26 Mayıs 2023 Cuma

BU KARARDA İMZASI VARDI / TEKSTİLDE İLK TEŞVİK VE MESUT EREZ


Cahit UYANIK

Türkiye yılbaşında dünyanın belli başlı ülkeleriyle sanayisini boy ölçüştürmek için Avrupa Birliği'yle Gümrük Birliği'ne gitti. Türkiye'nin bu kararı verirken en güvendiği şey tekstil ve konfeksiyon sektörüydü. Peki tekstil sektörü bu rekabet gücüne nasıl ulaştı? Kendiliğinden mi? Bunun yanıtına "evet" diyebilmek çok güç. Türkiye'de iplik ve tekstil yatırımlarının büyük artış göstermesi, 1970'li yıllara rastlıyor. Bu artışta, 1972 yılında kurulan ve ara rejim statüsündeki Nihat Erim Hükümeti'nin büyük payı vardı. Erim Hükümeti'nin Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mesut Erez'di. Tekstilin kaynağı ipliğe ilk kez teşvik veren ve tekstil-konfeksiyon sektörünün 10-15 milyar dolarlık ihracat ufkuna 'vesile' olan Mesut Erez ile 24 yıl öncesini görüştük. Esbank'ta Yönetim Kurulu Başkanlığı ve Murahhas Üyelik görevini yürüten Erez, 24 yıl sonra hatırlanmaktan çok mutlu oldu. İşte Erez'in ağzından, tekstili tekstil yapan teşvik kararının hikayesi:

Ekonom: İplik fabrikalarına teşvik kararı aldığınız ortamı anlatır mısınız?

Erez: 1972'de Türk sanayisi daha çok tekstil üzerine yoğunlaşmıştı. Sümerbank bir okul olmuştu tekstil konusunda. Özel sektör de tekstil sahasına girmişti. Bir de Ortak Pazar vakası vardı. Türkiye, Ortak Pazar'a girme çabaları gösteriyordu. Mutlaka bir gün Ortak Pazar'a girileceği kanısı taşımaktaydı. Sanayi Bakanı olmadan önce, Ortak Pazar Karma Parlamento Komisyonunda (KPK) raportör idim. Ortak Pazar ülkelerinin milletvekilleriyle bir araya geliyorduk, sorunları konuşuyorduk. Sanayi Bakanı olduğum zaman Ortak Pazar memleketleriyle Türkiye, sanayi ürünleri bakımından nasıl rekabet edebilir diye düşündüm. Bir tek tekstil o tarihlerde rekabet edebilir gibi görünüyordu. 

Ekonom: Bu düşünce sizin bilgi ve tecrübenize mi, yoksa araştırmaya mı dayanıyordu?

Erez: Daha ziyade genel bilgilere... Ortak Pazar KPK'sında yapılan konuşmaların bende bıraktığı izlenimlere... Anlaşılıyor ki o gün girseydik sadece tekstilde rekabet edebilirdik. Bizim de karşımızda Yunanistan var. Ortak Pazar olsun olmasın; Türkiye'den ihraç edilebilecek sanayi ürünü tekstildi. Bu ürünü nasıl daha fazla rekabet edebilecek düzeye çıkarabiliriz, bunu düşündük. O tarihte zannediyorum 200 bin ton civarında pamuk üretiliyordu. Bunun küçük bir kısmı Türkiye'de tekstilde kullanılıyordu, iplik yapılıyordu. Geri kalan kısmı ise dışarıya ihraç ediliyordu. 

Sanayi Bakanlığındaki uzman arkadaşlarla düşündük; pamuk ihraç etmekten ise evvela iplik haline getirelim pamuğu, öyle satalım dedik. Bu birinci safhaydı. İkinci safhada da bez, kumaş veya dokunmuş şekilde ihraç edecektik. Üçüncü safhada konfeksiyon gelecekti, O nedenle Teşvik Uygulama Dairesini bize bağladıktan sonra iplik fabrikalarına teşvik verildi. Tabii bu daireyi bize bağlamak kolay olmadı. Planlama'da çalışıyorlardı o zaman. Bir Sanayi Bakanlığı tasavvur ediniz ki, Türkiye'deki yatırımlar konusunda hiç söz sahibi değildir. Türkiye'deki yatırımlardan hangileri teşvik edilecek, hangileri edilmeyecek? Plan ve programlara uygun yapılacak yatırımlardan öncelikle hangisini teşvik etmek lazım? Bu konularda Sanayi Bakanlığının hiç bir etkisi yoktu. Biz de 'Bu olmaz. Madem ki Sanayi Bakanlığı var, teşvik ve yatırım konularında söz sahibi olması gerekir' dedik. Neticede rahmetli Başbakan Nihat Erim de 'Bu fikir doğru' dedi ve onun da desteğiyle Teşvik Uygulama Dairesi Sanayi Bakanlığına bağlandı.

