27 Ekim 2023 Cuma

TÜRKİYE'NİN ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEM YAPMASI GEREKEN YENİ EKONOMİK REFORMLAR

Cahit UYANIK 

Türkiye bu yılın Mart ayından bu yana siyasetin çok ön planda olduğu bir gündemi geride bıraktı. Erken genel seçim, cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili ikiye bölünmüş süreç, yeni hükümetin kurulması, bu 6-7 aylık zaman dilimine sığdı. Siyasi ortamın beraberinde getirdiği tartışmalar, bu yılın sonuna kadar sürecek gibi görünüyor. 2008 bu açıdan bakıldığında hayli kritik bir dönem. Çünkü Uluslararası Para Fonu (IMF) ile ilişkinin ne yönde gelişeceğine önümüzdeki yıl karar verilecek. 2008 aynı zamanda 2009'daki yerel seçimler öncesindeki son yıl ki, önümüzdeki yılın son çeyreğinden itibaren yerel seçimler ve siyaset, tartışma gündemini belirleyecek gibi görünüyor. 

Bu ortamda Türkiye'nin önümüzdeki aylar ve 2008 boyunca yapacağı veya başlatacağı reformlar biraz daha fazla önem kazanıyor. Türkiye'nin gerek ekonomik istikrarı devam ettirmek ve sağlam temellere oturtmak, gerekse Avrupa Birliği (AB) ile tam üyelik görüşmelerini başarı ile sürdürmek için iyi planlanmış bir reform takvimine ihtiyacı var. Türkiye aslında 1999 yılından bu yana ekonomisinde sürekli bir reform arayışı içinde. 2001 Krizi sonrasında iyice belirginleşerek güçlenen reform sürecinin bazı meyveleri de toplanmaya başladı. Özellikle finans sektöründeki yeniden yapılandırmalar bu açıdan dikkat çekici bulunuyor. Şimdi bu reform sürecini belirli bir program ile reel sektöre ve reel piyasalara yaymak gerekiyor. 

Peki Türkiye'nin önümüzdeki aylardaki reform takviminde neler olmalı? Bu konuda herkesin bir fikri olsa da ortaya anlamlı bir yol haritasını koyan pek az kurum var. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin (TOBB) düşünce kuruluşu statüsündeki Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV), Türkiye'nin önümüzdeki aylara ilişkin reform takviminin ne olması gerektiğine ilişkin bir çalışma yayınladı. Kısaca "İkinci Nesil Reform Raporu" denilen bu çalışmada ortaya konulan ilk düşünceler şöyle:

"Türkiye'nin gündemi mikro reform önceliklerini belirlemek olmalı. Reform süreci en öncelikli ve acil konular üzerine odaklanan ve birbirini destekleyen adımlar şeklinde tasarlanmalı. İstikrarın korunması, finansmana erişim ve işgücü piyasası alanları stratejik öncelikler olarak öne çıkmalı."

Temel amacı Türkiye'nin ekonomik büyümesini hızlandırarak sürdürülebilmesine dayanan bu üç ana düşünce ekseni üzerindeki rapor "mikro reform" kavramının içini de doldurmaya talip. TEPAV Direktörü Güven Sak rapor için yaptığı açıklamada "22 Temmuz Seçimleri aslında Türkiye'nin 2001'den bu yana geçirmekte olduğu reform sürecinin referandumu niteliğindedir. Bu seçimler reformlara kitle desteği sağlamıştır. Seçim sonuçları, son 2 senedir durmuş olan reformların yeni hükümet ile tekrar hızlanması gerektiğine işaret etmektedir. Bugün geldiğimiz noktada Türkiye'nin gündemi mikro reform çerçevesinin saptanması olmalıdır" diyor.

Mikro reform çerçevesinin önceliklerinin ne olması gerektiğine dair analizler ve önerilerin yer aldığı raporda, yıllarca hüküm süren istikrarsızlık ortamında biriken sorunların aynı anda çözülmesinin mümkün olmadığı hatırlatılarak "Büyümenin önündeki tüm engelleri aynı anda kaldırmayı amaçlayan bir reform stratejisinin uygulanabilirliği hem teknik hem de siyasi açıdan sorunlu olacaktır. Dolayısıyla reform süreci en öncelikli ve acil konular üzerine odaklanan ve birbirini destekleyen adımlar şeklinde tasarlanmalıdır" deniliyor. Raporda hem siyasi riskler hem de ekonomik büyümenin temel gereksinimleri ele alındığında 'istikrarın korunması', 'finansmana erişim', 'işgücü piyasası' alanlarının stratejik öncelikler olarak öne çıktığı anlatılıyor.

