Cahit UYANIK
İstatistikler günümüzde yaşamımızın bir parçası oldu. Çünkü rakamlarla konuşmak ve bilgiye dayanmak bir düşüncenin, bir analizin gücünü daha artırıyor. Türkiye'nin de hayli eski bir istatistik geçmişi var. Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE), 1926 yılında bizzat Atatürk'ün altına imza attığı bir kararname ile kurulmuş. DİE, günümüz Türkiyesinde istatistiklerin yüzde 85'ini üreten çok önemli bir kurum. DİE, önümüzdeki dönemde Avrupa Birliğine hazırlık kapsamında önemli değişimler geçirip daha gelişecek. DİE'yi artık sırf ekonomiyle ve geleneksel istatistikleri toplarken değil, güncel hayatımıza ilişkin istatistikler hazırlarken de görebileceğiz. Zaten bütün dünyada da istatistik kavramı yavaş yavaş sosyal alana kayıyor.
DİE'nin bu yeni dönemdeki çalışmalarının ilk habercisi geçtiğimiz günlerde "Yaşam Memnuniyeti Araştırması" ile görülmeye başlandı. Bu endeks, gelişmiş ülkelerde uzun zamandır yapılıyor. Bazen literatürde karşımıza ' Hoşnutsuzluk Endeksi ' olarak çıkıyor. DİE, bu çalışmaya ' Yaşam Memnuniyeti' demeyi tercih etmiş. İlk olarak 2003 yılındaki durumu tespit etmeye yönelik olan bu çalışma, önümüzdeki dönemde düzenli olarak yinelenecek ve böylece toplumun genel yaşam memnuniyeti ölçülmeye çalışılacak. DİE, insanlarda memnuniyet ile mutluluk arasında çok önemli bir bağ bulunduğunu bilerek, önce insanların mutluluk düzeylerini ölçmeye çalışmış.
Mutluluk, çoğumuz için subjektif bir kavram. Üzerine şiirler, kitaplar yazılan bu kavramı Türk istatistikçileri şöyle tanımlamış: "Acı, keder ve ızdırabın yokluğu ve bunların yerine sevinç, neşe ve tatmin duygularının varlığıyla karakterize edilen durum; hayattan genel olarak memnun olma hali." Peki ya memnuniyet? O kavram ise "İhtiyaçların ve isteklerin karşılanmasından doğan tatmin duygusu" olarak formüle edilmiş. Mutluluğu bir kuşun kanat çırpışında bile yaşayabilen şairlere, yazarlara göre oldukça kuru bir tanım ama olsun; amaç istatistik üretmekse bu kadarını hoş görmeliyiz.