Ekonom: Teşvikin kapsamını nasıl belirlediniz?

Erez: O rakamlar net olarak hatırımda değil. Yalnız ufak tefek yatırımları teşvik etmedik. Tekstilde teşvik verirken iğ kapasitesine bakmak lazım. İşte asgari 25 bin iğlik fabrika kurulmalıdır. 100-200 bin iğlik fabrika kuranlar oldu. Hatırımda kaldığı kadarıyla TARİŞ, 200 bin iğlik fabrika için teşvik aldı. O zaman mantar biter gibi, yani bu deyim tam yerindedir, iplik fabrikaları kuruldu. Ama teşvik çok esaslıydı: Vergi almıyorsunuz. Kıyametler koptu ama, 'Efendim, siz devletin gelirlerini özel sektöre transfer ediyorsunuz' dediler. Ben dedim ki onlara 'Bakın siz vergi bağışlıyorsunuz diyorsunuz ama olmayan vergileri nasıl bağışlıyormuşuz beyefendiler? Çünkü bu teşvik olmazsa makine ithal edilmeyecek. İthal edilmezse vergi de söz konusu değil. Bilahare olmayan vergileri bağışlıyoruz biz..."

Ekonom: Bu eleştiriler siyasilerden mi geldi, yoksa başka yerden mi?

Erez: Politikacılardan geldi. 1972'de partiler üstü hükümet varken Meclis ayakta idi. 12 Mart Muhtırasından sonraki ara rejimdir. O zaman yapıldı bu teşvik işi. Meclis ayakta idi, tüm partiler vardı. Yine tartışmalar oluyordu, bütçe görüşmelerinde... Her şey söyleniyordu yine.

Ekonom: Ara rejimi vurgularken 'Bu teşviki ara rejim olmasa veremezdik' anlamında mı kullanıyorsunuz?

Erez: Ara rejimde dahi bunu yaptık anlamında  kullanıyorum. 

Ekonom: Fabrikalar mantar biter gibiydi demiştiniz...

Erez: Teşviki verince biz Yunanistan'dan öne geçtik. Hala da Türk tekstili Yunanistan'dan çok ileridedir. Bir şeyi dikkatinize sunmak istiyorum; çok çok önemli bir konudur: Bu yapılmıştır. Türk milleti kadirşinastır ama hiç bir yerde, o tarihte böyle bir iş yapıldığı, sonucunun da şu olduğu ne yazıldı, ne çizildi, ne söylendi. Zatıalinize gelinceye kadar bu konuyla ilgilenen olmadı. Yalnız kulağıma bir şey geldi: Özel sektöre geçmişti, hala sağ mıdır bilmiyorum, bir hesap uzmanı arkadaşımız vardı; Mümtaz Baysal. O, özel sektörün bir toplantısında demiş ki; 'Beyler, sessiz sedasız bu memlekette Sanayi Bakanlığınca büyük bir iş yapıldı'. Konuyu orada dile getirmiş. Bazen gazetelere intikal ediyor, rakamlara bakıyorum. İyi bir iş yaptığımıza kani oluyorum. Teşvik Uygulama'nın başına Mehmet Emin Alanyalı'yı getirmiştim. Mehmet Gölhan da Sanayi Dairesi Başkanı idi. Sonra onu müsteşar olarak tayin etmiştik. Bunlar, bu hadiseleri çok iyi bilirler. Teşvik Uygulama, Planlama'dan uzmanlarla birlikte gelmişti. Vehbi Dinçerler, Ertan Yülek gibi isimler vardı.

Ekonom: Ama siyasi sorumluluk sizin üzerineydi...

Erez: Biz bu politikayı bakanlık seviyesinde tayin ettik ve uyguladık.

Ekonom: Bu karara Avrupalıların tepkisi ne oldu?

Erez: Onlar bu işin farkında değillerdi. Hadiseyi basit tarafından gördüler. Planlama'daki Teşvik Uygulama Dairesi, Sanayi Bakanlığına bağlandı dediler. Ne zaman ki rekabet açısından onların dişine dokunacak bir durum ortaya çıktı, farkına vardılar. Rahmetli şair Ahmet Haşim'in bir yazısı var. Orada 'Büyük işler sükut içinde doğar, sükut içinde başarılır. Tıpkı ağaçların çiçek açıp meyve vermesi gibi' diyor. Bu, aynı zamanda çok çok önemli bir kuraldır. Ama son zamanlarda zannediyorum bu kurala pek bakan yok. Daha işler yapılmadan, edilmeden propagandası yapılıyor. Duymayan da duysun, ona göre tedbir alsın diye...

Ekonom: O ara rejim döneminde, bu kararın alınmasında askerlerin bir katkısı oldu mu? Veya fikirlerine başvuruldu mu?