Makro ekonomik istikrar yolunda alınan mesafeyi korumak için mali disiplinin kurumsallaştırılması ve para politikasının bağımsızlığının özenle korunması istenen raporda, rekabet gücü için gerekli olan ölçek büyütme ve yeniliklerin finansmanı için firmaların finansmana erişimlerinin güçlendirilmesinin önemine işaret ediliyor. Büyüme sürecinin 'istihdam dostu' olarak yeniden ele alınarak işgücü piyasalarında istihdamı artıracak politikalar izlenmesi gerektiği de raporda uzun uzun anlatılıyor. TEPAV'ın raporunda ülkeyi yönetecek olanların giderek artan ve çeşitlenen toplumsal beklentilere cevap verebilmesinin temel yolunun Türkiye'nin yüksek bir büyüme performansını uzun yıllar sürdürebilmesinden geçtiği belirtilerek, bunun için yapılması gerekenin ise mikro odaklı ikinci nesil reform programını acilen uygulamaya koymak olduğu fikri ortaya atılıyor. Raporda sürdürülebilir büyüme hızını yüzde 7'ler seviyesine çıkarabilmek için 22 Temmuz Seçimleri sonrasında öncelikle atılması gereken adımlar şöyle ifade ediliyor:

"Ekonomik reformlara zemin oluşturacak toplumsal uzlaşı ortamı kısa vadede siyasi aktörlerin adımlarıyla, orta vadede ise siyasi ve idari sistemin uzlaşı üretecek şekilde yeniden yapılandırılmasıyla temin edilmelidir. Bu yeniden yapılandırmanın ilk adımı kapsamlı bir anayasa değişikliği olmalıdır. Mali disiplin sürdürülmelidir. Bu çerçevede IMF ile sürdürülen anlaşmanın bitmesinden sonra sağlam bir çıpa oluşturmaya yönelik olarak, mali disiplin kurumsallaştırılmalı ve sürekli hale getirilmelidir. Bu bağlamda kurallı maliye politikası tasarımına yönelik adım atılmalıdır. Parasal disiplin sürdürülmelidir. Para politikasının bağımsız biçimde yürütülmesi bu açıdan olmazsa olmaz koşuldur. Rekabet gücünü artırmaya yönelik yatırımlar yapabilmelerini sağlamak için şirketler kesiminin finansmana erişimi kuvvetlendirilmelidir. Bu amaçla hukuki sistemde gerekli değişiklikler yapılmalı, kredi maliyetleri azaltılmalı, şirketlerin kredi performanslarına yönelik bilgi paylaşım sistemleri geliştirilmeli, kredi verenlerin ipotekler üzerindeki haklarını geliştirici adımlar atılmalıdır. Şirketlerin kayıt içine girmelerini kolaylaştırıcı tedbirler alınmalıdır."

Reform sürecinin sürdürülebilirliği açısından son derece önemli olan işsizlikle mücadele edebilmek için, işgücü piyasasındaki katılıķların azaltılması, işgücünün beceri setinin ekonominin gereksinimleri ile uyumlu hale getirilmesi gerektiği anlatılan raporda "Bu doğrultuda işgücü üzerindeki vergilerin, maliyeti azaltacak şekilde yeniden düzenlenmesi, ilk işe girenlerin işgücü maliyetlerini oluşturan bazı kalemlerin faiz dışı fazla hedefinde makul indirimlerle ve/veya İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanması, kıdem tazminatı ile İşsizlik Sigortası Fonunun birlikte değerlendirilerek yeni düzenlemelere gidilmesi gibi adımlar atılmalıdır. Ayrıca şirketlerimiz küresel alanda rekabet edebilmesi için ihtiyaç duyduğu işgücü becerilerini karşılamaya yönelik meslek eğitiminden başlayarak, kapsamlı bir eğitim reformu ve seferberliğine gidilmelidir" deniliyor.

Bu stratejik önceliklerin kurumsal yapının çağın gereklerine uyumunu  sağlayacak bir dizi reform alanının temelini oluşturduğuna dikkat çekilen raporda "Bu alanlar kamu yönetimi, hukuk reformu, vergi ve eğitim reformlarıdır. Örneğin anayasa ve mali disipline yönelik adımlar kamu yönetimi reformunun, finansmanı erişime yönelik adımlar hukuk reformunun, işgücü piyasalarına yönelik adımlar eğitim reformunun bileşenlerinden oluşmaktadır" cümleleri ile reformların tek boyutlu düşünülmemesi gerektiğine dikkat çekiliyor.

(Bu yazı TSE'nin aylık yayın organı Standard dergisinin Ekim-2007 tarihli sayısında yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder