24 Nisan 2025 Perşembe

'HARCARIM 50 MİLYAR DOLAR DÖVİZ REZERVİNİ, YAPARIM DEPREME DAYANIKLI EVLER' DİYE BİRŞEY OLUR MU?

Cahit UYANIK

'İmamoğlu Krizi' sebebiyle 1 ayda satılan 50 milyar dolar döviz rezervi, normal zamanlarda satılıp da ekonomik bir sorunu çözmeye harcanabilir mi? Mesela bu parayla depreme dayanıklı konut seferberliği yapılır mı? İstanbul'un kötü konutları yenilenir mi?

'Yalan da olsa söyle, hoşuma gidiyor' dolduruşuna prim veren muhalefet sözcüleri, birçok aklıevvel, ekonomiden anladığını söyleyen adamın kurduğu bu düz mantık doğru mu?

Değil. 

Ne diyor Mehmet Şimşek? "Elbette bir rezerv kaybı söz konusu, bu rezervleri biz cari fazla vererek biriktirmedik, bunları büyük oranda portföy tercihleriyle elde ettik."

Yani?

Döviz rezervi biriktirmenin bir yolu da, mevcut ekonomi yönetiminin son 2 yılda yaptığını yapmaktır: 

1) Döviz piyasasına girip döviz toplarsın, rezervin artar. Bu piyasadaki dövizin kaynağı carry trade yani TR'deki yüksek reel faizden çöplenmeye gelmiş sıcak paracılardır. 

2) Döviz alırken verdiğin TL'yi yani likidite fazlasını açık piyasa işlemiyle, faizini ödeyerek bankalardan toplarsın, sterilize edersin. 'Serseri para'nın dövize borsaya gidip fiyatları şişirmesine engel olursun. 

3) Bu operasyon sonucunda bankalara ödediğin faizler Merkez Bankasının zararını 'patlatır.' MB, kar edip bunun belli bir kısmını vergi ödeyemez dolayısıyla bütçeye destek veremez olur. Zararını bir köşeye yazıp ileride elde edeceği karlardan indirerek sıfırlamaya çalışır. 

Dikkat ederseniz MB böylece bir 'para oyunu'yla rezerv biriktirmiş olur. Bir anlamda yüksek faiz zoruyla döviz biriktirir, rezerv biriktirir, enflasyona sebep olan döviz kuru artışını önler. Buna 'kur çapası' da denilir.

Ama siz sıcak paracıları yani carry trade'cileri siyasi tutarsızlıklarla korkutursanız (Anketlerde ilk sırada çıkan İmamoğlu'nun hapse atılması, kayyum niyetlenmeleri gibi) adamlar 'Ulan bunlar bizim paraya da her an  çökebilirler. Elde var sıfır demek de var bu işin içinde...' düşüncesiyle paniğe kapılır ve parasını 'hemen, şu anda' ister. Siz de 2 yıldır, bir anlamda emanet tuttuğunuz dövizinizi, rezervinizi verip gönderirsiniz. Dikkat edin olay yine bir 'para oyunu'dur. Böyle bir olayın üretimle alakası ancak döviz kurunu patlatıp 45-50 TL'ye çıkıp orada kalıcı olması ile mümkündür. Bunu önlemek için faizi yüzde 42,5'tan 49'a yani 6,5 puan artırınca kanamayı durdurursunuz. 'Gerekirse 55 de yaparız faizi' dersiniz...

Peki esas sorumuzun cevabına gelelim: Bu para oyunuyla elde edilen döviz rezervini ekonomiye, mesela 6 ay içinde boca etseydik olur muydu? Olmazdı çünkü para fazlalığı nedeniyle enflasyonu zıplatırdı. Döviz kuru aşırı düşeceği için ithalat patlar, ihracata yönelik üretim cazibe kaybeder, ekonomi yeteri kadar büyümez,  işsizlik daha artardı. 

Türkiye tam olmasa da buna benzer bir tezgahtan geçmişti zamanında... Merkez Bankası eski zamanlarda bütçenin yüzde 15'i kadar bir parayı Hazineye istediği şekilde harcasın diye kısa vadeli avans olarak veriyordu. Ama bu uygulama enflasyonist olduğu için daha 1990'ların ikinci yarısında terk edilmişti. (Buna halk arasında 'karşılıksız para basmak' da deniliyordu)

Demek ki neymiş? Döviz rezervleri parasal operasyonların konusudur. Üretimsel ve tüketimsel alanlarda kullanılamazlar. Kullanılırsa enflasyon yaratırlar. Bu nedenle reel siyaset üretmek yerine yalandan medet uman muhalefet sözcüleri ile aklıevvel ekonomist özentilerinin laflarına inanmayalım. İyi yönetilen bir ekonomide mucizevi çözümlere yer yoktur. 

Enflasyonu düşürmenin  yolu ise üretimi artırmak ve kamu harcamalarını bütçeyle, sağlıklı şekilde toplanmış adil vergilerle finanse etmekten geçer.  Bunun pratik yolunu yordamını ise bir başka yazıda anlatayım.

(Bu yazı 24 Nisan 2025 tarihinde Facebook sayfamda yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder