1 Ağustos 2023 Salı

SPK ESKİ BAŞKAN YARDIMCISI, FİNANSAL FORUM KÖŞE YAZARI CANER ERTUNA'NIN VEFATININ ARDINDAN...














FİNANS MİSYONERİ CANER BEY

SPK'nın bugünlere ulaşmasında emeği geçen, 1994 Ekonomik Krizinde darbe yiyen küçük yatırımcıya babalık yapan Caner Ertuna akademik bilgilerle Türkiye gerçeğini birleştiren ender isimlerden biriydi.

Cahit UYANIK

Sakin, kibar, beyefendi, saygılı, bilgili ve hakkı yenmiş... Caner Bey aramızdan ayrıldı sessizce... İnsan şimdi durup düşünüyor da... Ortalıkta ahkam kesip gezinen sözde finans dahilerinden ne kadar farklıydı. Finans biliminin de toplumun hizmetinde olması gerektiğini anlatan kaç kişi var sütunlarında? O, hem dünyada hem Türkiye'de cangılı andıran finans dünyasının ahlaklı ve toplumsal bir yapıya nasıl dönüşmesi gerektiği konusunda kafa yoran nadir insanlardan biriydi. Belki de Türkiye'deki tek isimdi.

1994 Krizini yaşayıp, şimdi umut olduğunu iddia eden bazı siyasilerin alt-üst ettiği sermaye piyasalarına çeki-düzen vermek için az mı sabahlamıştı Ankara'daki küçük makam odasında...? Sermaye Piyasası Kurulu'nu (SPK), piyasaların tek patronu haline getirmek için raporlar üstüne raporlar mı yazmamıştı..? Kelle koltukta dakikalar mı geçirmemişti telefon konuşmalarında...?

Caner Bey, İstanbul'dan Ankara'ya getirilen ama Ankara'yı en iyi anlayan bürokratlardandı. Ankara'ya bir misyonla gelmişti, misyonu devrederek İstanbul'a dönmüştü. Onun bıraktığı misyon ki, şimdi imrenilen SPK'nın ilk harcı oldu.

Ankara günleri

Ankara'ya gelişi, daha sonra kanserden vefat eden SPK Eski Başkanı Prof. Dr. Yaman Aşıkoğlu ile dönemin Başbakanı Tansu Çiller'in isteği ile olmuştu. Kendisini özel sektörde parlak bir kariyer beklerken, askere yeniden çağrılma psikolojisi ile Ankara'ya gelmişti. Aslında ortalıkta pek görünmeden, işini iyi yapıp yeniden İstanbul'a dönmek istiyordu ama okul ve öğrenci yurdundan oda arkadaşı Aşıkoğlu'nun amansız hastalığa yakalanması onu bir anda projektörlerin önüne itmişti. 1990'lı yılların başında SPK, bürokraside tam bir 'kızak kurum' olarak görülüyor,  Kurul üyelikleri ulufe gibi dağıtılıyordu. SPK, jet hızıyla gelişen borsa ve sermaye piyasalarının hızına ayak uyduramıyordu. Buna bir de Çiller'in ABD ve Batı'da başarılı olmuş ama Türkiye'de başarı şansının ne olacağı bilinmeyen bazı sermaye piyasası enstrümanlarını sisteme dahil etme çabaları eklenince, SPK'ya yüklenen görevler aniden artıvermişti. Aşıkoğlu'nun hastalığı nedeniyle SPK yönetiminde modern sermaye piyasalarını bilen tek isim Ertuna kalmıştı. Ertuna, SPK'da idari bir pozisyon olan Başkan Yardımcılığı görevini o kadar iyi yapıyırdu ki, çoğu kişi onu Başkan Vekili sanıyordu. Oysa SPK Yasasında başkan vekilliğinin kurul üyesi bir isim tarafından üstlenilmesi gerekiyordu.

Borsacıların babası

Ertuna, 1994 Ekonomik Krizi sırasında büyük darbe yiyen borsa yatırımcılarının adeta babası olmuştu. Geçen yıl çıkarılan Sermaye Piyasası Kanununa eklenen 'Yatırımcıları Koruma Fonu' ilk kez onun ağzından dillendirilmişti. Bir görüşmemiz sırasında özel faksının numarasını vererek zor duruma düşen tüm borsa yatırımcılarını kendisine bizzat başvurmaya ďavet etmesi çok yiğitçeydi. Çünkü o günlerde borsa, bir çok kanunsuz ilişkinin döndüğü bir yerdi. Insider, manipülasyon, tehditler had safhaya ulaşmıştı. Ertuna aynı zamanda A Tipi Fonları da Türkiye'ye getiren isimdi. Akademik bilgilerle Türkiye gerçeğini birleştirme yeteneğine sahip olan Ertuna, 1994 Krizinde tepe-taklak olan borsaya A Tipi Fonlar'la ek talep yaratabilmişti.

Deney tüpleri kaderini değiştirdi

Ertuna, yaptığımız bir görüşmede Boğaziçi Üniversitesine mühendis olmak için girdiğini, ancak ilk laboratuvar çalışmasında kırdığı deney tüpleri nedeniyle "Bu kadar sakar adamdan bilim adamı olmaz" diyerek, İktisat-İşletme Bölümüne geçiş yaptığını anlatmıştı. Ertuna, herkesin başına gelebilecek basit bir kazadan önemli bir ders çıkarabilecek kadar öngörü sahibiydi. Düşünce sisteminde Mevlana'dan ve Yunus Emre'den çok derin izler taşıyan Ertuna, aslında bir yaşam acemisiydi. Dişlerin ve tırnakların bilenerek yaşanması gereken finans dünyasına, tatlı dili ve gülen yüzüyle birşeyler vermeye kalkmıştı çünkü... İyi ki de öyle yapmış. Türkiye'de finans dünyasının entellektüel birikimine eşsiz katkılar bırakarak aramızdan göçüp gitti. Onu hiç merak etmeyin; şimdi Mevlana ve Yunus Emre ile başbaşa, dünyanın şu haline bakıp şiir tadında çözümlemeler yapıyordur. Allah rahmet eylesin ve toprağı bol olsun.

(Bu anma yazısı, günlük Finansal Forum gazetesinin 05 Ekim 2001-Cuma tarihli sayısında yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder