16 Ocak 2024 Salı

TÜRKİYE VE KABARAN PETROL FATURASININ ÇÖZÜMÜ

Cahit UYANIK 

Türkiye, petrol fakiri bir ülke. Çevresindeki pek çok ülkede verimli petrol kaynakları bulunmasına rağmen, Türkiye'de geniş petrol yataklarına bir türlü rastlanamıyor. Türkiye, bu nedenle artık karadan çok denizlerde petrol aramaya başladı. Halen Doğu Karadeniz kıyılarında oldukça önemli  bir petrol sondaj faaliyeti sürüyor. Doğal gaz aramaları ise Batı Karadeniz kıyılarında derinleştirilmiş durumda. Bu arayışların mutlu sonla bitmesi hepimizin ortak dileği. Çünkü giderek Türkiye'nin petrol faturası büyüyor. Türkiye, binbir zahmetle kazandığı veya dış borç bularak elde edebildiği döviz kaynaklarını petrol ithalatı için yurt dışına transfer ediyor. 

Dile kolay, Türkiye'nin petrol faturası daha 2001 yılında 3,9 milyar dolardı. Bu yılın ilk 6 ayındaki ödemeleriniz ise 3,8 milyar doları geçti. Yani Türkiye, 2001 yılına göre petrole çok daha fazla para ödemeye başladı. Peki Türkiye'nin petrole yaptığı ödemelerin büyüklüğü nerelere ulaşabilir? 10 milyar dolar sınırını geçebilir mi? Eğer bu rakamlara ulaşılırsa bunun Türkiye'nin genel ekonomik dengelerine etkisi ne olur? Bu yazıda bu soruların cevaplarını bulmaya çalışacağız.

Bu yılın ilk aylarında petrol fiyatları ve Türkiye'ye etkisi konusunda öngörülen senaryolar 7 milyar dolardan 10 milyar dolar yelpazesine doğru genişliyordu. En iyimser tahmin petrolün ortalama varil fiyatının 40-41 dolar olacağını gösteriyordu. Ancak yılın ilk aylarında ham petrol ithalat faturası konusunda Türkiye için öngörülen 9 milyar dolarlık en kötümser ikinci senaryo gerçek olmaya doğru gideceği anlaşılıyor.  

Yılın ilk 6 ayındaki gelişmeler ve şartların ikinci yarıda da geçerli olması durumunda Türkiye'nin ham petrol faturası 7,6 milyar dolar olarak kesinleşecektir. Ancak ikinci yarının 1,5 ayındaki gelişmeler (1 Temmuz-15 Ağustos) petrol fiyatlarının 70 dolar düzeyine çıkabileceği yönünde güçlü sinyaller veriyor. Bu durum Türkiye'nin halen 45-50 dolar aralığında bulunduğu varil başına ithalat maliyetini, 50-55 dolar aralığına çıkarabilecek. Bu durumda Türkiye'nin yıllık petrol faturası 9 milyar dolara çok yaklaşacak. 

Ham petrol ithalatında 10 milyar dolarlık en ķötümser senaryonun gerçekleşme ihtimali ise yılbaşına göre biraz daha yükseldi. Ancak bunun için ikinci yarıdaki toplam ithalat miktarının 6,2 milyar dolara yükselmesi, Türkiye için ortalama varil fiyatının 70 doları, uluslararası fiyatların ise ortalama 75-80 doları bulması gerekiyor. Türkiye petrol ithalatının büyük bölümünü uluslararası piyasalardan değil, ülkeler arası anlaşmalar yoluyla karşılıyor. Bu anlaşmalarda fatura hesaplaması genellikle malın teslim tarihi esas alınarak geriye doğru 3 aylık Brent petrol fiyatlarının ortalaması esas alınarak yapılıyor. Türkiye, bu fiyatlandırma sistemi sayesinde ham petrolü uluslararası piyasalara göre 5-10 dolar daha ucuza satın alabiliyor.

Türkiye'nin yıllık ham petrol ithalatı 24 milyon ton yani 175-180 milyon varil düzeyinde. Bu katsayı, Türkiye'nin ortalama alım fiyatındaki her 1 dolarlık artıştan dolayı 200 milyon dolar düzeyinde daha fazla ödeme yaptığı anlamına geliyor. Türkiye'nin daha 2002 yılında ortalama varil maliyeti 23 dolar düzeyinde idi. 2004 yılında bu rakam 36 dolar düzeyinde hesaplandı. Yılbaşındaki resmi projeksiyonlarda ise ortalama varil fiyatı 40,5 dolar olarak belirlendi. Yani Türkiye 7,1 milyar dolarlık faturayı zaten kabullenmişti. Ancak yılın ilk 6 ayındaki gelişmeler bu rakamı 45 dolar düzeyine çıkarttı. Türkiye, petrol fiyatlarını tahmin ederken karma bir yöntem uyguluyor. Bu konuda IMF uzmanlarının yaptığı tahminler ile Türkiye'nin yaptığı ithalat bağlantılarının ortalama fiyatı kullanılıyor. 

Ham petrol piyasasını yakından izleyen yabancı uzmanlar, ilk yarıdaki hiç bir koşulun değişmediği varsayımıyla ortalama fiyatların 57-58 dolar olarak gerçekleşeceğini öngörüyor. Bu durumda Türkiye'nin ikinci yarıdaki ortalama varil fiyatı 50 dolar olabilecek. Fatura ise 8,3 milyar dolara çıkacak. Ancak bu tahminlerin tutamayacağının yavaş yavaş anlaşılmaya başlanmasıyla Türkiye için ortalama 55 dolarlık fatura en akla yatkın senaryo olarak görülüyor. Bu durumda ise fatura 8,8 milyar dolara yükseliyor. 9 milyar dolara yaklaşan bu fatura ham petrolde geçen yıla göre 2,7 milyar dolar daha fazla ödemek anlamına gelecek. 

Halk arasında bir söz vardır: "Petrol zammı iğneden ipliğe herşeyin fiyatını etkiliyor" diye... Bu sözün doğruluk boyutu var. Petrol, bir çok yolla ekonomideki bütün değişkenleri etkiliyor. Petrol bir çok sektörde, ulaşımdan ara mamul ve mamul maddeye kadar birçok ürünün fiyatının içine giriyor. Sonuçta yapılan araştırmalar, petrol  fiyatları artışının enflasyon oranlarını 1'e 10 ila 1'e 20 oranında etkilediğini gösteriyor. Bu etki düzeyi seçilen yönteme göre değişiyor. Yani petrole yapılan yüzde 10'luk bir zam, ekonomideki diğer fiyatları 0,5 ila 1 puan arasında artırıyor. Ayrıca petrol fiyatı, doğal gaz ve petrol ürünleri yakarak elektrik üreten termik santrallerin de fiyatlarını etkiliyor. Ancak bu etki biraz gecikmeli yani son hesaplamalara göre 3-6 ay sonrasında fiyat artışı olarak tüketiciye yansıyor. 

Petrol ithalatı sebep olduğu döviz çıkışı nedeniyle ülkenin döviz dengesini de etkiliyor. Bu yılın ilk 6 ayındaki 3,8 milyar dolarlık fatura eğer 2 milyar dolar düzeyinde olsaydı, cari açığımız 13,7 milyar dolar değil 12 milyar dolar olacaktı. Bu ise Türkiye'nin ekonomik verilerinin daha düzgün görünmesini sağlarken  kredibilitesini olumlu etkileyecekti. Peki petrol faturası sorunundan yakın gelecekte kurtulmak mümkün mü? Bu soruya "Tüketimi karşılayacak düzeyde yerli kaynaklar elde etmeden mümkün değil" cevabı verilebilir.

Şu anda dünyada günlük petrol üretimi 79-80, tüketimi de aynı düzeyde bulunuyor. Bu nedenle (arzın talebe, talebin arza yakın olması) zaten, petrol fiyatları gündelik etkilere maruz kalıp kolayca düşüp yükseliyor. 2025 ve sonrasında dünya petrol tüketiminin 120 milyon varile çıkacağı hesaplanıyor. Bu talebe, arzı yetiştirmek mümkün mü? Bu konuda verilecek cevaplar Orta Doğu'nun istikrara kavuşarak Irak'ın yeniden önemli bir petrol üreticisi olabilmesi ve Orta Asya petrollerinin uluslararası pazarlara petrol boru hatlarıyla ulaştırılması ile yakından ilgili. Şu anda dünyada yaşanan gelişmeleri, biraz da bu açıdan bakıp değerlendirirsek petro-politik denilen oyunun sırlarını kolayca anlayabileceğiz.

(Bu yazı TSE'nin yayın organı Standard dergisinin Eylül-2005 tarihli sayısında yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder