ama 'farklı biçimde' kullanarak yine 2,5 puan indirim yaptı. TCMB bu sefer aylık değil ama yıllık enflasyonun düşeceği yönünde düşünce belirterek ilerledi.

Belli ki TCMB 03 Şubat 2025  Pazartesi günü açıklanacak Ocak-2025 enflasyonunun yüzde 4,5 civarında geleceğini öngörüyor. Bu durumda baz etkisiyle yıllık enflasyon yüzde 42 düzeyine gerileyecektir. Çünkü geçen yıl Ocak'ta enflasyon yüzde 6,7 idi. İşte TCMB  oluşan 2-2,2 puanlık pozitif alanı faiz indirme fırsatı olarak kullanmışa benziyor. 

15 Ocak 2025 Çarşamba

EKONOMİ PENCERESİ / 2002 BÜTÇESİ, GERÇEKLER VE TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ

Cahit UYANIK 

2002 Bütçe Yasa Tasarısı uzun uğraşlardan sonra Meclis'e sunuldu. Bütçe devletin izleyeceği ekonomik politikaların en önemli belgelerinden biri. Bu çerçevede baktığımızda devletin önümüzdeki yıl küçülmeye başlayacağını söyleyebiliriz. Küçülmenin en önemli göstergesi, yüzde 6,5'luk faiz dışı fazla hedefinin korunması... Yani devlet faiz harcamaları hariç tutulduğunda, giderlerine nazaran yaklaşık 15,8 katrilyon lira fazla verecek. Aslında bu küçülme sürecinin temeli, içinde bulunduğumuz yıl atılmıştı. 2001 yılında kamu mali yönetimi 12,7 katrilyon lira faiz dışı fazla vermeyi hedefliyor. Oysa bu rakam yılbaşında 11,4 katrilyon lira olarak öngörülmüştü. Yani devlet, çok yoğun eleştirilerin aksine bu yıl planlanandan daha fazla kemer sıkmış ve sıkacak gibi görünüyor.

Bütçe denilince insanların aklına hep itici rakamlar geliyor. Ama rakamların dilini anlamadan da gündelik değerlendirmelerle olaylara bakmak yanıltıcı olabiliyor. Bu yazıda rakamlardan bir parça daha fazla yararlanma yoluna gideceğim. Çünkü bazı gerçekleri ortaya koymak için, rakamların zaman serisi içindeki gelişimine göz atmamız ve bundan bazı sonuçlar çıkarmamız gerekiyor. Madem son 10 yılı ele aldık, öyle devam edelim. Herşeyden önce şu sloganın doğru olup olmadığını tespit edelim: "Türkiye'de kimse vergi ödemiyor. Onun için bu bütçe denkleşmez".  Bu slogan doğru değil. Peki neden? 

Maliye Bakanlığının resmi verilerine göre sabit fiyatlarla 1991 yılında 100 birim vergi toplayan devlet, 1996'da bunu 151'e, 2000 yılında ise 237,7'ye çıkartmış. Yani anlayacağınız son 10 yılda devlet, vergi geliri kapasitesini neredeyse 2,5 kat artırmış. Vergi ödememekle eleştirilen toplum son 10 yılda kamu mali sistemini elinden geldiğince finanse etmiş. Sonuçta 'vergi yükü' olarak adlandırılan vergi gelirlerinin GSMH'ya oranı 2000 yılı itibarıyla yüzde 21'e çıkmış. Bu rakam Maliye'nin ilan ettiği 1968-2000 arasındaki 32 yıllık dönem verilerinin en yüksek noktası... Son 5 yılda vergi yükü yüzde 15'in altına düşmediği gibi, ilk kez de yüzde 21'e yükselmiş. Bu rakamın anlamı şu: Devlet ülke ekonomisinin ürettiği her 100 liralık değerin 21 lirasına el koyuyor. 

11 Ocak 2025 Cumartesi

'ALLAH NE VERDİYSE..." ZAMLARI İLE OCAK-2025 ENFLASYONU YÜZDE 6-8, ŞUBAT-2025 YÜZDE 4-5 ÇIKAR





- DEVLET DAHİL HERKES 'ALLAH NE VERDİYSE, O KADAR..." ZAMMININ PEŞİNE DÜŞTÜ

- TCMB'NİN ULUS'TAKİ BİNASI ÜZERİNDE ŞİMDİDEN KARA BULUTLAR TOPLANMAYA BAŞLADI

Cahit UYANIK

Ocak-2025'in ilk haftasını geride bıraktık. Ülkemizin ekonomi cephesinde "Allah ne verdiyse..." nidalarıyla yapılan iki şey var:


1- % 40-50'lik zamlar. 

2- 20 puana kadar sarkan faiz indirim tahminleri


Bu ortamı görünce "Biraz ölçülü olsak, iyi olacak sanki..." diyesi geliyor insanın. 

Daha birkaç gün önce bir hastanenin 1 Ocak itibarıyla oda fiyatlarını % 45-50 artırdığını öğrendim. Ekmek fiyatları % 25 arttı; bu artış ancak 6 ay gitse gider. Belediyeler suya Aralık'ta zaten ciddi zam yapmıştı, sırada şehir içi ulaşım zamları var. Yüzde 17,5 enflasyon hedefleyip hemen her fiyatladığı şeyi 1 Ocak'ta % 44 artıran devleti ise sona bırakmadım. Çünkü herkes, herşeye 'Allah ne verdiyse, o kadar...' zammını yapmakla meşgul günlerdir.  'Hedef enflasyon kadar zam yapalım' düşüncesini takan yok.

Bu ortamda Ocak ayı enflasyonu % 6-8, Şubat ayı da % 4-5 çıkar diye tahmin ediyorum. Bu durumda devletin % 17,5 enflasyon hedefinin yarıdan fazlası iki ayda harcanmış olacaktır.

EKONOMİ, FİNANS, VERGİ VE BORSA FIKRALARI / KOMÜNİZM Mİ KAPİTALİZM Mİ?

 İki Rus parti yoldaşı yolda karşılaşır ve biri şöyle der:

'Komünizm hakkında bize söylenen her şey yalanmış.'

Diğeri de şöyle der:

'Evet ama daha kötüsüyse, kapitalizm hakkında söylenen her şey doğruymuş."

(Twitter'dan alıntılanmıştır.)

9 Ocak 2025 Perşembe

ARTIK MUTLAKA 'TÜRKİYE ÜCRETLİLER GEÇİNME ENDEKSİ (TÜGE)' HESAPLANIP YAYINLANMALI

 Cahit UYANIK

İstanbul Ticaret Odası (İTO) uzun yıllardır bir İstanbul Ücretliler Geçinme Endeksi (İTO-ÜGE) yayınlıyor. 

Ancak İTO, bu ÜGE'yi aynı zamanda İstanbul'un tüketici fiyat endeksi yerine de kullanıyor. Aslında ÜGE ile TÜFE aynı şey olmamalı. TÜFE ve ÜGE'nin ayrı ayrı hesaplanıp ilan edilmesi gerek. Çünkü ücretlilerin tüketimi ve enflasyondan etkilenmesiyle, genel  tüketim kalıbı ve manşet enflasyon birbirinden oldukça farklı.

Öte yandan TÜİK'in açıkladığı kendi TÜFE'si var ki; İTO'nun TÜFE'siyle (ÜGE'siyle) arasında bazen ciddi rakamsal farklılıklar oluşabiliyor. Bunun çeşitli sebepleri var. TÜİK'in TÜFE'si 400'ü aşkın mal ve hizmetin fiyatlarını takip ederken, İTO'nun TÜFE'sinde (veya ÜGE'sinde) 200'den biraz fazla kalem var.

5 Ocak 2025 Pazar

OPEC LOGOSUNUN ANLAMI NEDİR?



Cahit UYANIK

Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü'nün (OPEC) resmi logosu... 

"P" harfine tersten baktığınızda savaş baltasını andırıyor... 

OPEC, hep petrolü silah olarak kullanmakla suçlanmıştır...

(Bu yazı 05 Ocak 2019'da Facebook sayfamda yayınlanmıştır.) 


3 Ocak 2025 Cuma

YAZDIĞIM İLK VE TEK MAGAZİN HABERİ BURAK KUT'UN DEMECİYDİ AMA SONRA ÖFKEMDEN YIRTIP ATMIŞTIM

 Cahit UYANIK

Yeni yıla Burak Kut'la girilmiş. Burak Kut 1994 yılında TBMM'nin açıIış resepsiyonuna gelmişti. O zamanlar Meclis 1 Eylül'de calışmaya başlıyor ve resepsiyon da bahçede yapılıyordu. 

Burak tamamen beyaz bir smokin giymişti. Elinde  içki kadehi bir köşede duruyordu. Ben de yeni çıkan Akşam gazetesinde ekonomi muhabiriydim. Genç yıldızla kimse ilgilenmiyordu, öyle kala kalmıştı. Ben de yanına gidip kendimi tanıttım, birkaç soru sordum. 

Söylediklerinin içeriğini şimdi hiç anımsamıyorum ama bana verdiği demeci gidip haber yaptım. Günlerce bekledim, gazeteye girmedi. Nedendir bilemedim ama kulağıma İstanbul'daki haber tanrılarının "Ekonomi muhabiri neden magazin haberi yapmış ki?" dedikleri çalındı sonra... 

Ben de böylece meslek hayatında yazdıgım ilk ve tek magazin haberini birkaç hafta sonra yırtıp çöpe attım öfkeyle... Keşke atmasaymışım ya,  paylaşırdım burada ve blogumda.. 

Burak Kut zenci gırtlaklı çok iyi bir ses sanatcısıdır, bu da en iyi şarkılarından biridir.

(Bu yazı 01.01.2025 tarihinde Instagram sayfamda yayınlanmıştır.)

26 Aralık 2024 Perşembe

EKONOMİ, FİNANS, VERGİ VE BORSA FIKRALARI / ASGARİ ÜCRETTEN FAZLASI

İş başvurusunda bulunan kişiye görüşme sırasında ne kadar ücret istediğini sorarlar.

“Boğaz tokluğuna çalışırım” deyince, karşısındaki yetkili şöyle cevap verir:

“Maalesef asgarî ücretten fazla veremiyoruz.”

(Anonim)

TCMB ARALIK-2024 ENFLASYONUNUN YÜZDE 2 ALTINDA GELECEĞİNİ DÜŞÜNDÜĞÜ İÇIN FAİZİ 2,5 PUAN İNDİRDİ

- 2025'TE 6-7 TOPLANTIDA 15-17,5 PUAN İNDİRİM BEKLİYORUM; 

FAİZ YILI %30-32,5'TA TAMAMLAYABİLİR

Cahit UYANIK 

TCMB beklentilerin 1 puan üzerinde kararla, faizini %50'den 47,5'a indirdi. En önemli gerekçe ise Aralık enflasyonunun öncü gostergelerinin iyi olması. Yani Aralik '24 enflasyonu %2'nin altında açıklanacak gibi... Bu durumda gelecek yıl TCMB'den 15-17,5 puan indirim bekliyorum.

Çünkü genel beklenti gelecek yıl enflasyonun yüzde 30 gerçekleşmesi yönünde. Bunun 1,5-2,5 puan üzerinde bir reel faizi esas alırsak, TCMB gelecek yıl 6-7 toplantıda 2,5'ar puan yani 15-17,5 puan daha indirim yapar.

25 Aralık 2024 Çarşamba

2025 ASGARİ ÜCRETİNİ '146 TL' FAZLASIYLA TUTTURDUM

İSABETLİ TAHMİNİME SEVİNEMEDİM.

ÜZGÜNÜM. 

BU ÜCRETLE GEÇİM-MEÇİM OLMAZ. 

KEŞKE YANILSAYDIM...

Cahit UYANIK 

22.250-22.500 TL diye tahmin etmiştim; 22.104 TL yaptılar asgari ücreti... Yüzde 30 zam.  Düşüncem şöyleydi:

"2025 asgari ücret artış tahminim yüzde 31-32. Formülüm: 2024 enflasyonu+2025 hedef enflasyonu/2. Yani 2025 asgari ücreti bence 22.250 TL-22.500 TL olacaktır."

Bu durumda; Yüzde 43+Yüzde 17/2= Yüzde 30 formülü kullanılmış anlaşılan...

Ocak '25 enflasyonu söz gelimi %5 olursa, 31 Ocak'ta 22.104TL'lik ilk zamlı maaşını alacak işçinin eline reel olarak 22.104 TL-1.105 TL=20.999 TL geçmiş olacak. Daha cebe girmeden, çarşıda pazarda eriyen bir ücret maalesef. %17 enflasyon hedefi çok canlar yakacak.

24 Aralık 2024 Salı

120 MİLYON TL'Yİ YAKAN VAZGEÇME KARARI

 Cahit UYANIK

Fenerbahçe Kalamış Yat Limanı Özelleştirme İhalesinde Koç Holding, ikinci en iyi teklif sahibi olarak (504 milyon$) sözleşme imzalamaya davet edildi. Böylece ihaleyi kazanan (505 milyon$) Vahit Karaarslan'ın vazgeçerek sözleşme imzalamadiğı ortaya çıkmış oldu. 

ÖİB'in uygulaması değişti mi bilmiyorum ama Karaarslan 120 milyon TL'lik geçici teminat bedelini de piyasa deyimi ile 'yaktı'. Bu 120 milyon TL'nin (Yaklaşık 3,4 milyon$) bütçeye irat yazılması gerekiyor.

Koç  imzaya gitmezse, onun da teminatı 'yanar'. Karaarslan imzayı atsa Koç, teminatı iade alıp çıkabilirdi.

(Bu yazı 24 Aralık 2024 tarihinde Twitter sayfamda yayınlanmıştır.)


EKONOMİ HİKAYELERİ / BERNSTEIN'IN EMEKLİ OLURKEN BIRAKTIĞİ 10 YATIRIM TAVSİYESİ

Uzun yıllar Bank of America Merrill Lynch’in Baş Yatırım Stratejisti olan Richard Bernstein’in 2009 yılında emekli olurken yazdığı veda yazısı ders niteliğinde.


20 yılda öğrenilen 10 kural


Yarın Merrill Lynch’teki son günüm olacak. Çalışma fırsatı bulduğum meslektaşlarıma ve müşterilerime içtenlikle teşekkür etmek istiyorum. 20 yıldır bu firmada geçirdiğim zamanın ödüllendirici olmasının nedeni onlardır.

Son bir rapor olarak, firmadaki zamanımda öğrendiğim en önemli yatırım kurallarından 10 tanesini aşağıda paylaşıyorum:


1.Gelir, sermaye kazancı kadar önemlidir. Çoğu yatırımcı gelir fırsatlarını göz ardı ettiği için, gelir sermaye kazançlarından daha önemli olabilir.

2.Çoğu borsa göstergesi aslında test edilmemiştir. Çoğu işe yaramaz.

3.Çoğu yatırımcının zaman ufku çok kısadır. İstatistikler, günlük alım satım işlemlerinin büyük ölçüde şansa dayandığını gösteriyor.

21 Aralık 2024 Cumartesi

EKONOMİ PENCERESİ / SEÇİME GİDERKEN EKONOMİK GERÇEKLERİMİZ

Cahit UYANIK 

Siz bu satırları okurken Türkiye bir-iki hafta içinde yapacağı erken genel seçimlerin havasına iyice girmiş olacak. Mitingler, kapalı salon toplantıları, televizyon tartışmaları, propaganda konuşmaları ile Türkiye şenlenecek. Hep hissettiğimiz 'gelecek korkusu'na çözüm arayışları siyasi partilerin ağzından duyulacak. Herkes kendi düşüncesine ve etkilenme durumuna göre bir partiye oy verecek. Sonuçta hangi parti birinci gelirse gelsin, Türkiye ve demokrasi kazanacak. 

Bu ortamda tarafsız kişilerin sözleri daha önem kazanıyor. Türkiye'de sayıları giderek azalsa da gazeteciler, hala 'tarafsızlık şapkası'nı taşıyan nadir meslek gruplarından biri. Ben de bu yazıda izninizle size Türkiye'nin ekonomik gerçeklerini anlatmak istiyorum ki, yapacağınız tercihlerde size yol göstersin. Ağırlıklı olarak ekonomiyle ilgili bir bakış açısını gösteren bu yazdıklarımdan lütfen kimse bir siyasi mesaj çıkarmaya kalkmasın. Çünkü ilk bakışta siyaset ekonomiyi etkiler gibi görünse de uzun vadede tam tersi geçerlidir.

Kendimizi kandırmayalım; Türkiye ekonomik açıdan 'gelişmekte olan' bir ülke. Türkiye, milli gelir açısından bakıldığında dünyanın en büyük 20 ekonomisinden biri. Ama işin içine 'gelişmişlik' denilen kriter girince Türkiyemiz dünya liginde maalesef 80'li sıralara doğru geriliyor. Çünkü ekonomik gelişme, son 20-30 yıldır sadece milli gelirin büyüklüğü ile ölçülmüyor; yaşamla ilgili başka kriterler de kullanılıyor.  Çünkü okullaşma oranından hastane sayısına, barınma olanaklarından modern ekonomik kurumların varlığına kadar geniş bir yelpaze, insanların yaşam standartlarını etkiliyor. 

Ortalama seçmen olarak buradan çıkaracağımız soru ile karışık sonuç şu olmalı: Acaba Türkiye'deki hangi siyasi parti 'ekonomik büyüklük' ile 'ekonomik gelişmişlik' arasındaki bu uçuruma benzer farkı, nasıl kapatmayı planlıyor? Kritik olan bu sorunun cevabı kendi içinde daha fazla okul, daha iyi eğitilmiş öğretmenler, bilgisayarla donatılmış sınıflar, güler yüzlü hemşire ve doktorlar, kuyruksuz hastaneler, çukursuz yollar, sık sık kesilmeyen elektrik, kaliteli içme suyu gibi günlük yaşam konforunu ilgilendiren konuları barındırıyor. Seçimde bu günlük yaşam meselelerine akılcı ve kalıcı çözümler öneren ve önermeyen siyasileri dikkatle birbirinden ayırt etmeliyiz.

19 Aralık 2024 Perşembe

EKONOMİ HİKAYELERİ / AZİZ NESİN'DEN GÜRÜLTÜCÜ KOMŞUSUNA 'FABRİKATÖR' BENZETMELİ MEKTUP

Sosyal medyada bir hukukçu grubunda, Av. Yankı Büyüksezer'in dedesine hitaben Aziz Nesin'in yazdığı mektubu ve hikayesini paylaşması büyük ilgi topladı. Av. Büyüksezer, dedesinin teknik makine ressamı olduğunu ve yıllarca Haliç Tersanesi'nde çalıştığını aktararak, bir Pazar günü balkonda tamirat yapmak isterken Aziz Nesin'le yaşanan olay ve ardından yazılan mektubu paylaştı. "Yine o meşhur balkonunda bir şeyler tamir etmek istemiş bir pazar günü, ve yine yaptığı gürültüyü pek umursamamış. Alt komşu da Aziz Nesin... Yeni gördüm bu mektubu, kitap annemdeymiş. Aziz Nesin, pazar pazar gürültü yapan dedeme döşemiş mektubu..." diyerek yaşananları aktaran Av. Büyüksezer, Nesin'in mektupla birlikte bir adet imzalı kitabını da dedesine hediye ettiğini belirtti. İşte nezaket, ironi ve zeka dolu bir Aziz Nesin mektubu… 

"Sevgili Kazım Bey'ciğim,

Hiç grev yapmadan, Pazar günleri bile çalışan, apartmanın ikinci katındaki fabrikanızdan dolayı sizi candan kutlarım. Büyük bir icat üzerinde çalıştığınızı tahmin ettiğimden, bu saate kadar kıyıp da fabrikanızın çalışmasını engellemek istemedim.

18 Aralık 2024 Çarşamba

TCMB: 1 PUANLIK ASGARİ ÜCRET ZAMMI, TÜFE'Yİ 0,07 PUAN ARTIRIYOR

Cahit UYANIK 

Bilim adamları hesaplamış, Merkez Bankası da Enflasyon Raporunda paylaşmiş:
Türkiye'de asgari ücrete yapılan 1 puanlık zam,
TÜFE'yi 0,07 puan artırıyor.
Artış etkisi de 6 aya yayılarak hissediliyor.
Yüzde 35 zam yapılsa asgari ücrete...
Enflasyona etkisi 2,45 puandır;
Yüzde 45 yapılsa 3,15 puandır.
Bundan öte söylenen tüm şeyler laf-ü güzaftır.
Etiketlere saldırıp zam üstüne zam yazanlar ise fırsatçıdır.
Benden yazması...

Meraklıları için; tek sebep değil ama son 3 yılda asgari ücretin zamlandiği Ocak ve Şubat aylarindaki TÜFE oranları:

17 Aralık 2024 Salı

EKONOMİ PENCERESİ / AB TARTIŞMASINDA 'EKONOMİ' İHMAL EDİLİYOR

Cahit UYANIK 

Türkiye'ye geçen yılsonunda Avrupa Birliği (AB) tam üyelik statüsü tanınmasının ardından esen güçlü rüzgar, 2000 yılının ilk yarısından itibaren durdu. Oysa Türkiye'nin yılbaşından sonra kolları sıvayarak kısa sürede büyük adımlar atması bekleniyordu. Aslında durgun geçen bu süreç Türkiye'nin kendi iç siyasi dengelerinin kurulması açısından önemliydi. AB Genel Sekreterliği Yasasının Meclis'te kabul edilmesi, koalisyon ortağı partilerden birinin lider düzeyinde konuya sahip çıkmasıyla mümkün olabildi ve gelişmeler -birazcık olsun- hız kazandı. 

Temmuz ayı ortasında Ankara'yı ziyaret eden AB'nin Genişlemeden Sorumlu Üyesi Günter Verheugen'in karşısına 'ideal' düzeyde olmasa da 'tatminkar' bazı çalışmalar ile çıkılabildi. Türkiye-AB görüşmelerinde daha çok İnsan Hakları Koordinatör Üst Kurulu tarafından hazırlanan bir rapor ele alındı. Rapor Türkiye'nin Kopenhag Kriterleri'ne uyum sağlamak için neler yapması gerektiğini içeriyordu. AB'ye tam üye olabilmek adına demokrasi ve hukukun üstünlüğüne saygı gösterilirken insan hakları ve azınlık haklarını korumayı garanti eden kurumlar oluşturulmasını kapsayan Kopenhag Kriterleri görüşme gündemindeydi.

Verheugen ile görüşmelerde 'ekonomi' ise pek ele alınmadı. Oysa Türkiye aynı günlerde enflasyonla mücadelenin yanı sıra ekonomisini tam anlamıyla AB'ye hazırlama amacını da içeren  ciddi bir istikrar programının yedinci ayına girmişti. Ekonomiyle ilgili atılan bu adımlar, tarihsel perspektiften bakıldığında Türkiye için AB'ye tam üye olabilmek adına oldukça önemliydi. Çünkü Türkiye'nin 1963 yılından bu yana peşine düştüğü AB macerasında 'ekonomi' ile ilgili meseleler hep ön saflardaydı. 1973 yılında imzalanan Katma Protokol Türkiye ekonomisini AB ve dünya ekonomisinin rekabetine açmak için uzun soluklu bir yol haritasıydı. 

Ekonominin ön planda olduğu Türkiye-AB ilişkileri tam üyelik başvurusunun yapıldığı 1987 yılına gelindiğinde de pek değişmemişti. Soğuk Savaş devam etseydi bu trendin aynen sürmesi bekleniyordu aslında... Böyle bir durumda AB ile ilişkiler, ekonomik hedeflerin ağırlıklı olarak hüküm sürdüğü bir yapılanmayla yoluna devam edebilirdi. Ancak Türkiye tam üyelik başvurusu yaptıktan birkaç yıl sonra yani 1990'larda Doğu Blokunun yıkılmasıyla çok şey farklılaştı. Bağımsızlaşan Doğu Avrupa ve bazı Balkan ülkeleri de AB'ye tam üyelik için başvurdu. AB ya Avrupa'nın önemli ülkelerinin toplandığı küçük bir 'dostlar kulübü' olarak kalacak ya da tüm Avrupa ülkelerini aynı çatı altında toplayan 'Birleşik Avrupa' idealini gerçekleştirmeyi gündemine alacaktı. 

Tercih ikincisinde yana kullanılarak 'genişleme' yoluna gidilirken, tam üyelik koşulları demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygı alanlarını içine alacak şekilde netleştirilerek geliştirildi. 'Birleşik Avrupa' hayata geçirilirken, tüm Avrupa vatandaşlarının ekonomi kadar hukuksal alanlardaki standartlarının da eşitlenerek yükseltilmesi açık bir hedef olarak ortaya konuldu. Çünkü yeni üye alınacak ülkelerdeki on milyonlarca insan, yarım yüzyıldır demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan haklarından uzak yaşamıştı. Öyleyse tam üyeliğe kabulde öncelik bu konulara verilirken, sonrasında yani tam üyelik müzakereleri esnasında ekonomilerini iyileştirmeleri için onlara zengin Avrupalı ülkelerin yardım etmesi sağlanmalıydı.