21 Ocak 2024 Pazar

BU BİR 'IMF'NIN TÜRKİYE ÜZERİNDEKİ DENETİMİNİ NASIL ARTIRDIĞI'NIN HİKAYESİDİR

IMF BİZİ GÖZETLİYOR 

Cahit UYANIK 

Türkiye'nin Uluslararası Para Fonu (IMF) ile Şubat ayında imzaladığı yeni stand by anlaşmasının ardından ilk gözden geçirme tamamlandı. Artık gelenek olduğu gibi her gözden geçirmeden sonra hazırlanan Ek Niyet Mektubu kamuoyuna açıklandı. Türkiye, bu gözden geçirmenin tamamlanmasıyla yaklaşık 1 milyar dolarlık yeni bir kredi dilimine hak kazandı. Mektupta Türkiye'nin önündeki hedefin, 2002 yılı için belirlenmiş bulunan hem yüzde 3'lük büyüme hem de yüzde 35'lik enflasyon hedeflerine ulaşabilmesi için politikaların doğru yöne oturtulması olduğu ifade edilerek, her iki hedefin de eşdeğer önemde olduğu vurgulandı. 

Ekonomik toparlanmanın bir an evvel başlaması gerektiği, böylece tekrar istihdam yaratılabileceği, geleceğe güvenin artacağı ve finansal piyasaların Türkiye ekonomisine ilişkin beklentilerinin sadece kısa vadede değil, orta vadede de olumlu şekilde tesis edilebileceğinin altı çizilen mektupta, "Koşulların getirdiği fırsatı değerlendirerek enflasyonist beklentilerin kırılması ve enflasyon hedefimizin gerçekleştirilmesi gerekmektedir ki bu fırsattan muhakkak yararlanılacaktır. Aslında çok dinamik unsurları olan Türkiye ekonomisindeki pek çok sorunun kökeni enflasyondur. Enflasyonu bu yıl yüzde 35 seviyesine ve orta vadede tek haneli rakamlar seviyesine indirmemiz şarttır. Bu hızlı, adil ve gerçek anlamda sürdürülebilir büyümenin sağlanması için en temel koşuldur" değerlendirmesinde bulunuluyor. 

IMF Heyetinin bundan sonraki gözden geçirme için Mayıs ayında Türkiye'ye gelmesi ve ikinci ek niyet mektubunun da Haziran ayı başında açıklanması bekleniyor. Hazine yetkilileri, IMF'den 2000 yılı başından bu yana kullanılan kredilerin toplamının 25,9 milyar dolar olduğunu belirtiyorlar. Ancak bu rakamdan yaklaşık 7,5 milyar dolarlık geri ödeme düşüldüğünde net kullanım 18,4 milyar dolara iniyor. Türkiye'nin halen yürürlükteki stand by anlaşması 2004 sonuna kadar geçerli. Önümüzdeki 3 yılda IMF'den daha 6 milyar dolarlık kredi kullanılacak. Böylece 2004 yılı sonunda Türkiye'nin IMF'ye borcu faizleriyle birlikte toplam 31 milyar dolara ulaşacak.

Bu rakamları ayrıntısıyla vermemizin bir sebebi var. Açıklanan son niyet mektubunda ilk  defa IMF'nin Türkiye'ye kullandırdığı kredilere ilişkin bazı denetim mekanizmaları oluşturulduğu görüldü. Bu mekanizmaların ayrıntısına birazdan gireceğiz. Ancak IMF'nin 1998'de Rusya'da başlayan ekonomik krizden sonra bu ülkeye kullandırdığı kredilerin bazı yolsuzluk olaylarına kurban gittiği biliniyordu. IMF bu olaydan ders alarak, verdiği kredilerin nasıl kullanıldığını öğrenmek için bazı mekanizmalar geliştirdi. İşte bu arayışlar, Türkiye'nin IMF ile imzaladığı yeni anlaşmanın uygulama dönemine denk geldi. IMF'nin Mart ayında resmen ilan ettiği ve kendisinden kredi kullanan her ülkeye uygulayacağı bu politikanın resmi adı "Güvence Değerlendirmesi". IMF bu politika ile kendi kaynaklarının amacına uygun kullanılmasını teminat altına almayı hedefliyor.

Peki IMF'nin bu yeni uygulamasının Türkiye için anlamı ne? Türkiye, aslında bir banka olan IMF'nin küçük ortaklarından biri. Ancak buna rağmen Türkiye'nin son iki yılda kullandığı krediler toplamı, bu bankanın toplam kredi portföyü içinde üçte bire karşılık geliyor. Yani Türkiye şu anda IMF'nin en büyük müşterisi. Olaya IMF açısından baktığımızda ise portföyünün üçte birini sadece tek ülke üzerinde yoğunlaştırması riskin yükselmesi anlamına geliyor. Bu ortamda IMF'nin uygulayacağı yeni denetim prosedürleri en fazla Türkiye'yi ilgilendirecek. Aynı zamanda sistemin oturtulmasında Türkiye önemli bir görev üstlenecek.

Zaten IMF'nin denetimi klasik teftiş yöntemlerine pek benzemiyor. IMF'nin her üye ülkede bir guvernörü var. Guvernörler, Türkiye'de olduğu gibi genelde o ülkenin merkez bankası. Yani IMF verdiği kredileri merkez bankaları üzerinden kullandırıyor. Doğal olarak kredinin hukuki sorumluluğunu Merkez Bankası (MB) üstleniyor. İşte IMF'nin uygulayacağı yeni denetim sistemi, merkez bankası hesaplarının dış denetim şirketleri tarafından kontrol edilmesi şeklinde olacak.

İşte son açıklanan niyet mektubunda da ayrıntısıyla anlattığımız konulara girilmiş. Mektupta IMF tarafından desteklenen tüm yeni programlar için zorunlu tutulan ve Fon tarafından sağlanan kaynakların yerinde kullanıldığını teyit etmeye yönelik bir çalışma başlatılacağı vurgulanıyor. Çalışma kapsamında MB'nin kontrol, muhasebe, raporlama ve denetim sistemlerinin şeffaflığını ve etkinliğini daha geliştirecek bir plan oluşturulduğu anlatılarak, MB'nin Uluslararası Muhasebe Standartlarıyla uyumlu ve denetlenmiş mali hesap raporlarını, 2001 yılına ilişkin raporlardan başlamak üzere yayınlayacağı ifade ediliyor. Mektupta 2002 yılı mali raporlarından itibaren MB'nin Fon'daki pozisyonu ve Hazine ile olan ilişkileri konularında açıklama yapılacağı anlatılıyor.

Mektupta MB'nin mevcut Denetim Kurulunun işlevini artıracağı ve bundan böyle tuttuğu bağımsız denetim firmasına her zamanki görevlerin yanında IMF'ye rapor edilen veriler ile denetlenmiş mali hesapların tutarlılığını gözden geçiren bir ek rapor hazırlanması görevini de vereceği vurgulanıyor. Bu bağlamda 15 Mayıs 2002'ye kadar MB'nin mevcut bağımsız denetim firmasından böyle bir rapor hazırlanmasını isteyeceği ifade edilen mektupta, bu raporun 15 Temmuz 2002'ye kadar yayımlanacağı belirtiliyor. Mektupta ayrıca 15 Mayıs 2002'ye kadar MB ve Hazine Müsteşarlığı; MB, Hazine Müsteşarlığı-IMF arasındaki ilişkilerin açıklığa kavuşturulacağı bir Mutabakat Zaptı oluşturulacağı bildiriliyor.

Verilen bu bilgilerden anlıyoruz ki MB'nin bünyesindeki Denetim Kurulu, bağımsız denetim firmaları aracılığıyla 'gözetleme' görevini icra edecek. Hazırlanan raporlar da kamuoyuna açıklanacak. Bu denetimin kapsamının ayrıntıları henüz belli değil. Söz gelimi Türkiye, 1999 yılında yaşadığı iki büyük depremin ardından IMF'den bir miktar kredi kullanmıştı. Acaba bu kredinin deprem amaçlı kullanılıp kullanılmadığına bakılacak mı? 

Yine IMF'nin verdiği kredilerin önemli bir bölümü borç, ana para ve faiz ödemelerinde kullanılacaktı. Acaba bu konudaki denetim nasıl yapılacak? Hazine yetkililerine bakılırsa bağımsız denetim firmasının çalışmaları sadece MB ile sınırlı kalacak. Firma sadece büyük montanlı aktarımlarla ilgili olarak, bu paranın Hazineye intikal edip etmediğiyle ilgilenecek. Anlayacağınız bu denetimlerin ulusal onurumuzu zedeleyecek bir boyutu olmayacağı ve sadece finansal bir denetim  olduğu ifade ediliyor. Adı ve yorumu ne olursa olsun, moda deyimle IMF bizi gözetlemeye başladı.

(Bu yazı TSE'nin yayın organı Standard dergisinin Mayıs-2002 tarihli sayısında yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder