Cahit UYANIK
Türkiye yılbaşında dünyanın belli başlı ülkeleriyle sanayisini boy ölçüştürmek için Avrupa Birliği'yle Gümrük Birliği'ne gitti. Türkiye'nin bu kararı verirken en güvendiği şey tekstil ve konfeksiyon sektörüydü. Peki tekstil sektörü bu rekabet gücüne nasıl ulaştı? Kendiliğinden mi? Bunun yanıtına "evet" diyebilmek çok güç. Türkiye'de iplik ve tekstil yatırımlarının büyük artış göstermesi, 1970'li yıllara rastlıyor. Bu artışta, 1972 yılında kurulan ve ara rejim statüsündeki Nihat Erim Hükümeti'nin büyük payı vardı. Erim Hükümeti'nin Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mesut Erez'di. Tekstilin kaynağı ipliğe ilk kez teşvik veren ve tekstil-konfeksiyon sektörünün 10-15 milyar dolarlık ihracat ufkuna 'vesile' olan Mesut Erez ile 24 yıl öncesini görüştük. Esbank'ta Yönetim Kurulu Başkanlığı ve Murahhas Üyelik görevini yürüten Erez, 24 yıl sonra hatırlanmaktan çok mutlu oldu. İşte Erez'in ağzından, tekstili tekstil yapan teşvik kararının hikayesi:
Ekonom: İplik fabrikalarına teşvik kararı aldığınız ortamı anlatır mısınız?
Erez: 1972'de Türk sanayisi daha çok tekstil üzerine yoğunlaşmıştı. Sümerbank bir okul olmuştu tekstil konusunda. Özel sektör de tekstil sahasına girmişti. Bir de Ortak Pazar vakası vardı. Türkiye, Ortak Pazar'a girme çabaları gösteriyordu. Mutlaka bir gün Ortak Pazar'a girileceği kanısı taşımaktaydı. Sanayi Bakanı olmadan önce, Ortak Pazar Karma Parlamento Komisyonunda (KPK) raportör idim. Ortak Pazar ülkelerinin milletvekilleriyle bir araya geliyorduk, sorunları konuşuyorduk. Sanayi Bakanı olduğum zaman Ortak Pazar memleketleriyle Türkiye, sanayi ürünleri bakımından nasıl rekabet edebilir diye düşündüm. Bir tek tekstil o tarihlerde rekabet edebilir gibi görünüyordu.