Erez: Cihet-i Askeriye'nin bu konuları detayıyla bilmesi mümkün değil. Bir konuyu bilmezseniz, bir politika da tespit edemezsiniz. Ama askeriyenin yaptığı şudur: Kendileri bir konuda bilgi edinmek isterlerse, anlatıldığı zaman doğruyu kabul ederler. Bir de bu kabil konularda hiç müdahale etmediler zaten. Olsa olsa Yüksek Planlama Kurulunda görüşülmüştür bu. Ama Başbakan bilgi verdi mi vermedi mi bilemem.

Ekonom: Türkiye'de geçmişte önemli hizmetler vermiş insanlara genel bir duyarsızlık var. Bunu neye bağlıyorsunuz?

Erez: Rahmetli Adnan Menderes demiş ki: Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür. Güncel meselelerle ilgilenmekten, falan tarihte şu olmuştu, kim bakar kim dinler? Belki güncel meselelerimiz de gittikçe çetrefil hale geliyor. Hem adet olarak artıyor hem çözümü fevkalade zor hale geliyor. Bunlarla meşgul olmaktan bana sorduğunuz konulara sıra gelmiyor.

Ekonom: Tekstil sektörünün önünde çizilen parlak ufukları gördükçe siz ne hissediyorsunuz?

Erez: Ben sonuçtan çok mutluyum. 1980 toplam ihracat içinde konfeksiyonun payı yüzde 4 imiş. 1995'te yüzde 29'a çıkmış. Tekstil ihracatı 1980'de yüzde 23 imiş, 1995'te yüzde 10'a düşmüş. Yani konfeksiyon ihracatı artıyor, tekstil (yani kumaş) ihracatı azalıyor. Bu rakamlar 1972'deki politikamızın başarılı olduğunu gösteriyor. Ama burada önemli bir nokta var: Biz makine ithal ediyoruz, makine yapmıyoruz. Sümerbank'ın tekstil fabrikaları var. Hepsi daha 1972'de modernize olma ihtiyacındaydı. Ona da el atmıştık. Zannediyorum ki özel sektör de aynı problem karşısındadır. Teknoloji baş döndürücü bir süratle ilerliyor. Türkiye sanayisinin kurtuluşu, teknoloji üretmekten geçer. Teknoloji üretmeyi tüm gücümüzle desteklemeliyiz. Teknoloji transferi ile teknoloji açığını kapatamayız kolay kolay... Batı ile Türkiye endüstrileri arasında bir açık var. Çok mesafe katedilmiştir ama bu mesele hala günceldir kanımca.

Ekonom: Kendinizi bile anlatırken o sektöre ilişkin önerilerinizi sıralıyorsunuz...

Erez: Kamu hizmetinin zevkli bir yanı vardır. Sokaktaki vatandaşın hayrına bir iş yaparsınız. Onun hiç haberi yoktur bundan. Yaptığınız işin faydasını bir kaç sene sonra görür o. Ama kendiliğinden oldu zanneder. Bunları düşündüğünde insan büyük bir haz duyuyor. Ben bunu şahsen çok hissettim.

‐------------------------------

Ali Mesut EREZ (1922-2011)
Mesut EREZ kimdir?

1922 Kütahya doğumlu olan Mesut Erez, Siyasal Bilgiler Fakültesini bitirdi. Erez, Maliye Bakanlığının çeşitli kademelerinde maliye müfettişi, İstanbul Defterdarı, Gelirler Genel Müdürü olarak görev yaptı. 

13 Aralık 1961 tarihli kararname ile "Fahri Maliye Müfettişi" unvanı verilen Erez, 1965 yılında Adalet Partisinden Kütahya Milletvekili seçildi. Bütçe Karma Komisyonu başkanlığı yapan Erez, daha sonra hükümette görev aldı. 

Parlamento "Finansman Kanunu" başlığı altında toplanan vergi kanunlarını, Emlak Vergisi Kanunu'nu, 1327 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nu Erez'in Maliye Bakanlığı döneminde kabul etti. Ağustos-1970 devalüasyonu da Mesut Erez'in Maliye Bakanlığı zamanında oldu. Mesut Erez, milletvekilliği döneminde Tarım ve Sanayi Bakanlıkları ile Başbakan Yardımcılığı görevlerini de yürüttü. 

Halen Esbank'ta Yönetim Kurulu Başkanı olan Erez, aynı zamanda Eskişehir Sanayi Odasında Meclis Başkanı, Çimento Müstahsilleri İşverenleri Sendikasında Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yapıyor.

(Not: Mesut Erez 06 Şubat 2011 tarihinde vefat etmiştir.)

(Bu röportaj, Ekonomi Muhabirleri Derneği-EMD'nin yayın organı Ekonom dergisinin Haziran-1996, Sayı: 1'de yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder