Cahit UYANIK
Çocukken...
Rahmetli babam Mehmet Uyanık,
O dar geliriyle...
pazar günleri hiç aksatmadan
Eve Milliyet gazetesi alırdı.
Hürriyet'i basit, Cumhuriyet'i aşırı entellektüel bulurdu sanırım; Milliyet ise halk gazetesiydi.
Zaten logosunun altında da 'Halk Gazetesi' yazardı.
Sonralarda onu silip 'Basında güven' diye yazdılar ama...
Bir türlü, halkın aşınmaya başlayan güvenine çözüm bulamadılar.
Çünkü yavaş yavaş gazetecilik yapmayı bırakıyordu Milliyet...
Halkın çıkarları değil, başka çıkarlardı artık
Peşinden koştuğu...
1970'lerin ilk yarısının Milliyet'inin
Haberleri ile bazı köşe yazılarını
Pat-çat okurdum 8-9 yaşındaki bir sabi olarak ama...
En büyük derdim Burhan Felek adlı yazarın
İkinci sayfanın hemen ilk iki sütununu boydan boya kaplayan yazılarıydı...
Pek çok Osmanlıca sözcük ve deyimle süslenmiş uzun uzun cümleleri, ayrıntı kumkuması yazılarının altından kalkamaz,
Bazı sözcükleri hiç sökemez, okumayı yarıda bırakırdım.
Ertesi pazar aynı seromoni tekrarlanırdı Burhan Felek'le..
Sonradan öğrendim;
Meğer Felek'e 'Şeyhülmuharririn' derlermiş
Yani 'Yazarların üstadı, Gazetecilerin piri' demekmiş bu...
Dile kolay 1910'da yani Osmanlı'nın son senelerinde gazeteciliğe başlamış merhum Felek...
En az 63-64 yıldır kalem oynatıyormuş basında...
Ne bilirdim ki ben de 1988'de,
1982'de vefat eden Burhan Felek'ten 6 sene sonra basında kalem oynatmaya başlayacağım...
Bu eskilerde kalmış pazar sabahı dostuna,
Şeyhülmuharririn Burhan Felek'e rahmetler diliyorum.
(Bu yazı 30 Nisan 2023 tarihinde Facebook sayfamda yayınlanmıştır.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder